Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kuşatma
Kuşatma

Kuşatma

Füruzan

Gerçek güzelliğe yönelik olsalar neyse… Çoğu saptırılmıştan yana. Ah, yine hayır diyen gülümsemen! Hayır mı? Tümü öyle değil mi, diyorsun? Yanılıyorsun.Bin yıllık talime kim sırt dönebilir? Hem biz evliliğimizi uygarca çözümledik.

Ön adıyla uluslararası ilgi çeken öykülerin yazarı bir İstanbullu Füruzan. Öyküleriyle, ülkesinin ve insanlarının kırsal ve kentsel yaşamını içiçe ve birlikte, organik bir bütünlükle bir halı dokur gibi oluşturuyor ve yazdıklarında çok belirgin ve özgün olanı açığa çıkarıyor. – Frankfurter Hefte (F. Almanya)- Kişi, Füruzan’ın öykülerini okuyunca Türkiye’yi ve Türk insanını daha iyi tanıyor. – Adelheid Oberhauber. Die Presse (Avusturya)- Bu öyküler ‘özgün Füruzan Olayı’nın dayandığı temelleri açıkta gösteriyor. – Worvearts (Viyana)- Özellikle liselerimizde, ‘konuk işçi’lerle ilgili konularda Füruzan’ın öykülerinin de ele alınması gerektiği kanısındayız. – Mittelungen (Berlin Filologlar Birliği)-

Gelmene çok sevindim. Yabancı değilsin; böyle karşılamamı hoş gör. Şimdi üstümü değişirim. Kağıtları bırakıp gitmekte bu kadar acele etme. Demek bizlerden ayrılıyorsun. Niye ama, ne güzel bir işyeriydi… Ne güzel konuşmalarımız olurdu… Bir lisede belli bir dersin öğretmenliğini yapmak için gidiyorsun. Gerçi hep söylersin, “Öğrenciliğin ne olduğunu bilirim ama, bildiğim öğretmenler gibi olamam. Öğretmen olamazsam bile arkadaş olurum onlarla,” diye. Süsüme bakma öyle kurnaz kurnaz. Erkekleri elde tutmanın kestirme yolu; onları dantellerle, kokularla kamaştırmak. En devrimci geçineni bile kadını böyle algılıyor. Yabancı seks dergilerini bir izlemeleri var, şaşarsın…

Gerçek güzelliğe yönelik olsalar neyse… Çoğu saptırılmıştan yana. Ah, yine hayır diyen gülümsemen! Hayır mı? Tümü öyle değil mi, diyorsun? Yanılıyorsun. Bin yıllık talime kim sırt dönebilir? Hem biz evliliğimizi uygarca çözümledik. Kimse ötekine karışmıyor. Bunları bir gece sana uzun uzun anlatmıştım. Yine durgun ama suçlamaz bakışlalt “dili arı”, “anlatımı kıvrak” biçiminde birtakım roman dışı ölçütlerle övdüklerini sananlarla XX. yüzyıl sonu Türkiye’sinde Balzac ya da Dostoyevski arayanlar, gerçekte Türk romanının önceden verilmiş kabuğunu çatlatmasından, çizilmiş sınırları yırtmasından tedirginlik duyuyorlar demektir. Roman artık Balzac gibi yazılamaz.

Bireyin iç dünyası, ne kadar istesek, galiba artık Dostoyevski gibi de anlatılamaz. Bir de, günümüz romanını kafasındaki kuramsal modele uygun görmek, romanı bu ölçüyle ölçmek, salt bununla yetinmek isteyenler var, ama buna daha sonra değineceğim. Nesnel bir bakışla, romanımızın bugünkü durumu evlerimizin, sokaklarımızın, çarşı-pazarlarımızın durumuna çok benziyor. Kapalı toplum parçalanıyor, kapalı roman dünyası da çatlıyor, değişiyor. Durağanlıktan çıkmış, bir gölün alttan alta kaynayıvermesi gibi, önce tepeden tırnağa alabora olmuş, az ürettiğiyle çok tükettiğini kucak kucağa suyun yüzüne vurmuş bir kaos dünyası… 1945’lerden sonra usuldan usula kaynamaya başlayan toplum, 1950, özellikle de 1960’lardan sonra dar çemberini zorlamış, onu kırmış; şimdi ise uluorta, başıboş çalkalanıp durmakta.

Bunun yanısıra, 1960 sonrası düşünce, yaratı hayatımızda, bu kez yalnızlıktan, tek teklikten oldukça uzak, daha toplu biçimde Marksist bilincin edinilmesine, bu bilincin toplum yaşamında etkinlik sağlamasına çalışılması, Türk romanında insan ilişkilerini daha değişik merceklerden kurcalama tasasının belirmesine de yolaçmıştır. Edebiyattan sözedildiğinde; sindirilmemişlikten doğma sakıncalarının yanısıra, bireyin toplumsal varlık olarak kavranması açısından olumlu bir tasa bu. Her şeyin alabora olduğu, bilinen değerlerin yerinden oynadığı bir ortamda değişmeyen bir roman anlayışını sürdürenlerin yanısıra, bazı romancılarımız da roman üstüne yeniden düşünmek gereğini duymaktalar.

Onlar, öğretilmiş, takma bilgiler çemberini kırıp, kendi bilgilerini edinmek, bu yoldan giderek kendi romanlarını kurmak için çaba harcıyorlar. Ne var ki, ‘kendi bilgisini edinmek’ hiç de kolay değil. Ne olsa romanımıaha. Ben yine annemi izliyordum. Konuşmasının nazlı, kırık sesine dönmüştü. Annem benim için daima bir gürültüdür. Yerine göre değişen, ama hep sestir. Gerilere itmişimdir onu, aşmışımdır da… Sesini engellemenin yolunu nedense bulamamışımdır. İnsan kendi sesini duymaz derler ya. Ben de onun gibi konuşmaya başlarsam diye çok ürkerim. Kimse de beni uyaramaz. Annemin sesini bilmezler. Kocamsa, sanırım anlamaz bunları, anlatsam ona.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Akim Sevgilim ~ FüruzanAkim Sevgilim

    Akim Sevgilim

    Füruzan

    Akim Sevgilim “Sesi Olmayan Türkü”de Füruzan, masalsı bir güzel kızın yitimiyle yakılmış bir türküyü hikâye ediyor. Turizmin yeni yeni geliştiği dönemlerde bir tatil kasabasında...

  2. Benim Sinemalarım ~ FüruzanBenim Sinemalarım

    Benim Sinemalarım

    Füruzan

    “Benim Sinemalarım” Füruzan’ın üçüncü öykü kitabı. Kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1950-1960’lardaki Beyoğlu’nun sinema dünyasının buruk hikâyesi. Yazar, sinema delisi bir kızın hayatını yansıtırken...

  3. Parasız Yatılı – 50 Yaşında ~ FüruzanParasız Yatılı – 50 Yaşında

    Parasız Yatılı – 50 Yaşında

    Füruzan

    Sade bir öyküsünü okumak bile bir kitaba bedel! Füruzan’ın ilk kitabı “Parasız Yatılı” 50 Yaşında Özel Baskısıyla okurlarla buluşuyor. 1971’den bu yana edebiyat okurunun...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Gezgin ~ Sadık YalsızuçanlarGezgin

    Gezgin

    Sadık Yalsızuçanlar

    Gezgin, Mağribli bilge İbn Arabi`nin kendi ruhunda yaptığı ve bereketli bir ömre yayılan manevi gezinin öyküsü. Kartallar gibi kimsenin uçamadığı sarp kayalıklarda gezinen, hiçbir...

  2. İnsan Ne ile Yaşar ~ Lev Nikolayeviç Tolstoyİnsan Ne ile Yaşar

    İnsan Ne ile Yaşar

    Lev Nikolayeviç Tolstoy

    Tolstoy İvan İlyiç’in Ölümü, Kreutzer Sonat, Şeytan gibi eserlerinde olduğu gibi, bu uzun öyküsünde de hayata direnmenin manevi kaynağını arıyor. Feodal ilişkilerin gitgide çözüldüğü,...

  3. Aramızdaki Şey ~ Tomris UyarAramızdaki Şey

    Aramızdaki Şey

    Tomris Uyar

    İsteğine uyup seni aramadım. Ölüm haberini bir dostumdan aldım telefonda. Bana haber verilmesini istemişsin, sevdiğin birkaç kişiye daha. Dizlerim çözüldü. Nedense önce öbür sevdiklerini...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur