Rüşvet alıyorlar, füzeler yağdırıyorlar, ölüme tapıyorlar – bunların hiçbiri yeni değil. Yeni olan şu: Kendilerini suçlu hissetmiyorlar.Nobel Ödüllü yazar Heinrich Böll’ün son romanı okuru 1980’li yıllara, Bonn’da Ren Nehri kıyısındaki seçkin villalara götürüyor. Politikacıların, bankerlerin, aristokratların yaşadığı bu evlerde bu kez başroller ipleri elinde tutanlarda değil, iktidar oyunlarını ve entrikalarla dolu bir dönemi sorgulayan eşlerinde ve sevgililerindedir. İşledikleri suçları ve yolsuzlukları halktan büyük bir beceriyle saklayan aristokratlarla, geçmişteki suçlarının üstünü örterek liberal Almanya’ya uyum sağlayan eski Nazilerle, yozlaşmış bir düzenin maskeli aktörleriyle hesaplaşan Nehir Kıyısı Kadınları, savaş sonrası siyasetin karanlıkta kalan köşelerine ayna tutarken okuru etik bir hesaplaşmaya da davet ediyor.
Gezginin İç Huzuru
Alçaklık karşısında
Yakınmasın kimse;
Çünkü ne derlerse desinler sana
Ondadır güç.
Büyük kazanç
Getiriyor kötülük,
Ve yönlendiriyor adaleti
Tümüyle keyfine göre.
Goethe, Batı-Doğu Divanı
Nerede olurlarsa olsunlar,
her yerdeki yakınlarıma.
Bu romanda, kurmacanın geçtiği mekânın dışındaki
her şey kurmaca olduğu için bilinen sakınma yöntemlerinin
hiçbirine gerek duyulmamıştır. Mekân masum olduğu için
etkilenmesi olası değildir.
H.B.
Öndeyiş
Sahneye çıkan kişilerin içsel nitelikleri, düşünceleri, yaşam öyküleri, eylemleri, sürdürdükleri diyaloglar ve monologlarla ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla dışsal nitelikleriyle ilgili yanıltıcı izlenimler oluşabilir; bu konuda bazı ayrıntıları önceden açıklamak gerekli görünüyor. Paul Chundt ve Kont Heinrich von Kreyl gibi, içsel nitelikleri açısından son derece farklı olan bu iki kişi aynı yaştadır, her ikisi de yetmişinde ve aynı boydadır, 1.73-1.74 civarında. Her ikisinin de saçları aklaşmış olmakla birlikte hiçbir seyrelme belirtisi yoktur; her ikisi de şık takımlar giyerler, yelekli filan; her ikisi de “bakımlı” denilen erkeklerdendir. Onları uzaktan, hatta arkadan görecek olsanız bile birbirlerine karıştırılacak kadar benzerler, neredeyse birbirlerinin yerine geçebilecek kadar. Oysa daha yakından incelediğinizde birbirlerine ne kadar az benzediklerini görüp şaşarsınız: Kreyl zayıftır, dertli görünür ama psikiyatri de dahil olmak üzere herhangi bir tıbbi kategoriye giren bir hastalığı yoktur. Buna karşın Chundt’un toplu bir yüzü vardır, “hayat dolu” denebilecek tiplerdendir; yüzünden adeta sağlık fışkırır, buna rağmen yakından baktığınızda onda şaşırtıcı bir kırılganlık fark edersiniz.
Sadece bir kez sahnede görünen, bunun dışında hep geri planda hareket eden “Sünger” karakterinin bu lakabı almasının nedeniyse sünger gibi şişkin bir beden tipine sahip olması değildir. Uzun boyludur, aşağı yukarı 1.80’in üstündedir, giyim tarzı Chundt ve Kreyl’inki gibidir ama ona “yapılı” bile denemez, yaşına (68) rağmen hâlâ sportmen olduğu söylenebilir. Kökeni belirsizdir; henüz hiç kimse “kimlik belgesi”ni görmemiştir. İsviçreli, Alman, Avusturyalı, hatta Almanca konuşan bir Macar veya Bohemyalı bile olabilir. “Sünger” lakabını parayı adeta emmesine borçludur. Sebatla yüksek aristokrasiden olduğu söylentilerini yayar. Wubler çiftinin yaşını yaşam hikâyelerinden çıkarmak gerekir. Onların ve Chundt’un etrafında toplanan erkeklere gelince: Halberkamm, Blaukrämer ve Bingerle’nin yaşları 54 ile 59 arasında değişmektedir. Sadece dolaylı biçimde sahne alan edebiyatbilimci Tucheler 57 yaşındadır. Giyimleri düzgündür hepsinin de, yelek, kravat vb. fakat Chundt, Kreyl ve Sünger kadar beyefendi tarzı değildir. Wubler’ler ve Bingerle –kravatın duruşu, ayakkabılar gibi– belli “özensizlik” belirtileri gösterirler. 66 yaşındaki banker Krengel’in ise göze çarpmayan bir şıklığı vardır, onun şıklığı Chundt’un, Sünger’in ve giyim tarzının gösteriş dozu bir nebze fazla kaçan Kreyl’in şıklığından çok daha olağan görünür. Krengel’in giydiği her şey bedenine “kalıp” gibi oturur, hatta daha yerinde bir ifadeyle üstünde o giysilerle dünyaya gelmiş gibi görünür. İçlerinde, öyle olmamasına rağmen bir “soylu” gibi görünen tek kişi odur. Ellili yaşların ortalarından yetmişli yaşlara kadar uzanan bu yaş grubunun dışında kalan Ernst Grobsch 44 yaşındadır, giysileri orta kaliteli konfeksiyon işidir, bakımsız olduğu söylenemez fakat giyim kuşamı önemsemediği bellidir. Karl Kreyl 38 yaşındadır, tarzı Grobsch’unkinden çok farklıdır. İkisinin arasındaki altı yıllık yaş farkı neredeyse bir kuşak farkı gibi görünür. Kıyafet Karl von Kreyl için de ikinci plandadır fakat Grobsch’a nazaran daha rahat ve salaş bir giyim tarzı vardır. Partilerde, eğer bir kazak ve spor pantolonla gitmemişse, giydiği rahat klasik kıyafetlerle “kılık değiştirmiş” gibi bir izlenim bırakır. Beylerin içinde en genci olan Eberhard Kolde 30 yaşındadır, kendine bir doktor havası vermeye çalışsa da başarılı olamaz. Boşu boşuna ciddi görünmeye çalışan yakışıklı, sempatik bir tiptir.
Wubler ve Kreyl-Plint hanımefendilerin kıyafetleri hakkında metinde yeterince bilgi verilmiştir. Erika Wubler 62, Eva Kreyl-Plint 36 yaşındadır, Elisabeth Blaukrämer (“Blaukrämer’in birincisi” diye anılır) ise 55; oldukça uzun boyludur, sarışındır, bakımsız değildir fakat bir şekilde “tam olarak giyinmemiş” gibi görünür, sadece rahat olmanın ötesindedir, her zaman iliklemeyi unuttuğu bir düğmesi, tam çekilmemiş bir fermuarı bulunur. Hareketlerinden tahmin edileceğinden daha kiloludur, arada farklı ayakkabıların teklerini giydiği olur, birinin sağ tekiyle bir başkasının sol tekini giyebilir. Doktor olan Frau Dumpler 30’larının sonunda, silik bir tiptir. Adelheid Kapspeter de, bir bakıma Eva Kreyl-Plint gibi, sıradanlığının altı çizilmiş bir tarza sahiptir. Katharina Richter 30 yaşındadır, evde önlük takmadan iş yapar, tanımlanması zor şıklığı Eva Kreyl-Plint’le arasında bir benzerlik yaratır. Her ikisi de televizyonda sunucu olabilecek tiplerdir. “Blaukrämer’in ikincisi” Trude ise yaşlarına ilişkin yanılsama yaşayan (veya danışmanları tarafından yanıltılan) kadınlardandır: 42 yaşındadır ama 30 yaşındaymış gibi giyinir, kendini her modaya teslim eder, böylelikle de yapay bir biçimde bayağı görünür. Dekolte ve üstsüz kavramları arasındaki farkı kavrayamamıştır, o iri göğüsleriyle yakışık almadığını söylemenin yanlış olmayacağı kılıklarla dolaşır. Hanımların en genci Lore Schmitz 20 yaşındadır, tarzı kesinlikle punk değildir, hoş bir tarzda modaya uyar, buna saç modelleri de dahildir. Üniversite öğrencisi, banka çalışanı veya satış görevlisi olduğunu düşündürtebilir. Üst düzeyde din görevlilerinin katıldığı resepsiyonlar da dahil olmak üzere hiçbir sosyal veya mesleki ortamda uygunsuz bir izlenim bırakmaz.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Dünya Edebiyatı Roman (Yabancı)
- Kitap AdıNehir Kıyısı Kadınları
- Sayfa Sayısı240
- YazarHeinrich Böll
- ISBN9789750755446
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Güller Kırmızıdır ~ James Patterson
Güller Kırmızıdır
James Patterson
Kalbinizin küt küt atmasına neden olacak bu yeni macerada Dedektif Alex Cross, o güne kadar karşısına çıkan en zeki katilin, kendisine Akıl Ustası adını...
- Hayatımın Romanı ~ Leonardo Padura
Hayatımın Romanı
Leonardo Padura
“Kaderin ona oynadığı oyunların bu kadar orantısız bir biçimde üzerine gelmesinden umutsuzluğa kapılan Heredia, nihayet romanlara ait, kurgusal bir karaktere dönüştüğünü anlamış ve etrafını...
- Bir Kimya Meselesi ~ Bonnie Garmus
Bir Kimya Meselesi
Bonnie Garmus
Kimyager Elizabeth Zott’ı anlatmak için pek çok sıfat kullanılabilir ama “ortalama” bunlardan biri değil. Aslında o, hiçbir kadının ortalama olmadığını söyleme cesareti gösterenlerden biri....