Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Madam Adel’in Yetimleri
Madam Adel’in Yetimleri

Madam Adel’in Yetimleri

Sultan Sansarcı

Her evin bir ruhu, o ruhun peşinden sürüklediği bir hikayesi vardır. Dilden dile, nesilden nesile aktarılan kimi hikayeler, yıllar sonra o evde yaşayan yeni…

Her evin bir ruhu, o ruhun peşinden sürüklediği bir hikayesi vardır. Dilden dile, nesilden nesile aktarılan kimi hikayeler, yıllar sonra o evde yaşayan yeni sahiplerinin de kaderlerini etkileyebilir mi?

Madam Adel’in 1940’lı yıllarda yetimhane olarak hizmet veren köşkünün 70 yıl sonraki yeni sahipleri Cahide Hanım ve Behzat Bey, kızları Esma’dır. Güçlü bir sevgi bağı ile birbirine kenetlenen ailenin hayatı Esma’nın kaybı ile altüst olur. Polisin ve arkadaşlarının tüm çabasına rağmen izine ulaşılamayan Esma’nın kaybının üzerindeki sır perdesini kim aralayacak?

*

Saime özgür ruhlu, başına buyruk bir kızdı. Zaman mevhumu olmadan istediği gibi dışarı çıkar, karışanı görüşeni olmadığından, hesapsız kitapsız gezip tozar, dilediği vakit, günün ya da gecenin bir saatinde eve geri dönerdi. Ancak bu defa öyle olmadı. Yokluğunun üzerinden, Asuman’ı telaşlandıracak kadar uzun bir süre geçmişti. Gün ağır ağır köşesine çekiliyor, peşi sıra gelen akşama yer açıyordu. Baharın ilk günleri olduğundan havalar henüz soğuk, sokaklar az önce çiseleyen yağmur nedeniyle ıslaktı. Saime bu havaları sevmezdi, dışarıda olmaktan ziyade, pencerenin kıyısındaki koltuğuna gömülüp, çevreyi izlemekten hoşlanırdı.

Asuman’ın içini bir korku kapladı. Ya başına bir şey geldiyse? Ya bir yerlerde?.. Bin bir türlü kötü düşünce üşüştü kafasına. Göğsünün üzerine bir ağırlık çöktü sanki, nefes alamadı bir an. “Allah’ım sen koru ya Rabbim!” dedi fısıltıyla. Öğle yemeğinden kalan bulaşıkları yıkarken bir yandan da mutfak penceresinden bahçeyi gözlüyordu. Ne yazık ki gelen giden yoktu. Bugüne kadar Saime’yi hiç kısıtlamamış, özgürlüğünün tadını doyasıya çıkarmasına müsaade etmişti ama artık bu kadarı da fazlaydı. Yaşadığı endişe ve korku onu yeni kararlar almaya itecekti besbelli.

“Yok öyle her dakika gezmek tozmak. Az biraz da evinde otur Saime Hanım” diye söylendi kendi kendine. Tabaklan durulamayı bitirip, musluğu kapattı. Mutfak masası üzerinde açık duran bilgisayara ilişti gözü. Editörlüğünü yaptığı haber sitesi için yeni haberler ve röportajlar girmesi gerekiyordu ancak kafasını toplayıp bir türlü işine odaklanamamıştı. Görünen o ki; firari eve dönene kadar da bir şeyle ilgilenecek durumda değildi.

Ansızın kapı tarafından gelen bir tıkırtıyla irkildi. Belki de Saime gelmişti! Heyecanla mutfaktan çıkıp dış kapıya yöneldi. Küçük hanıma bu sorumsuzluğunun hesabını mutlaka soracaktı ama şimdi değil! Önce biraz surat asacak, tavır yapacak ardından ona sıkı sıkı sarılıp güzel yüzünü öpücüklere boğacaktı. Hep böyle olmuştu çünkü. Dış kapıya uzanan koridora geldiğinde onu Saime yerine derin bir hayal kırıklığı karşıladı.

Daha fazla evde kalamayacağını anladı. Burada böyle kendi kendini yiyip bitirerek, odaları bir uçtan bir uca adımlayarak vakit kaybedemezdi. Çıkıp arayacaktı onu!

Dışarısı düşündüğünden daha da soğuktu. Eşofmanlarının üzerine aceleyle geçirdiği uzun yün hırkasına sarındı sıkı sıkıya. Daha kalın giyinmediğine pişman olduysa da, geri dönüp üzerini değiştirmeye üşendi. Gelişigüzel topladığı uzun saçlarının arasında dolaşan keskin rüzgarın ani saldırısına hazırlıksız yakalanmıştı. Tepeden tırnağa titredi. Acaba Saime de üşüyor muydu? Bir kuytuya sığınmış mıydı? Güvende miydi? Gerekirse sokak sokak arayıp bulacaktı onu. Birlikte döneceklerdi evlerine. Aksini düşünmek bile istemiyordu.

Kış uykusunun son demlerinin hüküm sürdüğü bahçeye şöyle bir göz gezdirdi. Mart soğuğunun etkisiyle titreşen çalılıklar, kuru dallannı yalvarırcasına gökyüzüne uzatmış çıplak ağaçlar, yağmur bulutlarıyla kaplı kurşuni gökyüzü içinin sıkıntısını daha da arttırdı. Saime’yi aramaya nereden başlayacağını düşündü. Sık sık takıldığı belli başlı mekanlar vardı ama bu havalarda oralara uğramazdı. Soğuğa gelemez, yağmuru sevmezdi çünkü.

-Asuman ne o? Pek dalgınsın bugün!

Komşu Birsen Teyzenin sesi Asuman’ı düşüncelerinden kopardı. Bahçe kapısından çıkıp birkaç adımda yaşlı kadının yanına geldi.

-“Saime kayıp ” dedi kederli bir ses tonuyla.

“Kaybolmaz o! Kim bilir nerelerde fink atıyor. Kız bana bak, kocaya kaçmış olmasın bu zilli?”.

Cümlesini şen bir kahkaha ile noktalayan yaşlı kadının bu umarsızlığı, Asuman’ın sinirine dokunmuştu. Ters bir cevap vermemek için dudaklarını sıkı sıkıya kenetledi. Empati yapmaktan yoksun insanlara tahammülü yoktu. Böyle zamanlarda sessiz kalmayı tercih ederdi. Kırıcı olmak istemiyordu. Üstelik bu yaşlı kadını da çok severdi. Onun sessizliği ile tamamladığı soğuk tavrı Birsen Hanım’ın dikkatinden kaçmadı. Düşüncesizlik ettiğinin farkına varmış olacak ki, teselli vermek istercesine, yumuşak bir şekilde devam etti sözlerine;

“Merak etme çocuğum, çıkar gelir bir yerden. Bulunca bana da haber et” dedi. Ardından kaldırıma bıraktığı alışveriş poşetlerini yüklenip yola koyuldu. Henüz birkaç adım atmıştı ki Asuman onu durdurdu.

-“Yardım edeyim size.”

“Seni yolundan alıkoymayayım evladım. Götürürüm ben.”

Asuman yaşlı kadının itirazlarına aldırmadan poşetleri alıp yürümeye koyuldu. Rahmetli büyük annesi, “Yaşlılara hürmet, çocuklara merhamet göstereni Allah darda koymaz, mükâfatlandırır” derdi sık sık. Tam da şu anda Saime’yi sağ salim bulmak, sahip olabileceği en büyük mükâfatken, babaannesinin haklı çıkması için bütün kalbiyle dua etti.

Birsen Hanım’ı evine bırakıp geri dönerken karşılaştığı komşulara, yolunun üzerindeki esnafa Saime’yi sordu. Aldığı olumsuz yanıtlar, içine düştüğü umutsuzluğu daha da derinleştirdi. Hiç kimse görmemişti onu, hiç kimse…

Koruya sırtını yaslamış, bahçe içinde, en fazla iki katlı evlerden oluşan Sefir Sokağı boydan boya geçti. Antikacı Paolo Bey’in dükkânının önüne geldiğinde bir an durakladı. İçini kemiren, yüreğini titreten o korkunç olasılık bir kere daha gelip yerleşti zihninin bir köşesine. Eğer yaşıyor olsaydı ne yapar eder Saime evine dönerdi. Çünkü bu hep böyle olmuştu. Öyleyse, öyleyse?!

Sevdiğini sonsuza kadar kaybetme ihtimali Asuman’ı mahvetti. Sağlıklı düşünemiyor, eli ayağına dolaşıyordu. Beyni ile vücudu arasındaki köprüler yıkılmış gibiydi. Dalga dalga tüm vücuduna yayılmaya başlayan panik duygusuna ilk teslim olan bacaklanydı. Titreyen dizlerinin kendini daha fazla taşıyamayacağını hissedince kaldırıma çöktü. Ağzı kurumuştu. Elleri uyuşmaya başladı. Bir sinir krizinin eşiğindeydi. Kendine telkin verecek gücü bulamadı. Çaresizlik gür, uzun kirpiklerinin gölgelediği badem gözlerinden süzüldü damla damla.

Hafiften çiselemeye başlayan yağmur ile birlikte hava daha da soğudu sanki. Ne yapacağını nereye gideceğini bilmeden öylece oturuyordu yol kenarında. O sırada rüzgarın önüne katıp kovaladığı kuru bir yaprak, avcının namlusundan kaçan ürkek bir ceylan gibi gelip Asuman’ın kucağına sığındı! Usulca avuçlarının arasına aldığı yaprağı inceledi bir süre. Hirpalanmış, bir yanı çamura bulanmış damarlı yüzeyinde gezdirdi parmaklarını. Kim bilir hangi ağacın dalından kopup buralara savrulmuştu? Hangi yağmurlarda ıslanmış,

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıMadam Adel’in Yetimleri
  • Sayfa Sayısı298
  • YazarSultan Sansarcı
  • ISBN9786256864993
  • Boyutlar, Kapak14 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviMythos Kitap / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Sıdıka Hanım (Cep Boy) ~ Naşide GökbudakSıdıka Hanım (Cep Boy)

    Sıdıka Hanım (Cep Boy)

    Naşide Gökbudak

    Sürükleyici anlatımı ve gerçek yaşam hikayesiyle elden bırakılması çok zor, tadına doyulmaz bir eser. -Nazan Şoray- Hadiseler çok iyi tarzda birbirine bağlanmış, kopukluklar hiç...

  2. Şahane Gelin ~ Fatih Murat ArsalŞahane Gelin

    Şahane Gelin

    Fatih Murat Arsal

    Özelliklezengin ve yakışıklı bir erkek için bu zoraki evlilik dehşet vericiydi. Kısıldığı bu kapandan tüm kalbiyle nefret etti. Ama sürprizlerle dolu olan karısından değil!...

  3. Tansel Tozan Serüvenleri: Havlayan Harfler ~ Mehmet AtillaTansel Tozan Serüvenleri: Havlayan Harfler

    Tansel Tozan Serüvenleri: Havlayan Harfler

    Mehmet Atilla

    Tansel Tozan arkadaşı Kayra Oğuz ile birlikte bir doğa kampına katılmıştır. On beş gün süreli bu kampta Kıvırcık Ender sorumluluğunda doğanın gizlerini gözlemleyeceklerdir. Kampta...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur