Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Köroğlu Destanı – Türk Dünyasının Köroğlu Fenomenolojisi
Köroğlu Destanı – Türk Dünyasının Köroğlu Fenomenolojisi

Köroğlu Destanı – Türk Dünyasının Köroğlu Fenomenolojisi

Fuzuli Bayat

Köroğlu, Türk destan geleneğinde mitolojik kahramandan destan kahramanına, “vergi almış şaman’dan Hakk’tan gönlüne ilham düşen âşık’a, karanlık güçlerle savaşan alp’ten, insanları haksızlıktan koruyan kahraman’a,…

Köroğlu, Türk destan geleneğinde mitolojik kahramandan destan kahramanına, “vergi almış şaman’dan Hakk’tan gönlüne ilham düşen âşık’a, karanlık güçlerle savaşan alp’ten, insanları haksızlıktan koruyan kahraman’a, çiltanlarla, Hz. Hızır’la, Hz. Ali’yle, on iki imamla konuşabilen eren’e kadar sürekli statü değiştirerek varlığını sürdürmüştür. Köroğlu Destanı bütün Türk halklarının sözlü edebiyatında [ayrıca Kürt, Arap, Tacik, Gürcü, Acar (Gürcü dilinde), Ermeni, Afgan, Abaza folklorunda] mevcuttur ve sözlü gelenekte, bugünkü şekliyle tam dört asırdır icra edilen en önemli epik eseridir.

Türklerin etno-siyasal birlik döneminde mevcut olan ancak Türklerin yayılmacılıklarıyla farklı coğrafyalarda, farklı toplumlarda bir biçimlenme geçiren Köroğlu Destanı en az 17 Türk ve 8 gayri-Türk halkın halk edebiyatında yazıya aktarılmış şekliyle mevcuttur. Bundan başka İngiliz, Fransız, Alman, Rus, Fars, Macar, Bulgar, Çek, Slovak dillerine de tercüme edilmiştir. Bir destanın bu kadar çok dile çevrilmesi de yalnız Köroğlu Destanı için geçerlidir.Prof. Dr. Fuzuli Bayat diyor ki: “Bu eserde Köroğlu Destanı’nın bütün varyantlarını ve kollarını bir araya getirmeye çalıştık ve Köroğlu fenomenolojisinin sırrını öğrenmek istedik. Bu destanla ilgili yazılmış eserlerin çok büyük bir kısmını inceledik ve sonunda halk edebiyatı araştırmalarında kullanılan yeni bakış açısından yola çıkarak destanın temelini veya folklor terminolojisi ile söyleyecek olursak arketipini oluşturan öğeyi ortaya çıkarmaya ve Köroğlu fenomenolojisinin sebeplerini açıklamağa çalıştık.

İÇİNDEKİLER
Ön söz ……………………………………………………………………………………………………….. 9
Giriş…………………………………………………………………………………………………………. 11
BIRINCI BÖLÜM
Araştırmada Kullanılan Versiyonlar, Varyantlar, Nüshalar, Kollar, Müstakil Şiirler ve
Efsaneler Hakkında Kısa Bilgi………………………………………………………………… 15
KINCI BÖLÜM
Köroğlu Destanına Bütüncül Yaklaşım ve Destanın İnceleme Metodu Hakkında .. 30
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Köroğlu’nda Tarihî Katmanlaşma veya Sözlü Tarih Problemi …………………………… 36
3.1. Destanın Tarihî Bağlamı………………………………………………………………….. 36
3.2. Devlet-Toplum İlişkisi: Sözlü Tarih Anlayışında Celalîlik ……………………. 40
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Destan Geleneği Bağlamında Kahramanın Biyografisi, Köroğlu’nun Doğumu……. 55
BEŞINCI BÖLÜM
Kahramanın Biyografisini Tamamlayıcı Unsur Olarak Ölüm, Ölüp Dirilme veya
Mistik Ölüm………………………………………………………………………………………… 69
ALTINCI BÖLÜM
Seyislik (Mehterlik) Meselesi ve Atçılık Bilgisi ……………………………………………… 77
6.1. Atçılık Bilgisinin Epikleşmiş Varyantı……………………………………………….. 80
6.2. Mitolojik At, Karanlık, Körlük ve Gorluk (Mezar) Kodu ……………………. 95
YEDINCI BÖLÜM
Kültür Ekseninde Köroğlu’nun Padişahtan Beye, Beyden Eşkıyaya Doğru Değişim ve
Dönüşümü ………………………………………………………………………………………… 101
SEKIZINCI BÖLÜM
Konar-Göçerlik İdeolojisi Bağlamında Köroğlu…………………………………………….. 113
8.1. Eşkıyalık Değil, Konar-Göçerlik Konsepti ……………………………………….. 113
8.2. Konar-Göçerlik Paradigmasında Türkmenlik (Kızılbaşlık) Meselesi……. 117
DOKUZUNCU BÖLÜM
Mitolojik Kahramandan Epik Kahramana, Ciddi Kahramandan Komik Kahramana
Doğru……………………………………………………………………………………………….. 125
ONUNCU BÖLÜM
Batan Ay ve Doğan Güneş Paradigmasında Mitolojik Katmanın Halk Sufizmi Katmanı
ile Tamamlanması ………………………………………………………………………………. 131
10.1. Batan Ay Paradigmasının İki Farklı Sentagması………………………………. 136
10.1.1. Körlük = Mezarlık (Gurluk) Paralelliği………………………………… 136
10.1.2. Köroğlu Adının Anlamında Gizli Olan Karanlık Kavramı ………… 139
10.2. Halk Sufizmi Katmanında Ay (Karanlık) Güneş (Işık) İkileşmesi …….. 143
10.2.1. Doğan Güneş Mitinden Tasavvufî Işık Anlayışına Geçiş ………….. 143
10.2.2. Destan Kahramanının Adında Gizli Olan Işık (Güneş) Kavramı . 146
ON BIRINCI BÖLÜM
Yabancı Tiplemesi Bağlamında Arap Reyhan/Raynaharap/Rayhan, Tarihi Gerçekliğin
Epikleşmiş Varyantı ve Diğer Etnik Zıtlıklar………………………………………….. 152
11.1. Tarihî Gerçeklik Bağlamında Yabancı Tiplemesi ……………………………… 152
11.2. Yeni Tarihî Olaylar Bağlamında Yabacı Tiplemesi……………………………. 160
ON KINCI BÖLÜM
Hz. Ali Kültü ve Sosyal Adalet Konseptinin Kökeni Meselesi…………………………. 169
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yeni Statüye Geçiş Paradigmasında Köpüklü Su…………………………………………… 183
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Dinî-Tasavvufî Öğler Bağlamında Bade İçme………………………………………………… 191
14.1. Geçiş Ritelü Bağlamında Yiğitlik Badesi………………………………………… 193
14.2. Hak Âşıklığı ………………………………………………………………………………. 199
14.3. Âşık ve Maşuk Bağlamında Bade İçme…………………………………………… 204
Sonuç……………………………………………………………………………………………………… 209
Kaynaklar………………………………………………………………………………………………… 211
Dizin………………………………………………………………………………………………………. 219

Ön Söz

Bin yıllar boyunca eskimeden Türk sözlü kültüründe var olagelen Köroğlu, tarihî süreç içinde ortaya çıkan her yeni olaya uyarlanmış, son olarak Anadolu sahasında gücünü ve adını Celalî reisi olmağa kadar indirgemiş, Osmanlı belgelerinde sosyal haydut statüsüne bürünmüş, Azerbaycan’da mitolojik çağın kahramanından sosyal adaleti kuran ve koruyan, beyden alıp fukaraya veren, Türkmenliği ile övünen bir tipe dönüşmüş, Orta Asya’da öteki âlemin gizli bilgileri ile donatılmış, iki kez doğan şaman tipinden Çambil’da oturup İran zulmüne karşı direnen bir hükümdara çevrilmiştir. Bu kadar uzun süre sözlü gelenekte yaşayan, değişen, dönüşen, her defasında da tarihî olaylara tepki gösteren ve yeni olgularla donatılan ikinci bir destan yoktur. Köroğlu, Türk destan geleneğinde uzun bir yol geçerek mitolojik kahramandan destan kahramanına, vergi almış şamandan gönlüne Hakkın ilham ettiği âşıka, karanlık güçlerle savaşan alpten, insanları haksızlıktan koruyan kahramana, çiltanlarla, Hz. Hızır’la, Hz. Ali’yle, on iki imamlarla konuşabilen erene kadar sürekli statü değiştirmiş, yeni yeni işlevlerle sürekli âşık, bakşı, akın, jırau, şair repertuvarında kalmayı başarmıştır. Köroğlu, Sibirya’dan başlayan tarihî yolculuğunu Balkanlar’da, Rusya’dan başlayan macerasını Kafkaslarda sürdürmüştür. Türk milletinin gönlünde taht kurduğu gibi Türkleri seven ve sevmeyen diğer kavimleri de o denli etkilemiştir ki, onlar bile Köroğlu’nu sevmiş, kendi anlatıları içine almışlardır. Birçok varyantı ve versiyonu bulunan Köroğlu Destanı hemen hemen bütün Türk halklarının sözlü edebiyatında [Ayrıca Kürt, Arap, Tacik, Gürcü, Acar (Gürcü dilinde), Ermeni, Afgan, Abaza folklorunda da Köroğlu Destanı icra edilir.] mevcuttur. Sözlü gelenekte, bugünkü şekliyle tam dört asırdan fazladır icra edilen Köroğlu Destanı âşık, bakşı, jırau/jırcı edebiyatımızın en değerli ve en önemli epik eseridir. Türklerin etno-siyasal birlik döneminden mevcut olan ancak Türklerin yayılmacılıklarıyla farklı coğrafyalarda, farklı toplumlarda bir biçimlenme geçiren Köroğlu Destanı (şimdiye kadar derlenerek yazıya aktarılan varyantlar söz konusudur) en az 17 Türk ve 8 gayri-Türk halkın halk edebiyatında yazıya aktarılmış şekliyle, hem de her halkta onlarca varyantta mevcuttur. Bundan başka Köroğlu Destanı’nı diğer dillere de tercüme edilmiştir: İngiliz, Fransız, Alman, Rus, Fars, Macar, Bulgar, Çek, Slovak. Bir destanın bu kadar çok dile çevrilmesi de yalnız Köroğlu Destanı için geçerlidir. Bu da azmış gibi, Türk milletinin içinde çok meşhur olan Köroğlu Destanı’nı hem Azerbaycan’da hem Orta Asya’da Köroğluhanlar olarak adlandırılan özel kişiler icra ederler. Bu abidenin muhteşemliği bütün varyant ve versiyonların bir araya getirildiği zaman daha açık şekilde sezilir. İşte, bu eserde Köroğlu Destanı’nın bütün varyantlarını ve bağımsız şekilde yayımlanan ayrı ayrı kollarını bir araya getirmeye çalıştık ve Köroğlu fenomenolojisinin sırrını öğrenmek istedik. Bu destanla ilgili yazılmış eserlerin çok büyük bir kısmını inceledik ve sonunda halk edebiyatı araştırmalarında kullanılan yeni bakış açısından yola çıkarak destanın temelini veya folklor terminolojisi ile söylemiş olursak arketipini oluşturan öğeyi ortaya çıkarmaya ve Köroğlu fenomenolojisinin sebeplerini açıklamağa çalıştık. Köroğlu Destanı’nın varyant ve versiyonlarında birbirini tamamlar şekilde karşımıza çıkan farklılıklar âşık, bakşı, jırau/jıtav/jırcı, şair anlatıcı ortamı bağlamında değerlendirildi. Amaç Türk dünyasının ortak değeri olan Köroğlu fenomenolojisini açıklığa kavuşturmaktır. Türk dünyasının bu büyük ve yaygın destanı 19. yy.dan başlayarak bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve çeşitli yönlerden, çok sayıda araştırmaya vesile olmuştur. Bütün bu nedenlerden dolayı bu muhteşem destan hakkında yeni bir fikir söylemenin çok zor olduğunu da itiraf etmek gerekir. Nitekim yapılan araştırmalar bir eksende dönüp durduğundan ve destanın okumaları görülebilecek olguları kapsadığından, bilimsel kurgu hemen hemen aynı yönlüdür. Bu zorluğun bilinci ile ortaya çıkan ilk kitabın bir devamı niteliğinde olan bu ikinci kitap, Köroğlu araştırmalarına katkı sağlayacak, bu fenomenolojiye ışık tutacaktır, düşüncesindeyiz. Bu küçük eserin yayımlanmasında emeği geçen başta Erol Kılınç Beyefendi olmak üzere Ötüken çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.

Fuzuli BAYAT

2008 Gaziantep

GİRİŞ

Türk destan geleneğinin ortaya çıktığı konar-göçerlik döneminin ürünü olan Köroğlu Destanı zamanla yerleşik, tarımsal kültürün hız kazandığı devrin de sosyo-ekonomik, kültürel, siyasal görüşlerini yansıtmakla Şamanlık öğelerinin baskın olduğu, tarih öncesi mitolojik kahramandan alperenlik kurumunun temsilcisine varıncaya kadar hem zaman hem de medeniyet değişmelerinin yükünü üzerinde taşıyan oldukça çok varyantlı bir yapıya bürünmüştür. Türk töresini yeniden kurma aşamasında Köroğlu konar-göçerliği savunmakla beraber eski inançlardan kopamayan, yeni çağda erenlik kültünün de etkisini hisseden bir kahramana dönüşmüştür. Kısacası, Köroğlu Bozkurtluktan sosyal adaleti koruyan kahraman’a transformasyon edilmiştir. Kahramanlık destanları büyük ölçekte sosyal zümrenin yukarı tabakası için söylenmiş, kahramanlar birer alp olmakla beraber soylu bir ailenin çocukları olarak gösterilmişlerdir. Burada bireysellik, alplık, diğerlerinden üstünlük bilinci öne çıkmakta, atla bütünleşen, toplumun bütün istek ve beklentileri ile beraber, daha çok yüksek zümrenin beklentilerini terennüm eden savaşçı psikolojisine dayalı bir kahramanlık söz konusudur. Köroğlu bu bağlamda sade halkın beklenti ve isteklerini terennüm etmekte, yüksek zümreye karşı savaşmaktadır. Hatta destanın Doğu versiyonunda o hükümdar olarak gösterilse de yine de yoksulların, ezilenlerin yanında yer almakla sosyal alt tabakanın kahramanı özelliği ile donatılmıştır. Bu tespitleri eski Sovyet dönemindeki ideolojik yaklaşımlarla karıştırmamak için sadece şunu özenle söylemekte yarar vardır ki Köroğlu ve Köroğlular, Dede Korkutlar, Manaslar, Koblandı Batırlar, Alpamışlar, Nuryung Booturlar, Edigeyler vb. her zaman halkın yanında yer almışlardır. Köroğlu bir istisna olmasa da sosyal adalet konusunda daha hassas kahramandır. Onun sosyal adalet simgesine dönüşmesi gayri-Türk halklar tarafından da benimsenmesine sebep olmuştur. O bakımdan Köroğlu Destanı Türk toplumsal yaşamının, davranış kurallarının bir ansiklopedisidir ve kültürel kimliğin oluşumunda çok katkıcı bir rol oynamıştır.

Ne yazık ki oldukça zengin ve çok çeşitli Türk destanları klasik Türk edebiyatı tarafından hiçbir zaman esin kaynağı olmamış, divan edebiyatı bu konulara bigâne kalmıştır. Sözlü kültür Türk yazılı edebiyatının ortaya çıktığı zamandan sonra onunla beraber bin yıla yakın bir süre yaşamıştır. Ancak sözlü gelenekten, özellikle de destanlardan alınan önemli bir yazılı edebiyat konusu olmamıştır. Bunun başlıca sebebi klasik edebiyatımızın millî kökler üzerinde şekillenmemiş olmasıdır. Yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından ve dış Türklerde de 17 Ekim İhtilalinden sonra Türk yazılı edebiyatı az da olsa sözlü kültürden faydalanmış, bazı konulara değinmiş, bazı konuları da yeniden işlemiştir. Köroğlu operasının yazılması, Köroğlu adlı filmlerin çekilmesi bu dönemlerden sonraya denk gelir. Genel bir bakışla Köroğlu Destanı iki büyük olgu yaşamış ve zamanımıza kadar gelebilmiştir. Bunlardan: Birincisi, mitolojik çağda ortaya çıkan batan Ay’ın oğlu ve doğan Güneş’ in simgesi olan Köroğlu’nun kurtarıcı kahraman olarak yavaş yavaş Tanrıoğlu statüsü ile donatılmış olmasıdır. Köroğlu Destanı’nın fenomenolojisi, birbirinden farklı coğrafyalarda yaratılan simgesel şekilde karanlıktan ışığa çıkan, dolayısıyla düzeni kuran mitolojik kahraman özelliğini taşımasıyla bütünleşmiştir. Karanlık, körlük ve mezar koduyla sembolleşmiş, ortaya en eski mitolojik zıtlık olan karanlık-ışık karşılaşması çıkmış ve destan gibi şekillenme döneminde de ana konu epik kurallar paradigmasında varlığını korumuştur. O bakımdan 2003’de yayımlanan birinci kitapta Köroğlu fenomenolojisinin şamandan âşığa, alpten erene geçiş merhalesi araştırıldığı halde bu kitapta daha eski katman olan Ay kültü ve Güneş miti, at ve seyislik meseleleri incelenecektir. İkincisi, Köroğlu İslamiyet’in kabulünden sonra yeni bir oluşum süreci yaşamış, mitolojik kahraman statüsünden ortaçağın epik kahramanı statüsüne geçiş yapmıştır. Özetle Köroğlu’nun epik kahraman tipi olarak şekillenmesinde ilk evvel İslamiyet’ten önceki kültürümüzün yönlendiricisi konumunda olan Şamanlığın esaslı rol oynadığını bir kez daha vurgulamak gerekir. Ancak Türk toplumu ortaçağa girdiğinde İslamiyet’in halk sufizmi katmanı bu kahramanı yeniden şekillendirmiştir. Ve Köroğlu bütün yönleri ile halk sufizminin erenlik kategorisi üzerine geçirilmiştir. Kısacası, Köroğlu eski mitolojik tefekkürden ortaçağ İslamî tefekkürüne, başka bir sözle Şamanlık olgusundan halk sufizmi düşüncesine ve alp’ten eren’e geçmiş, bu geçişte yeni olgularla donatılmıştır. Köroğlu Destanı’nı tarihî süreç içinde yeni bir yöntemle değerlendirdiğimizde anlatıcı okulunun ve anlatıcı bireyselliğinin önemini kaydetsek de yine de tarihî bütünlüğü görmemiz gerekir. Destanın bütün varyant ve versiyonlarının son şekillenme tarihi 15-17. yy. arasıdır. Bu dönem üç kıtaya hüküm eden Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü olduğu dönemdir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra gücüne, kudretine ve hükmettiği toprakların genişliğine göre Azerbaycan Safevîler Devleti gelir. Orta Asya’da dönemin en güçlü devleti Timurîler Devleti kurulmuştur. Ancak bahsedilen güçlü devlet yapılanmalarıyla beraber bu dönemlerde hızla yoksullaşan ve konar-göçerlikten yerleşikliğe geçmeğe zorlanan eski inançlarına bağlı tabakanın ayaklanmaları da aynı döneme denk gelir. 16. yy. sonları ve 17. yy. bütünüyle Osmanlı Devleti’nde ayaklanmaların ve eşkıyalığın hız kazandığı dönemdir. Azerbaycan’da ayaklanmalar, Orta Asya’da isyanlar vardır. Bütün bunlar Köroğlu Destanı’nın hem doğu hem de Batı versiyonunun ortaya çıkmasında önemli tarihî-sosyal olgulardır ve destancının belleğinde kalan sözlü tarihin destanlaşmasıdır. Ayrıca Türkiye, Balkanlar, Orta Asya ve Kafkaslar halk sufizminin yoğun kültürel etkisi altındadır. Orta Asya’da Yesevîlik, sonrasında Nakşibendîlik, Azerbaycan ve Kafkaslarda Ahilik, Safevîlik, Türkiye ve Balkanlarda Bektaşîlik, Alevîlik halk sanatçılarını etkilemiş durumdadır. Kopuz, saz, bağlama, çokur, dutar, gijak vs. eşliğinde çalıp çağıran ozanlar (bu terimi genel anlamda kullandık) halka dönük tarikatların dışında kalamazlardı. Azerbaycan ve Türkiye’de âşık muhitinin tekke kökenli olduğu hakkında araştırmalar olmasına karşılık, Orta Asya ve Doğu Türkistan’da bakşı, akın, şair okullarının tarikat kökeni hakkında hemen hemen hiçbir şey söylenmemiştir. Köroğlu’nun son biçimlenmesinde Yesevîliğin, Babaîliğin, Kalenderliğin, Bektaşîliğin önemli rolü birinci kitapta bütüncül yaklaşımla ortaya konulmuştur. Yukarıda sıralanan konuların büyük bir kısmı birinci kitapta ele alındığından bu ikinci kitapta daha çok Türk dünyasında Köroğlu fenomenolojisinin kökleri ve diğer tarafları incelenecektir. Burada şunu da söylemek gerekir ki, Köroğlu fenomenolojisinde birinci kısım, ki, şaman dünya görüşünden tasavvuf düşüncesine geçiş gibi değerlendirildi, ilk kitapta1 araştırıldı. Hazırladığımız ikinci kitapta ise bir tarafta mitolojik Köroğlu, diğer tarafta eşkıyalık konsepti bağlamında şekillenen halk kahramanı var ve amaç bu eşkıyalık kılıfına sokulmuş ve sun’î şekilde eşkıyalığa itilmiş Celalîğin ve dolayısıyla Köroğlu fenomenolojisinin toplumsal sebeplerini öğrenmektir. İkinci kitapta Köroğlu fenomenolojisini oluşturan mitolojik olgular, tarihî sosyal şartlar, devlet-toplum ilişkileri, destancıların bu sosyo-ekonomik konulara epik kural çerçevesindeki bakışları incelenecektir. Köroğlu bir geçiş, bir değişim, bir dönüşüm yaşasa da bütün hallerde sosyal, kültürel ve ekonomik düzenin koruyucusu statüsünü kaybetmemiş, en son şekillenmelerinde de adalet ve düzen, hakkanî paylaşım ilkelerinin savunucusu konumunu muhafaza etmiştir. Bunu birinde sultan olarak, diğerinde babasının intikamını alan bir kaçak olarak, bir diğerinde de kervan yollarını kesip zorbaları cezalandırarak yapmıştır. Değişmeyen, onun hak ve adaletten yana olmasıdır. Bu uzun tarih yolculuğunda mitolojik düşünce, tarihî gerçekliğin ışığında takdim edilmekle sözlü tarihe dayalı yeni bir destan türü ve yeni bir kahraman tipi ortaya çıkmıştır. Köroğlu fenomenolojisinin sırrı da buradadır.

BİRİNCİ BÖLÜM
Araştırmada Kullanılan Versiyonlar,
Varyantlar, Nüshalar, Kollar,
Müstakil Şiirler ve Efsaneler Hakkında Kısa Bilgi

Köroğlu Destanı hakkında tam tasavvur elde etmenin tek yolu Türk dünyasının hemen hemen her köşesine yayılmış, diğer etnik kültürlerce de benimsenilmiş bir fenomeni oluşturan destan, destan parçaları, masal, efsane, müstakil şiir parçalarını bir araya getirmekten geçer. Biz de doğru olan bu yolu takip ettik. O bakımdan ilk önce araştırmada kullandığımız malzemeler hakkında kısa tanıtıcı bilgi sunmakta yarar vardır. Bütün varyant ve versiyonları bir araya getirildiğinde Köroğlu Destanı’nın 16. yy.dan itibaren tam şekillendiğini ve o tarihlerden itibaren âşık, bakşı, akın, şair, jırau/jırav/jırçı repertuarında geniş yer tuttuğu ve günümüze kadar taşındığı belirlenmiş olur. Köroğlu Destanı’nın gayri-Türk ortamında icrası da tahminimizce 18. yy.dan başlamıştır. Nitekim Ermeni, Kürt, Abaza (Laz) ve Gürcü varyantlarının 18. yy. sonları ile 19. yy. başlarından değiştirilme ve tercüme yolu ile oluştuğu bilinir. Orta Asya’da Tacik, Arap, Kalmık ve Afgan varyantlarının da 18. yy.dan beri icra edildiğini söylemek mümkündür. Yapısal olay örgüsünün özelliklerine göre Köroğlu Destanı’nı Doğu ve Batı versiyonlarına ayırmak mümkündür. Bu genel bölgü, aynı zamanda araştırmayı da kolaylaştırmak içindir. Bilim adamları (A. K. Borovkov, İ. S. Braginskiy, V. M. Jirmunskiy, H. T. Zarifov, V. İ. Çiçerov, M. H. Tehmasib vb.) bu versiyonlara Azerbaycan (Türk, Ermeni, Gürcü, Kürt) ve Orta Asya (Türkmen, Özbek, Kazak, Karakalpak, Arap, Sibirya Tatarları) adını da vermişlerdir.

Türk dünyasının geniş bir coğrafiyasında sevile sevile anlatılan Köroğlu Destanı, Köroğlu masalı, Köroğlu efsaneleri, Köroğlu şiirleri en az yedi yabancı dilde icra edilen ve dünyada eşi-benzeri olmayan tek destan özelliğini korumaktadır. Burada parantez açarak söylemek gerekir ki, geçmiş sovyet folklorculuğu sovyet rejiminin dil ve halk politikasına sadık kalarak Türk lehçelerini birer dil olarak kabul ettiklerinden, Köroğlu’nun en az 15 dilde icra edildiğini yazmışlardır.2 Bizim tespitlerimize göre, Köroğlu Destanı’nın 25 halkın sözlü geleneğinde var olduğunu söylemek mümkündür. 25 halkın özgün varyantı ve her varyantın da onlarca alt varyantı ile birlikte iki yüzün üzerinde olan Köroğlu Destanı, devasa bilgi içermesi, uzun tarihsel dilim sergilemesi, derin katmanlaşması ile bir fenomen oluşturur. Bütün bu varyantların hepsini bir araya getirmek neredeyse imkânsızıdır. Ancak bu 25 varyanttan büyük bir kısmını inceleme şansımız oldu. Aşağıda tanıtım ve destanın muhteşemliğini göstermek amacıyla bu varyantlar hakkında olabildiğince kısa bilgi vermeğe çalışacağız. 1721, 1804’de ve 18.-19. yy.da tertip edilen müstakil Köroğlu şiirlerinden oluşan ve Ermeni, Gürcü, Arap alfabeleri ile yazıya alınan mecmuaları dikkate almazsak, Köroğlu Destanı hakkında ilk bilgi ve destan parçası 1830 tarihinde Tiflis Haberleri adlı gazetede yayımlanmıştır.3 Köroğlu Destanı’nın bir parçasının bu ilk yayımında kahraman şimdiki Ermenistan’ın başkenti olan Erivan’ının (Erivan/İrevan o zaman Azerbaycan şehri idi) serdarı (başı) olarak nitelendirilir. Rus yayımcılar Azerbaycan Türkleri arasında meşhur olan Köroğlu’nu iyi eşkıya olarak takdim etmişlerdir. Bu bakış açısı sonraki yayımlarda da vardır. 1840 tarihinde daha geniş bir parça İ. Şopen adlı bir meraklı tarafından St. Petersburg’da yayımlanmıştır.4 Ermeni etkisinde kalan bu meraklıya göre destan kahramanı sonradan Köroğlu adını alan Aşot Bagration’dur.5 Buna benzer birçok yanlışlıkları olan İ. Şopen, destan hakkında Rus okuyucularına ilk bilgi verenlerden biridir. Köroğlu ile ilgili masal, efsane ve destan parçalarının Azerbaycan Türkleri arasından derlenip yayımlanmasında Kafkas gazetesinin büyük rolünü de göstermek gerekir. Nitekim Kafkas gazetesinin 1846, 1847, 1853 yayımlarının sayılarında, çok sayıda Köroğlu olayı anlatılmıştır. Hatta bunlardan bazıları Gürcü aydınlarının Köroğlu’dan tercümelerini ve Köroğlu ile ilgili diğer yazıları içerir.6 Bunlardan bazıları araştırmada göz önünde bulunduruldu. Bilindiği üzere Köroğlu Destanı’nın ilk geniş neşri A.Chodzko tarafından 1842 yılında İngilizce yayımlanmıştır. Bu neşirden önce destandan parçalar Rusça yayımlanmıştır ki, bu konuda yukarıda bilgi verildi. A. Chodzko (1804-1891) önce İran’daki Rusya Misyonerler Cemiyetinde mütercim olarak çalışmış, sonra 1832-1834’lerde Reşt ve Gilan’da Rusya’nın büyükelçisi olarak görev yapmıştır. O toplam on üç yıl İran ve Kafkas’ta kalmıştır. Eseri İngilizceye çevirmede Chodzko’ya bir çok İngiliz Şarkiyatçısı ve parlamento üyesi yardım etmiştir ve tertipçi de Önsöz’de onlara teşekkür etmiştir. Bu eser kısa bir süre sonra 1843’te Almancaya O. Wolf adlı biri tarafından, Fransızcaya da G. Sand ve A. Brelieu tarafından çevrilmiştir.7 Ancak Almanca kitaba ulaşamadık. Ghodzko’nun varyantı bir müddet sonra 1856’da S. S. Penn tarafından Rusçaya çevrilerek yayımlanmıştır.8 Kısaca söylemek gerekirse A. Chodzko, Köroğlu Destanı’nı Avrupa’ya tanıttığı ve geniş okur kitlesine ulaştırdığı için çok büyük hizmette bulunmuştur. İran’da Polonyalı bir elçi olarak görev yapan Alexander Chodzko Azerbaycan Türklerinin içinde çok meşhur olan Köroğlu Destanı ile ilgilenmiş, metni Hazar Denizi kıyısında yaşayan (burası Astara, Lenkeran veya Erdebil olabilir) bir âşıktan veya âşıklardan yazıya aldırmış ve muhtemelen daha iyi anlayabilmek için nesir kısmını Farsçaya çevirttirmiş, şiirleri de Azerbaycan Türkçesinde olduğu

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Türk Kültüründe Kadın Şaman ~ Fuzuli BayatTürk Kültüründe Kadın Şaman

    Türk Kültüründe Kadın Şaman

    Fuzuli Bayat

    Şamanlık inancına göre ilk olarak kadın şamanlar vardı. Klasik şamanlık inancına göre seçilmiş olan kadın şamanlar ruhlarla çevrelenmiş dünyamızda bizleri koruyan, gözeten ve ötekilerin...

  2. Türk Kültüründe Deli ve Delilik ~ Fuzuli BayatTürk Kültüründe Deli ve Delilik

    Türk Kültüründe Deli ve Delilik

    Fuzuli Bayat

    Delilik özgürlüktür; dünyanın mantığa, kurallara sığmayan düzenine karşı marjinal bir itirazdır, akla isyan eden sorumsuz bir akıl denemesidir. Bu kitapta çok çeşitli, çok anlamlı...

  3. Dede Korkut Oğuznameleri ~ Fuzuli BayatDede Korkut Oğuznameleri

    Dede Korkut Oğuznameleri

    Fuzuli Bayat

    Fuzuli Bayat’ın uzun yıllar süren çalışmalarının neticesi olan bu kitap, kültürel kodlarımızın asırlardır bir süreklilik arz ettiğini gösterdiği gibi sosyal bilimcilere de yeni ufuklar...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni ~ Arthur PowerJames Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni

    James Joyce Büyük Yazarın Gizli Evreni

    Arthur Power

    Bir dostluğun hikayesini okuyoruz bu kitapta. İrlandayı terk etmiş, Pariste yeni heyecanların peşine düşmüş, sanatın ardında yolunu bulmaya çalışan genç bir ressam Arthur Power...

  2. Bir Hiciv Ustası Şair Eşref ~ Şerife ÇağınBir Hiciv Ustası Şair Eşref

    Bir Hiciv Ustası Şair Eşref

    Şerife Çağın

    Bu kitapta; Şair Eşref’in II. Meşrutiyet’ten önce ve sonra olmak üzere memuriyet ve yurt dışında geçen hayatı boyunca devlet adamlarıyla olan ilişkisi, özellikle II....

  3. Yazanların Okuma Kültürü ~ Mehlika Karagözoğlu AslıyüksekYazanların Okuma Kültürü

    Yazanların Okuma Kültürü

    Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek

    Tanpınar büyük bir açık yüreklilikle sanatını besleyen kaynakları bütün ayrıntılarıyla açıklamakta hiçbir sakınca görmez. Bunlar, başlangıçta Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’dir; daha sonra onları...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur