Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Miras
Miras

Miras

Vigdis Hjorth

Dört kardeş, iki kulübe, bir sır. Çağdaş Norveç edebiyatının en önemli seslerinden Vigdis Hjorth, Miras’ta bir aile portresinin arka planını resmediyor ve gerçeklere dayalı…

Dört kardeş, iki kulübe, bir sır. Çağdaş Norveç edebiyatının en önemli seslerinden Vigdis Hjorth, Miras’ta bir aile portresinin arka planını resmediyor ve gerçeklere dayalı bir travma hikâyesi anlatıyor. Yakınlığın ve yakınların açtığı yaraların, bağların ve bağları koparmanın hikâyesi bu, tiyatro eleştirmeni Bergljot’un ailesine rağmen sağ kalma, yaşamına sahip çıkma mücadelesinin hikâyesi. Soğuk ve karanlık bir hikâye, portredeki gülümsemelerin gerisinde gizleniyor ama tüm saklı şeyler gibi eninde sonunda açığa çıkıyor.

Norveç’te büyük ses getiren ve çok satan, çok tartışılan bu roman, babanın ölümüyle başlıyor ve yaranın kökenine iniyor.

İnsan ailesini seçemez ama hikâyesini anlatmayı seçebilir.

*

Babam beş ay önce öldü, zamanlama ya çok iyiydi ya da çok kötü, nereden baktığınıza göre değişir. Böyle aniden gitmeye pek itirazı olmayacağını düşünüyorum, bu yüzden olayı ilk duyduğumda, henüz ayrıntıları öğrenmemişken kendini bilerek atmış olmalı diye geçirdim içimden. Ölümü bir kazadan çok romanlardaki sürpriz sonları andırıyordu.

Önceki haftalarda, babam hayattayken kardeşlerim mirasın nasıl paylaşılacağı konusunda büyük bir kavgaya tutuşmuşlardı, ailenin Hvaler’deki kulübeleriydi mesele. Babamın düşmesinden sadece iki gün önce de ben kız kardeşlerime karşı ağabeyimin yanında saf tutmuştum.

Kavgadan tuhaf bir biçimde haberim oldu. Bir cumartesi sabahı. Frederikstad’da düzenlenen çağdaş tiyatro semineri için konuşma hazırlamak dışında başka bir işim olmadığına sevinirken kız kardeşim Astrid aradı. Kasım sonlarıydı, hava güzel ve açıktı. dışarıda güneş pırıl pırıl parlıyordu, eğer bilmesem, göğe doğru uzanan yapraksız ağaçlar olmasa, yerler yapraklardan kıpkırmızı kesmese mevsimi bahar zannedebilirdim. Keyfim yerindeydi, kahve yapmıştım ve Fredrikstad’a gideceğim, etkinlik bittikten sonra eski kentte dolanacağım, su hendeklerini göreceğim, yanımda götüreceğim köpeğimle birlikte nehri seyredeceğim için mutluydum. Duşa girdim, çıktığımda Astrid’in defalarca aradığını gördüm. Redaksiyonuna yardım ettiğim makale derlemesiyle ilgili aradığını düşündüm.

Telefona fısıltıyla cevap verdi. Biraz bekle, dedi. Geriden elektrikli aletlerin çalıştığı bir odada konuşuyormuş gibi sesler geliyordu. Diakonhjemmet Hastanesi’ndeyim, dedi sonra. Artık sesini daha iyi duyabiliyordum, uğultu kaybolmuştu. Annem, dedi, ama atlattı, tehlike geçti.

Aşını doz, dedi daha sonra, annem dün gece aşırı dozda ilaç almış ama atlattı, sadece yorgun çok.

Bu annemin ilk intihar girişimi değildi, ama geçmişte, bu gibi hadiselerin öncesinde üzücü şeyler yaşanmış olduğundan yaptığı beni şaşırtmamıştı. Astrid annemin tehlikeyi atlattığını ama olayın çok sarsıcı olduğunu bir kez daha tekrarladı. Annem sabahın dört buçuğunda arayıp ona aşırı dozda ilaç aldığını söylemiş: Bir sürü hap içtim. Astrid ve kocası o gece bir partiden yeni dönmüşlermiş, araba kullanabilecek halde değillermiş, Astrid babamı aramış, babam da annemi mutfakta yerde yatarken bulup doktor komşuya haber vermiş. Gelen komşu ambulans gerekip gerekmediğinden emin olamamış, ancak tedbiri elden bırakmamak için yine de ambulans çağırmış. Annemi şimdi yattığı Diakonhjemmet Hastanesi’ne götürmüşler, tehlikeyi atlatmış ama çok, çok yorgunmuş.

Neden, diye sordum, Astrid pek net konuşmadı, bir şeyler geveledi, sonunda ailenin Hvaler’deki pek gözde kulübelerinin erkek kardeşim Bård’a haber verilmeden kız kardeşlerim Astrid ve Åsa’ya devredildiğini, durum ortaya çıktığında da Bård’un kulübelere biçilen değeri çok düşük bulduğunu anladım. Demediğini bırakmadı bize, ortalığı birbirine kattı, dedi. Astrid, annemin seksenine, babamın seksen beşine basması şerefine bir kutlama yapılacağını Bård’a yazmış ve ona ailesiyle birlikte kutlamaya katılıp katılmayacağını sormuş, Bård da onu görmek istemediğini, Hvaler’deki kulübelerin üstüne yattığını, kendisinin yıllardır ekonomik ayrımcılığa maruz kaldığını, kız kardeşimin kendisi dışında kimsenin hakkını gözetmediğini eklemiş.

Seçilen sözcükler Astrid’i dehşete düşürmüş, o da mesajı anneme göstermiş, annem de dehşete düşmüş ve aşırı dozda ilaç alarak hastanelik olmuş, yani bu, bir bakıma Bård’un suçuymuş.

Gelgelelim Astrid onu arayıp aşırı dozdan söz edince Bård, annemin durumdan kendisinin sorumlu olduğunu söylemiş. Kalpsiz davranıyor, dedi. Silahların en kötüsünü, çocukları kullanıyor. Bård’un çocukları Astrid ve Åsa’yı Facebook’ta arkadaşlıktan atmışlar ve annemle babama kulübe meselesinde hayal kırıklığına uğradıklarını yazmışlar. Annem, Bård’un çocuklarıyla arası bozulacak diye çok korkuyormuş.

Ona, anneme geçmiş olsun dileklerimi iletmesini söyledim, başka ne yapabilirdim ki? Bunu duyduğuna memnun olacak, dedi Astrid.

Hayatımızın akışında önemli bir rol üstlenecek, yönümüzü değiştirecek seçimleri etkileyecek ya da belirleyecek insanlarla vollarımızın tesadüf eseri kesiştiğini düşünmek ne garip. Belki de tesadüf değildir. Karşımızdaki insanın, bilinçli ya da bilinçsiz, gitmek istediğimiz yöne bizi itekleyeceğini seziyor olabilir miyiz? Belki davete icap etme sebebimiz budur. Karşımızdaki insanın yürümek istediğimiz yoldan bizi döndüreceğini, karşımıza engeller çıkaracağını hissedince onu yeniden görme isteği duymuyor olabilir miyiz? Tek bir kişinin, sırf geçmişte ona damıştık diye kriz anlarında davranışlarımızı yönlendirebileceğini ve bunca önem taşıyabileceğini düşünmek garip.

Kahvemi içmedim, huzursuz olmuştum, giyindim, rüzgârı yüzümde hissetmek ve biraz kafa dağıtmak için dışarı çıktım. Başa çıkamadığımı düşündüm. Çocuklarımın içinde aileyi en iyi tanıyan Søren’i aradım. Aşın doza o da şaşırdı tabii ki, ancak bu hikâyeyi daha önce de duymuştu, annem her seferinde atlatırdı, her seferinde tam zamanında sağa sola haber salardı. Laf kulübelerin el değiştirmesine ve biçilen değere gelince ciddileşti ve Bård’un tepkisini anlayışla karşıladığını söyledi. O, benim gibi onlarla ilişkisini kesmemişti, onlarla temastaydı, annemle babama Astrid ve Åsa kadar yakın değildi gerçi ama bu, ekonomik olarak cezalandırılmasım gerektirecek bir suç olamazdı.

Klara’yı aradım ve o çileden çıktı. İntiharın şakası yoktu, bu yaptığı doğru değildi. Ailenin kulübelerini dört çocuktan ikisine gizliden vermek, hele de düşük bir bedel üzerinden vermek hiç doğru değildi.

Annemle babamın tabii ki böyle bir hakkı vardı, ama son yıllarda miras konusunda çocuklarına eşit davranmak istediklerini sıkça dile getirmişlerdi. Gelgelelim şimdi Bård ve benim kulübeler için alacağım tazminat bedelinin epey düşük olduğu ortaya çıkmıştı. Bård buna tepki göstermişti anlaşılan, üstelik kimse ona devrin gerçekleştiğinden bahsetmemişti. Bana da haber verilmemişti, ama ben yıllardır aileden uzaktım. Yirmi küsur yıldır böyleydi bu, sadece ortanca kız kardeşim Astrid ile yılda birkaç kez telefonda konuşmuşumdur. Uzun zamandır görüşmediğim küçük kız kardeşim Asa birkaç ay önceki doğum günümde mesaj atınca şaşırmıştım. Önceki doğum günlerimi…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıMiras
  • Sayfa Sayısı309
  • YazarVigdis Hjorth
  • ISBN9786055903886
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSiren Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Postane Günlükleri ~ Vigdis HjorthPostane Günlükleri

    Postane Günlükleri

    Vigdis Hjorth

    Norveç edebiyatının güçlü sesi Vigdis Hjorth’tan günümüz insanının yalnızlaşmasına ve yabancılaşmasına dair bir roman: Postane Günlükleri. Hayatına anlam katma çabasını uzun zaman önce bırakmış,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Kızıl Elma – Oğulla Buluşma ~ Cengiz AytmatovKızıl Elma – Oğulla Buluşma

    Kızıl Elma – Oğulla Buluşma

    Cengiz Aytmatov

    Eserleri 176 dilde tercüme edilen Cengiz Aytmatov, hiç şüphe yok ki dünya edebiyatında en fazla tanınan Türk yazarıdır. Yazdığı her eseri büyük bir zevkle...

  2. Klavye Sürçmesi ~ Terry PratchettKlavye Sürçmesi

    Klavye Sürçmesi

    Terry Pratchett

    Terry Pratchett’ın harikalar diyarına düşmek isteyenlere… 85 milyonun üzerinde satan efsanevi Diskdünya serisinin yaratıcısı Sör Terry Pratchett’ın, 50 yıllık bir döneme yayılan yazılarını derlediği Klavye...

  3. Bir Süpermarketin Hikâyesi ~ Dimitris SotakisBir Süpermarketin Hikâyesi

    Bir Süpermarketin Hikâyesi

    Dimitris Sotakis

    “İnsanın alışveriş yaparken neye ihtiyacı var? Lunaparktaki bir çocuk gibidir o, evet budur! İyi tasarlanmış ürünler, güler yüzlü çalışanlar, görkemli bir gün sözü veren...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur