ö l e n s e v g i l i n i n g ö l g e s i
Hiç gelmemiştim bu eve
Odanda devasa tapınaklar gibi dolaplar
eski,
çekmeceleri
gri kahverengi mağaralar gibi hâlâ haraplar
Kâğıtlar, alelacele alınmış küçük notlar – içerlerinde –
yazı eskizleri
bir sırrı açığa çıkartmak
bir olayı aydınlatmak için üzülmek gibi
sadece üzülerek kanıtlamak kahrı, hüznü, esefi
kanıtlayıp ölmek biterken o harikulade yaz
bütün giysilerin katlanıp konmuş bir kenara
spor ayakkabıların, bilekliklerin, bandanaların hepsi burada
sanki yün kaşkolun sökülmüş
nerede, neye, kime takılıp kaldıysa
Öyle
Yatağının altındaki ahşap kutuda bir defter
Ya da defterin altındaki ahşap yatakta bir kutu
Ya da kutunun altındaki ahşap defterde bir yatak
Artık hangisi aramızda tasarlanan şu kısacık aşksa
sadece birdenbire yok olarak kanıtlamak hakikati
kanıtlayıp kanatlanmak biterken o harikulade yaz
Hiç gelmemiştik bu eve
Penceresinden görünen sahilde
selfie çekiyor sevgililer şimdi şu an
gülüşüyorlar, şakalaşıyorlar, sarılıyorlar birbirlerine
kuş onlar
Akşamüstü, günbatımı, huzur, eylül ve şarap
Hepsi de güzel çocuklar
Hepsine iyi yolculuklar
İstemsizce veya senin adına el salladım karanlıktan
Salladıkça elimi karanlık bulandı, yıvıştı, parmaklarıma bulaştı
karamel, çikolata, kakao kıvamında
Sahi sen ne zaman karar verdiydin esmer olmaya
Ya da kara bir tren gibi raydan çıkıp devrilmeye, aşağı uçmaya
Durduğun, konakladığın istasyonları anlatmadın ki
Binen, inen yolcuların hakkında tek kelimen yoktu aslında
Hiç göstermemiştin bana bu defteri
Kendi sağlamsa da ruhu buruşmuş
Sararmış, kavrulmuş neyi koruyup kolluyorsa sayfalarca
Yaşlanan defterlerin ağır gençlik hatırası
Yaşlanan defterlerin mecbur ağır hasta tebessümü
Safrası kandan, çapası kırık, savrulmuş
Kim bilir kime, kimlere yazıldıysa bunca ısrarlı mısra
Kim bilir kimin, kimlerin kayalıklarında sonlandıysa ömrün
sadece gömüp dizlerini göğsüne kıvrılmak
sadece zor sorular bırakarak geride, kanıtlamak intiharı
kanıtlayıp utanmak bir de bile bile, biterken o harikulade yaz
Hiç gelmemiştim bu eve
Gelmem de bir daha
Odanı olduğu, olduğun gibi saklamış annen
Kaldırmamış eşyalarını, silip temizlememiş
parmak izlerini ürkerek dokunduğun kuşkulardan
Sahile inip
oturacağım bir kuytuya
Okuyacağım defterini defalarca en baştan
Milat öncesinden, milat sonrasından –
Beni neyle cezalandırdığını anlarsam şayet
– ki suçum büyük ihtimal aklımızın bir türlü ermediği hayat
Belki yeniden hayal ederim nerdesin neler oluyor
Nerde canlanır buradan giden ölüler biterken o harikulade yaz
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıÖlen Sevgilimin Şiir Defteri
- Sayfa Sayısı96
- YazarKüçük İskender
- ISBN9789750735080
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ejderhanın Öldüğü Yerde ~ Emirhan Eder
Ejderhanın Öldüğü Yerde
Emirhan Eder
işte toplanır göğün savruk fotoğrafları eski albümde kalır gülerken kısılan göz omuzunda mürekkep arayan iki melek başında kış güzeli bahçelerden birkaç süs suda yüzün...
- Doğduğum Yüzyıla Veda ~ Murathan Mungan
Doğduğum Yüzyıla Veda
Murathan Mungan
Bugüne dek yayımlanan şiir kitaplarımdan, temalarına göre yapılan bir derlemeyle, önümüzdeki yıllarda yayımlanacak olan şiirlerimin bir karması yer alıyor bu özel kitapta. Doğduğum yüzyıla...
- İkinci Waliz ~ Küçük İskender
İkinci Waliz
Küçük İskender
Yolumda ilerliyorum. Waliz’im kamaşıyor. Karanlığın Işıltısı gözlerimi alıyor. Bir sevdaya içini dökmek olmasın şelale Waliz’in ikincisindeyiz. küçük İskender’in şiirle, anılarla, düşüncelerle ördüğü, sürdürdüğü bir...