Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sahte
Sahte

Sahte

Mehmet Erte

“Sahte” bütünlüklü bir anlatı kurmanın imkânsızlığından filizlenen, kendisini temsil etmek üzere kurulabilecek bütün cümleleri önceden tasarlayarak yalanlayan ve zaaflarının farkına vardığı anda onları silmek,…

“Sahte” bütünlüklü bir anlatı kurmanın imkânsızlığından filizlenen, kendisini temsil etmek üzere kurulabilecek bütün cümleleri önceden tasarlayarak yalanlayan ve zaaflarının farkına vardığı anda onları silmek, ortadan kaldırmak yerine alay konusu yapan cins bir roman.

Erte haşarı bir çocuk olarak büyük yazarların mutfağına giriyor ve her şeyi birbirine karıştırıyor.

*

Şu geceler eskiden çok işime yarardı. Beni bir insan yapan gecelerimi yitirdim.

İnsan mı? Yo, hayır; insan olmak için insanların arasına karışmak gerekir. Sadece karışmak mı? İkiyüzlülük etmeden mümkün mü bu? Yerine göre gülümseyeceksin, el sıkışacaksın, kol kola gireceksin; öfkeni yerinde göstereceksin, durup dururken değil zamanı geldiğinde hızlı adımlarla uzaklaşacaksın. Her şey yerine göre olacak. Her şeyin yerini bulması için biraz yalan, biraz daha yalan, sonra biraz daha yalan. İnsan mı? İnsan olmak isteyen kim? Beni ben yapan gecelerimi yitirdim. Ben mi? “Ben” derken inanın çok önemsiz bir şeyden bahsediyorum.

Sizin insanınız kadar büyük değil belki ama en azından başkalarıyla ilişki kurmanın gerekliliklerini yerine getirmek adına kendisinden vazgeçmiyor. Dediğime bakın hele, korumaya değer bir öze sahip olduğumu ileri sürüyorum çaktırmadan. Yok öyle bir şey. Ben özümü reddettim. Doğama karşı çıktım. Bir özüm olmadığından beni özlü bir şekilde doğrudan anlatacak sözcükler de yok; gereğinden fazla konuşmak ve saçmalamak zorundayım. Allah belki acır da, saçmalarken bakarsınız bir an gelir kendime yaklaşırım. Mademki kendimi anlatmayı umdum, düşeceğim rezil durumlara da katlanacağım.

Ah, şimdi başa dönmeliyim, en başa… (Böyle devam edemeyeceğim.) Yeniden başlamalıyım anlatmaya… Şu geceler eskiden çok işime yarardı. Çünkü insanların arasındaydım ve “ben”dim. Hesaplarım vardı; topluyor, çarpıyor, bölüyor ve çıkarıyordum. Geceler boyu… Ardından bir roman kahramanı oldum ve işler değişti.

İşler iyiye ya da kötüye gitti demiyorum, değişti sadece –orasını pek karıştırmayın. Sizler roman kahramanınıza bayılacaksınız. Ben okuduğum kitabın cildi bozulacak, sayfaları kıvrılacak diye korkarken, kahramanınız dört sayfasını yırtarak tuvalete giriyor; sıçarken okuyor, okuması bittiğinde bu sayfalarla kıçını siliyor ve sifonu çekiyor. Evden çıkarken gün boyu okuyabileceği kadar sayfayı kitaptan yırtıp katlayarak cebine koyuyor –iş günleri otuz, hafta sonları elli sayfa. Kitabı okumayı bitirdiğinde, artık geride bir kitap kalmıyor. Böyle bir kahramanı kim sevmez. Fakat onun kendisini sevdiği söylenebilir mi? Hey sen, kendini seviyor musun? Başa dönmekten korkuyorum.

Cevap bu değil. Cevap tam da bu. Nasıl yani? Geri dönmek istemiyorum. Geri dönmek mümkün mü ki? Arkama bakmak istemiyorum. Seninle konuşanda kabahat. Neyse, sus! Aradan çekil! Peki kim konuşacak şimdi? Ben. Bir roman kahramanı olarak ben. Kendim değilim –insanın kendini gerçekleştirip ortaya koymasının imkânsızlığını da biliyorum elbette. Ve eğer bu mümkünse de, kendim olarak ilişki kuramam sizinle. Biraz yalan –anlıyorsunuz. Biraz daha yalan –anlamak zorundasınız. Sonra biraz daha yalan –buna mecburum.

Kozadan kelebek çıkmasını bekleyenler, kelebeğe bakıp da tırtılı düşünenler –az geri durun, öyle bir dönüşümden bahsetmiyorum. Biz biraradayız. Birimiz diğerinin olmadığı bir kişi değil. İkimiz de diğeri olmak için kendimizi yok etmiyoruz.

Oysa tırtılın hafızadaki görüntüsü bile kelebeğin ırzına geçer. Evet, okuduğu kitabı kırk beş dereceden fazla açmamaya özen gösteren birinin sıkıcılığı ortada; ama kahramanınız kitap sayfalarıyla kıçını silerek ne sizi eğlendirmeye çalışıyor, ne de özellikle benimle zıtlaşıyor. Zaten “ben”le kimin kastedildiği belli mi ki. Sonuçta o da “ben” diyor, ben de. Mesela şu anda “ben” diyen kim? Bunu kestirebilmek bizim için de gerçekten güç.

Benim adıma konuşma! Sen kimsin?

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Arzuda Bir Sapma ~ Mehmet ErteArzuda Bir Sapma

    Arzuda Bir Sapma

    Mehmet Erte

    Zamanı, olay ve durumları en küçük parçalarına kadar bölen, bir göz kırpma süresi içine nice ayrıntı sığdıran, çözümleyici bir dil. Çözdükçe ötekiyle ilişki kurmanın,...

  2. Bakışın Kirlettiği Ayna ~ Mehmet ErteBakışın Kirlettiği Ayna

    Bakışın Kirlettiği Ayna

    Mehmet Erte

    “Benim için gözler yoktu artık, gözleri dikenli teller gibi koruyan kirpikler vardı. Gözler vardı tabii ama kirpikleri aşıp ulaşamıyordum onlara. Gözler yoktu yani, ama...

  3. Sahipsiz Yüzler ~ Mehmet ErteSahipsiz Yüzler

    Sahipsiz Yüzler

    Mehmet Erte

    Suçluluk hissinin aşktan daha güçlü bağlar yarattığı ilişkiler, bugüne geleceğin gözünden bakarak hayatları üzerinde oynarken kurgunun ağlarına takılan, ancak bir maskenin ardında konuştuğunda kendi...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Cerrah ~ Tayfun PirselimoğluCerrah

    Cerrah

    Tayfun Pirselimoğlu

    Cerrah, birini çözmeye çalışırken bir diğerinin karşımıza çıktığı düğümlerden oluşan, hiçbir şeye şaşırmıyor oluşumuza “şaşırtan” bir roman… Tayfun Pirselimoğlu bu sefer tuhaf mı tuhaf...

  2. Parktaki Gergedanlar ~ Mehmet AtillaParktaki Gergedanlar

    Parktaki Gergedanlar

    Mehmet Atilla

    Roman kahramanları kendi kahramanlarını yaratırsa… Başkaları ile ilgili hayal kurdunuz mu hiç? Ya da hayallerinizin bir gün gerçeğe dönüşebileceğini hiç düşündünüz mü? Parktaki bir...

  3. Kapiland’ın Kıyameti ~ Miyase SertbarutKapiland’ın Kıyameti

    Kapiland’ın Kıyameti

    Miyase Sertbarut

    Ödüllü yazar Miyase Sertbarut’un, yüz binleri peşinden sürükleyen “Kapiland” serisi, üçüncü kitap Kapiland’ın Kıyameti ile devam ediyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği bir distopya olan Kapiland’ın Kıyameti, sömürgecilik, nükleer...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur