Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Nil’ de Ölüm
Nil’ de Ölüm

Nil’ de Ölüm

Agatha Christie

Linnet Ridgeway genç, güzel ve zengin bir kadındır. Hayatının en büyük hatasını yaparak arkadaşının nişanlısını elinden alır. Balayları için gittikleri Mısır da, bütün yaşamının değişmesine neden olacak olayların başlangıcıdır.

MİLDEKİ YOLCULUĞA KATILANLAR

Linnet Ridgeway

Joanna Southwopd Chartes Widlesham Jacqueline de Bellfort Simon Doyle Tim Allerton

Mrs. Allerton Cornelia Robson

Laura Van Schuyler Miss Bowers

Andrew Pennington Jim Fanthorp

Guido Richetti Terguson

Salome Otterbourne Rosalie Otterbourne Louise Bourget Albay Race

Genç bir kız. Çok güzel ve pek zengindi.

Bir ‘Lady.’ Biraz sivri dilliydi. Genç bir Lord. Linnet’e âşıktı. Linnet’in arkadaşı.

Ona

güveniyordu. Jacqueline’in

nişanlısı.

Yakışıklı

bir

gençti.

Genç

yazar.,

Hayatından

hoşnut

değildi.

Tim’in annesi. Hoş bir kadındı. Fakir ‘bir kız. Ama mutlu olmasını biliyordu.

Cornelia’nın akrabası. Fazla kurumluydu.

Hemşire. Görevi Miss Van Schuyler’e bakmaktı.

Linnet’in

vasisi.

Kurnaz

bir adamdı. Genç bir avukat. Aklı başında bir insandı.

Arkeolog. Çabuk öfkeleniyordu. Esrarlı bir yolcu. Çok küstahtı. Yazar. Kendisini çok akıllı sanıyordu. Salome’nin kızı. Aksi ve somurtkandı. Linnet’in oda hizmetçisi.

Bazı şeyler biliyordu. İngiliz Gizli İstihbarat servisindendi.

ve

HERCULE POİROT

«Linnet Ridgeway!» Üç Taç hanının sahibi Mr. Burnaby arkadaşını dürttü.

«Ta kendisi!»

Gözleri iyice irileşmiş, ağızlan hafifçe açılmış olan iki adam sahneyi ilgiyle izliyorlardı.

Büyük, kırmızı bir Rolls Royce araba köy postanesinin önünde durmuştu.

Otomobilden genç bir kız fırladı. Şapkasız, yalnız görünüşte sade bir elbise giymiş bir genç kız. Saçları altın gibi, yüzündeki ifade azametli, vücudu da çok güzeldi. Yani Malton köyünde kolayca rastlanacak tiplerden değildi o.

Genç kız, çabuk, fakat mağrur tavırlarla postaneye girdi.Mr. Burnaby tekrar, «Ta kendisi,» dedi. Alçak sesinde iyimserlik seziliyordu.

«Milyonları var onun… Malikâneye de bol para dökecekmiş. Yüzme havuzu, îtalyan bahçeleri, balo salonu yaptıracakmış. Evin yarısı yıkılarak, yeniden yapılacakmış…»

Arkadaşı, «Köye para getirecek…» dedi.

Mr. Burnaby başını salladı. «Evet, Malton için fevkalâde birşey bu. Fevkalâde bir şey.» Sonra memnun memnun ekledi. «Bizi de iyice canlandıracak.»

Beriki, «Sir George’un zamanından biraz farklı olacak,» dedi.

Mr. Burnaby hoş görüyle, «Onun başını atlar derde soktu,» diye cevap verdi. «Hiç şansı yoktu.»

«Malikâne için kaç para aldı?»

«Tam iki buçuk milyon. Ben öyle duydum.»

Hancının arkadaşı bir ıslık çaldı.

Mr. Burnaby sözlerini zaferle sürdürdü. ((Söylediklerine göre malikânenin tamiri için de bir iki buçuk milyon harca-yacakmış.»

Sıska bir adam olan ahbabı, «Günah,» dedi. «Bu parayı nereden bulmuş o?»

«Amerika’dan. Ben öyle duydum. Annesi o Amerikalı milyonerlerden birinin tek kızıymış. Tıpkı filmlere benziyor değil mi?»

Genç kız postaneden çıkarak arabasına bindi.Bir gazetenin dedikodu sütunundan :

«Chez Ma Tante’da akşam yemeği yiyenler arasında güzel Linnet Ridgeway’in de bulunduğunu gördüm. Yanında Lady Joanna Southwood, Lord Windlesham ve Mr. Toby Bry-ce vardı. Herkesin de bildiği gibi Miss Ridyeway’e büyük babası Leopold Hartz’den pek büyük bir servet kaldı. Güzel Linnet bu ara sosyetenin en beğenilen ve heyecan yaratan kızı. Yakında onun nişanını ilân edeceği kulağımıza geldi.. Gerçekten de Lord Windlesham pek mutlu gözüküyordu.»

Lady Joanna Southwood, «Hayatım bence pek şahane olacak burası,» dedi.

Linnet Ridgeway’in Wode malikânesindeki yatak oda-smdaydılar. Pencereden geniş

bahçenin gerisindeki kırlar ve mavi gölgeli korular gözüküyordu.

Linnet, «Pek güzel, değil mi?» diye mırıldanarak kollannı pencerenin pervazına dayadı. Yüzü canlı ve çekiciydi.

Onun yanında Joanna Southwood nedense biraz silik duruyordu. Joanna yirmi yedi yaşlarında uzun boylu, zayıf bir kızdı. Uzun yüzü zekâ doluydu. Kaşlarını iyice almıştı. «Bu sürede çok şey başarmışsın! Mimar filân mı getirttin?»

«Üç mimar.»

«Mimarlar nasıl kimseler? Şimdiye kadar bir mimarla tanıştığımı sanmıyorum.»

«İyi insanlar. Ama bazen hiç de pratik değiller.»

«Hayatım, sen bunu çabucak düzeltirsin! Senin kadar pratik bir insan olamaz!»

Joanna tuvalet masasından bir dişi inciyi aldı. «Bunlar herhalde sahici, Linnet.»

«Tabii.»

«Senin için “‘tabii’ olduğu muhakkak, hayatım. Ama çok kimse için toöyle değil.

Onlar kültür inci alıyorlar. Hattâ en ucuzunu. Şekerim, bu inciler inanılacak gibi değil! Boylan ne kadar uygun! Herhalde bu gerdanlık bir servet eder!»

«Biraz bayağı değil mi?»

«Hayır, hayır, hiç de değil. Çok güzel bu. Değeri ne kadar?»
«Elli.bin sterlin sanırım.»

«Doğrusu güzel para! İncinin çalınmasından korkmuyor musun?»

«Yo! O gerdanlığı daima takarım. Zaten sigortaU bu.» «Hayatım, gerdanlığı yemeğe kadar takabilir miyim? Bu beni öyle heyecanlandıracak ki.»

Linnet güldü, «Tabii, madem istiyorsun…» «Linnet, biliyor nrusun, seni gerçekten kıskanıyorum. Her şeyin var senin. Daha yirmi yaşındasın ve kendi ıbaşma buyruksun. Paran ‘bol. Güzelsin, sağlığın gayet yerinde. Hattâ akıllısın da! Yirmi birine ne zaman basıyorsun?»

«Gelecek Haziranda. Londra’da şahane bir parti vereceğim.»
«Ondan sonra da Charles Windlesham’la mı evleneceksin? O korkunç dedikodu yazarları bu yüzden lena halde heyecanlanıyorlar.

Charles da gerçekten sana çok bağlı.»

Linnet omuzunu silkti. «Bilmem ki… Ben henüz evlenmek istemiyorum.»

«Çok haklısın, Linnet!» Sonradan durum hiç de eskisi gibi olmuyor, değil mi?»

Telefon tiz bir sesle çalmaya başlamıştı.

Linnet, telefona gitti. «Evet? Evet?»

Ona uşak cevap verdi. «Miss de Beîlefort sizi arıyor, efendim. Onunla konuşacak mısınız?»

«Belief ort mu? Ah, tabii. Hemen bağla onu!»

Bir şıkırtı, sonra da heyecanlı, yumuşak bir ses duyuldu.

«Allo? Miss

Ridgeway’le mi konuşuyorum? Linnet!»

«Biliyorum. Ne feci değil mi? Linnet, seni görmeyi çok istiyorum.»

«Hayatım, buraya gelemez misin? Yeni oyuncağımı sana göstermeyi istiyorum.»

«Benim istediğim de bu.»

«Öyleyse hemen bir trene veya arabaya atla gel.»

«Olur. Gayet eski iki kişilik bir arabam var. Bazı günler iyi çalışıyor ama fazla kaprisli. Eğer çay zamanına kadar ge-lemezsem o zaman arabanın tutarağının tuttuğunu anlarsın. Şimdilik hoşçakal, şekerim.»

Linnet, telefonu kapayarak tekrar Joanna’nm yanına döndü. «En eski arkadaşlarımdan o. Jacqueline de Beîlefort. Onunla Paris’teki manastır okulunda birlikte okuduk. Şansı hiç yok zavallının. Babası bir Fransız Kontu, annesi Amerikalıydı. Bir Güneyli. Babası bir kadınla kaçtı. Annesi servetini yönetemeyip, bütün parasını kaybetti. Jackie beş parasız kaldı. Bilmiyorum şu son iki yıl nasıl geçinebildi?»

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Son Evdeki Tehlike ~ Agatha ChristieSon Evdeki Tehlike

    Son Evdeki Tehlike

    Agatha Christie

    İngiltere’nin Cornwall sahillerinde emekliliğin tadını çıkaran Hercule Poirot güzeller güzeli Nick Buckley’nin başına gelen bir dizi kazadan kıl payı kurtulduğunu duyunca dedektifliğe tekrar soyunur....

  2. Işıklar Sönünce ~ Agatha ChristieIşıklar Sönünce

    Işıklar Sönünce

    Agatha Christie

    Bu, John Seagrave'in mutsuz yaşamının, kötü biten aşkının, düşlerinin ve ölümünün hikayesidir. Düşlerinde ve ölümünde ilk ikisinde elde edemediklerini bulduysa, yaşamı başarılı sayılır. Bunu kim bilebilir?

  3. Poirot’nun İlk Davaları ~ Agatha ChristiePoirot’nun İlk Davaları

    Poirot’nun İlk Davaları

    Agatha Christie

    Poirot dünyanın en iyi dedektifi olmasıyla övünür ve bunu sık sık yenilemekten büyük zevk duyar. Yıllar öncesine dönüp ona profesyonel meslek yaşamında haklı bir...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Anton’un Maceraları: Arkadaş Canlısı ~ Meike HaberstockAnton’un Maceraları: Arkadaş Canlısı

    Anton’un Maceraları: Arkadaş Canlısı

    Meike Haberstock

    Ortalık oldu yine sütliman Zaman alır dost dediğini bulman Bir kere bulduğunu bile sansan En çok iki saat yanında durur, inan! Gerçek arkadaşlar hep...

  2. Beyaz Diş ~ Jack LondonBeyaz Diş

    Beyaz Diş

    Jack London

    Gece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti. Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu...

  3. Erebos ~ U. PoznanskiErebos

    Erebos

    U. Poznanski

    Bu bir oyun, Seni izliyor, Seninle konuşuyor, Ödüller dağıtıyor, Seni test ediyor, Tehditler savuruyor, Onun tek bir amacı var: Seninle oyun oynamak istiyor. Oyuncularıyla...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur