Kelime karşılığı “latîfe” veya “nükte” olan fıkranın edebi bir kıymeti, yani letafeti olduğu kadar zarâfeti de olmalıdır. Latîfeler hoşa gidecek sözlerdir. Fakat bunların içinde hikmet düstûru sayılacak pek çok yüksek söz, ibret dersi ve alınacak hisse vardır. Osmanlılar devrinde de hiciv ve latîfe yaygındı. Nüktedanlık, bir edebi saha olarak devlet adamlarından ulemâya kadar her kesim içinde, her kademede yer bulmuştur. İnsanlar kendilerini edebî bir üslûb ile tenkîd edene karşı kabalıkla cevap vermeyi âdetâ edep dışı kabul ettiklerinden, ya o anda ya da zamanı geldiğinde latîfe ile cevap vermeyi yine bir edep ölçüsü kabul etmişlerdir. Bu gâye ile Osmanlı târihinden seçtiğimiz ve her kademeden Osmanlı insanının ince ve kıvrak zeka ürünü olan bu fıkra ve nükteleri okurken neşeleneceğiniz ve aynı zamanda da ibret alacağınız kanâatindeyiz.
İÇİNDEKİLER
İçindekiler
Takdim
Gündüz Çalışsın, Gece Uyusun1 Sır Saklamasını Bilir Misin’
Çal Çoban Çal .
Taşı Da Toprağı Da Mevlevidır
Maaşlı (Ulûfeli) Çınar
Senin Karlarını Uludağ’a Toplattım
ölünce Vârisi Çıkmamış
Şehzade Döven Hoca
Geri Kalanları Da Say. Vereyim!
Efendimiz Siz Herhâlde Üstte Bulunursunuz
Sen Yanlış Yere Gelmişsin
Üç Çeşit Dost Vardır
Neden Gülmemiş.
Vali Paşanın Arabası Bu
Zamanımızın En Kuvvetli Devleti Hangisidir
Yunan Yerine Yunmayan Daha Doğru Olur
Sakal Tıraş Edilince Daha Gür Çıkar
Bilinmek İçin Okudular
Emniyetli Bir Kimsesin
Ateşten Bir Yer Talebi
Size De Yemin Ettirdi Mı’
Hangi Hakla?
Geri Verilen Yemin!
Benim Düğünüm Gibi Bir Düğün,
Şimdiye Kadar Yapılmamıştır.
Ölüsünden Korkuyorsun!
Aptalların Dalkavukluğu.
Hepsinden Daha Samîmi .
Bir Gece İçin Aldığım Kitaplarla.
Ben Bir Kasabayı Alana Kadar, Dünyanın Zorluğunu Çekiyorum
Doğrusu Bu Ateş Bin Altına Değer .
Yeme, İçme Ve Barınaktan Sonra Oku Bir Kaç
Ellisini De Ona Vurun
Siz Henüz Kutunun Zarfını Açtınız
Zurnacı Muştala Paşa
Öyle İse Buyurun Cenaze Namazına
Benimle Pâdişâhımın Arasına Kimse diremem
Bulunur Dalkavuk Değilsin Be Mehmed1
Doğru Bakmamı İstiyorsanız sağ Tarafa Geçiniz
O Yüzüğün Takıldığı Parmak!
Bizlerden Ayrılıp Bu Eşeklere Neden Katıldın ‘
Öt Gidinin Kekliği Öt
Kafa Bizim Olsun Da.
Molla’ya Sığınan Tadı
Mukabele Etmekten Kurtuldum Ya .
Beş Yüz Beş Kuruşluk İş
Haşmet Efendi Kulunuzun Abdest Havlusu .
Sen De Üç Tane Zari Hazırla .
Bu Pâdişâh Kalesidir
Ölüm Acısını Duymadan Nasıl Olurdu
Yüz Suyu İle Değirmen Dönmez Y.ı
Kahve Getirin!.
Kendilerine Kala Kala Bu Hâle Geldi
Şimdi Bu Atı Ne Yapacaksın?
Münasebetsiz Mehmet Efendi
Şimdiden Yerimizi Hazırlamalıyı?
Zâtınızı Bu Müşkülâttan Kurtar:
Almaya Geldim
Şişman Adamların Hainliğini Kendimden Bilirim
Baklavanın Birini Alırken Ötekine İşaret Koymak İçin
îşte Onun İçin Bizi De Adam Yerine Koymuyorlar Ya’
Tuğunuz Unutulmuş
Bir De Sahibinin Kursağını Yokla!.
Terlemezse Ne Yaparsın!.
Sen O Duayı Arkamdan Gelene El! .
Gözün De Bir Hakkı Vardır!
Efendiliğini Atamıyorum!
İkimiz Birleşince Okur Yazar Bir Adam Oluyoruz Camian Olsaydı Levh t Mahfuzu Okurdum!
Beyimizi Gezdiriyorum! . .
Şimdiye Kadar Zâtı Şahanenin
Dediklerini Size Söyledim Mi? .
Daha Kötü Bir Yer Bulamadılarsa Ne Yapsınlar?
Aldığımız Fiyata! .
Türkiye’den Gelen Şeylere
Kulak Verdiğiniz İçin Memnun Olmuşlardır
Mollanın Hakkı.
Sirke Dolu Bir Altın Kap . .
Değirmen Taşı, Paşam! . .
Paşa Kulunuzun İyiliği Görmeye Mahsus Gözü Kapalıdır Cesedi De Gregoryenlerin Olsun
Bunlar Makbulüm Oldu, Yine Sizlere Veriyorum.
Bir Mesele Getirme De Başka Şey İstemem
İki Kere Kavrulmuş Bey
Huzûru Hümâyûnunuza Girince Tamamen iyileştim Ne Zararı Var, Siz Döndünüz Ya
Emrimi Fazlasıyla Yaptı.
Sen Kokladın, Ben Topladım
Pazarda Sattırdığım Atınızdan Artan Paradır
Asıl Çatırdayan Sizin İmparatorluğunuzda!
Grandük Nikola Şaşırdı. Fakat Ses Çıkaramadı.
Vükelâ Meclisinde De Böyle Oluyor.
Okuyup Yazma Bilmediğin
Halde Dilenmeye Utanmıyor Musun?
Ya İmza Onun Yazısının Altında Çıksaydı!
Meşrûtiyet Ve Hürriyeti Nerede Bulacaksınız?
Şu Baban Sağ Olsaydı.
….
TAKDİM
Mizah, bilgi ve zekâ keskinliği ile karışık, edebî bir ifâde yoludur. Onun sermâyesi şaka ve nükte suretinde ince alay, tenkîd, takdir ederek tekdir, tenkîd ifâde eden övme ve eğlencedir.
Kelime karşılığı latife veya nükte olan fıkranın edebî bir kıymeti, yâni letafeti olduğu kadar zarafeti de olması lâzımdır.
Latifeler hoşa gidecek ve ekseriya gülünecek sözlerdir. Fakat bunların içinde hikmet düstûru sayılacak pek çok yüksek söz, ibret dersi ve alınacak hisse vardır. Eğer latifede az veya çok edebe riâyet edilmemisse ona “Hezel” denir.
Marifeti olmayan bir mizah, amiyane bir alay hududunu aşamaz. Hicivlerin ekseriyetinde olduğu gibi mübalağalı bir kabalık yolu tutulmuşsa, bîedeb bir edebiyat türü sayılıp kağıt üzerine dahî aktarılmaz, kendine yakışır ağızlarda gevelenir kalır.
Öteden beri her kavmin edebiyatçı ve hikmet sahibi kimseleri ciddî bir dille anlatılamayacak hikmet ve öğütleri, bazen alay ve mizah suretinde fıkralarla halka telkine, bu yolla ahlâkı süslemeye ve gafilleri uyarmaya gayret etmişlerdir. Bu sebeple latifeler hem gönülleri şenlendirme vesilesi olması, hem de İbret almayı, hakikatleri öğrenmeyi sağlaması yönüyle eğlencelerin faydalı kısmındandır.
Osmanlılar devrinde de hiciv ve latife yaygındı. Nüktedanlık, bir edebi saha olarak devlet adamlarından ulemâya kadar her kesim içinde, her kademede yer bulmuştur. İnsanlar kendilerini edebî bir üslûb ile tenkîd edene karşı kabalıkla cevap vermeyi adetâ edep dışı kabul ettiklerinden, ya o anda, ya da zamanı geldiğinde latife İle cevâbını vermeyi yine bir edeb ölçüsü kabul etmişlerdir.
Bu gaye ile Osmanlı târihinden seçtiğimiz fıkra ve nüktelerin okuyucularımızı neşelendirirken, aynı zamanda ibret almalarını sağlayacağı kanâatindeyiz.
ÇAMLICA
Basım Yayın
GÜNDÜZ ÇALIŞSIN, GECE UYUSUN!
Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un fethini kolaylaştırmak için evvela Boğaziçi’nin Avrupa yakasına bir Boğazkesen Hisarı inşâsına karar vermişti. Hemen faaliyete geçti. Kendisi de, bizzat ırgatların başında bulunmak suretiyle hisarın bir an evvel bitirilmesine gayret ediyordu. Fâtih, bu günlerin birinde, Vezir Çandarlı Halil Paşaya sordu:
“Edirne’deki medresede talebelerden biri vardı. 0 kimdi? Niçin gece hiç uyumazdı?”
Halil Paşa:
“Geceleri derse çalışır da sultanım, ondan dolayı uyumaz…” deyince, Sultan:
“Allah Allah!,. Bu talebe, benim gibi gece gündüz İstanbul’un fethini mi düşünüyor? Gündüz çalışsın gece uyusun!” diye cevap verdi.
SIR SAKLAMASINI BİLİR MİSİN?
Yavuz Sultan Selim Han, yapacağı seferleri gizli tutardı. Bir sefer hazırlığı sırasında vezirlerden biri seferin nereye yapılacağını merakla sorunca, vezire:
“Söyle bakalım vezirim, sen sır saklamasını bilir misin?” dedi. Vezir de:
“Elbette hükümdarım, bilirim ve asla kimseye de söylemem.” deyince Sultan da şöyle cevap verdi:
“Ben de bilirim.”
ÇAL ÇOBAN ÇAL
Yıldırım Bâyezid Han, Timur’un Sivas şehrini harab ettiğini ve oğlu Şehzade Ertuğrul’un da şehid düştüğü haberini alınca çok müteessir olmuş ve bir sabah Uludağ eteklerinde, gamını dağıtmaya çalışırken, koyun güden bir çobanın hazin hazin kaval çaldığını görmüş.. Çobanın bu hâline gıpta eden Sultan, çobana: “Çal çoban, çal, ne derdin var ki? Sivas gibi kalen mi yıkıldı, Ertuğrul gibi şehzaden mi şehîd edildi?…” diyerek hüznünü ifâde etmiş…
TAŞI DA TOPRAĞI DA MEVLEVÎDİR
Yavuz Sultan Selim Han ve ordusu Mısır seferi dönüşünde Konya’ya geldiklerinde çok büyük bir fırtına çıkmış. Yerlerden kalkan tozlar havada döne döne göklere yükselirken Sultan, Şeyhülislâm İbn Kemâl Hazretlerine:
“Bu hâl nedir?” diye sorar.
İbn Kemâl hazretleri de şu cevâbı verin
“Efendim, burası Mevlânâ’nın şehridir. Taşı da toprağı da Mevlevi’dir. İşte böyle durmadan dönerler.”
MAAŞLI (ULÛFELİ) ÇINAR
Yıldırım Bâyezid Han’ın oğlu Çelebi Sultan Mehmed’in doğduğu günlerde ihtiyar bir kadın, pâdişâhın huzuruna çıkmış ve:
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Mizah
- Kitap AdıOsmanlı Fıkraları
- Sayfa Sayısı94
- YazarKollektif
- ISBN9944905299
- Boyutlar, Kapak 13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviÇAMLICA BASIM YAYIN / 2009
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Klişeler Kitabı ~ Levent Tülek
Klişeler Kitabı
Levent Tülek
Levent Tülek, sıkıştığımızda başvurduğumuz, kullanıldığında garipsemediğimiz, bazen bir kurtarıcı gibi sarıldığımız klişelerden en çok duyduklarımızı, aşk, cinsellik, eğitim, iş dünyası, medya, sanat ve siyaset...
- Nükteler ve Mizahi Öyküler Kitabı ~ İbn Abdirabbih
Nükteler ve Mizahi Öyküler Kitabı
İbn Abdirabbih
Sevgi psikolojisine dair çözümlemeler, ünlü asalakların tarihe geçen nükteleri, Harun Reşid ve Me’mun gibi Abbasi tarihinin önde gelen hükümdarlarının günlük hayatı ve zaafları, romantik...
- Bu Kitabı Yalnız Kızlar Okusun / Bu Kitabı Yalnız Erkekler Okusun ~ Bilge Göksu
Bu Kitabı Yalnız Kızlar Okusun / Bu Kitabı Yalnız Erkekler Okusun
Bilge Göksu
Bir kız ne der, ne demek ister Kız milleti Bir kızla tanışma yöntemleri Bayanlar için ideal erkek tipleri Kızlar kaça ayrılır Bir kadın nasıl...