Betsy, bir yandan yarine kavuşma derdi içinde, bir yandan bodrum kattakilerle çarpışıyor, bir yandan da ayakkabı çantasından geri kalmamanın peşinde!
Sanki alışveriş yapmak için yeni bir bahaneye ihtiyacı varmış gibi, Vampirler Kraliçesi Betsy Taylor, nefes kesici yakışıklılığıyla göz dolduran nişanlısı, vampir Eric Sinclair ile düğün hazırlıklarının tam ortasındaydı. Ölüm ya da kan içme zorunluluğu gibi ufak tefek mevzuların yolunu tıkamasına kesinlikle izin vermeyecekti. Fakat tüm olay buket buket çiçekler ve hediyelerden ibaret değildi çünkü Betsy, geçmişteki hatalarını düzeltmesini isteyen hayaletler tarafından kovalanıyordu. Artı, seri katilin teki ortalıkta ipini koparmış vaziyette dolanmaktaydı!
Tüm kurbanları ise uzun boylu sarışın kadınlardı, tam Betsy tipi yani!
Mary Janice Davidson, müthiş vampirimiz Betsy’ye şık bir yeni yıl hediyesi hazırlıyor. Betsy bir kez daha kaos denizinin tam ortasına düşüyor ve her zamanki kafayı yemiş vampirler ve insanlar kalabalığının hem kösteğine hem de yardımına maruz kalıyor.
“Sadakatini bir çift marka ayakkabıyla satın alabileceğiniz bir vampir hakkında ne diyebilirsiniz ki? Sıradışı?.. Fazlası var. İnanılmaz keyifli bir kitap.”
-The Best Reviews
“Müthiş bir hengâme. Sıkı bir komedi.”
-Paranormal Romance
ÖNSÖZ
S t. Paul Pioneer Yayıncılık’15Aralık 2005
KATLEDİLEN ÜÇÜNCÜ KADIN KURBAN BULUNDU. Minneapolis, Minnesota.
Bu sabah saat altı buçuk sularında, bir Edina sakininin cesedi bulundu. Cathie Robinson (26) Lake Caddesi WalMart’ın park alanında ölü bulundu. Adli bulgular, kadının boğulduğu yönünde. Kendisinin 13 Aralık’ta kayıp olduğu bildirilmişti. Kadının bugüne kadar üç yerel cinayete adı karışan, Otoyol Katilinin üçüncü kurbanı olduğu sanılıyor. 23 Kasımda cesedi bulunan Martha Lundquist adlı ikinci kurbandan itibaren FBI ile birlikte çalışan dedektif Nick Berry, soruşturmanın hâlâ devam ettiğini bildirdi. “Şu anda Öncelikli görevimiz bu,” diye konuşan Berry, “başka hiçbir şey bu dava kadar mühim olamaz,” dedi.
Bayan Lundquist 8 Kasım’da kayıp ilan edildi ve 10 Kasımda cesedi Beyaz Ayı adında bir mağazanın park yerinde bulundu.
FBI’ın çıkardığı profile göre katil, atık renk gözlü ve sarı saçlı, uzun boylu kadınları seçiyor. ‘Yakınlarda’ bir tutuklama gerçekleşecek olsa da Berry, Minneapolis kadınlarını dışarıda gezerken daha temkinli olmaya davet ediyor.
Otoyol Katilinin aynı zamanda lowa, Missouri ve Arkansas’ta da birtakım suçlar işlediğine de inanılmakta.
FBI ve yerel polis, 28 Ekimde kayıp ilan edilen ve 4 Kasım’da Lakeville McStop’ın park yerinde cesedi bulunan Katie Johnson’nın (27) ilk kurban olduğu kanısında.
Star Tribüne 17 Aralık 2005
MINNESOTA, Edina’dan Antonia Taylor ve John Peter Taylor’ın oğlu Jonathan Peter Taylor 15 Aralık öğlen 12:50’de Fainvay Ridges Edina’da dünyaya geldi.
1
MEZAR taşında işte aynen şöyle yazıyor:
EUZABETH ANNE TAYLOR
25 NİSAN 1974 25 NİSAN’ 2004
HER ŞEYİMİZ, SADECE HUZUR İÇİNDE
“Bu hakikaten moral bozucu,” diye öne sürdü en yakın dostum Jessica Watkins.
“Garip.” Kız kardeşim Laura Goodman da aval aval bakıyordu. “Hem de çok ama çok garip.”
“Her şeyimiz sadece huzur içinde, mi?” diye sordum “Bu da ne demek şimdi?”
“Bence hoş bir şey,” dedi kız kardeşim hafif çekimser Upuzun, başak sarısı saçları, kocaman masmavi gözleri ve kırmızı paltosuyla ihtiyar erkeklerin kirli fantezilerinden fışkırmış gibiydi Rahiplerin çocukları, nihayet ailelerinden kurtulmayı başardığında bazen nasıl ipin ucunu kaçırır bilirsiniz, değil mi? Laura’ysa aslen şeytanın kızıydı (hayır, gerçeklen), dolayısıyla kendi asilik şekli de olabildiğince hoş ve tatlıydı Biraz da korkakçaydı tabii. “Sadece biraz farklı. Tanıdığım çoğu insan İncil vari bir şeyler yazardı ama .senin annenin kesinlikle buna ihtiyacı yokmuş.”
“Olayların nereye vardığına bakılırsa,” diye karşılık verdi.Jess, bir elini geri taranmış siyah saçları üzerinde gezdirerek, “sizce de isabetli olmamış mı?” Saçlarım sımsıkı geriye doğru tarayıp kafasının tepesinde topladığında, her zaman olduğu gibi yine biraz yukarıda olan kaşları yüzünden sürekli hayret içindeymiş gibi bir ifadesi vardı. Gerçi şu anda bulunduğumuz yeri düşünürsek, hakikaten hayret içinde olması da mümkündü.
“‘Açıkçası aralığın on yedisinde yapmak isteyeceğim son şeyin kendi mezarımın önünde dikilmek olduğunu düşünüyorum; başka da diyecek lafım yok ” Moral bozucu ve ürkütücü Tatil havası böyle olsa gerek.
Jessica yeniden bir iç çekti ve alnını omzuma yasladı “Zavallı Betsy bir türlü kabullenemiyorum. Daha genceciktin!’
Laura pis pis sırıttı. Sanki otuzuna basmış olması bile yeterince beter bir durum değildi. Zavallı Betsy.”
“Çok gençti, çok!”
“Lütfen kendinizi toparlar mısınız” Ben buradayım ” Ellerimi kabanımın ceplerine soktum ve omuz silktim “hava sıfırın altı mı ne? Donuyorum.”
“Sen her zaman donuyorsun. Eldivenlerini giymeden dışarı çıkan sensin, boşuna sızlanma. Ve bu arada hava da on derece, seni koca karı.”
“Paltomu isler misin? diye sordu Laura. “Ben o kadar üşümüyorum.’
“Lanet güçlerinden biri daha işte,” dedi Jessica. “Cehennem ateşinden yapılmış silahların ve her daim yüzde yirmi iki bahşişi hesaplayabiliyor olmanın yanına bunu da ekleriz artık. Şimdi söyle bakalım, Bets… senin şu mezar taşın sonunda buraya nasıl geldi?”
Sun kez olduğunu umarak her şeyi bir defa daha anlattım Elbette ben de baharda ölmüştüm. Cenazemin olduğu gün şafak .sökmeden önce dirildim ve ölümsüz bedenimle civarda gezintiye çıktım. bedenim kayıp olduğu için de cenaze iptal edildi.
Oysa babam ve üvey annemle mezar taşımın mermeri için ne kadar para harcayacakları konusunda hararetli bir kavgaya giren annem, şu şeyi sipariş etmek için acele etmişti Taşı hazır ettiklerindeyse cenaze, tören ve gömülme işlemleri yalan olmuştu, (Ailem şu anda ne olduğumu biliyordu ve tabii jessica da öyle. Birlikle çalıştığım kişilere ve diğer arkadaşlarıma da cenazenin kötü bir şaka olduğu söylenmişti.)
Yani anlayacağınız mezar taşım geçtiğimiz altı ayı depo köşelerinde geçirdi. (Üvey annem üzerinde sadece adımın baş harfleri ve ölümle doğum tarihlerimin kazılı olduğu ucuz ve sade bir granit kullanılması konusunda ısrarıydı; belli ki onun için her bir kuruş değerliydi. Babamsa, annem ve Antonia’nın dahil olduğu her konuda yaptığı gibi yine hiçbir şeye karışmamıştı.)
Birkaç gün sonra cenaze evi kibarca annemi aramış ve mezar taşımı ne yapmak islediğini sormuştu. Annem de mezar yerinin ve taşın parasını çoktan verdiği için geçen gün adamlara taşı toprağa diktirmiş ve bana da bundan dün öğlen yemeğinde bahsetmişti. Nasıl olduğunu artık siz de tahmin edersiniz: “Garson, ben Parmesan peynirli domates çorbası alacağım ve bu arada hayatım, dün senin mezar taşını mezarlığa koydurdum.”
Jessica ve Laura da büyük bir merakla mezarı görmek istemiş, ben de onları buraya sürüklemiştim. Canı cehenneme, en azından ben de düğün hazırlıkları ve Noel kartlarından biraz kurtulmuş oldum.
“Annen,” dedi Jessica, “tüyler ürpertici bir kabiliyet örneği. ”
Laura’nın birden yüzü aydınlandı. “Ah, Dr. Taylor çok hoş biri.’
“Ve üvey annenin de anık bu kadar çirkefleşebileceği aklımın ucundan dahi geçmezdi, üzerine alınma, Laura.’ Ant, teknik olarak Laura’nın doğum annesiydi. Bu da zaten başlı başına ayrı bir hikâyeydi.
“Alınmadım,” diye neşeyle karşılık verdi Laura.
“Siz iki ucubeye bu kadar gösteri yeter mi?”
“Bekle, bekle.” Jessica, mezarımın üzerine bir demet krem rengi leylak kondurdu. Az kalsın çığlığı basıyordum.
Ben de onları evdeki milyarlarca masadan birinin üzerine koymak içiri satın aldığını zannetmiştim. Mezarım için değil. Aaah! “İşte başlıyoruz.”
“Başlarımızı eğdim,” diye Öneride bulundu Laura.
‘Asla. İkiniz de kafayı yemişsiniz.”
“Ağzını topla,” diye kısık sesle cevap verdi kardeşim.
“Mezarımın önünde dua falan etmiyoruz. Sırf buraya gelmek bile tüylerimi ürpertiyor. Dua etmek de benim için en acayip adım olur herhalde, sizi ucube manyaklar.”
“Sıvı diyetinde olan ben değilim, yüce Vampirler Kraliçesi. İyi bari, madem dua etmeyeceksin, hadi o zaman gidelim.”
“Evet,” dedim mezarıma bir kez daha huzursuz bir bakış alarak. “Hadi.”
2
İyi akşamlar. Majesteleri.”
“Tina, şekerim,” diye bağırdım, çayıma biraz daha krema boca ederken. “Gel olur. Bir çay iç”
“Ne zamandır ayaktasınız?”
“İki saat falan oldu.” dedim kibirli bir hava takınmaya çalışarak. Tanrı dualarınla cevap vermişti ve son günlerde akşamüzeri geç saatlere doğru gözümü açmış oluyordum. Tabii, aralık ayında Minnesota gibi bir yerde yaşayan bir insan olarak, saat dörtte bile hava karanlıktı ama olsun.
“Yoksa… siz gazeteyi okumadım?, mı?” Tına, koltuğunun altında Tina, karşıma oturdu. Gazeteyi yanma koydu ve çaydanlığı görmezden geldi. “Daha bakmadınız mı?”
“Burnuma hiç de güzel kokular gelmiyor. Hem de hiç.”
Tina kem küm etmeye başladı ve ben de kendimi hazırladım. Tina yaşlı bir vampirdi, diğer tüm vampirler gibi etkileyici bir güzelliğe sahipli, kendini tamamen Sinclair’ ve…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Gençlik Kitapları
- Kitap AdıÖlümsüz ve İadesiz
- Sayfa Sayısı240
- YazarMary Janice Davidson
- ISBN6050058673
- Boyutlar, Kapak14x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2009
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sevgiler Clementine ~ Carlie Sorosiak
Sevgiler Clementine
Carlie Sorosiak
Clementine bir dâhi. Su içerken matematik denklemleri çözüyor, rüyalarını Latince görüyor, düşünürken etrafına ahududu kokusu yayıyor. O, aynı zamanda bir fare. Ve doğduğu laboratuvardan...
- Benim Adım Hiçkimse ~ Nil Esra Başaran
Benim Adım Hiçkimse
Nil Esra Başaran
Bir anne ve kızın birbirine düğümlenmiş ilginç hayatları… Eyüp’ün arka sokaklarından Boğaz’daki görkemli bir yalıya uzanan umutlar, küçük mutluluklar hayal kırıklıkları… Sayfalar arasında dolaşan...
- Harry Potter ve Ateş Kadehi ~ J. K. Rowling
Harry Potter ve Ateş Kadehi
J. K. Rowling
Harry Potter’ın büyücülük okulundaki dördüncü yılında başından geçenleri anlatan Harry Potter ve Ateş Kadehi, dizinin önceki kitaplarında tanık olduğumuzdan hem çok daha eğlenceli, hem...