Hem edebiyata hem de felsefeye büyük katkılar sağlayan, başta Cesur Yeni Dünya, Algı Kapıları ve Ada olmak üzere yazdığı elli kadar kitapla yalnızca çağını değil çağdaşlarını da derinden etkileyen, döneminin en ünlü entelektüellerinden İngiliz yazar Aldous Huxley, yedi kez de Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi. Huxley’nin hem hikâye anlatıcılığındaki hem de araştırmacılığındaki ustalığını gözler önüne serdiği Loudun Şeytanları ise “kurgudışı roman” olarak kabul ediliyor.
Gerçek olaylara dayanan ve bir roman gibi kaleme alınan kitapta, 17. yüzyılda Fransa’nın Loudun kentindeki Ursulin rahibelerinin şeytan tarafından ele geçirilmelerine sebep olmakla suçlanan Rahip Urbain Grandier’nin tüyler ürpertici hikâyesi anlatılırken, Hıristiyanlık, mistisizm ve şeytan çıkarma gibi konularda da tarihsel öneme sahip anekdotlar aktarılıyor.
1971’de Ken Russell tarafından sinemaya da uyarlanan Loudun Şeytanları, eleştirel ve felsefi yönü ağır basan, kendine has bir kitap.
“Hem bir yazar hem de bir düşünür olarak Huxley’nin imza attığı en iyi kitaplardan biri.” –The Guardian
“Loudun Şeytanları’nda kariyerinin zirvesinde olan Huxley, kahraman yaratmaktaki çarpıcı yeteneğini ve tarihe karışan dönemlerin gerçek havasını canlandırmaktaki becerisini ortaya koyuyor.” –The New York Times
*
BÖLÜM I
Müstakbel Piskopos, hicivci Joseph Hall, Flanders’a ilk ziyaretini 1605’te gerçekleştirmişti. “Yolumuz üzerinde yerle bir edilmiş çok sayıda kilise görmüştük, bunlardan geriye, bir zamanlar hem dindarlık hem de düşmanlığın var olduğunu yolcuya anlatan kaba saba moloz yığınlarından başka bir şey kalmamışti. Ah, savaşın o aşağılık ayak sesleri! Fakat merak ediyorum, nasıl oluyor da kiliseler yıkılıyor ama her yerde Cizvit okulları yükseliyor. Bunların yükseldiği veya inşa edilmediği tek bir şehir bile yok. Nereden çıkıyor bunlar? Acaba dindarlık politika kadar gerekli olmadığından mı? Bu adamlar (tıpkı tilkiler için dendiği gibi) ne kadar lanetlenirse o kadar başarılı oluyorlar. Kimseye bu kadar kin beslenmemiştir; kimseden bu kadar nefret edilmemiştir, bizimkiler kimseye bu kadar karşı olmamıştır; ama bu zararlı otlar yine de büyüyor.”
Büyümelerinin gayet basit ve yeterli bir sebebi vardı: Halk onları istemişti. Cizvitlerin kendileri için birinci öncelik, Hall ve onun neslinin çok iyi bildiği gibi ‘politika’ idi. Okullarının var olmasının sebebi Katolik Kilisesi’ni, düşmanları ‘libertinlere” ve Protestanlara karşı güçlendirmekti. İyi papazlar öğretileri sayesinde, kendilerini tamamen Kilise’nin iyiliğine adamış ama papaz olmayan eğitimli insanlar yaratmayı umuyorlardı. Cerutti’nin sözleriyle -ki bu sözler öfkeli Michelet’yi” neredeyse çıldırtmıştı”nasıl ki biz bir bebeğin elini kolunu beşikte kundaklayıp ona uygun şekli vermeye çalışıyorsak, erken çocukluk döneminden başlayarak, iradenin de deyim yerindeyse kundağa sarıp sarmalanması gerekir ki mutlu ve hayırlı bir uysallığı hayatı boyunca korusun.” Cizvitler hükmetmeye yeterince heveslilerdi ama propaganda yöntemleri zayıftı. İradeleri kundaklara sarmalanmış olmasına rağmen Cizvitlerin en iyi öğrencilerinden bazıları okuldan ayrılınca özgür düşünürlere dönüşmüşler hatta Jean Labadie gibi Protestan olmuşlardı. İşin politika kısmına gelince, sistem hiçbir zaman yaratıcılarının umduğu kadar etkili olmadı. Halk politikayla ilgilenmiyordu; halk. oğullarının bir beyefendinin bilmesi gereken her şeyi öğrenebileceği iyi okullarla ilgileniyordu. Cizvitler bu talebe eğitim veren her kurumdan daha iyi yanıt verdiler. “Cizvitlerin çatist altında geçirdiğim yedi yıl boyunca ne gözlemledim? İtidal, Ezenli çalışma ve düzenli bir hayat. Cizvitler günün her saatini ya bizim eğitimimize adadılar ya da yeminlerinin mutlak yerine getirilmesine. Bunun delili olarak onların benim gibi eğittikleri binlercesinin tanıklığına başvuruyorum.” Böyle yazmıştı Voltaire. Voltaire in kelimeleri Cizvitlerin eğitim yöntemlerinin mükemmelliğine tanıklık eder. Ama aynı zamanda kariyerinin tamamı, hatta sözlerinden de güçlü bir şekilde, bu eğitim yöntemlerinin hizmet etmesinin beklendiği politikanın başarısızlığının kanıtıdır.
Voltaire okula giderken Cizvit okulları eğitim sahnesinin bilinen aktörlerindendi. Bir asır önce bu okulların sağladığı yararlar devrim niteliğindeydi. Pedagogların çoğunun kızılcık sopası kullanmak dışında her konuda amatör oldukları bir dönemde Cizvitlerin disiplinli yöntemleri nispeten insancıldı ve profesörleri titizlikle seçilirler ve sistematik bir şekilde eğitilirlerdi. Bu profesörler alışılmışın dışında mükemmel bir Latince, optik, coğrafya, matematikteki son gelişmelerle beraber “drama” (dönem sonu oyunları meşhurdu), görgü, Kilise’ye saygı ve (en azından Fransa’da ve IV. Henri’nin Katolisizmi kabulünden sonra) kraliyet otoritesine itaat öğretirlerdi. Bütün bu sebeplerden Cizvit okulları tipik üst sınıf ailelerin yavrularının eski moda eğitim sisteminin işkencelerinden geçeceği düşüncesine tahammül edemeyen yufka yürekli annenin; esaslı bir doktrine ve Cicero tarzına önem veren eğitimli dindar amcanın; son olarak vatansever bir memur olarak monarşi prensiplerine gönülden destek veren ve sağduyulu bir burjuva olarak Birlik’in, yani Cizvit okullarının, öğrencilerine iş bulmakta, bir mahkemede yer edinmede, kilisede arpalık bir işe yerleşmedeki arka plan etkisini bilen babanın gözdesiydi. Örneğin şu çok varlıklı çift, Rouenli M. Corneille, Avocat du Roy à la Table de Marbre du Palais, ve karısı Marthe le Pesant. Oğullar: Pierre öyle gelecek vadeden bir çocuktu ki onu Cizvitlere yollamaya karar verdiler. M. Joachim Decartes, Ren Parlamentosu müşaviri. 1604’te en küçük oğlunu -René isminde sekiz yaşında küçük zeki bir çocukyakın zamanda kurulmuş ve giderleri kraliyet tarafından karşılanan La Flèche adındaki Cizvit okuluna gönderdi. Burada yaklaşık aynı tarihlerde Saintes’in bilge ve yüce papazının bir yeğeni vardı. M. Descartes ya da M. Corneille…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıLoudun Şeytanları
- Sayfa Sayısı416
- YazarAldous Huxley
- ISBN9786258401103
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİthaki Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kayıp Kız ~ D. H. Lawrence
Kayıp Kız
D. H. Lawrence
Kayıp Kız ahlaki değerleri sorgulamasının yanı sıra bir İngiliz maden kasabasının tüm toplumsal tabakalarını da ele alan tipik bir Lawrence romanı.İngiltere'deki bir maden kasabasının tanınmış tüccarlarından James Houghton'ın kızı Alvina taşra yaşamının durağanlığından ve gelenekselliğinden bunalmış, bu kapalı hayatına heyecan katmanın yollarını aramaktadır.
- Kayıp ~ Harlan Coben
Kayıp
Harlan Coben
“Heyecan verici bir Myron Bolitar hikâyesi.” -Borders “Bolitar severler, hikâyenin her anında kahramanlarına hayran kalacaklar.” -Publishers Weekly “Harlan Coben, bağımlılık yapıcı gerilim romanlarını yazmakta...
- Tatar Çölü ~ Dino Buzzati
Tatar Çölü
Dino Buzzati
İtalyan edebiyatının köşe taşlarından Dino Buzzati’nin ilk romanı olan Tatar Çölü, modernist edebiyata yapılmış en önemli katkılardan biri. Genç teğmen Giovanni Drogo, ilk görev...