Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Nazime
Nazime

Nazime

Ali Akyıldız

Sultan Abdülaziz’in kızı olan Nazime Sultan, Osmanlı hanedan kızları içerisinde en uzun yaşayanlardan biridir. Hanedanın son yıllarını da idrak eden bu uzun ömre, babasının…

Sultan Abdülaziz’in kızı olan Nazime Sultan, Osmanlı hanedan kızları içerisinde en uzun yaşayanlardan biridir. Hanedanın son yıllarını da idrak eden bu uzun ömre, babasının tahttan indirilip şüpheli bir şekilde ölümü, annesinin vefatı, hanedanın yurt dışına sürülmesi ve gurbet ellerde vatan hasreti içerisinde hayatının son bulması gibi pek çok trajik olayı sığdırır.

Elinizdeki kitap bir sultan biyografisinin yanı sıra, hanedan içi aile ilişkilerini ve bu ilişkilerin mahiyetini ortaya koyan en önemli verilerden biri olan mektupların ön planda olduğu bir mikro tarih çalışmasıdır. Nazime Sultan’ın etrafında teati edilen bu aile içi mektuplar, toplumdan büyük ölçüde soyutlanmış olan hanedan üyeleri arasındaki insanî ilişkilere ışık tutmaları ve yaşadıkları küçük dünyanın sınırlarını yansıtmaları açılarından çok önemli metinlerdir.

Osmanlı tarihi alanında özellikle birinci el kaynaklara dayanarak yaptığı titiz araştırmalarla tanıdığımız Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın Nazime, Aydın ve Dindar Bir Sultan adlı bu eseri, bir sultanın hayatı üzerinden Osmanlı’nın son dönemlerine ışık tutuyor…

Giriş

Sultan Abdülaziz ile Hayranidil Kadın’ın ilk çocuğu olan Nazime Sultan’ın nasıl bir ortamda dünyaya geldiği ve haremin Sultan Abdülaziz dönemindeki yapısı, incelenen konunun anlaşılmasına zemin hazırlayabilir. Topkapı Sarayı’nda haremi çevreleyen kalın duvarlar arasında yaşanan hayatın kuralları asırlar boyunca fazla bir değişikliğe uğramaksızın intikal ettiği 19. yüzyılda ciddi bir dönüşüm geçirir. Kuralları gayet sıkı olan haremde yaşananların genel itibariyle dışarıya sızdırılmamasına büyük bir özen gösterilirdi. Bu gizlilik ve mahremiyet İstanbul halkı da dahil olmak üzere yerli ve yabancı kamuoyunun merakını tahrik ettiği için özellikle yabancı seyyahlar haremle ilgili yüzyıllardır çeşitli senaryo, dedikodu ve fanteziler üretmişlerdir. Haremin bu sıkı ve kapalı yapısı ile kuralları II. Mahmud döneminden itibaren esnemeye ve buradaki yaşam yavaş yavaş dış dünyaya açılmaya başlar. II. Mahmud, kızlarının düğünlerini İstanbul halkının, taşra görevlilerinin ve yabancı sefirlerin davetli olduğu büyük ziyafet ve şenliklere dönüştürdüğü gibi, harem kadınlarının ferace giymelerine de izin verir. Dolayısıyla önceleri gizemli, esrarengiz ve tabir caizse kapalı bir kutu olan harem yaşamı bu dönemden itibaren kamuoyunun gündemine gelmeye, haremi çevreleyen duvarları aşmaya ve saray kadınları da İstanbul sokaklarıyla mesire yerlerinde ve has bahçelerde daha fazla görünür olmaya başlar. Sultan Abdülmecid döneminde ise babası II. Mahmud devrinde başlayan bu değişim ve dışa açılma süreci çok daha ileri boyutlara vardırılır. Annesi Bezmialem Valide Sultan, zevke ve kadınlara düşkün olduğu anlaşılan Sultan Abdülmecid’i bir dereceye kadar frenleyebilir. O dönemlere kadar kamuoyunun gündemine girmesine ve güncel dedikodulara malzeme olmasına asla izin verilmeyen saray kadınları, Bezmiâlem’in 1853’teki vefatından sonra yaşantıları ve piyasaya yaptıkları borçlarla yerli ve yabancı kamuoyunun gündemini meşgul etmeye ve özellikle de Kırım Savaşı yıllarından itibaren adları türlü rezaletlerle anılmaya başlar; Beyoğlu’nda yeni moda Avrupa ürünleri satan mağazalara aşırı derecede borçlanarak büyük bir israf furyasının içine dalarlar. Sultan Abdülmecid’in ziyadesiyle düşkün olduğu ikbali Serfiraz Hanım başta olmak üzere, padişahın kadın ve kızlarının piyasaya aşırı derecede borçlanmaları ve İstanbul’un pek çok yerine köşk ve saraylar yaptırması neticesinde Hazine-i Hassa’nın borcu 1857’de 7,5 milyon liraya (352.500.000 $) yükselerek neredeyse devletin genel bütçesinin seviyesine ulaşır. Sultan Abdülmecid, sorunun bu boyutlara varması üzerine 1858’de basın aracılığıyla bir emir yayımlayarak saray görevlilerine veresiye mal vermemeleri ve eğer verirlerse kendilerine ödeme yapılmayacağı konularında kamuoyunu uyarır; ardından da sıkı tasarruf tedbirlerini devreye sokar. Bununla birlikte kısa bir süre sonra İngiltere’den dış borç alınması üzerine söz konusu kısıtlamalar unutularak tekrar eski düzene geri dönülmüş olur.1 Öte yandan Sultan Abdülmecid’in saray görevlileri ve haremle ilgili olarak aldığı bir kararı bu şekilde basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşması, yüzyıllardır sürdürülen sarayın sırlarının kamuoyu önünde tartışılmaması geleneğinin de sonu anlamına gelmektedir. Sultan Abdülmecid’in zevk ve eğlence düşkünlüğü haremin cariye mevcudundan da anlaşılabilir. Nitekim Sultan Abdülmecid zamanı, Osmanlı harem tarihinde tespit edebildiğimiz en yüksek ikinci cariye sayısına ulaşıldığı bir dönemdir. Belirleyebildiğimiz en yüksek cariye sayısı 967 ile 1652 yılına, yani IV. Mehmed dönemine aittir. Bunu, 1845’teki 847 ve 1853’teki 896 sayısı ile Sultan Abdülmecid dönemi izler.2 Öte yandan hem saray kadınlarının söz konusu israfları hem de sarayın sırlarının artık aleni olarak kamuoyu önünde konuşulur olması, İstanbul halkının gözünde padişahın meşruiyetini tartışmalı bir hale getirir ve Sultan Abdülmecid’e göre daha muhafazakâr olduğu düşünülen şehzade Abdülaziz Efendi’nin ismi kamuoyunda telaffuz edilmeye başlar. Sultan Abdülmecid bunun üzerine bir yandan kardeşi Abdülaziz’in etrafındaki çemberi daha da daraltırken bir yandan da oğlu Murad Efendi’yi veliaht yapma çabası içerisine girer. Sultan Abdülmecid’in veliaht değişikliği emelini gerçekleştiremeden vefat etmesi üzerine tahta geçen Sultan Abdülaziz, gerçekten de kamuoyunun beklentisine uygun olarak iktidarının başlarında gayet mutedil davranarak saray harcamalarında ciddi bir tasarrufa gittiği gibi, harem mevcudunu da yaklaşık üçte bir oranında azaltır. Tahta geçmesinden iki ay sonraya ait 24 Ağustos 1861 tarihli bir deftere göre haremdeki cariye sayısı 587’dir. Bu gerçekten de yukarıda zikredilen 896 sayısına göre yaklaşık %35’lik bir azalmaya işaret eder. Ancak yeni padişah yerini sağlamlaştırdıktan ve iktidara alıştıktan sonra ağabeyinin eleştirilen davranışlarının esiri olur, haremi neredeyse eski mevcudu ve ihtişamına ulaştırır, bu süreçte en büyük yardımı ise iktidarını gönüllü olarak paylaştığı annesi Pertevniyal Valide Sultan’dan alır. Nitekim 1863 yılı başlarına ait olan bir defterde haremin mevcudunun 834’e yükselmiş olduğu görülür ki, bu sayı aşağı yukarı ağabeyinin eleştirilere konu olan harem mevcuduna denk düşmektedir.3 Dolayısıyla Sultan Abdülaziz hem kendisinin hem de kamuoyunun eleştirdiği Sultan Abdülmecid ile neredeyse aynı çizgiye gelmiş ve sonraki dönemde annesi Pertevniyal Valide Sultan’la birlikte benzer bir israf ve keyfîliğin öznesi olmuş olur. Çalışmamızın esas konusunu oluşturan Sultan Abdülaziz’in kızı Nazime Sultan, babasının iktidarının ikinci, yani haremin eski ihtişamının geri gelmiş olduğu bir döneminde dünyaya gözlerini açar. Bununla birlikte aşağıda da ifade edileceği üzere, hiçbir zaman bu dönemde haremde yaşanan aşırılıkların bir parçası olmadığı gibi, sakin ve mazbut bir hayat sürdürmeyi tercih eder.

Birinci Bölüm
NAZİME SULTAN’IN HAYATI

Bu bölümde Sultan Abdülaziz’in kızı Nazime Sultan’ın doğumu, doğum münasebetiyle haremde yapılan harcamalar, aldığı eğitim, eş seçimi ve nişanlanması, nikâh ve düğün törenleri, çeyizi, özel günler, törenler ve protokoldeki yerleri gibi hayat serüveninin farklı dönemleri, mevcut belge ve verilerin ışığında incelenecektir.

Nazime Sultan’ın Doğumu

Padişah çocuklarının doğumu öteden beri bir kısmı sarayın içinde bir kısmı da dışında olmak üzere birtakım törenlerin yapılmasına vesile olurdu. Çocuğun doğumu öncelikle bir hatt-ı hümayun ile Bâbıâli’ye (hükümet) bildirilir ve doğum olayının kamuoyuyla paylaşılması istenirdi. Dönemine göre İstanbul’da ve taşrada toplar atılıp şenlikler ve geceleri de kamu ve sivil binaların önlerinde kandiller yakılarak şehrayinler yapılır; sadrazam, şeyhülislâm ve törene katılması uygun olan üst düzey bürokratlar huzura çıkıp padişahı tebrik eder; ayrıca, doğum olayına tarihler düşen dönemin şairleri bir yandan bu hadiseyi ölümsüzleştirirken bir yandan da padişahtan yüklü ihsan beklentisi içerisine girerlerdi.1 Eski Saray’ın önceki padişahların eşleri, kızları ve cariyelerinin ikametgâhı olarak kullanıldığı II. Mahmud dönemine kadar valide sultan ve sadrazam adına Topkapı Sarayı haremine ayrı ayrı alaylar eşliğinde birer beşik gönderilmesi âdetti.2 II. Mahmud’un yaptığı bazı düzenlemelerden sonra bu gelenek terkedilir. Özellikle şenlikler bağlamında söz konusu âdetlerin padişaha, döneme ve doğan çocuğun ilk çocuk veya şehzade ya da sultan olup olmamasına göre az ya da çok değişebildiğinin ifade edilmesi gerekir. 14 Şubat 1867 (9 Şevval 1283) tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya gelen Nazime Sultan’ın doğum haberi gelenek olduğu üzere bir irade ile sadarete bildirilerek ….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Osmanlı’da Ulaşımın Modernleşmesi ~ Ali AkyıldızOsmanlı’da Ulaşımın Modernleşmesi

    Osmanlı’da Ulaşımın Modernleşmesi

    Ali Akyıldız

    19. yüzyıla kadar fazla bir değişime uğramadan gelen ulaşım sistemlerindeki esas dönüşüm Sanayi Devrimi’nin ardından ortaya çıkar. Bir yandan okyanuslara dayanıklı ve süratli buharlı...

  2. Kral Öldü, Yaşasın Kral : Osmanlı’da Cülus, Veraset ve Meşruiyet ~ Ali AkyıldızKral Öldü, Yaşasın Kral : Osmanlı’da Cülus, Veraset ve Meşruiyet

    Kral Öldü, Yaşasın Kral : Osmanlı’da Cülus, Veraset ve Meşruiyet

    Ali Akyıldız

    “Âşık-ı sâdıkda dîl birdir olur mu yâr iki Hiçbir taht üstünde mümkün müdür hünkâr iki” II. Selim Kral Öldü, Yaşasın Kral / Osmanlı’da Cülus,...

  3. Osmanlı Merkez Bürokrasisi ~ Ali AkyıldızOsmanlı Merkez Bürokrasisi

    Osmanlı Merkez Bürokrasisi

    Ali Akyıldız

    Devletler, müesseseleriyle ayakta dururlar. Bir devletin müesseseleri ile bunların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkilerinin bilinmesi, tarihî olayların izahının olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin teşkilat yapısı,...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur