O, hiç istemediği eş… ve sahip olacağını asla düşünmediği zayıflıktı.
Zalim. Titiz. Kibirli.
Dante Russo, hem özel hem de profesyonel hayatta kontrolü elinde tutmayı seven bir adamdı.
Milyarder CEO’nun planlarında evlilik asla yoktu. Ta ki bir şantaj yüzünden hiç tanımadığı bir kadınla nişanlanmaya zorlanana dek.
Vivian Lau bir mücevher şirketinin vârisi ve en yeni düşmanının kızıydı.
Genç kadının güzelliği ya da çekiciliği önemli değildi. Dante düşmanının elindeki kanıtları yok edip bu nişanı bozmak için her şeyi yapmakta kararlıydı.
Fakat bir sorun vardı. Vivian’a alışan Dante, onu bırakmakta güçlük çekiyordu.
Zarif. Azimli. Terbiyeli.
Vivian Lau, ailesinin yüksek sosyetenin en üst basamaklarına çıkabilmesini sağlayacak biletti.
Asil kana sahip Dante Russo’yla evlenmesi, sonradan zengin olmuş ailesinin asla giremeyeceği yerlerin kapısını onlara ardına kadar açacaktı.
Kaba ve güvenilmez Dante ona göre ideal bir hayat arkadaşı olmasa da Vivian ailesine karşı görevini yerine getirmek için onunla evlenmeyi kabul etmişti.
Fakat onun dokunuşuna özlem duymak asla planın bir parçası değildi.
Yapabileceği en kötü şeyse, müstakbel kocasına âşık olmaktı.
Çalma Listesi
“Empire State of Mind”Jay-Z feat. Alicia Keys “Luxurious” Gwen Stefani
“Red” Taylor Swift
“Teeth” 5 Seconds of Summer
“Partition” Beyoncé
“Pretty Boy” Cavale
“All Mine” PLAZA
“Can’t Help Falling in Love” Elvis Presley “We Found Love” Rihanna
“Counting Stars” One Republic
“The Heart Wants What It Wants” Selena Gomez “Stay” Rihanna
İÇERİK UYARISI
Bu hikâye sansürsüz cinsel içerik, küfür, hafif dozda şiddet ve bazı okuyucular için hassas olabilecek konular içermektedir.
1
Vivian
“Burada olduğuna inanamıyorum. Dostlarından birinin ev sahipliğinde düzenlenmiş değilse böyle etkinliklere asla katılmaz…” “Forbes’un milyarderler listesinde Arno Reinhart’ı geçtiğini gördün mü? Zavallı Arnie bunu öğrendiğinde Jean-Georges’un ortasında sinir krizi geçirmiş…”
Fısıltılar, Frederick Yaban Hayatı Koruma Derneği’nin nesli tükenmekte olan hayvanlar için düzenlediği geleneksel bağış etkinliğinin yarısında başlamıştı.
Bu sene gösterinin yıldızı minik, kum rengi yağmur kuşuydu. Buna rağmen etkinliğin iki yüz konuğundan hiçbiri, havyarlı cannoli’leri yerken ve Veuve Clicquot’ları yudumlarken kuşla ilgili konuşmuyordu.
“Ailesinin Como Gölü’ndeki evinde yüz milyon dolarlık tadilat yapılacağını duydum. Orası asırlık bir ev, bakım zamanı gelmiş olmalı…”
Giderek yoğunlaşan fısıltılara kaçamak bakışlar ve hülyalı iç çekişler de eşlik ediyordu.
Normalde buz gibi soğuk olan Manhattan yüksek sosyetesini böylesine heyecanlandıran kişinin kim olduğunu görmek için dönmedim. Pek de umurunda değildi. Benim gözüm, aşırı uzun topuklu ayakkabılarıyla hediye masasına doğru ilerleyen alışveriş merkezi värisinin üzerindeydi. Kadın etrafina hızlıca bir bakış attı ve kişiye özel hazırlanmış hediye paketlerinden birini kapıp çantasına sokuşturdu.
Alışveriş merkezi varisi masadan ayrılır ayrılmaz kulaklığıma konuştum. “Shannon, hediye masasında pembe kod. Kimin paketinin alındığını öğrenip yerine yenisini koy.”
Bu akşamki paketlerin her biri sekiz bin doları aşkın değerde promosyon hediyesi içeriyordu ancak Denman’ın vârisiyle yüzleşmektense etkinlik bütçesini kullanarak masaya yeni bir paket yerleştirmek daha kolaydı.
Hattın diğer ucundaki asistanım inledi. “Yine mi Tilly Denman? O masadaki her şeyi satın alacak parası yok mu onun? Üstüne cebinde milyonları bile kalır.”
“Evet ama mesele para değil, adrenalin arzusu,” dedim. “Hadi iş başına. Masaya yeni bir paket yerleştirmek gibi yorucu bir görevi tamamladığın için yarın sana Magnolia Bakery’den ekmek pudingi ısmarlayacağım. Tanrı aşkına, Penelope’nin nerede olduğunu da öğren. Hediye masasının başında durması gerekiyordu.”
“Ha ha.” dedi Shannon alaycı ses tonumu fark ederek. “İyi, tamam. Hediye paketlerini kontrol edip Penelope’yi bulurum ama yarın koca bir paket ekmek pudingi bekliyorum, haberin olsun.” Hat sessizleşirken gülerek başımı iki yana salladım.
Asistanım hediye meselesini çözerken salonda dolaşıp küçük ya da büyük başka herhangi bir sorun var mı diye etrafı incelemeye başladım.
Bu işe ilk girdiğimde, konuk olarak davet edileceğim etkinliklerde görevli olmak tuhaf gelmişti fakat zamanla alışmıştım. Ayrıca gelirim sayesinde ebeveynlerimden biraz olsun ayrışıp bağımsız hissedebiliyordum.
Bu para, güven fonumun veya bana kalacak mirasın bir parçası değildi. Manhattan da lüks etkinlikler planlayarak kendi emeğimle kazanıyordum.
Ben sıfırdan bir şeyler planlamanın getirdiği mücadele hissini seviyordum, zengin insanlar ise güzel ve lüks şeyleri seviyordu. Özetle her iki taraf da kazançlı çıkıyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde yapılacak konuşma için ses ayarlarını ikinci kez kontrol ettiğim sırada Shannon koşarak yanıma geldi. “Vivian! Onun burada olduğunu bana söylemedin!” diye tısladı.
“Kimin?”
“Dante Russo’nun.”
Hediye paketlerine ve ses ayarlarına dair her şey kafamdan siliniverdi.
Bakışlarımı hızla ona doğru çevirip parıldayan gözlerini ve kızaran yanaklarını inceledim.
“Dante Russo mu?” Kalbim sebepsiz yere şiddetle atıyordu. “Ama davetiyeye olumlu yanıt göndermemişti.”
“Eh, bunun gibi kurallar ona işlemez.” Shannon heyecanla titremeye başladı. “Geldiğine inanamıyorum. İnsanlar haftalarca bu etkinliği konuşacak.”
Az önceki fısıltılar birden anlam kazandı.
Bir lüks ürünler firması olan Russo Grup’un CEO’su Dante Russo; yakın bir arkadaşı, önemli bir iş ortağı ya da kendi düzenlemediği sürece halka açık etkinliklere nadiren katılırdı. Frederick Yaban Hayatı Koruma Derneği ise o kategorilerin hiçbirine girmiyordu.
Ayrıca Dante, New York’un en zengin ve dolayısıyla en gözde erkeklerinden biriydi.
Shannon haklıydı. İnsanlar bu etkinliği haftalarca, hatta belki aylarca konuşacaktı.
“Güzel,” dedim aniden hızlanan kalbimi sakinleştirmeye çalışarak. “Belki toplum bu sayede yağmur kuşu sorunu hakkında bilinçlenir.”
Asistanım gözlerini devirdi. “Vivian, yağmur kuşu sorunu kimsenin umurunda…” Duraksayıp etrafına bakındıktan sonra sesini alçalttı. “…değil. Yani nesilleri tehlikede olduğu için üzgünüm ama dürüst olalım, insanlar sırf gösteriş için buradalar.”
Bir kez daha haklıydı. Ancak etkinliğe katılım sebepleri ne olursa olsun konuklar sayesinde güzel bağış toplanıyordu, böylece benim de işlerim yolunda gidiyordu.
“Gecenin asıl konusuna dönelim,” dedi Shannon. “Dante çok iyi görünüyor. Smokinin bu kadar yakıştığı bir adamla hiç karşılaşmamıştım.”
“Senin bir erkek arkadaşın var, Shan.”
“Varsa ne olmuş? İnsanların güzelliğini takdir etmek de mi yasak?”
“Dante Russo’nun.”
Hediye paketlerine ve ses ayarlarına dair her şey kafamdan siliniverdi.
Bakışlarımı hızla ona doğru çevirip parıldayan gözlerini ve kızaran yanaklarını inceledim.
“Dante Russo mu?” Kalbim sebepsiz yere şiddetle atıyordu. “Ama davetiyeye olumlu yanıt göndermemişti.”
“Eh, bunun gibi kurallar ona işlemez.” Shannon heyecanla titremeye başladı. “Geldiğine inanamıyorum. İnsanlar haftalarca bu etkinliği konuşacak.”
Az önceki fısıltılar birden anlam kazandı.
Bir lüks ürünler firması olan Russo Grup’un CEO’su Dante Russo; yakın bir arkadaşı, önemli bir iş ortağı ya da kendi düzenlemediği sürece halka açık etkinliklere nadiren katılırdı. Frederick Yaban Hayatı Koruma Derneği ise o kategorilerin hiçbirine girmiyordu.
Ayrıca Dante, New York’un en zengin ve dolayısıyla en gözde erkeklerinden biriydi.
Shannon haklıydı. İnsanlar bu etkinliği haftalarca, hatta belki aylarca konuşacaktı.
“Güzel,” dedim aniden hızlanan kalbimi sakinleştirmeye çalışarak. “Belki toplum bu sayede yağmur kuşu sorunu hakkında bilinçlenir.”
Asistanım gözlerini devirdi. “Vivian, yağmur kuşu sorunu kimsenin umurunda…” Duraksayıp etrafına bakındıktan sonra sesini alçalttı. “…değil. Yani nesilleri tehlikede olduğu için üzgünüm ama dürüst olalım, insanlar sırf gösteriş için buradalar.”
Bir kez daha haklıydı. Ancak etkinliğe katılım sebepleri ne olursa olsun konuklar sayesinde güzel bağış toplanıyordu, böylece benim de işlerim yolunda gidiyordu.
“Gecenin asıl konusuna dönelim,” dedi Shannon. “Dante çok iyi görünüyor. Smokinin bu kadar yakıştığı bir adamla hiç karşılaşmamıştım.”
“Senin bir erkek arkadaşın var, Shan.”
“Varsa ne olmuş? İnsanların güzelliğini takdir etmek de mi yasak?”
Eskiden ona babacığım diye seslenirdim. Fakat Lau Mücevherat’ın popülerlik kazanmasının ardından iki yatak odali, dar evimizden ayrılıp Beacon Hill’deki bir malikâneye taşındığımızda ona baba diye seslenmemizi talep etmişti. Görünüşe bakılırsa bu hitap şekli daha “sofistike” ve “elit” sayılıyordu.
“Neredesin?” Kalın sesi kulağımı doldurdu. “Sesin neden yankı yapıyor?”
“Çalışıyorum. Telefonu açmak için tuvalete geldim.” Kalçamı tezgâha dayarken işin detaylarını eklemek zorundaymış gibi hissettim. “Nesli tükenmekte olan yağmur kuşu için düzenlenen bir bağış etkinliği.”
Derin bir iç geçirdiğinde gülümsedim. Babam insanların parti yapmak için böyle bahaneler üretmesinden hiç hoşlanmasa da bu tür etkinliklere katılıp bağış yapardı çünkü yapılması gereken buydu.
“Her gün yeni bir hayvanın neslinin tükendiğini öğreniyorum.” diye homurdandı. “Annen sanki her hafta deniz ürünleri yemiyor- muşuz gibi balıklar için bağış komitesine katıldı.”
Eskiden estetisyen olan annem artık profesyonel olarak cemiyetin önemli simalarından biriydi ve bağış komiteleri onsuz eksik kalıyordu.
“Madem çalışıyorsun, konuşmayı fazla uzatmayacağım,” dedi babam. “Cuma akşamı yemekte bize katılırsan çok seviniriz. Önemli haberlerimiz var.”
Kibarca dillendirmiş olsa da bu bir rica değildi.
Gülümsemem aniden soldu. “Bu.cuma mı?” Günlerden salıydı ve ben New York’ta yaşarken ailemin evi Boston’da bulunuyordu. Onların standartlarına göre bile bu haber son dakika verilmiş sayılırdı.
“Evet.” Babam fazla ayrıntıya girmedi. “Yemek saat tam yedi- de başlayacak. Geç kalma.”
Hat kesildi.
Telefonumu kulağımdan çekmeden bir süre öylece dikildim.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat Roman (Yabancı) Romantik
- Kitap AdıÖfke Kralı
- Sayfa Sayısı384
- YazarAna Huang
- ISBN9786253661397
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviMartı Yayınevi / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sonunu Bile Bile ~ Victoria Alexander
Sonunu Bile Bile
Victoria Alexander
New York Times çok satanlar yazarı Victoria Alexander’dan umut dolu, vaatlerle süslü, kusursuz bir hikaye… Arzu ve katıksız şehvetin cezbedici, büyüleyici ve gizemli daveti…...
- Wardstone Günlükleri – 09: Hayalet Benim Adım Grimalkin ~ Joseph Delaney
Wardstone Günlükleri – 09: Hayalet Benim Adım Grimalkin
Joseph Delaney
Bana İnanmayı Öğren: Benim Adım Grimalkin İngiliz yazar Joseph Delaney’in, milyonlarca okuru peşinden sürükleyen Wardstone Günlükleri, Katil Cadı Grimalkin’in Şeytan’ın hizmetkârlarına karşı giriştiği amansız...
- Kızıl Tugaylar’ın Gizli Örgütü ~ Dimitris Mamaloukas
Kızıl Tugaylar’ın Gizli Örgütü
Dimitris Mamaloukas
Mamaloukas, 2017’de Yunanistan’ın prestijli ödüllerinden Anagnostis dergisinin “En İyi Roman Ödülü”ne layık görülen kitabında Avrupa’da sol silahlı mücadele geleneğinin “efsanevi” örgütlerinden Kızıl Tugaylar’ın dünyasını...