Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar (1514-1919)
Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar (1514-1919)

Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar (1514-1919)

Bülent Tekin

“Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar – 1514-1919” kitabı; Türklerle Farslar arasına sıkışmış birlik olmayan, dağınık yaşayan Kürtlerin bu topraklarda özgün yaşamak için çoğunlukla Türkleri…

“Kürt Sorunu ve Sayılmayan İsyanlar – 1514-1919” kitabı; Türklerle Farslar arasına sıkışmış birlik olmayan, dağınık yaşayan Kürtlerin bu topraklarda özgün yaşamak için çoğunlukla Türkleri (Osmanlı) seçmeleriyle başlayan hikâyeyi anlatır.

Bu yöneliş süreç içerisinde Osmanlıya kolayca Doğu’ya ve oralardan da Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya geçiş yolunu açarken aşiretsel yaşam biçiminde bulunan Kürtlerde zaman içinde çok cılız da olsa milli hisler ve ayrı olma düşünceleri yaratır. Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisi ile başlayan Osmanlı-Kürt ittifakı zaman içinde egemen devlet Osmanlıyı rahatsız edecek isyanlarla karşılaşmasına neden olacaktır. Kürtlerce ayaklanma ya da isyan sayılabilecek-ama aslında sayılmayan!-direnişlerini anlatmaya çalıştım. Bugüne dek hiç yazılmamış ya da karanlıkta kalmış bazı isyan ya da-belki?-Türklerce adli vakalar olarak sayılan olayları yazmaya çalıştım.
Kitap daha çok 1514-1919 yılları arasındaki Türk(Osmanlı)-Kürt ilişkilerini ve bundan kaynaklanan Kürt Sorunu’nun çıkışının analizini yapmaktadır. Kürtler neden bu ilişkiye bugün karşı çıkmak durumda kaldılar? Osmanlının silah kullanmadan Kürdistan’ı yönetme nedeni ve sonrasında o topraklarda yaşayan feodal beylerin önderliksel itirazları bu kitapta anlatılmaktadır.

Kitabın içeriği;
• Kürtler, Kürdistan Ve Osmanlı’yla Karşılaşma
• Kürt Sorununun Gelişimi
• İsyanlar Ve Kürt Sorunu Kritiği
Başlıkları altında 3 ana bölümden oluşmaktadır. Bu kitap bir bakıma Kürt Sorunu’nun başlangıç ilkelerini arayıp günümüze evrimle biçimini analiz etmiştir.

*

“Kürt Sorunu”nu Kürt yazarları ya da tarih yazıcıları daha çok Osmanlı’nın dağılma yıllarına (dönemine) bağlarlar. Biz daha çok bu konuda ortaya çıkan sorunun 1514 Osmanlı-Kürt İttifakı’ndan kaynaklandığını düşünmekteyiz. Asıl temel sorun bu noktadadır. Kürtlerin ayrılma ya da özerklik düşüncelerinin Osmanlı’nın dağılma (yıkılma) sürecinde gündeme girdikleri doğru bir belirlemedir. Bu kendiliğinden olmadı. Kürtlerin ve hatta Türklerin Kürt isyanı olarak saymadıkları bazı direnişler 1514’ten itibaren gelişen farklı bir kültürün yansımasından kaynaklandı. Bu farklı kültür onlarda “farklılık” yarattı. Farklı olmanın verdiği bir refleks onları Osmanlı’dan farklı ve bağımsız yaşamaya doğru itti.

Kürtlerin her şeye karşın yüzyıllar boyu Osmanlı’yla bütünlük içinde yaşamaları merkezi Osmanlı Devleti’nin yönetim gücünü kendi bölgelerinde kullanabilmelerine dayanmaktadır. Bu yönetim gücünü Osmanlı-Kürt ittifakını sağlayan Amasya Antlaşması’nın imzalanma nedenlerinden (gerekçelerinden) almaktadır. Şii yanlısı genişleme ve ayaklanmaların Osmanlı kadar Kürtleri de hedef alması ve bu nedenden dolayı 16 Kürt beyliğinin (23 veya 25 diyenler olduğu gibi 30 civarı Kürt beyliği diyenler de vardır!) Osmanlı’yla kurmak zorunda kaldığı güç birliği bu ittifakın esas nedenidir. Kürtler İdris-i Bitlisi vasıtasıyla Osmanlı’yla yaptıkları ittifak müzakerelerinde böyle bir statü (özerklik diyebiliriz) elde ettiler. Bu statüyle bazı Kürt beylikleri özerkliğe yakın varlıklarını 19. yüzyılın ortalarına kadar sürdürebilmişlerdi.

Osmanlı’nın Kürt aşiretlerine bakışı,-tarihsel süreç içinde!-kendi gelişmesini sağlamaya yönelik olmuştur. Devlet’in, Kürt aşiretlere ilişkin tek bir politikası olmamıştır, zaman zaman değişkinlik kazanabilmiştir. Zaten bazı bölgelerde devletin tam bir hâkimiyetinin bulunduğunu söylemek doğru değildir. Genel olarak Osmanlı Devleti aşiretlerle pragmatik (yararcı/faydacı) bir ilişki kurdu. Aşiretin durumunu, değişen siyasal koşullarda gözden geçirdi. Her seferinde ilişkilerini yeniden düzenledi. Diğer taraftan aşiretleri, devlet karşısında müzakere gücü ya da becerisi olmayan topluluklar olarak görmek yanıltıcıdır. Onlar sadece silahlı gücüyle kendi yaşam alanını kuran yapılar değildirler. Osmanlı aşiretlere her dönem farklı bakmıştır. Kendi kuruluş ve gelişme döneminde göçebe aşiretlerin yüksek hareket kabiliyetlerinden yararlandı. Böylece Osmanlı Devleti, kuruluşunu izleyen gelişme dönem(in)de hâkimiyetini hızla yaygınlaştırabildi. O dönemde aşiretlerin sorunlarını çözmede onlara katkı ve esneklik tanıyarak kendi ilerlemesini (varlığını) garantiye alabilmişti. Osmanlı bu nedenle de kendi toplumsal örgütlenmesini göçebe aşiretlerin sorunlarını çözebilecek biçimde esnetmiştir.

Osmanlı Devleti, ilk kuruluş dönemlerinde bütün göçebeleri yerleşik köylüler haline getirmeye asla yeltenmedi. Ve hatta tersine, hayvancılıkla uğraşan göçebeleri korudu, göç yollarını düzenledi. Göçebe aşiretlerin can ve mal güvenliklerini garantiye almak üzere özel kanunlar ve düzenlemeler de yayınladı. Bu düzenlemeler içinde- aşiretlerin sorunlarını çözmek amacıyla!-gezici kadı görevlendirmesi dahi vardı.

Zaten Osmanlı Devleti doğudaki topraklarının güvenliğini zorla sağlıyordu ve oraları elde tutmak ta sorunluydu. Safevilerle uzun süren savaşların sonu gelmiyordu. Devlet bu toprakların denetimi ve egemenliği açısından, aşiretlerin kendi yaşam biçimlerine uymayı uygun buldu. Böylece Kürt feodal beylerinin desteklenmesi durumu ortaya çıktı.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Toplu Şiirler ~ Bülent TekinToplu Şiirler

    Toplu Şiirler

    Bülent Tekin

    “Bu şiir kitabımı, aslında kendisi de gizli bir şair olan kardeşim Naci Tekin’e adıyorum. Naci, kısa şiirleri çok iyi yazan bir şairdir. Aşağıda onun...

  2. Büyük(Lere) Küçük(Lere) Masallar ~ Bülent TekinBüyük(Lere) Küçük(Lere) Masallar

    Büyük(Lere) Küçük(Lere) Masallar

    Bülent Tekin

    Yaşlı bir nine Şeytan’a, “Ben senden daha fazla kötülük yapabilirim.” demiş. “Daha fazla kırar, yıkar, dökerim. Daha kötü olaylara neden olabilirim. İstersen yarış benle.”...

  3. Kanayan Topraklar ~ Bülent TekinKanayan Topraklar

    Kanayan Topraklar

    Bülent Tekin

    1954 yılında Mardin’in Derik ilçesinde doğdu. Aslen Mardin’in Ömerli ilçesi Çınaraltı (Rissin) köyündendir. İDMMA (Galatasaray) Kimya Mühendisliği ve ODTÜ (Gaziantep Kampusu) İnşaat Mühendisliği mezunudur....

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur