Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Moby Dick
Moby Dick

Moby Dick

Herman Melville

Denizlere açılmak isteyen genç Ismael, bir bacağını Moby Dick adını verdikleri büyük bir beyaz balinaya kaptıran balina avcısı Kaptan Ahab’ın gemisine biner. Düşmanın, yaniMoby…

Denizlere açılmak isteyen genç Ismael, bir bacağını Moby Dick adını verdikleri büyük bir beyaz balinaya kaptıran balina avcısı Kaptan Ahab’ın gemisine biner. Düşmanın, yaniMoby Dick’in yok edilmesi kaptanın intikam ateşini dindirecek tek yoldur. Ancak gözü kör eden bu intikam, Ismael de dahil olmak üzere tüm gemi mürettebatının sonunu getirecektir. Amerikan edebiyatının en sevilen romanlarından Moby Dick, Herman Melville’in balina avcılığından ahlaka, hırslardan insan doğasına kadar uzanan geniş bir bakış açısı sunduğu başyapıtı.

BALİNA SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ

(Bir ilkokulda öğretmenlik yapan verem hastası bir genç bu sözcüğün kökenine inmiştir.)

“WHALE (BALİNA): Bu balığa ya yuvarlak şeklinden ya da yuvarlanabiliyor olmasından dolayı whale (balina) denmiştir.”

Webster Sözlüğü

“Gözüpek zıpkıncı haklarken balinayı evlatlarım Heyecanınıza yenik düşmesin kalpleriniz, canlanın!”
Bir Nantucket türküsü

FIRTINA YAKLAŞIYOR

Bana Ismael diyebilirsiniz.

Bundan birkaç yıl evvel –kaç yıl olduğu mühim değil– paralar suyunu çekip de beni karaya bağlayan bir şey kalmayınca biraz da engin denizlere açılayım dedim.

Bunda şaşılacak bir şey yok. Tüm gün dört duvar arasına kapanan kara insanları sanki tezgâhlarına gizli bir el tarafından bağlanmış, çalışma masalarına dört elle yapışmışlardır. Halbuki hepsi de deniz dendi mi benimle aynı şeyleri hissederler.

Herkes bal gibi de bilir ki derin düşüncelerle su sonsuza kadar etle tırnak gibi olacaktır. Yaşamın asla elle tutulamayacak tılsımıdır o, her şeyin gizi de işte o tılsımda yatar.

Denize gittim mi öyle yolcu olarak da gitmem ha! Yolcuları deniz tutar, durmadan kavga ederler, keyfini çıkaramazlar denizin. Üstüne bir de para öderler. Yoo, ben denize gittim mi ana direğin tepesine tırmanan sıradan bir tayfa olarak gitmeyi yeğlerim. Emin olun öğretmenlikten tayfalığa geçiş hayli zor iştir, yüzünüzde gülümsemeyle sineye çekebilmeniz için sabırlı olmanız gerekir.

Gelin görün ki uzaklara kavuşma arzusu beni yakar kavurur. Yasak denizlere yelken açmaya, vahşi kıyılara ayak basmaya bayılırım.

Eski püskü heybeme bir-iki gömlek tıkıp koluma taktığım gibi Horn Burnu’na ve Pasifik’e doğru yollandım. Yaşını başını almış Manhatto şehrini arkamda bırakıp sağ salim New Bedford’a vardım. Aralık ayının bir cumartesi gecesiydi.

Ağır aksak adımlarla sokakları dolaşmaya başladım. “Çapraz Zıpkınlar” tabelasını geçtim. Epey pahalı ve cümbüşlü bir yer gibi göründü gözüme.

Az ileride bir kapının üstünde ümitsizce sallanan bir tabelaya denk geldim. Tabelanın üzerindeki yazı güçbela okunuyordu: “Püskürtü Hanı-Peter Coffin.” Coffin, yani Tabut mu? Püskürtü de neyin nesi? Ne uğursuz bir isimmiş dedim kendi kendime. Gerçi Nantucket’ta sık rastlanan bir isimmiş.

İçeri girdiğinizde gemi mezarlığından çıkma bir geminin küpeştesine adım atmış gibi hissediyordunuz. Bir duvarda boydan boya kocaman yağlıboya bir tablo asılıydı. Tablodaki resmin devasa bir balık olduğunu anlamak için bin şahit gerekiyordu. Karşı duvarsa barbarların kullandığı envaiçeşit mızrak ve topuzla kaplıydı. Balina avlamakta kullanılan paslanmış zıpkınlar da cabası.

Hancı önce tek bir boş yatak bile kalmadığını söyledi. Sonra birden elini alnına vurarak, “Bir zıpkıncıyla aynı yatağı paylaşırsın değil mi? Balina seferine gidiyorsan böyle şeylere alışsan iyi olur,” dedi.

Başa gelen çekilir demekten başka çarem yoktu.

“Bir tabure çek. Akşam yemeği birazdan hazır olur.”

İçerisi İzlanda kadar soğuktu. Donyağından yapılmış kasvetli kasvetli yanan iki mum dışında ateş namına bir şey yoktu ama yemekler en hasındandı. Etle patatesi geçtim hamur köftesi vardı yahu! Akşam yemeğinde hamur köftesi!

Öbür gemiciler birerli ikişerli gelip yataklarına yollanırken benim zıpkıncı hâlâ ortalıklarda yoktu.

“Hancı!” diye seslendim. “Bu saate kadar gelmediğine göre çatlağın teki bu adam herhalde?”

Saat neredeyse on ikiydi. Hancı kıkır kıkır gülerek, “Biraz dolaşmaya çıktı, kelle satacakmış,” dedi.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kâtip Bartleby – Bir Wall Street Hikâyesi ~ Herman MelvilleKâtip Bartleby – Bir Wall Street Hikâyesi

    Kâtip Bartleby – Bir Wall Street Hikâyesi

    Herman Melville

    Çok kısıtlı bir çevrenin tanıdığı adsız sansız bir yazar olarak öldüğünde, Melville ardında bugün klasik romanın başyapıtlarından biri kabul edilen Moby Dick’i ve kült...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Büyülenme ~ Hermann BrochBüyülenme

    Büyülenme

    Hermann Broch

    İlk romanı kırk beş yaşındayken yayımlanan Hermann Broch, Nazilerin Avusturya’yı ilhakının ardından sosyalist bir dergi bulundurduğu şüphesiyle kısa süreliğine hapis yattı ancak aralarında James...

  2. Salgın ~ Wayne SimmonsSalgın

    Salgın

    Wayne Simmons

    Belfast’te başlayan salgın, giderek yayılmaya başlarken, gündelik yaşam da geri dönülmez bir eşikten geçerek, giderek bir kâbusa dönüşüyor. Başlarda tek tük ama sonradan korkutucu...

  3. Bedeli Ödenen Günahlar ~ David BaldacciBedeli Ödenen Günahlar

    Bedeli Ödenen Günahlar

    David Baldacci

    Her insanın içinde uyanmayı bekleyen bir kötülük vardır… Avcıydık. Avımız ise tecrübeli bir caniydi. Yok ettiği o kadar çok insan, o kadar çok acı...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur