Daha önce Türkçe’de Medeniyetler Çatışması adıyla yayımlanan kitapta yalnızca Samuel P. Huntington’ın 1993 yılında yazdığı makale yer alıyor. Medeniyetler Çatışması kitabının tamamı Türkçe’de ilk kez yayımlanıyor.
1993 yazında Foreign Affairs’de Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması mı?” adlı makalesi yayımlandı. Ünlü gazetenin editörleri, George Kennan’ın 1940’lardaki baskı dönemi üzerine yazdığı “X” adlı makalesinden bu yana hiçbir yazının bu kadar yankı getirmediğini belirtiyorlar. Makalesinde Huntington, gelecekte politikayı yönlendirecek olanın, medeniyetler arasındaki çatışmalar olabileceğini öne sürüyor. Kitabında medeniyetler arasındaki çatışmaların dünya barışını tehdit etmesinin yanı sıra, medeniyetler üzerine kurulmuş uluslararası bir dünya düzeninin savaşa karşı en iyi korunak olduğunu gösteriyor ve öne sürdüğü sorunun cevabını veriyor. Medeniyetler Çatışması, son yılların en çok tartışma yaratan kitaplarından biri.
“Alanında çok çarpıcı bir kitap. Günümüzde yaşanan uluslararası siyasi entrikaları anlamamızı sağlıyor.”
Francis Fukuyama, The Wall Street Journal
“Müthiş akıcı, zekice yazılmış bir kitap.”
Newsweek
“Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması adlı kitap, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana yazılan en önemli kitaplardan biri.”
Henry Kissinger
SUNUŞ
Medeniyetler Çatışması”, her şeyden önce, içinde yaşadığımız çağın kendine özgü yanlarını nasıl anlamamız gerektiğine dair bir açıklama modeli sunmaktadır bize. Tıpkı yaşadığımız gerçekliği “tarihin son bulmuş” olduğunun göstergeleri istikametinde okuyan “Tarihin Sonu” tezi gibi. Ama daha önemlisi bu tez. tıpkı aynı gerçekliği modernizmin krizi, modernizmin sonu. geç kapitalizmin mantığı, postmodern bir dönemin başlangıcı veya modernizmin daha bir radikalleşmesi. düşünümsel modernliğin başat olması şeklinde tanımlamaya girişen açıklama çerçevelerinin eşliğinde düşünülmesi gereken bir çerçeve gibidir
Okuyucu, kitabın sayfalarında değişik baklacılarından bu açıklama modelinin farklı değerlendirmelerine tanık olacak Kısaca. Huntington’ın söylemeye çalıştığı şey bugün uluslararası ve kültürlerarası karmaşık düzende kendini açığa yavaş yavaş çıkarmakta olan başat olgunun bir medeniyetler çatışması olduğudur Görünürde ne bir sınıf çatışması ne de mutlu liberallikle son bulan bir tarihin eşiğindeyiz. Fukuyamanın gösterdiği tüm ampirik verilerin aksine bugün (Huntington’a göre) sekiz fay hattında teşhis edilebilen medeniyetler arasındaki gerilimler alabildiğine hareketli bir yeni tarihin eşiğinde olduğumuzu göstermektedir
Gerek Körfez Savaşı’nda Müslüman ve Hristiyan dünyalar arasında oluşan siyasi bilinç, gerekse Cezayir halkına Batılı ülkelerin reva gördükleri özgürlük düşmanı askerî diktatörlüğün hafızalardaki yerleşimi, hatta Bosna’daki soykırım teşebbüsleri karşısında Batılılar’ın lakayt tutumlarının İslâm dünyasındaki yansımaları ve özgürlüğün beşiği Fransa’da okullardaki başörtüsü yasağı uygulaması. Salman Rüşdi olayı v.S: bunların hepsi bir medeniyetler savaşının tam ortasında bulunuyor olduğumuz ve bu savaşın en demirbaş protagonistlerinin “Biz” ve “Batılılar” olduğu fikrini kabul et meye bizleri çok duyarlı kılıyor Huntington’ın uygarlıklar savaşı tezi bu bakımdan önemli bir açıklama gücünü işin başında haiz görünmektedir Gerçekten de modernleşme teorilerinin tüm öngörülerine rağmen bugün millî, etnik ve dinsel bilinçlenmelerde ve bu bilinçlenmelerin sosyal ve siyasal şiddetin kaynağı haline gelmesine her geçen gün biraz daha tanık olmaktayız. Modernleşme teorilerinin öngörüleri bu tür gerilimlerin modernleşmeye paralel olarak ortalıktan çekileceği yönündeydi Beklendiği gibi olmadı Huntingtona göre uluslararası ilişkilerde yeni ortaya çıkan birçok durumun kaynağı ne ekonomik ne de siyasal güç iradesine dayanmakta tüm aradığı bir medeniyet şovenizminin tatminidir
Huntington’ın değerlendirdiği tüm ampirik veriler aslında modernleşme veya post modern I eş m e veya tarihin sonu teorisyenlerinin dikkatinden kaçtığını söylemek haksızlık olur. Aynı gerçekliği onlar da kendi iddiaları açısından okumakta ve realiteye dönük farklı siyasî bilinçlerin oluşmasında işlevsel olmaktadırlar. Kuşkusuz realitenin bilinçten doğru kurulduğu yönündeki fenomenolojik bulguyu hayırla yadetmek geliyor içimizden Burada diğerlerinin yanısıra Huntington’ın medeniyetler üzerinde odaklanan açıklama modelinin nasıl bir siyasî iradeyle eşgüdümlü olarak çalıştığı önemli bir sorudur Bu derlemedeki yazıların birçoğu böylesi bir soruyu sormakta ve cevabını üstlenmektedirler Takdir edilmeli ki, her sorunun sorulduğu yer muhtemelen Huntington’ın önerdiği realite algısına seçenek üretme iradesine tabidir. Her biri sonuçta realitenin şöyle değil de böyle algılanması gerektiği yönündeki sözdenesnel teşhisle realiteyi inşa iradesini de göstermektedir Her biri de tıpkı Kuhn’un açıklama modellerine karşılık gelen paradigmalarında olduğu gibi bazı şeyleri açıklamaya yönelmekten dolayı bazı şeyleri de açıklamaktan yoksun kalacak, birçok şeyi açıkta bırakacaktır Tüm bu açıklama modelleri saf bilimsel bir vasatta yürütüldüğü varsayıldığı sürece sadece bilimsel yöntemin eleştirilerine tabî tutulabilirler. Ancak özellikle sosyal bilimlerin tabiatına uygun olarak, bir paradigmanın aynı zamanda bir siyasal öneri olduğu gözönünde bulundurulduğunda, sözkonusu hiçbir Öneri bilimsel safiyeti düzeyinde ele alınamaz. Kuşkusuz Huntington’ın medeniyetler çatışmasına odaklanan paradigmasını da dikkat çekici veya ilginç kılan ne açıklama gücündeki yükseklik ne de tüm kurallarına uyularak yapılmış bir teorik kurgu olmasıdır. Onu ilginç kılan, yaygınlık kazanmasını sağlayan yanının daha ziyade bu siyasî kullanışlılığı olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Huntington’ın açıklama modelinin, sosyolojik bir analize medeniyet kavramını konu etmekle sosyolojik teamüllere aykırı davrandığı söylenebilir. Sosyolojik uylaşımlarda sınırlan kesin hatlarla çizilemeyen muğlak bir deyim olarak karşılanmış olan medeniyet kavramına odaklanmanın neredeyse zorunlu olarak ihmal etmek zorunda olduğu birçok boyut vardır Örneğin Huntington, sınıfların varlığını ve bunların ekonomik hayatta oluşturdukları gerilimleri ve bunların kimi zaman medeniyetler üstü teşekküllerini görmezlikten gelmektedir Aynı şekilde modernleşme teorilerinin göz diktikleri birçok kültürel ve sosyal gelişmenin açıklamışını da ihmal etmiş gözükmektedir
Aslında kendisi bu ihmali tercih ettiğini söyleyerek kendi görüşündeki daralmayı haklılaştırmayı denemektedir Kendi görüşünü paradigmalar kulvarında değerlendirdikten sonra sözkonusu ihmali ancak görülmesi gereken başka sorunları görünür kılmak için tercih ettiğini rahatlıkla söyleyebilecektir Körfez Savaşı, Cezayir olayı, Bosna soykırımı, Salman Rüşdi olayı gibi durumların ne sınıfsal ne de modernleşme baklacılarından açıklanabilecekleri gözönünde tutulduğunda haksız görülmeyebilir de. Ancak burada görülmesi gereken ve elinizdeki derlemedeki birçok yazının işaret ettiği gibi, Huntington bütün bu haklılığını böylesi bir yola sapmış olmanın doğal sonucu olarak Batı merkezli oryantalist bir bakış açısını daha da pekiştirmek için istihdam etmektedir Dolayısıyla bu haksızlık çok da masum bir nesnel geçerlilik iddiasıyla yetinmemekte, yeni dünya düzeninde Batı’ya karşı muhtemel herhangi bir uygarlık seçeneğine karşı Batılıların şiddet kullanımı da dahil her çeşit tedbire başvurumunun anlaşılır kılınmasında işe koşulmayı zımnen hatta yer yer açıkça kabullenmektedir.
Elinizdeki derleme Huntington’ın bu önerisini ayrıntılarıyla açıkladığı makaleler ve mülakatlarının yanısıra bu öneriyi birçok bakımdan enine boyuna tartışan F. Ajami, R.L. Bartley. K. Mahbubani,Z. Brzezinski, F. Fukuyama, |. Kurth, B. Kausikan. ES Ahmed, M Hanna, I. Wallerstein, P. Sane, A. & H Toffler, C. Picco, M. Aguirre, M. Arkoun. Abdurrahman Münif, |.F Bayart. P. Beaudet. P. L Berger. A. Sullivan, S. Amin. Arnold Toynbee, A Davudoğlu, A İnse). M. Özcan. B. Toprak. Ş Aipay, D Perinçek, K. Kahraman. İ. Kiras, H. Hatemi. M. özdağ. S. Şener, 2.6. Sayın, Ö. Laçiner, Y. Aktay, M Yılmaz gibi tanınmış yerli ve yabancı düşünürlerin yazılarından oluşmaktadır Murat Yılmaz’ın yaptığı derlemeye yazılarının alınmasına izin veren yazar ve yayıncılara teşekkür ederiz. Yayınevi olarak bu tür derlemelerle herhangi bir meselenin ele alınmasında farklı seslerin yankılanacağı bir ‘Vadi’ olmanın gereğine inanıyoruz “Vadide seslerin çoğalmasıyla derinleşilir. fakat seslerin tüm birlikteliği tek bir Sadâ’nın bekasına tanıklık eder.
MEDENİYETLER ÇATIŞMASINA GİRİŞ
Murat YILMAZ
Soğuk savaşın bitmesiyle dünya yeni bir “durum değerlendirmesi” içine girdi Soğuk savaş döneminde inşa edilen kozmosun yıkılması, bir “kaos korkusunu”1 tedavüle sokuyordu: Böylece bizleri kaostan kurtaracak yeni bir kozmosu inşa edecek bir “x” teorisi beklenir oldu.2
Bir “x” teorisi bekleyişi karşılıksız kalmadı, artık bir çok “x” teorisinden bahsedilebilecek durumundayız. Biz burada “x” teorilerinden yalnızca biri üzerinde teksif olarak, bu teorinin giriş bilgilerini sunmayı deneyeceğiz. Yeri geldikçe konumuzla ilgileri ölçüsünde diğer “x” teorilerine de atıflarda bulunarak, üzerinde asıl olarak duracağımız “Medeniyetler Çatışması” teorisini tebarüz ettirecek bilgilere işaret etmekle yetineceğiz
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Siyasal Düşünce
- Kitap AdıMedeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması
- Sayfa Sayısı526
- YazarSamuel Huntington
- ISBN9758420402
- Boyutlar, Kapak 14x23 cm, Karton Kapak
- YayıneviOKYANUS YAYINLARI / 2004