Mustafa Kemal Paşa’nın en yakın arkadaşlarından biri ve başyaveri Salih Bozok’un hiçbir yerde yayınlanmamış anıları ve onun gözünden Atatürk’ün özel hayatından bilinmeyen kesitler…
Atatürk’e tapan iki kadın… Fikriye ve Latife Hanımların Atatürk’ün hayatındaki yerleri ve seyirleri… Biri, Kurtuluş Savaşı öncesinden beri onunla olan Fikriye Hanım, diğeri İzmir yangını sebebiyle Paşa’yla tanışan ve yeni bir yangına tutulan Latife Hanım…
Fikriye-Makbule Hanım çatışması… Latife Hanım’dan Atatürk’e gönderilen mektuplar…
Latife Hanım’ın evlilikle değişen mizacı…
Fikriye Hanım’ın Avrupa’dan zamansız dönüşü, Latife Hanım’la tanışması, Çankaya’ya alınmamasıyla birlikte acı intiharı…
Atatürk’ün özel hayatının anlatıldığı ve onun bilmediğimiz yönlerinin çarpıcı bir şekilde dile getirildiği bir kitap..
GİRİŞ
Atatürk ve Salih Bozok, sadece iki meslektaş, iki arkadaş, iki dost değil; BÜTÜNLEŞMİŞ iki insandır.
Nasıl elimize bir iğne battığı zaman, acıyı bütün vücudumuz paylaşırsa; tıpkı onun gibi, Mustafa Kemal Paşa’nın bir siyasal tedirginliği, Salih Bo-zok’la büyük saygı ile bağlı olduğu ismet İnönü’yü TBMM’de sıygaya çekmesine engel olamaz! Sorar: “Hipodroma gitmekten, kendini alkışlamaktan ne bekliyordun?”
Aslında bu soruyu kendi kendine soran ve kendi eliyle Başbakanlığa yükselttiği İsmet Paşamdan öğrenmek isteyen, Atatürk’ün ta kendisidir!
Ama Başbakanlıktan uzaklaştırılmasından son-ra en başta; sürekli Özel Kalem Müdürlügü’nü yürüten Vedid Bey olmak üzere bütün yakın çevresi hizmetine bırakıldığı hâlde, “para çekmek” bahanesiyle, yürüyerek bankaya gitmeleri; şehrin göbeği sayılacak yerlerde uzun sabah yürüyüşleri yapmaları ve kendisini Harbıyelı gençlere alkışlatmalarının; Hipodrom cakalarının bir anlamı olması gerekti!,.
Mustafa Kemal Paşa, bunu İsmet Paşa’dan Öğrenemezdi. ,. Ama, Mustafa Kemal Paşa’nın aklından geçeni çok iyi bilen Başyaver ve Milletvekili Salih Bozok, uzun parlamento hayatının tek sözlü sorusunu, bu konuyu ayrıntılarıyla öğrenmek için kullanmakta du-raksamadı bile. İsmet Paşa’nın bu soruya verdiği karşılığı, ilerki sayfalarda okuyacaksınız. Karar sizindir
Salih Bozok, Atatürk için her türlü fedakârlığı göze alır da Mustafa Kemal Paşa kayıtsızmıdır Bo-zok’a karşı. Atatürk’ün, Cumhurbaşkanı olarak bütün sofralarında yen olan sıcak bir dostu ve arkadaşıdır Salih Bozok.
Daha Trablusgarb’ı İtalyanlara karşı savunmak için Mısır’dan geçerken yazdığı mektuplarda, bakın Salih Bozok ne kadar sıcak ve övgülü bir dille anlatılır. Mustafa Kemal Paşa’nın “Gazeteci Şerif İmzasıyla yazdığı bu mektupta, Salih Bozok’a nasıl bir güven ve içtenlikle bağlı olduğu apaçık görülüyor. Nitekim 2 Kasım 1911 tarihli ve İskenderiye’den
postalanmış mektubunda Fuat Bulca ve Nuri Con-ker’le iskenderiye’de buluştuklarını ve Trablus-garb’a birlikte geçeceklerini yazdığı mektuba şöyle başlıyor:
Hazreti Salih,
Seni de kucaklamak çaresini bulamadığımız için çok üzgünüm. Ama zarar yok, yüreklerimiz ve fikirlerimiz bir olsun} Ben yolculuğun bir noktasında, bakılmam ve iyileşmem için İskenderiye’ye geldim.
Mustafa Kemal Paşanın bu kadar arkadaşça yazıştığı başka bir arkadaşı yoktur. Bir parçasını aşağıya aldığım mektup da bu içtenliğin ne ölçütlere uzandığını gösterir;
Güzel Salih’im,
Güzelliklerle yitkilü mektuplarınızı açık olarak alıyorum. Her seferinde sizi bütün içtenliğim ve sıcak sevgimle gözümün önüne getirir ve vicdanım lezzetle titrer. Ama, artık Fuad’ın evlenmiş olması, senin zaten evli bulunman yüzünden azıcık ciddileşeceğiz öyle değil mi? Bir süre de kalemini ciddi konularda yürütmeye çalış bakalım nasıl olacak?
Fuat Bulca’nın evliliği, Mustafa Kemal Paşa’yı bir hayli etkilemiş görünüyor. Salih Bozok’a yazdığı bir mektubunda bu konuyu bakınız nasıl heyecanla anlatıyor:
Güzel Gözlü, Burma Bıyıklı Salih’im, Yeni evlenmiş kişinin gönlü aşk, mutluluk, yaşamak duygularıyla kaplıdır. Bu, zamanların en değerlisidir. İnsanlar yaşamlarında bu türlü sevinçli dakikaları ölünceye kadar hep aynı biçimde duygulanarak, pek önemli ve yaşamı için tarihî bir olay olarak hatırlayıp düşünürler. Sen bunu kendinden bilirsin. Ben bunu denemedim ama, az çok yaşayanları göre-değerlendire bu sonuca vardım. Yaşamın gerekçesinden birkaçını görenler, sırrı çözülmemiş cevherini de -ister istemez- fark ederler. Bu gözlem pek tatlı olabildiği gibi, pek acı da olabilir. Biz Fuad için, güzel ve mutlu görüntülerle evliliğin sürüp gitmesine duacı olalım.
Salih Bozok, o derin duyguyla değil midir ki; ölürken Ankara topraklarında, Conkbayırı kahramanı Nuri Conker gibi, kendinden önce ölen arkadaşlarının arasına gömülmesini vasiyet etti. Onu ellerimizin üstünde değil, seven ve unutmayan yüreklerimizin üstünde taşıyıp gömeceğiz. Ne mutlu ona’ Salih Bozok, Atatürk’e kavuştu.
Gömülmek için Ankara’yı seçmesi ne kadar ilginçtir. “Beni Atatürk’ün yanına gömün” diyemezdi.
Bunu demeyecek kadar akıllı ve sözünü bilir kişiydi. Onun için hiç değilse Ankara’da gömülmüş olmayı, hem Atatürk’ün hem de yakın arkadaşı Nuri Conker’in yanı başında son uykusuna uzanmayı istemişti, öyle de oldu.
İsmet Bozdag
Gazi’ye dair bildiklerini yaz! Bunu yapmazsan tarih seni mahkûm eder.
Salih Bozok
Ben, Mustafa Kemal Paşa’nın sadece arkadaşı, dostu değil, HAYRANI idim. Başka yapıda insan olduğu ilk bakışta belli oluyordu. Bakışları başkaydı, düşünceleri başkaydı, insan münasebetleri başkaydı; velhasıl o kadar başkaydı ki, tanıyanlar ya ateş-böcekleri gibi ışığına pervane kesiliyorlar, ya da çekilip gidiyorlardı.
Ben, pervane kesilenlerdendim.
Ona inanıyordum Önümdeki uçuruma “atla” dese, hiç düşünmez atlardım, hem de ölmeyeceği.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı - Anlatı
- Kitap AdıLatife ve Fikriye İki Aşk Arasında Atatürk
- Sayfa Sayısı192
- Yazarİsmet Bozdağ
- ISBN9756237317
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviTruva Yayınları / 2005
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Düşüşten Sonra ~ Selim İleri, Burcu Aktaş
Düşüşten Sonra
Selim İleri, Burcu Aktaş
“BURCU: Pişmanlıklarınızı çok düşündünüz mü hastanede? SELİM: Düşünmeden pişmanlıklar gelip tokat attılar. Biri bitiyor, diğeri başlıyor. Hâlâ da öyle. Tam uykuya dalarken veya uyanınca,...
- Bir Kediyi Terk Etmek – Babam Hakkında ~ Haruki Murakami
Bir Kediyi Terk Etmek – Babam Hakkında
Haruki Murakami
Haruki Murakami babasını hatırlıyor… Sıradan bir anı, sahile beraber bırakılan bir kedi, Murakami’nin babasına dair anılarının kapısını aralıyor. Hayatı ve hayalleri savaşla bölünen babanın öyküsünü kurgulamak,...
- Piç Güveysinden Hallice ~ Sami Hazinses
Piç Güveysinden Hallice
Sami Hazinses
İnsan neyle yaşar sorusunun cevabıydı “kadın”. Babama desem ki, “’Baba, sen bana adam olamazsın derdin ama bak ben Superman oldum”, kuvvetle muhtemel bana diyeceği...