“Türkiye’den geliyorum,” dedi üstada adam. “Bu yolculuğu size bir tek soru sormak için yaptım.”
Yaşlı adam ona şaşkınlıkla baktı:
“Çok güzel. Bana tek bir soru sorabilirsiniz.”
“Size soracağım soruyu açık seçik sormalıyım. Sorumu Türkçe sorabilir miyim?”
“Sorabilirsiniz,” diye yanıtladı bilge. “Tek sorunuzu yanıtlamış bulunuyorum. Başka bir şey öğrenmek istiyorsanız, onu yüreğinize sorun, sizi yanıtlayacaktır.”
Paulo Coelho Mektub’da farklı kültürlerin gözünden rengârenk bir deneyim hazinesi sunuyor. Coelho’nun ifadesiyle, “Mektub bir tavsiye kitabı olmaktan ziyade tecrübeleri aktarmayı amaçlıyor.”
Sözlü anlatının her türlü kaynağından köken ayırt etmeden beslenen bu duru metinler okura hem dünyevi karmaşanın ortasında soluklanma hem de kendini daha yakından tanıma fırsatı veriyor.
Gezgin ormanda oturmuştu, dizlerinin üzerinde bir yazılı kâğıt tomarı vardı. Karşısında yükselen gösterişsiz eve bakıyordu. Buraya eskiden dostlarıyla birlikte gelmiş olduğunu anımsıyordu. O zamanlar, evin üslubunun, çok eskiden yaşamış ve büyük bir olasılıkla buralara adım atmamış bir Katalan mimarın üslubunu andırdığını fark etmişti sadece. Ev, Rio de Janerio eyaletinde, Cabo Frio yakınlarındaydı ve tamamıyla cam kırıklarından yapılmıştı.
1899 yılında, evin ilk sahibi Gabriel rüyasında bir melek görmüştü, melek Gabriel’e şişe, tabak, çanak, çömlek kırıklarından bir ev yapmasını öğütlüyordu. Gabriel cam, biblo ve şişe kırıklarını biriktirmeye başladı. Yaptığı işle ilgili olarak, “Her parçanın kendine özgü bir güzelliği var,” diyordu. Komşuları kırk yıl boyunca adamın bir deli olduğunu söylediler. Ama daha sonra evi fark eden turistler, onu dillerinden düşürmez oldular.
Gabriel bir dâhiye dönüştü. Ama ilk heyecan geçince Gabriel unutuldu. Oysa o evini yapmayı sürdürdü. Doksan üç yaşında son kırık parçayı yerine koydu… ve öldü. Gezgin bir sigara yakıp sessizce içmeye başladı. Gabriel’in evi ile Antoni Gaudí’nin mimarisi arasında kurmuş olduğu benzerlik ilişkisini bugün düşünmüyordu artık. Cam parçalarına bakıyor ve kendi hayatını düşünüyordu. Onun da hayatı, yaşadıklarının parçalarından, başına gelenlerin kalıntılarından oluşmuş gibi sanki. Bu parçalar, kuşkusuz, belli bir noktadan sonra biçimlenmeye başladılar. Ve dizlerinin üzerindeki kâğıtları gören gezgin geçmişini anımsadı. Geçmişte hayatının parçaları vardı: yaşamış olduğu olaylar, unutmadığı kitaplardan parçalar, öğretmeninin dersleri, dostlarının anlatmış olduğu hikâyeler.
Ayrıca çağına ilişkin düşünceleri ve kuşağının düşleri de vardı. Tıpkı Gabriel’in düşünde bir melek görüp şimdi gözlerinin önünde yükselen evini yapması gibi, gezgin de kendi manevi yapısını anlayabilmek için kâğıtlarını bir düzene sokmaya çalışıyor. Çocukken, Malba Tahan’ın Mektub adlı bir kitabını okuduğunu ve “Belki ben de böyle bir şey yapmalıyım,” diye düşünmüş olduğunu anımsıyor.
Öğretmen konuşuyor: “Değişim zamanı geldiğini hissettiğimiz zaman, yaşadığımız bütün başarısızlıklar, bozgunlar kendiliğinden bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçer. Sonra kuşkusuz, bizler yaşlandıkça zor zamanların payı ağır basmaya başlar. Ama aynı zamanda, kazandığımız deneyimler, bu başarısızlıkların üstesinden gelme ve bizi daha ileri götürecek yolu bulma olanağı verir bize. Bu kaseti de zihinsel videomuza yerleştirmemiz gerek. Yalnızca başarısızlıklarımızın filmini seyredersek kötürüm oluruz. Sadece deneyimlerimizin filmine bakarsak gerçekte olduğumuzdan daha akıllı olduğumuza inanmaya başlarız. İki kasete de gereksinimimiz var.”
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) +18 Kitaplar Edebiyat Roman (Yabancı)
- Kitap AdıMektub
- Sayfa Sayısı200
- YazarPaulo Coelho
- ISBN9789750761829
- Boyutlar, Kapak14 x 20 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yılan ve Güvercin ~ Shelby Mahurin
Yılan ve Güvercin
Shelby Mahurin
Cadı avcısı Reid Diggory’nin ise hayattaki tek ideali kötülüğü yeryüzünden silmekti. Fakat kaderin hain bir oyunu yüzünden Lou ile Reid evlenmek zorunda kaldıklarında, zamanla aralarında karanlık sırlardan başka şeyler de filizlenecekti.
- Tek Tadımlık Hayat ~ Dr. Lee Lipsenthal
Tek Tadımlık Hayat
Dr. Lee Lipsenthal
Her günü son günmüş gibi yaşayın Nasıl olsa bir gün haklı çıkacaksınız! Steve Jobs (Stanford Üniversitesi’ndeki konuşmasından…) Çoğu zaman uçurumun kenarına gelmeden hayatın değerini...
- Kupa Kraliçesi ~ Akira Mizubayashi
Kupa Kraliçesi
Akira Mizubayashi
1939 yılı. Paris Konservatuarı’nda öğrenci olan Jun, Çin-Japon Savaşı patlak verince Japonya’ya dönmek zorunda kalır. Sadece Fransa’yı değil, “Kupa Kraliçesi” dediği büyük aşkı Anna’yı...