Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kurtarma Mesafesi
Kurtarma Mesafesi

Kurtarma Mesafesi

Samanta Schweblin

Ben hep en kötü olasılıklara kafa yorarım. Şu an bile kafamda hesap yapıyorum, Nina birden havuza düşerse arabadan çıkıp koşarak ona ulaşmamın ne kadar…

Ben hep en kötü olasılıklara kafa yorarım. Şu an bile kafamda hesap yapıyorum, Nina birden havuza düşerse arabadan çıkıp koşarak ona ulaşmamın ne kadar süreceğini hesaplıyorum. Kızımla aramdaki değişken mesafeye verdiğim isim “kurtarma mesafesi”, günlerimin yarısını bunu hesaplayarak geçiriyorum, yine de hep gereksiz riskler alıyorum.Arjantin taşrasında, tarlalar arasında bir kasaba… Kasabanın kıyısında yeşil renkli, gizemli bir ev… Huzurlu bir tatil hayaliyle kasabaya gelen Amanda ve küçük kızı Nina… Tek amacı kızını korumak olan Amanda’nın önce ona ulaşması lazım, ulaşmak içinse olayları tetikleyen o ânı bulması.Latin Amerika edebiyatının yükselen temsilcilerinden Samanta Schweblin’in bu ilk romanı 2017 Man Booker Ödülü finalistleri arasındaydı. Kurtarma Mesafesi’ndeki gerilimler ruh ve bireyle olduğu kadar toplum ve çevreyle de alakalı.

“Uzun zamandır ilk defa
başını eğip ellerine baktı.
Böyle bir deneyim yaşayanlar
demek istediğimi anlayacaklardır.”
Jesse Ball, The Curfew

*

Kurtçuklar gibiler.
Ne tür kurtçuklar?
Kurtçuklar gibi, her tarafta.
Çocuğun sesi bu, sözcükleri kulağıma fısıldıyor. Soruları soran benim.
Kurtçuklar vücutta mı?
Evet, vücutta.
Toprak kurtçukları mı?
Hayır, başka tür kurtçuklar.
Etraf karanlık ve hiçbir şey göremiyorum. Yatak örtüleri tenime batıyor, vücudumun altında kırış kırış. Kımıldayamadığımı söylüyorum.
Kurtçuklar yüzünden. Sabırlı olmamız ve beklememiz lazım. Beklerken de kurtçukların ortaya çıktığı ânı tam olarak bulmamız lazım.
Niye?
Çünkü önemli, herkes için çok önemli.
Başımı sallamaya çalışıyorum ama vücudum tepki vermiyor.
Evin bahçesinde başka ne oluyor? Ben bahçede miyim?
Hayır değilsin, ama Carla orada, annen yani. Onunla birkaç gün önce tanıştım, eve geldiğimizin hemen ertesinde.
Carla ne yapıyor?
Kahvesini bitirip fincanı çimenlerin üstüne bırakıyor, şezlongunun yanına.
Başka?
Ayağa kalkıp uzaklaşıyor. Terliklerini birkaç metre ötede unutuyor, havuzun merdiveninin önünde, ama bir şey demiyorum.
Niye?
Çünkü ne yapacağını görmek istiyorum.
Ne yapıyor peki?
Çantasını omzuna atıp arabaya doğru ilerliyor, üstünde altın rengi bikinisi var. Birbirimize karşı bir yandan hayranlık duyuyoruz bir yandansa ara ara nefret, bunu belli anlarda açıkça hissedebiliyorum. Böyle gözlemleri aktarmam gerektiğine emin misin? Buna vaktimiz var mı?
Gözlemlerin çok önemli. Niye bahçedesiniz?
Çünkü gölün oradan yeni döndük ve annen evime girmek istemiyor.
Sana zorluk çıkarmak istemiyor.
Ne zorluğu? O girmeyince eve iki tur girip çıkmam gerekiyor, ilki limonataları almak için, ikincisiyse güneş kremini. Bence zorluk çıkarmamak böyle olmaz.
Göle niye gitmiştiniz?
Çünkü Carla kendisine araba kullanmayı öğretmemi istedi, hep öğrenmek istiyormuş, ama gölün oraya gidince ikimiz de gerekli sabrı gösteremedik.
Şimdi bahçede ne yapıyor?
Arabamın kapısını açıyor, direksiyonun başına geçiyor ve çantasını karıştırmaya başlıyor. Ben bacaklarımı şezlongdan indirip bekliyorum. Hava aşırı sıcak. Derken
Carla çantasını karıştırmaktan sıkılıyor ve direksiyonu iki eliyle kavrıyor. Bir süre böyle kalıyor, bahçe kapısını izliyor, ya da belki kapının çok ötesindeki kendi evini.
Başka? Niye sustun?
Anlatırken tıkandım, her şeyi en ince ayrıntısına kadar görebiliyorum ama bazen ilerlemekte zorlanıyorum.
Hemşirelerin yaptığı iğnede mi bir şey vardı acaba?
Hayır.
Ama birkaç saat sonra öleceğim, öyle değil mi? Bu kadar sakin olabilmem tuhaf. Sen söylemiyor olsan da öleceğimi biliyorum, yine de insanın kendi kendine söyleyebileceği bir şey değil bu.
Bunların hiç önemi yok. Zaman kaybediyoruz.
Ama doğru, değil mi? Öleceğim doğru.
Bahçede başka ne oluyor?
Carla başını direksiyona dayıyor ve omuzları hafifçe sarsılıyor, ağlamaya başlıyor. Sence kurtçukların ortaya çıktığı âna yaklaşmış olabilir miyiz?
Devam et, ayrıntıları unutma.
Carla hiç ses çıkarmamasına rağmen beni yerimden kaldırıp yanına getirmeyi başarıyor. İlk gördüğümden beri sevdim onu, güneşin altında iki koca plastik kova taşıyordu, kızıl saçlarını koca bir topuz halinde toplamıştı, üstünde kot bahçıvan tulumu vardı, bu tarz tulumları en son gencecik bir kızken görmüştüm. Limonata ikram etmek için ısrar eden ben oldum, ayrıca onu ertesi sabah mate çayı içmeye davet ettim, sonraki sabah da, bir sonrakinde de. Bunlar önemli ayrıntılar mı?
Kurtçukların ortaya çıktığı an tam olarak ayrıntılardan birinde saklı, gözlemlerin önemli.
Bahçeyi boydan boya geçiyorum. Havuzun oradan geçerken evin büyük penceresinden içeri bakınca camın ardında kızım Nina’nın hâlâ pelüş köstebeğine sarılmış halde uyuduğunu görüyorum. Arabaya ulaşınca sürücünün yanındaki koltuğa geçiyorum. Otursam da kapıyı açık bırakıyorum ve camı indiriyorum, çünkü hava çok sıcak. Carla’nın koca topuzu biraz gevşemiş, yana yığılmış. Sırtını koltuğun arkalığına yaslıyor, orada olduğumun, bir kez daha yanında olduğumun bilincinde ve dönüp bana bakıyor.
“Sana anlatırsam,” diyor, “benimle bir daha görüşmeyi istemeyeceksin.”
Ne diyebileceğimi düşünüyorum, belki, “Aman Carla, saçmalama lütfen” benzeri bir şey, ama böyle demek yerine ayak parmaklarına bakıyorum, arabanın pedalları üstünde gerginler, bacakları uzun, kolları ince ama kuvvetli. Benden on yaş büyük bir kadının benden katbekat güzel olmasına şaşırıyorum.
“Sana anlatırsam,” diyor, “Nina’yla oynamasını istemeyeceksin.”
“Carla, lütfen ama, öyle şey olur mu hiç.”
“İstemeyeceksin, Amanda,” diyor ve gözleri yaşlarla doluyor.
“Adı ne?”
“David.”
“Seninki mi? Oğlun mu?”
Başını evet anlamında sallıyor. Oğlu sensin, David.
Biliyorum, devam et.
Ellerini yumruk yapıp nemli gözlerini ovuşturduğunda altın bilezikleri şıngırdıyor. Ben seni hiç görmemiştim, ama kiraladığımız evin bekçisi Señor Geser’e Carla’yla görüştüğümden bahsettiğimde ilk sorduğu şey seni görüp görmediğim olmuştu.
“Oğlumdu,” diyor Carla. “Artık değil.”
Ne demek istediğini anlayamadan yüzüne bakıyorum.
“Artık bana ait değil.”
“Carla, çocuklarımız daima bizimdir.”
“Hayır, canım,” diyor. Uzun tırnaklı parmaklarını göz hizama kaldırıp bir işaret yapıyor.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıKurtarma Mesafesi
  • Sayfa Sayısı104
  • YazarSamanta Schweblin
  • ISBN9789750747649
  • Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kentukiler ~ Samanta SchweblinKentukiler

    Kentukiler

    Samanta Schweblin

    Bir kentuki “sahip”i olmak yerine kentuki “olma”yı kim seçerdi ki? Samanta Schweblin’in bu son romanında insanların yeni takıntısı “kentuki” adı verilen oyuncaklar. Mahremiyet, gözetleme,...

  2. Yedi Boş Ev ~ Samanta SchweblinYedi Boş Ev

    Yedi Boş Ev

    Samanta Schweblin

    Kendimi bildim bileli evlere bakmak için dışarılarda geziniriz, yakışmayan çiçek ve saksıları bahçelerden alırız. Sulama aletlerinin yerini değiştirir, posta kutularını düzeltir, ağır olduklarından çimlere...

  3. Ağızdaki Kuşlar ~ Samanta SchweblinAğızdaki Kuşlar

    Ağızdaki Kuşlar

    Samanta Schweblin

    Aynanın karşısında dikilip gülüşüyoruz. İçimizdeki his, seyahate çıkarken hissedilenin tam tersi. Mutluluğumuzun sebebi yola çıkmak değil, bulunduğumuz yerde kalmak. Hayatındaki en harika yıla, aynı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Kurban ~ S. J. BoltonKurban

    Kurban

    S. J. Bolton

    TÜYLERİNİZİ DİKEN DİKEN EDECEK, SOLUK SOLUĞA OKUYACAĞINIZ, KANINIZI DONDURACAK KADAR KORKUNÇ, ANRENALİN VE GERİLİM DOLU BİR EFSANE VE GERÇEK Doğum uzmanı olan Tora Hamilton’un...

  2. Annem Kokan Çiçekler ~ Genki KawamuraAnnem Kokan Çiçekler

    Annem Kokan Çiçekler

    Genki Kawamura

    Yılbaşı gecesi İzumi annesini ziyaret eder ama o evinde yoktur. Saatlerce aradıktan sonra onu bir parkta salıncağa binmiş halde bulur. Bu olay annesini tüketen...

  3. Sabotaj Çetesi ~ Edward AbbeySabotaj Çetesi

    Sabotaj Çetesi

    Edward Abbey

    Maden şirketlerinin, yol çalışmalarının, köprülerin, reklam tabelalarının, devasa barajların ve her tür endüstriyel saldırganlığın Amerikan doğasında ve doğal yaşamında açtığı yaralar, çevreyi geri döndürülemez...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur