SÜRÜKLEYİCİ KURGUSUYLA VE SÜRPRİZLERİYLE 2010’A DAMGASINI VURAN KÜÇÜK ARI’nın yazarından ULUSLARARASI BESTSELLER
Aptal değilsiniz.
Kusursuz anne diye bir şey olmadığını biliyorsunuz.
Diğer pek çok kitap size olduğunu söyleyecektir ama bu kitap size yalan söylemeyecek.
Zayıftım ve ihanet ettim ve cezalandırıldım ama Tanrım bütün bunlar sırasında çocuğumu sevdim.
Sevgi hiçbir zaman yıkılmamak ve size yaptıkları şeylerden daha güçlü olduğunuz anlamına gelir. Bunun doğru olduğunu biliyorum; çünkü yangını yaşadım ve ben sevginin hayatta kalabildiğinin kanıtıyım.
Kusursuz bir anne değilim ama size kusursuz gerçeği anlatacağım çünkü burada siz ve ben konuşuyoruz.
Bu benim hikâyem.
“Büyüleyici.”
-The Economist
“Harikulade.”
-Daily Telegraph
“Hayran olmamak ve duygulanmamak imkânsız.”
-Guardian
“Çarpıcı”
-New York Times
“Chris Cleave dehşet verici bir zeminde, etkileyici ve güzel sahneler yaratma becerisine sahip. Elimden bırakamadım, altüst edici, kışkırtıcı ve iyi yazılmış.”
-Observer
Chris Cleave, 2008 Costa Novel Ödülleri’ne aday olan,
Sunday Times çok satanlar listesinde yer alan
Küçük Arı’nın yazarıdır.
İlk romanı Kundakçı, 20 ülkede basılmış ve (birçok başka ödülle birlikte) Somerset MaughamÖdülünü almıştır. İki roman da Commonvvealth Writers Ödülleri’ne aday olmuştur.
Chris, eşi ve üç çocuğuyla birlikte Londra’da yaşamaktadır.
Kendisine twitter.com/chriscleave adreslerinden ulaşılabilir.
Sevgili Usame
Terörün durması için seni ölü ya da diri ele geçirmek istiyorlar. Şey ben o kadarını bilemem demek istediğim Elvis helada ölünce rock ‘n’ roll durmadı aksine daha beter bir hâl aldı. Bir de baktık Sonny & Cher ve Dextys Midnight Runners türemiş. Onlara daha sonra geleceğim. Söylemek istediğim bu şeyleri başlatmak bitirmekten daha kolaydır. Sanırım sen bunu zaten düşündün değil mi?
Başına konmuş 25 milyon dolarlık bir ödül var ama benim yüzümden uykuların kaçmasın Usame. Elimde tutuklanmana ya da ele geçirilmene yarayacak hiçbir bilgi yok. Elimde hiçbir bilgi yok lanet olası nokta. Ben senin kâfir kocamınsa çalışan sınıf olarak adlandırdıklarındanım. Arada bir fark var biliyorsun. Fakat diyelim ki bir yerde seni gözüme kestirdim. Varsayalım seni bir Nissan Primera’mn direksiyonunda Shoreditch’e doğru yol alırken gördüm ve aynasızlara gammazladım. Şey. 25 milyon doları nasıl harcayacağımı bilemezdim. Kocamı ve oğlumu havaya uçurduğun için bu parayı birlikte harcayacak kimsemin kaldığı söylenemez.
Anlayacağın bütün söylemeye çalıştığım bu. Ben 25 milyon doları istemiyorum Usame sadece bu işe bir son vermeni istiyorum. YALNIZ MIYIM PEKİ? Dünya üzerinde sana bunun gibi bir mektup yazacak son anne olmak istiyorum. Sana ölü oğlu için yazmak zorunda kalan son anne Usame.
Şimdi yazma konusuna gelince. Yazdığım son şey EŞ YA DA PARTNERİN ADI’nı soran gelir destek formuna yazdığım YOK kelimesi oldu. Yani senin anlayacağın elimden geleni yapacağım ama bana katlanmak zorundasın çünkü ben büyük bîr yazar değilim. Sana oğlumu elimden aldığın zaman ardında kalan boşluğu yazacağım. Sana boş hayatıma bakman ve bir çocuğun gerçekten ne olduğunu arkasında bıraktığı deliğin biçiminden anlayabilmen için yazacağım. Bu deliği kalbinde hissetmem ve ellerinle okşamam ve keskin kenarlarında parmaklarını kesmeni istiyorum. Ben bir anneyim Usame. Senden tek istediğim, oğlumu sevmen. Bundan daha doğal ne olabilir?
Oğlumu sevebileceğini biliyorum Usame. The Sun, senin KÖTÜ KALPLİ BİR CANAVAR olduğunu söylüyor ama ben kötülüğe inanmanı tango için iki kişi gerektiğini bilirim. Batı emperyalizminin liderlerinin canını sıktığını biliyorum. Zaten onlara da yazacağım.
Sana gelince oğlumu sadece bir an için bütün kalbinle görebilmeni sağlasam bombalara hemen o saniyede son vereceğini biliyorum. Dünyada erkek çocuğu biçiminde delikler açmaktan derhâl vazgeçeceğini biliyorum. Bu seni çok üzerdi. Bu yüzden kelimelerle elimden gelenin en iyisini yapacağım Usame. Bana öyle kolay gelmediklerini görebildiğini sanıyorum ama yine de bu mektubun sana ulaşmasını diliyorum. Umarım bu mektup seni Amerikalılardan önce bulur aksi takdirde keşke zahmet etmeseydim diye düşünürüm öyle değil mi?
Sana oğlumu göstereceksem anlatmaya onun yaşadığı ve benim hâlâ yaşamakta olduğum yerden başlamam gerek. Pek çok ağıdan kötü bir yer olduğu konusunda seninle hemfikir olduğum İngiltere Londra’da yaşıyorum ama ben burada doğmuşum elden ne gelir? Londra dışarıdan bakıldığı zaman zengin bir yer gibi görünse de burada çoğumuz çok yoksuluz. Senin çektiğin ve Batı’nın yozlaşmış olduğunu söylediğin videoyu izledim Usame. Belki de kastettiğin VVest End’dir? Hepimiz öyle değiliz. Londra gülümseyen bir yalancıdır ön dişleri inci gibidir ama arka diş-lerindeki pis çürük kokusunu duyabilirsin.
Ailem hiçbir zaman sefil derecede fakir olmadı biz züğürttük. Arada fark var. Saygıdeğerdik düzgün görüntümüzü koruduk ama bilmelisin ki bu bir mücadeleydi. Biz Londra’nın güzel ön dişleri ya da çürük arka dişleri değildik ve bizim gibi daha milyonlarcası var. Orta sınıflar bizim için web sayfaları açıyor. İlgini çekiyorsa kalaşnikofunu bir saniyeliğine bırak ve Google’da chav pikey ned’ ya da townie kelimelerini ara. Dediğim gibi bizden milyonlarca var ama artık eskiye göre sayıca azaldık. Onları çok fena özlüyorum hele kocamı ve oğlumu.
Kocam ve oğlum ve ben Bethnal Green’den Haggerston’a giden bir yol olan Barnet Grove’da yaşıyorduk. Barnet Grove’da iki tür ev vardır. İlki çok pahalı bitişik nizam eski evlerdir. Emlak-çılar bunlara Londra Şehir Merkezi’ne Ulaşımı Kolay ve Prestijli Columbia Yolu Çiçek Pazan’na Sadece Bir Taş Atımlık Mesafede Tamamen Döşeli Lüks Dairelere Dönüştürülme Potansiyeline Sahip Georgia Tarzı Mücevherler der. İkinci tür evler bizimki gibi evlerdir. Onlar kirli yüksek tuğla binalardaki dairelerdir içleri kızartma yağı kokar. Her bloktaki bütün daireler kibarca açıldıkları kadar sık tekmelendikleri için ön kapılarının farklılıkları dışında aynıdır. Bizim tuğla blokları ellilerde inşa etmişler. Onları Adolf Hitler’in Georgia Tarzı Mücevherler’in üzerlerine attığı kundakçı bombalarının açtığı boşluklara inşa etmişler.
Adolf Hitler Londra’dan senin kadar nefret eden son adamdı Usame. The Sun ondan TARİHTEKİ EN KÖTÜ ADAM diye bahsediyor ve Barnet Grove’da üzerine binamızın inşa edildiği çukuru o açmış. Sanırım Prestijli Columbia Yolu Çiçek Pazan’na Sadece Bir Taş Atımlık Mesafede yaşayabilmemizi ona borçluyuz bu yüzden belki de Adolf Hitler nihayetinde o kadar da kötü değildi.
Dediğim gibi dairemiz o yüksek binalardan birindeydi. Küçük bir daireydi ve üst kattaki komşuları iş üstündeyken duyabiliyordun. Önce yumuşak ah ah ahlarla başlar daha yüksek ah ah aman Tanrım AH’lara geçerlerdi ve sonrasında ne kadar dikkatli dinlersen dinle duyduğun şeyin aşk mı yoksa cinayet mi olduğunu bir türlü anlayamazdın. Bu kocamı deli ederdi ama dairemiz en azından sıcak ve temizdi ve bizimdi. Burası eski bir….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKundakçı
- Sayfa Sayısı320
- YazarChris Cleave
- ISBN6054456178
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviPegasus / 2011
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sen Benle, İstanbul Benimle ~ Deniz Goran
Sen Benle, İstanbul Benimle
Deniz Goran
Sen Benle, İstanbul Benimle, insana musallat olan geçmişin, bugünü nasıl etkisi altına alabileceğini gözler önüne seriyor. Romanın başkarakteri Ada, hem İstanbul’a duyduğu hasretin kavurucu...
- Adamın Oğlu ~ Jean-Baptiste Del Amo
Adamın Oğlu
Jean-Baptiste Del Amo
Birkaç yıl aradan sonra, eşinin ve küçük oğullarının hayatına yeniden giren adam, onları kendisinin de çok zor koşullarda büyüdüğü, vahşi doğanın içinde, dağlarda, günlük...
- Miras ~ Miguel Bonnefoy
Miras
Miguel Bonnefoy
Fransa’daki bağları amansız bir salgınla kuruyup giden bir bağcı sağ kalan son asma kökünü cebine koyar ve onu California’ya taşımasını umduğu gemiye biner. Fakat...