“Fevkalade iyi giyinmişler, disiplinli bir fiziki görüntüleri var. Konuşmaları son derece disipline edilmiş, birbirlerine söz hakkı veriyorlar. Ama fasılasız olarak bize beynelmilel Yahudi emperyalizmini anlatıyorlar. İşte millet düşmanları kimlerdir falan… Biz çok etkilendik. Zaten ideolojik olarak da derli toplu bir ideolojik endoktrinasyona tabi olmamıştık. Aradığımızı bulmanın sevinci oldu içimizde.”
Türkiye sağının belki ülkücüler ve İslâmcılar kadar “meşhur” olmayan fakat çok etkili olmuş, biraz da “gizemli” bir hareketinin portresini çizen bir kitap “Mücadeleciler”. 1964-1980 döneminde Mücadele Birliği derneğinde örgütlenen, Yeniden Milli Mücadele dergisini ve Bayrak gazetesini çıkartan “Mücadeleciler”, milliyetçi-muhafazakâr cenahta kendilerine bir yer açtılar. Anti-komünizm, Siyonizm, Batı’ya karşı müteyakkız ve beka kaygısıyla hassaslaşmış bir milliyetçilik, “yabancılaşmış” aydın meselesi gibi dönemin sağının temel davalarını, “İlmî Sağ” doktriniyle kapsama iddiasındaydılar.
Bu hareketin asıl kendine özgü yanı, “teşkilatlı üstün zümre” yetiştirmeyi hedefleyen bir dar kadro hareketi olmasıdır. Emellerini, “devleti devletin öz evlatlarının yönetmesi” diye ifade ediyorlardı. Nitekim Adalet Partisi’nden Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, etkili mevkilere gelen kadrolar çıktı “Mücadeleciler”den.
Ekin Kadir Selçuk, “Mücadeleciler”in ideolojik portresiyle beraber sosyal ilişki ağını otoriter teşkilat kültürünü, iklimini de, zengin ayrıntılarıyla tasvir ediyor.
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR……………………………………………………………………………………………………………9
BİRİNCİ BÖLÜM
GİRİŞ…………………………………………………………………………………………………………………………. 11
Çalışmanın konusu ve amacı …………………………………………………………………………… 11
İKİNCİ BÖLÜM
KISA TARİHÇE ……………………………………………………………………………………………………… 33
İlk yıllar……………………………………………………………………………………………………………………… 33
“Abilerle” tanışma……………………………………………………………………………………………….. 35
MTTB içinde mücadele………………………………………………………………………………………. 39
Afyon’da Konyalı gençlerle tanışma ……………………………………………………………. 41
“Melih bizi çok sevdi”………………………………………………………………………………………… 43
Mücadele Birliği kuruluyor ………………………………………………………………………………. 46
Linç girişimleri ve kapatma davası ……………………………………………………………….. 47
Yeniden Millî Mücadele dergisi…………………………………………………………………………. 52
İlk ayrılanlar ……………………………………………………………………………………………………………. 55
Aykut Edibali’ye baskı mı yapıldı?…………………………………………………………………. 57
Millî Cephe……………………………………………………………………………………………………………… 61
Mehmet Çetin’in ölümü……………………………………………………………………………………. 63
Bayrak gazetesi……………………………………………………………………………………………………… 65
İsyan…………………………………………………………………………………………………………………………… 68
Dağılma……………………………………………………………………………………………………………………. 69
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TEŞKİLAT YAPISI ………………………………………………………………………………………………… 73
İnsan malzemesi…………………………………………………………………………………………………… 73
Liderler, önde gelen kurucular ………………………………………………………………………. 79
Doktrin-metot-teşkilat……………………………………………………………………………………….. 81
Elitizm ve kadro kurma hedefi……………………………………………………………………….. 83
Devletle ilişkiler…………………………………………………………………………………………………….. 85
Otoriterlik………………………………………………………………………………………………………………… 88
Sohbet halkaları ve teşkilat içi eğitim…………………………………………………………. 97
Merkez ile üniversite kadrosu arasındaki ilişki ……………………………………….100
Taşra teşkilatlanması …………………………………………………………………………………………101
Teşkilatçının bir günü ……………………………………………………………………………………….103
Propaganda taktikleri ……………………………………………………………………………………….105
Demokratik yasal mücadele……………………………………………………………………………107
Şiddet meselesi…………………………………………………………………………………………………….108
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İDEOLOJİ………………………………………………………………………………………………………………..115
Türklük-İslâmlık ……………………………………………………………………………………………………115
Batı-Batılılaşma…………………………………………………………………………………………………….128
Aydın-halk kopukluğu……………………………………………………………………………………….133
Antikomünizm……………………………………………………………………………………………………..137
Antisemitizm…………………………………………………………………………………………………………153
Dış politika……………………………………………………………………………………………………………..162
Ekonomi ………………………………………………………………………………………………………………….173
Millî Cephe formülü ve diğer partilere,
demokrasiye, siyasete bakış……………………………………………………………………………180
Ordu, militarizm ve darbeler …………………………………………………………………………187
Toplumsal cinsiyet………………………………………………………………………………………………192
Kültür-sanat-eğitim ……………………………………………………………………………………………194
Üslup ve görsel malzeme ………………………………………………………………………………..201
BEŞİNCİ BÖLÜM
SONUÇ……………………………………………………………………………………………………………………205
EKLER……………………………………………………………………………………………………………………..213
ALBÜM………………………………………………………………………………………………………………….239
KAYNAKÇA……………………………………………………………………………………………………………..249
DİZİN………………………………………………………………………………………………………………………..260
KISALTMALAR
ABD Amerika Birleşik Devletleri
AP Adalet Partisi
CGP Cumhuriyetçi Güven Partisi
CHP Cumhuriyet Halk Partisi
CKMP Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi
DP Demokrat Parti
MHP Milliyetçi Hareket Partisi
MSP Millî Selamet Partisi
MTTB Millî Türk Talebe Birliği
SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
TİP Türkiye İşçi Partisi
TÖS Türkiye Öğretmenler Sendikası
YMM Yeniden Millî Mücadele
BİRİNCİ BÖLÜM
GİRİŞ
Çalışmanın konusu ve amacı
Bu çalışma 1960’ların başlarında tohumları atılan, on yılın sonlarına doğru kurumsallaşan ve 1970’ler boyunca da etkili olmayı sürdüren milliyetçi-muhafazakâr bir kadro hareketi olan Mücadele Birliği ya da diğer adıyla Yeniden Millî Mücadele Hareketi’ni ele almaktadır. Çalışmada Mücadele Birliği tarihi, örgüt yapısı ve ideolojisiyle bir bütün olarak incelenmiştir. Bu inceleme neticesinde 1950’lerden itibaren olgunlaşmaya başlayan milliyetçi-muhafazakâr fikir dünyasının ve siyasi ikliminin genel bir görüntüsü ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Zira ideolojisi itibariyle Mücadele Birliği o dönemin radikal milliyetçi-muhafazakâr fikir dünyasını yansıtmaktadır. Dolayısıyla hareketin ideolojisi ortaya serilirken Türkiye sağının genel bir panoraması verilmiş olacaktır. Diğer taraftan Mücadele Birliği, teşkilat yapısı kendine özgü denebilecek özellikler arz eder. Örgütün bu kendine özgülüğünün hangi faktörlerden doğduğuna, dönemin diğer örgütlerinden hangi noktalarda ayrıştığına, hangi noktalarda onlarla benzeştiğine dair bazı mütevazı gözlemlere de bu çalışmada yer verilecektir. Milliyetçi-muhafazakârlık dendiğinde, bugün Türkiye’yi yöneten kadroların yetiştiği bir düşünce ikliminden bahsedilmiş oluyor. 2000- 2010’lu yıllarda Türkiye’yi yönetenler 1960’lar ve 1970’ler boyunca benzer bir düşünce evreninde nefes alıp vermiş, siyasal sosyalleşmelerini bu düşüncenin etrafında kurulan örgütlerde gerçekleştirmişlerdir.
Türkiye siyasetinde bugün halen etkili olan isimlerin bir kısmı bizzat bu çalışmanın konusunu oluşturan Mücadele Birliği içinde yetişmiştir. Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Hüseyin Gülerce, Ahmet Taşgetiren, Taha Akyol, Ömer Ziya Belviranlı gibi ya günümüz siyasi kadroları içinde yer alan ya da o kadrolara fikri destek veren isimler bu hareket içinden çıkmıştır. Mücadele Birliği’nin önemli bir özelliği de, 1970’lerin sonunda gücü azalmış da olsa çıkardığı isimlerle Türk siyasetinde etkili olmaya devam etmesidir. Yaklaşık yarım yüzyıldır etkisi fark edilen bu devamlılık bize bugünü anlamada da yardımcı olacaktır. Başta hareketin ideolojisi olmak üzere, örgüt kültürü, teşkilat mensupları arasındaki ilişkiler de yine dönemin milliyetçi-muhafazakâr kültür ortamı üzerine bize önemli ipuçları vermektedir.
Aslında bu çalışmanın sadece sağ siyaseti anlamak açısından da değil, Türkiye’de siyasal sosyalleşme ortamlarının genel atmosferine dair de bize fikir vereceğini sanıyorum. Çalışmanın temel iddiası Mücadele Birliği’nin tam da milliyetçi-muhafazakârlığın İslâmcı ve milliyetçi kanatlar halinde birbirinden ayrışmaya başladığı bir dönemde ortaya çıkıp, bu kanatların bir aradalığını savunan bir tutum ortaya koyduğudur. Muhafazakârlık Batı’da Aydınlanma’ya ve Fransız Devrimi’ne karşı geleneksel değerlerin müdafaası ekseninde ortaya çıkmış, kusurlu olduğu kabul edilen insan doğasının aile, cemaat, devlet gibi otorite kurumları tarafından kontrol edilmesi gerektiği anlayışından kaynaklanmıştır. İnsan aklı ve aklın kurgusal çıkarımları doğrultusunda oluşturulacak bir toplum modeli fikri yerine tecrübeye dayanan kadim kurumlara yaslanmayı vazediyordu.
Muhafazakârlar başta reformcu/devrimci bir çizgi tutturan milliyetçilerle bir karşıtlık çizgisi içindeydiler. Fakat bu durum zamanla değişti. Yeni milliyetçi elitlerin aşağı tabakaların baskısını hissetmesiyle restorasyoncu bir çizgiye doğru kaymaları milliyetçilerle muhafazakârları birleştirdi. Muhafazakârlar devletin otoriter ve geleneksel kurumları yıkan bir organ değil, geçmişten günümüze uzanmış kutsal cemaati koruyan ve cisimleştiren bir yapı olduğunu gördüler. Milliyetçi-muhafazakârlık Batı’da reformist-devrimci devletlerin giderek etkisini yitirmeye başlamasıyla muhafazakârların devleti yöneten milliyetçilerle barışıp birlikte bir restorasyon ideolojisi ortaya koymasıyla meydana gelmişti.
Dönemin milliyetçi liderleri yükselen toplumsal muhalefete karşı muhafazakâr elitlerle bir işbirliğine gitmeye yönelmişlerdi. Bu uzlaşma, başta işçi sınıfı olmak üzere yükselen kitle taleplerine yönelik devleti yönetenlerin de uyum sağladığı bir cevap anlamını taşıyordu. Bu süreçte cemaat kavramı millet kavramıyla ikame edildi, aydınlanma düşüncesinden milleti himaye eden güçlü ve otoriter bir devlet anlayışına ulaşıldı.3 Bu süreçte milliyetçiliğin mana kazanmasında “yurttaşların eşit katılımına dayanan evrenselci tasarım ile geçmişten gelen bir cemaate doğuştan aidiyetle bağlanan aşkın bir kader ortaklığı ideolojisi arasındaki gerilimde ikinci kutbun belirginleşerek milli devlete hâkim olması etkin oldu. Muhafazakârların milleti yeni ve daha dayanıklı cemaat biçimi olduğuna kanaat getirmeleri bu süreçte önemli bir rol oynadı.”Türkiye’de milliyetçilik, inşasından itibaren bu ikinci tipe zaten daha çok benziyordu. Türk milliyetçiliği bu yönüyle muhafazakârlığa kolaylıkla eklemlenmekte ya da muhafazakâr yönler taşımakta idi. Milliyetçilik eşit yurttaşlık temelli değil de geçmişten günümüze uzanan organik bir toplumun unsuru olmak çerçevesinden tanımlanınca milliyetçilerle muhafazakârlar aynı çizgiye gelebiliyordu. Bu durum 1945 sonrasında milliyetçi-muhafazakârlığın kendi başına bir güç olarak çıkmasıyla devam etti. Milliyetçi-muhafazakârlık, seçkinlik makamının Kemalistlerden devralınması çabasıyla, milli kültürün yeniden ihyası projesi çerçevesinde ve artan komünizm tehlikesine karşı bir barikat oluşturma kaygısıyla muhafazakârların devletle barışması sürecini içermekteydi.5 Burada da muhafazakârlık milliyetçilikle birleşerek bir yandan resmi ideolojiyle daha da uyumlu bir hale bürünmüş, bir yandan da kültürel iktidara talip olan bir pozisyona gelmişti.
Süreç Batı’dakiyle benzer bir şekilde gerçekleşmişti. Mücadele Birliği milliyetçi-muhafazakâr geleneği devralıp sürdürme arayışı içinde olan bir hareketti. Mücadele Birliği ilk bir-iki yılında Ortadoğu’daki İslâmî hareketlerin de etkisiyle daha ziyade İslâmcı bir siyaseti benimsemiş gibi durmaktadır. Toplumsal kurumların toptan altüst oluşunu hedefleyen bir çizgi tutturmuştur. Zaten Mücadeleciler bu süreçte kendilerini “inkılapçı” olarak tarif etmişlerdir. Diğer taraftan radikal bir düzen değişikliği iddiası dönemin diğer milliyetçi-muhafazakâr partilerinin de gündemindeydi.
Ülkücü Prof. Dr. Fikret Eren’in henüz doktora öğrencisiyken Kurt Karaca adıyla yazdığı Milliyetçi Türkiye kitabı hayatın her alanına nüfuz eden, her yere nizam vermeye kalkan topyekûn bir radikal iktidarı anlatıyordu. Bu kitap ülkücülerin Dokuz Işık’tan sonra en çok okuduğu kaynaktı.6 Bu kitabın Mücadele Birliği içindeki karşılığı İnkılâp İlmi adlı metindi. Mücadele Birliği ilk kurulduğu yıllarda Ortadoğu’daki İslâmî hareketlerden etkilenmişti. Seyyid Kutup, Mevdudî gibi isimler ve onların etkilediği hareketler İslâm’ın politik-toplumsal-ekonomik topyekûn bir projesinin olduğunu savunuyor, devlet iktidarının ele geçirilmesiyle radikal bir İslâmî düzen değişikliği hedefini güdüyorlardı. Fakat Hareket bu İslâmcı siyasetini sadece kısa bir dönem sürdürmüş, ilerleyen süreçte milliyetçi tonunu artırarak milliyetçi-muhafazakâr tabana yerleşmiştir.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Türkiye Edebiyatı Politika
- Kitap Adı“Mücadeleciler”
- Sayfa Sayısı264
- YazarEkin Kadir Selçuk
- ISBN9789750525087
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2021
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Münhal ~ Ekin Can Göksoy
Münhal
Ekin Can Göksoy
“Deprem oluyor galiba,” dedi genç kadın, sevgilisini iterek. “Başını döndürmüş olmayayım.” Genç adam gülüyordu. Sevgilisi ise ciddileşmişti. “Hiç komik değil, bina sallandı.” “Canım,” dedi...
- Beterotu ~ Pınar Öğünç
Beterotu
Pınar Öğünç
Fazla erkekler, fazlasını isteyen kadınlar, komşular… Plazaların oksijen vakitleri, otobanların çiçekleri, ailelere mahsus adım sürüyüşleri… Gökyüzünden yağan kapılar, kendi bahçemizde biten beterotları… Şehre inen...
- 05.45 İstanbul ~ Gökçe Bilgin
05.45 İstanbul
Gökçe Bilgin
“Ben bir katilim, o bir tutsak. Benzeyen ve benzemeyen yönlerimiz var. İkimiz de zamanın içine hapsolmuş, zamanın önümüze çıkardığı seçeneklere körlemesine dalıp duruyoruz. Plana,...