Ahmed Arif’in Leylâ Erbil’e gönderdiği mektuplardan oluşan bu kitap, edebiyat tarihçilerimize kuşkusuz önemli bilgiler sunmayı vadediyor. Yazıldıkları dönemin entelektüel ve yayın ortamını, Ahmed Arif’in sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını ve en çok da aşkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Sabah gözlerimi sana açarım.
Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum.
Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmezki seni usandırır, sana gına getiririm. Sana dert, sana ağırlık sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…
*
İçindekiler
Terk Etmeyen Sevda-Ahmed Arif’ten Leylâ Erbil’e
Aşk Mektupları vii
Hasretinden Prangalar Eskittim / Ahmed Arif’in Hayatından Bir Kesit xv
1954 ……………1
1955 ………… .41
1956 ……………107
1957 ……………167
1959 ……………191
Son Mektup 1977 ……………205
Sözlük ……………208
Terk etmeyen sevda Ahmed Arif’ten Leylâ Erbil’e
Aşk Mektupları
“Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne,
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı.
Gözlerin hani?”*
“gözleri oğlumun,,, gözleri,,, gözlerinde bulurdum can tılsımımı,,, gözleri hani,,,”
**
Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir. Bu iki kişinin arasındaki giz silinemeyecek/değiştirilemeyecek bir biçimde kâğıda aktarılmış, söz uçamayıp çakılı kalmıştır. Tam da bu yönüyle “kaleme alındığı anın gerçekliği” zaman tarafından aşındırılamadan, tüm tazeliği içinde korumaya alınmıştır. Adeta fosilleşen duygular/düşünceler yıllar sonra saklandığı yerden çıkarılıp okunduğunda, o mektubu arkeolojik bir çalışmanın en güvenilir buluntusu haline getirir. Hele ki bu buluntular bir şairden kalmışsa, o şairin şiirinin Rosetta taşı ortaya çıkmış demektir.
Ahmed Arif’in Leylâ Erbil’e gönderdiği mektuplardan oluşan bu kitap, edebiyat tarihçilerimize kuşkusuz önemli bilgiler sunmayı vadediyor. Yazıldıkları dönemin entelektüel ve yayın ortamını, Ahmed Arif’in sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını ve en çok da aşkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Mektupların yayımlanış öyküsü
Leylâ Erbil yayınevimizin davetini kabul ederek yazarlarımız arasına katıldığı günlerde Kalan’ın son düzenlemeleriyle uğraşıyordu. Beş yıl öncesi. Bir sohbetimizde Ahmed Arif❜le uzun yıllar mektuplaştıklarından söz etmişti. Ve bu mektuplar çalışma masasının alt rafında yıllardır bekliyordu. Pembe karton bir dosyanın içinde, çoğu zarflarıyla korunmuş mektuplar… Kâğıtlar çoktan sararmış, kat izleri derinleşmiş de olsa hâlâ rahatça okunabiliyorlardı. Ahmed Arif boşluk bırakmaksızın kullanmıştı sayfaları. Çoğunda derkenarlarla kalan yerleri de doldurmuştu. Erbil ailesi bu mektupların gönderildiği diyarın koşullarını bilerek, saygıyla, vefayla muhafaza etmişti onları.
Yayıncı refleksiyle Leylâ Hanım’ı ikna etmeye çalıştık, bunlar kesinlikle ortaya çıkmalıydı, Hasretinden Prangalar Eskittim, Cemal Süreya’ya Mektuplar ve Refik Durbaş’ın hazırladığı Ahmed Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu dışında Ahmed Arif’ten geriye kalan yazılı bir şey yoktu.
Leylâ Hanım o yıllarda istemiyordu yayımlanmasını, “Ben öldükten sonra…” düşüncesi hâkimdi. Ahmed Arif’in ailesini incitmekten ya da “Leylâ Erbil bu büyük şairin aşkıyla gündeme gelmek istiyor” dedikodularından çekindiğini de söylemişti. Evet, körkütük âşık bir Ahmed Arif yazmıştı bu mektupları, aşkına karşılık bulma umuduyla ya da hayata tutunabilme güdüsüyle… Leylâ Hanım bu mektuplaşmalarda dostluk sınırını çizmiş ve bu sınırı gün geçtikçe derinleştirmişti. Ahmed Arif’in de bu konumu kabullendiği mektuplardan anlaşılıyor.
Bu arada Kalan yayımlandı ve yayınevi olarak bir tanıtım kokteyli düzenledik. Ahmed Arif’in oğlu Filinta Önal’ı da davet ettik. Leylâ Hanım onunla tanışmayı çok istiyordu. Bu buluşmayla güzel bir yakınlık kuruldu ve Filinta’ya mektuplardan söz edildi. Leylâ Hanım, Önal ailesinin yaklaşımını önemsiyordu. Filinta tüm içtenliğiyle “Siz ve babam edebiyatımızın en değerli şahsiyetlerindensiniz, elbette ki bu mektuplar yayımlanmalı…” dedi. Bir başka konu da Leylâ Hanım’ın gönderdiği mektupların akıbetiydi. Filinta arşivlerinde bu mektuplara rastlamadığını söyledi. Ahmed Arif’ten geriye, yayımlanmamış yazılı bir şey kalmamıştı.
Sonra Leylâ Hanım Kalan’dan doğma Tuhaf Bir Erkek’i yazmaya başladı. Kitabın bitmesine yakın “Ahmed’in mektuplarını yayımlamak istiyorum artık” deyiverdi. Hatta o günlerde kendisiyle yapılan röportajlarda bu mektuplardan söz etti ve yayımlanacağını duyurdu. Son görüşmemizde zamanı kalmadığını ve ölmeden kitabı görmek istediğini şiddetle haykırmıştı. Sonra sağlık durumu iyice ciddileşti ve ne yazık ki bu kitabı göremeden aramızdan ayrıldı.
Mektupları yayına hazırlarken birkaç paragraf da olsa bir “Sunuş” yazmasını istemiştim. “Mektuplar orada dururken benden ne yazmamı istiyorsun? Çok gerekliyse editörüm olarak sen yaz bir şeyler” diye Çıkıştı. Gücü yoktu ya da gerçekten gereksiz görüyordu, bunu tahmin etmek güç. Bu yazıyı kaleme almak bana düştü…
Kitaplaştırırken……
Leyla Hanım bu mektupları neden yayımlamak istedi? Onun amacını duraksamadan yazabilirim: Gerçeğe bağlılık. Aynı zamanda yalnızca halkına inanmış, bunun için büyük bedeller ödemiş ve değeri yeterince bilinmemiş bu büyük şairin unutulmaması için bir çabaydı bu mektuplar. Tek bir şiir kitabıyla yalnızca edebiyat tarihine değil, siyasi tarihimize de mal olmuş Ahmed Arif’in, aydın olarak yaşadığı acılar (“Türk Siyasi Tarihi’nin işkence görme rekorunu kıracak kadar zulüm görmeme budur sebep!”; s.137’deki mektubundan) onu çok etkilemişti. Süren davaları, hakkında verilen sürgün kararı, öte yanda büyüyüp serpilen şiirleri. Ahmed Arif’in yaşamından önemli bir kesit sunuyordu bu mektuplar ve yayımlanmalıydı. Elbette ki bu amacını gölgeleyecek dedikodulardan çekiniyordu Leylâ Hanım, ama vazgeçmedi.
Leyla Hanım’ın yazdığı mektuplara ne oldu? Bu aşk kendi karşılığını yaratabilmiş miydi? Leylâ Hanım …
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat Mektup
- Kitap AdıLeylim Leylim
- Sayfa Sayısı232
- YazarAhmed Arif
- ISBN9786053609308
- Boyutlar, Kapak15.5 x 23 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİş Bankası Kültür Yayınları / 2013
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Theo’ya Mektuplar ~ Vincent Van Gogh
Theo’ya Mektuplar
Vincent Van Gogh
Vicent Van Gogh, Paris’te bir galeri yöneticisi olan kardeşi Theo’yla dertleştiği mektuplarında, renk tutkusuyla dolu bir ressamın yaşam savaşına ve yaratıcılık uğruna gösterdiği özverilere...
- Anneme Mektup ~ Waris Dirie
Anneme Mektup
Waris Dirie
Bütün bir yılı susuz geçirse de her daim ayakta kalır Çöl Çiçeği. Güçlüdür. İnatçıdır. Aslında çiçek de değil küçük, asi bir çalıdır… Sanki annesi...
- Sevgi Günlüğü ~ Kenan Kalecikli
Sevgi Günlüğü
Kenan Kalecikli
Vapurdan iniyorum. Evlerine çok yakın bir yerdeyim. Yürüyorum. Sokak lambaları, karanlık ağaçların hışırtısı ve uğultu. Ona yaklaşıyorum. Hayali, gözlerimde belli belirsiz. Bütün evlerde o...