Türk şiirinin çizgisini değiştirmiş, çok yönlü, evrensel boyutlu bir şair ve yazarın bu basım için yeniden gözden geçirilmiş, kaynak metinler esas alınarak düzeltilmiş “külliyatı”…
İçindekiler
Birinci Kitap
İkinci Kitap
Üçüncü Kitap
Dördüncü Kitap
Beşinci Kitap
Halice, Pîrâye Pîrâyende. Doğum yeri neresi, kaç yaşında, sormadım, düşünmedim, bilmiyorum. Dünyanın en iyi kadını, dünyanın en güzel kadını. Benim karım. Bu bahiste
realite umrumda değil… 939’da İstanbul’da tevkifanede başlanıp
…………………………………………………biten bu kitap
ona ithaf edilmiştir.
I
Haydarpaşa garında 1941 baharında
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk
ve telaş.
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek. Zayıf. Korkak.
yanaklarının üstü çopur. Merdivenlerdeki adam
— Galip Usta —
tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur “Kâat helvası yesem her gün” diye düşündü
5 yaşında. “Mektebe gitsem” diye düşündü 10 yaşında. “Babamın bıçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam” diye düşündü 11 yaşında. “San iskarpinlerim olsa kızlar bana baksalar” diye düşündü 15 yaşında, “Babam neden kapattı dükkânını? Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına” diye düşündü 16 yaşında.
“Gündeliğim artar mı?” diye düşündü.
20 yaşında. “Babam etlisinde öldü, ben de böyle tez mi öleceğim?”
diye düşündü 21 yaşındayken. “İşsiz kalırsam” diye düşündü
22 yaşında. “İşsiz kalırsam” diye düşündü
23 yaşında. “İşsiz kalırsam” diye düşündü
24 yaşında Ve zaman zaman işsiz kalarak “İşsiz kalırsam” diye düşündü
50 yaşma kadar. 51 yaşında “İhtiyarladım” dedi,
“babamdan bir yıl fazla yaşadım.” Şimdi 52 yaşındadır. İşsizdir. Şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına: “Kaç yaşında Öleceğim? Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?”
diye düşünüyor. Burnu sivri ve uzun. Yanaklarının üstü çopur.
Denizde balık kokusuyla döşemelerde tahta kurularıyla gelir
Haydarpaşa garında bahar. Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenleri çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.
Polisin yanında bir çocuk
— tahminen beş yaşında —
iniyor merdivenleri. Nüfusta kaydı yok fakat ismi Kemal.
Merdivenleri bir heybe çıkıyordu
bir halı-heybe.
Merdivenlerden inen Kemal
yapayalnızdı
— kundurasız ve gömleksiz — ortasında kâinatın. Açlığından başka bir şey hatırlamıyor
bir de hayal m ey al
karanlık bir yerde bir kadın.
Merdivenleri çıkan heybenin kırmızı, mavi, siyahtı nakışları. Halı-h ey beler
ata, katıra, yaylıya binerlerdi eskiden, şimdi şimendifere biniyorlar.
Merdivenleri bir kadın iniyor.
Adviye Hanım. An-asıl Kafkasyalı. 131 l’de kızamık
1318’de gelin oldu. Çamaşır yıkadı. Yemek pişirdi. Çocuk doğurdu. Ve biliyor ki öldüğü zaman
bir şal koyacaklar tabutuna
selâtin camilerinden.
Bir damadı imamdır.
Merdivenlerin üstünde güneş
bir baş yeşil soğan
ve bir İnsan:
Ahmet Onbaşı. Balkan Harbinde gitti. Seferberlikte gitti. Yunan Harbinde gitti. “Ha dayan hemşerim sonuna vardık”
sözü meşhurdur.
Merdivenlerden bir kız çıkıyordu.
Çorapta çalışır.
— Tophane caddesi, Galata. —
Âtifet on üç yaşındadır.
Galip Usta
baktı Âtifet’e,
“Evlenseydim eğer
torunum olurdu bu kadar”
diye düşündü. “Çalışırdı, bana bakar”
diye düşündü. Sonra birdenbire aklına
Şevkîye geldi. Emin’in kızı. Mavi mavi gözleri vardı. Geçen sene
daha âdet görmeden
Şahbaz’ın arsasında bozmuşlardı.
Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenleri çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.
Ahmet Onbaşı
— yine askerdi — yelişti halı-heybeye. Öptü elini. Halı-heybe
ve mavi mintan, palto, siyah şalvar
ve keten lastik iskarpinler, fötür şapka, sakal,
kuşak
onbaşının omzunu okşayarak: “— Hayıflanma birkaç kalem borç için” dedi, “hane halkını sıkıştırmayız. Yalnız biraz faiz biner.”
Haydarpaşa kuyunda martılar inip kalkıyor
denizde leşlerin üstünde. İmrenilir şey değil
martıların hayatı.
Garın saati
üçü beş geçiyor. Siloların orda
buğday yüklüyorlar
İtalyan bandıralı bir şilebe.
Ayrıldı onbaşıdan halı-heybe
gara girdi.
Merdivenlerde güneş
yorgunluk
ve bir altın başlı kelebek ölüsü var. Kocaman insan ayaklarına aldırmadan bembeyaz, upuzun taşın üstünde
taşıyor karıncalar kelebeğin Ölüsünü.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıMemleketimden İnsan Manzaraları
- Sayfa Sayısı537
- YazarNazım Hikmet
- ISBN9750803779
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Şiirin Eşya Deposu – Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle ~ Hazırlayan: Murathan Mungan
Şiirin Eşya Deposu – Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle
Hazırlayan: Murathan Mungan
“Sayısız şiirde adları herhangi bir nedenle anılan sayısız eşya yer alır. Bunlar bazen şiirin temasını, öne çıkarılmak istenen anlamı vurgulamak amacıyla, bazen de yerine...
- Darbe Günlükleri ~ Aydın Kulak
Darbe Günlükleri
Aydın Kulak
Şiir; evlenen bir genç kızın gelinliği, toy bir delikanlının sevgilisinden aldığı ilk ateşli öpücük gibidir. Şiir; sevgidir, güzelliktir, içtenliktir. DARBE GÜNLÜKLERİ ARTIK BİR ŞİİR...
- Ashab-ı Aşk ~ Murat Sinan İnce
Ashab-ı Aşk
Murat Sinan İnce
Bir güneş doğdu bugün, gözlerinden Üzerime… Baktığım her yerde, Bir nefes seni hissediyorum, Ciğerimin en derin yerinde. Yürekten çırpınıyorum, Yaşamaya adarken En güzel günleri,...