İnsan, hayata gözlerini ilk açtığı andan itibaren korkularla tanışıyor. Sonrasında çocukluktan yaşlılık dönemine kadar birçok farklı korkuyla karşılaşıyor. Kimi korkuların üstesinden kolaylıkla gelirken bazıları ömür boyu yakasından düşmüyor. Çoğu zaman kaynağını, nedenini ve tedavi yöntemini bilemediği bu korkular, insanın hayatını karartmaya devam ediyor.
Uzman Psikolog Yıldız Burkovik ve Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan, uzun yılların birikimine dayanan tecrübelerini bu kitapta bir araya getirdiler. Korkunun nedenleri, biyolojik tezahürleri, farklı korku türleri, korkuyla baş etme yolları ve tedavi yöntemlerinin yanı sıra korkuların müzikle tedavisi, psikoterapi teknikleri, bu dertten mustarip ünlülerin yaşadıkları ve fobiler sözlüğü gibi okurun ilgisini canlı tutan konulara da değindiler.
Şimdiye kadar korkular peşinizi bırakmamış olabilir… Ama artık korkularınızla aranızda bu kitap olacak!
İçindekiler
KORKU …………………………………………………………………………………….11
SUNUŞ ……………………………………………………………………………………..13
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………………….15
Birinci Bölüm
KORKU NEDİR?
KORKU VE FOBİ …………………………………………………………………..19
KORKULARIN GÖRÜLME SIKLIĞI ……………………………………22
KORKUDA CİNSİYET AYRIMI ……………………………………………22
KORKUNUN FİZİKSEL BELİRTİLERİ ………………………………..23
KORKUNUN DUYGUSAL BELİRTİLERİ ……………………………24
İkinci Bölüm
BEBEKLİKTE YAŞANAN KORKULAR
BEBEKLİKTE YABANCI KORKUSU …………………………………….30
KORKU / İHTİYAT ………………………………………………………………..32
Üçüncü Bölüm
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE KORKULAR
ÇOCUKLARIN KORKU GELİŞTİRMEMESİ İÇİN YAPILMASI
GEREKENLER …………………………………………………………………………39
KORKUYA EŞLİK EDEN BİR DUYGU: ÖFKE …………………….42
GÖK GÜRÜLTÜSÜ VE FIRTINA KORKUSU …………………….42
ALLAH KORKUSU………………………………………………………………….43
HAYVAN KORKUSU ……………………………………………………………..44
AŞAĞILANMA KORKUSU…………………………………………………….45
OKUL KORKUSU……………………………………………………………………46
AYRILIK KORKUSU ……………………………………………………………….47
KARANLIK KORKUSU ………………………………………………………….48
HASTALIK KORKUSU …………………………………………………………..49
ÖLÜM KORKUSU ………………………………………………………………….50
Dördüncü Bölüm
ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ KORKULAR
SINAV KAYGISI VE KORKUSU ……………………………………………56
ELEŞTİRİLMEKTEN, HATA YAPMAKTAN KORKMAK ……57
KARŞI CİNSTEN ARKADAŞ EDİNEMEME KORKUSU …..58
Beşinci Bölüm
YETİŞKİNLİKTE YAŞANAN KORKULAR
GELECEK KORKUSU …………………………………………………………….63
SORUMLULUK KORKUSU …………………………………………………..63
CİNSEL KORKULAR ……………………………………………………………..64
EVLİLİK VE ALDATILMA KORKUSU ………………………………….65
Altıncı Bölüm
YAŞLILIK DÖNEMİ VE
YAŞLILARDA GÖRÜLEN KORKULAR
YAŞLILIKTA BEDEN SAĞLIĞININ BOZULMASI …………….72
YAŞLILIKTA ROL DEĞİŞİMİ ……………………………………………….72
YAŞLILIKTA DARALAN SOSYAL ÇEVRE ……………………………74
YAŞLANMA KORKUSU …………………………………………………………75
DEMANS HASTALARINDA KORKU ………………………………….75
Yedinci Bölüm
TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL KORKULAR
DOĞAL AFETLERDEN KORKMAK …………………………………….79
SAVAŞ VE TERÖR KORKUSU ………………………………………………81
KORKU KÜLTÜRÜ VE KÜLTÜREL KORKULAR ……………….82
KORKU HİKÂYELERİ KİŞİLERİ NASIL ETKİLİYOR? ………83
BATIL İNANÇLAR ………………………………………………………………….85
Sekizinci Bölüm
KORKULU RÜYALAR, KÂBUSLAR VE
KARABASANLAR
KORKULU RÜYALAR …………………………………………………………….89
RÜYALARIN YOL AÇTIĞI DUYGULAR ……………………………..90
KÂBUSLARIN NEDENİ ………………………………………………………..91
Dokuzuncu Bölüm
PSİKİYATRİK KÖKENLİ KORKULAR
KALP KRİZİ GEÇİRME KORKUSU,
FELÇ OLMA KORKUSU VE ÇILDIRMA KORKUSU…………97
FACİALARDAN ARTA KALAN:
HATIRLAMA KORKUSU ………………………………………………………99
İNSAN KORKUSU …………………………………………………………………102
KORKUDAN KORKU ……………………………………………………………103
DÜŞÜNCEDEN KORKU……………………………………………………….104
YÜKSEKLİK KORKUSU …………………………………………………………106
CİN KORKUSU ………………………………………………………………………108
“BU ANI DAHA ÖNCE YAŞAMIŞTIM” ……………………………….111
PSİKOTİK DURUMLARDA KORKU …………………………………..112
ÇİRKİNLİK KORKUSU …………………………………………………………115
ŞİŞMANLAMA KORKUSU ……………………………………………………116
Onuncu Bölüm
KORKUNUN NEDENLERİ VE BİYOLOJİSİ
CAHİL CESUR OLUR ……………………………………………………………122
KÜÇÜK HANS ATLARDAN NİÇİN KORKUYORDU? …….124
KORKU DA ÖĞRENİLİR ……………………………………………………..125
KAFATASININ İÇİNDEKİ ET PARÇASI …………………………….126
BEYNİN KABUĞU VE KABUĞUN ALTI …………………………….129
ŞAKAKSIZ, YÜREKLİ, HUZURLU AMA……………………………..132
JAMES BOND SENDROMU ………………………………………………..133
BEYİN KABUĞUNUN ÖNEMİ ……………………………………………137
HİPOTALAMUS: DUYGULARIN İFADESİ VE
HORMON SALGILARININ YÖNETİLDİĞİ MERKEZ …….138
SİNİR SİSTEMİNİN ÖZERK BÖLGESİ: KORKU,
ÇARPINTI, NEFES DARALMASI, TİTREME, TERLEME …..139
SİNİRLER ELEKTRİK İLETİR, KİMYEVİ MADDE
SALGILAR ………………………………………………………………………………..142
On Birinci Bölüm
KORKUYLA BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
GÜVEN DUYGUSU ……………………………………………………………….149
CESARET ………………………………………………………………………………….151
GEVŞEME EGZERSİZLERİ ……………………………………………………152
KORKULARDA ETKİLİ OLABİLECEK BİTKİLER………………154
On İkinci Bölüm
KORKULARIN TEDAVİSİ
NE ZAMAN PROFESYONEL
YARDIM ALMAK GEREKİR? ………………………………………………..157
PSİKOLOG VE PSİKİYATRİSTİN
TEDAVİDEKİ ROLLERİ …………………………………………………………159
On Üçüncü Bölüm
KORKU TEMELLİ HASTALIKLARDA
KULLANILAN PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ
PSİKOANALİZ ………………………………………………………………………..163
SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA
(DAVRANIŞÇI TERAPİ) ………………………………………………………..165
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ YAKLAŞIMI ……………………166
EMDR TEKNİĞİ …………………………………………………………………….176
TRAVMATİK YAŞANTI VE KORKULAR ……………………………..176
EMDR NASIL YARARLI OLUR? …………………………………………..179
KLİNİK UYGULAMA VE EMDR ………………………………………….183
EMDR UYGULAMASININ NÖROFİZYOLOJİK
ÇERÇEVESİNE BAKIŞ …………………………………………………………..186
On Dördüncü Bölüm
KORKU TEMELLİ HASTALIKLARDA
İLAÇ TEDAVİSİ
SEROTONİNİ ETKİLEYEN İLAÇLAR VEYA
MUTLULUK HAPLARI ………………………………………………………….192
ADRENALİN VE KORKUNUN BEDENSEL
BELİRTİLERİNİ GİDEREN İLAÇLAR …………………………………193
GABA’YI ARTTIRAN İLAÇLAR VEYA
YATIŞTIRICILAR ……………………………………………………………………195
On Beşinci Bölüm
KORKU BOZUKLUKLARINDA MÜZİKLE TEDAVİPRATİK TAVSİYELER ……………………………………………………………..208
On Altıncı Bölüm
KORKU DOLU MEŞHURLAR
KORKUNUN HAYATINIZI ZEHİR ETMESİNE
İZİN VERMEYİN! …………………………………………………………………..217
On Yedinci Bölüm
KORKU İLE İLGİLİ BİRKAÇ SORU
EKLER
FOBİLER SÖZLÜĞÜ ………………………………………………………………225
EK-1 PANİK AGORAFOBİ ÖLÇEĞİ …………………………………….231
EK-2 LIEBOWITZ SOSYAL FOBİ SEMPTOM SKALASI …….241
EK-3 KENDİNİ DEĞERLENDİRME ANKETİ ……………………243
EK-4 YALE-BROWN OBSESİF KOMPÜLSİF
SKALASI (Y-BOCS) …………………………………………………………………247
KAYNAKLAR……………………………………………………………………………253
KORKU
Korkuyorum anneciğim nerde ellerin
Bu gecelerden ki kalbe aşina.
Havalarda büyük misafirlikler dolaşıyor
Korkuyorum, değerken karanlığın hayatına.
Korkuyorum anneciğim nerde ellerin,
Bu binalardan ki yaşamaz.
Yüzüme mesafelerle temas eder
İnce bir serinlik uykudan daha az.
Korkuyorum anneciğim nerde ellerin,
Bu adamlardan ki çalışmakta.
Sabahın temiz ışıkları
Yükselmiş bayraklar uzakta.
Korkuyorum anneciğim ellerin nerde
Okşa benim saçlarımı rüyaya bedel.
Garip ninnilerle uyut beni
Korkuyorum yaşamaktan ki çok güzel.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Birinci Bölüm
KORKU NEDİR?
“Korku nedir, utanma nedir bilen bir adam için
daima bir kurtuluş yolu vardır.”
– Sophokles
Korku ve Fobi Korku, Latince phobos kelimesinden türemiştir. Gerçek bir tehlikenin veya bir tehlike düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusudur. Birçok olumsuz tepkinin kökeninde korku vardır. Korkuyu deneyimlemektense, kızgınlık, bunalım, çekilme veya cezalandırma şeklinde alışıldık ve bildik bir tepki vermek daha kolay gelir insana.1 İnsanoğlu binlerce yıldır korkuyu yaşamaktadır. Her şey bilinmeyenden, yani gök gürültüsünden, şimşekten, yıldırımdan korkarak başladı. Sonra ortaçağda büyüler, cadılar, engizisyon mahkemeleri çıktı insanoğlunun karşısına. Engizisyon mahkemeleri birçok kişiyi cadı olduğu ve şeytanla işbirliği yaptığı gerekçesiyle yakarak öldürdü. Ortalık yerlerde yakılan insanlar, kesilen kelleler halkta hep korku ve dehşet duygusunun oluşmasına yol açtı. Sihir ve büyü yapan rahipler ve din görevlileri ise insanlarda dehşet uyandırdı. Birçok kişi, onların tabiatüstü güçler taşıdığına, insanları etkileyen gizli güçlerle yakın ilişkide olduğuna inanmaya başladı. İbrani kaynaklarında, yabancı halklardan duyulan korkunun yol açtığı büyü uygulamalarından söz edilir:
Ayrıca Mısır, Hint, Yunan ve Roma kaynaklarında ve İslam dininde de büyüden bahsedilir. İnsanların en büyük korku nesnelerinden biri büyüdür. Nitekim günümüzde bile büyü, birçok insan için en başta gelen korku sebeplerinden biridir. Hâlâ karabüyülerden, akbüyülerden söz edilmekte; satanistlerce yapılan veya yapıldığı öne sürülen ayinlerden korku ve kaygı duyulmaktadır.
Fobi ise gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı duyulan aşırı korku ve durumdan kaçınma davranışında bulunma halidir. Fobik kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştıklarında aşırı anksiyete (kaygı) duyarlar. Yaşadıkları korkunun saçma olduğunun farkındadırlar, ancak mantık ve düşünce yoluyla korkularını engelleyemezler. Söz konusu korkular, fobik kişilerin günlük hayatlarında bozulmaya neden olur. Gerçek korku, bizi ne zaman harekete geçmemiz gerektiği konusunda uyarır, bu anlamda bir tür uyarandır. Fobiler ise bizleri kısıtlar, engeller ve mantıkdışı tepkiler duymamıza sebep olur. Fobide yaşanan korku hissi iyice aşırılaşır. Korku duygusu zihinde başlar, yaşanan olayla birlikte duygusal tepki açığa çıkar ve benzer durumlara yönelik yoğun bir endişeye dönüşür. Fobik tepkiler genellikle çocuklukta öğrenilir. Bununla beraber hayatın herhangi bir döneminde de görülmeye başlayabilir.
Zamanımızda fobi çeşitlerini saptamaya yönelik çalışmalar yapılıyor. Tespit edilen fobilerin sayısı ise her geçen gün artıyor.2 Sanki insanlık, zaman geçtikçe korkularını yenmek yerine yeni korkular üretiyor gibidir. Genel itibariyle fobiler başlıca üç gruba ayrılabilir: Agorafobi: Eskiden yalnızca meydanlardan, açık alanlardan korkmak olarak değerlendirilen agorafobi; daha geniş açılımlı bakıldığında yalnız başına kalmaktan, tek başına sokağa çıkmaktan, (kişinin yardım alamayabileceği veya kaçmasının zor olabileceği) cadde, pazaryeri, sinema, tiyatro, köprü, tünel gibi kalabalık yerlerde bulunmaktan korkmak anlamına gelir. Kişi genellikle böyle yerlerde tek başına bulunmaktan kaçınır. Mutlaka bulunması gerekiyorsa da yanına aileden birini veya bir arkadaşını alır.
Agorafobikler kalabalıkta bayılmaktan, kontrollerini kaybetmekten, kalabalık içinde sıkışıp kalmaktan korkarlar. Agorafobi, ilerleyen aşamalarda panik bozukluğuna dönüşebilir. Yaşanan kaygının altında pek çok neden yatabilir ve bu nedenler kişiden kişiye değişebilir. Bu yüzden, agorafobiyi tek bir sebebe bağlayamayız.
Özgül Fobi: Özgül bir nesne ya da durumun varlığıyla veyahut bununla karşılaşacak olma beklentisiyle başlayan aşırı ve anlamsız korkudur. Uçak, asansör, gemi, sinema, tiyatro gibi kapalı yerde bulunmaktan; çeşitli hayvanlardan, yükseklikten, kan görmekten korkmak gibi fobiler bu başlık altında ele alınabilir. Genel anlamıyla, belli nesne veya durum karşısında duyulan aşırı korkudur. Fobik uyaranla karşılaşılınca birden anksiyete (kaygı) tepkileri ortaya çıkar. Tepkiler panik atağı halini alabilir. Kişi yaşadığı korkunun aşırı düzeyde ya da anlamsız olduğunu bilir. Yine de bu durumlarla karşılaşmamak için kaçınma davranışına girer. Bu türden fobiler, kişinin sosyal yaşantısını ve çalışıyorsa mesleki işlevselliğini ciddi biçimde bozar.
Sosyal Fobi: Temel özelliği başka insanların da bulunduğu ortamlarda hata yapma, başka kişiler karşısında küçük düşme korkusu olan sosyal fobi, ilk kez Isaac Marks tarafından tanımlanmış bir psikiyatrik bozukluktur. Sosyal çevre içine çıkıldığında yaşanan korkudur. Kişi, topluluk içinde yemek yeme, konuşma yapma, yazı yazma gibi durumlarda kendisini küçük düşürecek veya utanç duyuracak biçimde davranacağından endişelenir. Sosyal fobi korku ve kaygının birleşip iç içe geçmesine dayalı bir durum olduğu için, olumsuz duyguların olumlu duygulara hâkim olmasıyla şekillenir. Sosyal fobik kişi, korkusu sebebiyle sosyal etkinliklerden kaçınabilir, karşısına çıkan fırsatları kaçırabilir, hatta işiyle ilgili bir terfiden bile vazgeçebilir.
Korkuların Görülme Sıklığı
Korku, doğumdan ölüme kadar her dönemde sık rastlanan bir durumdur. Özellikle bebeklikten ergenlik dönemine kadar olan yıllarda daha yoğun yaşanan bir durumdur. Araştırmalar, çocukların yüzde 90’ının, gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını göstermektedir. Bu nedenle çocuklardan, kayıtsız şartsız korkusuz olmalarını beklemek çok gerçekçi değildir. Korkunun yanı sıra fobiler de birçok yaş grubunda yaygın olarak görülür. Araştırmalar, toplumda yüzde 10 oranında fobik insan olduğunu göstermektedir. Bunlara, araştırmalara yansımayan vakalar da eklenince, toplumda fobilerin görülme sıklığının yüzde 25 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Araştırmalarda fobiye rastlanma sıklığının beklenenden düşük çıkmasının en önemli nedeni, bu kişilerin hastalıklarının farkına varmamaları ve tedaviye başvurmamış olmalarıdır.
Korkuda Cinsiyet Ayrımı
Kızlar erkeklerden daha fazla korku duygusuna meyillidir.3 Bunun sebebi belki de ebeveynlerin kızları erkeklere nispeten daha bağımlı olmaya itmesidir. Birçok toplumda, kızların herhangi bir şeyden korkmaları normal bir durum olarak görülürken, erkeklerin korkuları kabul edilemez olarak algılanır. Bunda “erkekler korkmaz” anlayışı etkilidir.
Türk toplumunda da uzun yıllar hâkim olan temel düşünce, “erkekler korkmaz, ağlamaz” şeklindedir. Halen bu düşüncenin izlerini taşıyan yaklaşımlar görülmekle birlikte, günümüzde pek çok sağlıklı yetişkin, erkeklerin de korkabileceği, ağlayabileceği bilinciyle hareket etmektedir. Yukarıda andığımız görüş, büyük ihtimalle, kızların erkeklerden daha zarif ve daha duygusal olduğu düşüncesinden kaynaklanan bir korumacılık tablosudur. Bu şartlanma, günümüzde artık kırılma aşamasındadır.
Korkunun Fiziksel Belirtileri
• Çarpıntı (kan basıncı ve kalp atışının artması)
• Yüz kızarması
• El ve vücutta titreme
• Terleme
• Tükürük salgısının azalması
• Kas gerginliği
• Başın çeşitli yerlerinde basınç hissi (bazen sağa ya da sola
doğru kafanın sarkmaya başlar gibi olması hissi)
• Baş ağrısı
• Nefes darlığı
• Tıkanma hissi
• Ağız kuruluğu
• Gözbebeklerinin büyümesi
• Yutkunma güçlüğü
• Sık sık idrara çıkma
• İştahsızlık
Mide ve bağırsak sorunları
• Bulanık görme
• Vücut ısısında ani değişim
Korkunun Duygusal Belirtileri
Çeşitli uyaranların sebep olduğu duygusal tepkiler, fiziksel tepkilerden daha karmaşık bir yapı gösterir. Korku da, duygusal yapımız üzerinde bu türden bir etkiye yol açar. O nedenle, korku anında ortaya çıkan belirtileri maddeler halinde sıralamak yerine, izah etmek daha doğru olabilir. Korku, kişinin olaylara verdiği farklı tepkilerle şekillenir; bunların en baskını ise duygusal tepkilerdir. Korku anında gösterilen tepkiler kişiye özgüdür, bireyseldir. Bununla birlikte bireylerin gösterdikleri korku tepkileri büyük ölçüde benzerlik taşır. Korkunun en belirgin duygusal tepkilerinden biri, huzursuzluk hissi ve kaygıdır. Huzursuz olan kişi, duyduğu tedirginliğin ve endişenin birleşmesiyle heyecanlanır, bunun sonucunda birtakım dengesiz davranışlar gösterebilir. Korkunun yol açtığı duygusal belirtilerden biri de öfkedir. Diğer duygular gibi öfke de düşünce sonucunda açığa çıkar, birdenbire kendiliğinden oluşmaz. Kimi zaman duyguların aniden ve sebepsizce ortaya çıktığı düşünülür.
Oysa mutlaka bunun altında yatan bir sebep vardır. Korkan bir insanın, öfkeye dayalı tepkiler göstermesi olasıdır. Eğer kişi mükemmeliyetçi bir yapıya sahipse ya da rekabetçi bir tarzı varsa, korktuğu için kendisine öfkelenir. Kendisine göre doğru olmayan bir tepki geliştirdiği için sinirlenir ve bu siniri gerek kendisine gerekse etrafa yansıtır. Korku anında hissedilen heyecan duygusu, bedensel tepkilere dönüşüp titreme, bayılacak gibi olma, kızarma, nefes alamama, kalp çarpıntısı gibi durumlarla bedensel olarak da açığa çıkar. Bu belirtiler, kişinin çaresizlik ve güçsüzlük duygusu yaşamasına sebebiyet verir.
Dolayısıyla çekingenliğin yapıtaşları kendini her alana yerleştirmeye başlar. Korku nedeniyle, kişide kendini küçük görme duygusu ve kendini aşağılama davranışı da ortaya çıkabilir. Bu duyguyu bastırma çabası içine giren kişi, söz konusu duygulara hâkim olamadıkça kaçınma davranışı, öfke-kızgınlık hissi ya da tam tersine umursamazlık davranışları sergilemeye başlar. Korku anında verilen tepkiler bazen yavaş yavaş açığa çıkar, bazen de zincirden boşanmışçasına hızlı bir patlama şeklinde görülür. Önemli olan duyguların kişiyi yönlendirmemesi, aksine kişinin kendi duygularını yönetmesi ve doğru zamanda, doğru yerde, doğru tepkileri verebilmesidir.
İkinci Bölüm
BEBEKLİKTE YAŞANAN KORKULAR
“Saygı olan yerde korku olur,
ama korku olan yerde her zaman saygı olmaz.”
Platon
Bir bebek için en güvenli yer, annesinin karnıdır. Orada ihtiyacı olan her şeye sahiptir. Korunur, beslenir, kontrol edilir… Kendisine herhangi bir zarar gelmeyecek durumdadır. Bir nevi korkusuz, kaygısız, tasasız bir yuvadır anne karnı bebek için. Ancak vakti geldiğinde, bu güvenli yuvadan çıkması gerekir. İşte o zaman, son derece savunmasız bir halde gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalır. Işığı görür, doktorun poposuna attığı şaplakla dünyaya gözlerini açar. Hem de ne açış! Çığlık çığlığa, avazı çıktığı kadar bağırarak çeker akciğerlerine havayı.
Ve ilk acıyı orada tadar bebek. Güven dolu, sımsıcak bir yerden soğuğa ve açık alana çıkmıştır artık. Birdenbire kendisini saran yeni koşullarla şaşkına dönen ve korkan bebeği, yine annesinin kolları ve bedeni bir güven örtüsü gibi sarar. Bu, bebeğin öğrendiği ilk şeydir: Ağladığı zaman annesinin güven dolu kollarına kavuşacaktır. Bebeğin ağlaması çoğu zaman bu güven duygusunu istemesinden kaynaklanır. “Duygusal gelişimin ifadesi bebeklikten başlayıp ergenlikte gelişmeye devam eden bir süreçtir,” diyen Psk. Dr. Sevim Cesur; mutluluk, öfke, üzüntü ve korkudaki değişimlerin, bebeğin bilişsel kapasitesini yansıttığını ve sosyal işlevlerinde olduğu kadar hayatta kalma işlevlerine de hizmet ettiğini ifade etmektedir.
Çocuk yavaş yavaş konuşmaya başlayıp kendini ifade sürecine girince, duygusal tepkilerini sözel olarak da dile getirir.
Bebeklik döneminde yüksek sesten ve fiziksel desteğin aniden yitirilmesinden korkulması doğaldır. Bebeğin yaklaşık olarak 8. ayda geliştirdiği ve 1-1,5 yıl kadar sürebilen yabancı korkusu da normal kabul edilir. Ancak bu korku, bazı çocuklarda kalıcı olma eğilimi gösterebilir. Bu nedenle ebeveynler, yabancı korkusunun kalıcı olmasını önlemek adına tedbirli olmalıdır.
“Korku tepkileri beş ila dokuzuncu aylarda oluşmaya ve görülmeye başlar”6 ve korkunun en çok yaşandığı dönem, 3-11 yaşları arasıdır. Yine çocukların yaşadığı korkular, çeşitli yaşlara göre değişir ve her çocuk için aynı değildir. Üç yaşındaki bir çocuk için korku uyandıran unsurlar, çevresinde gördüğü nesne, kişi ve olaylardır.7 Çocuğun yaşı büyüdükçe, korkuları yetişkin profiline biraz daha yaklaşır. Örneğin okulda başarısızlık korkusu gibi sosyal korkularda artış görülürken, hayali nesnelerden duyulan korkular azalır. Bunun başlıca nedeni, zihinsel yeteneklerin gelişmesidir.
Bebeklikte Yabancı Korkusu
Bebekliğin ilk dönemlerinde, tehlikeli durumlara karşı kendini koruma becerisi gelişmediğinden, bebeklerde korku çok nadir görülür. Bebekler kendilerine bakan kişiye güvenmek zorundadırlar.9 Tıpkı öfke gibi korku da, 6. aydan itibaren ortaya çıkar. Emeklemeye yeni başlayan çocukta yükseklik korkusu oluşur. En çok rastlanan korku ifadesi de, yukarıda da kısaca değindiğimiz, tanınmayan yetişkinlere karşı gösterilen “yabancı anksiyetesi”dir. Her zaman bir tepki biçiminde ortaya çıkmasa da, bebekler ve küçük çocuklar yabancılardan çekinirler. Bu durum çeşitli faktörlere bağlıdır: Bebeğin mizacı (bazı bebekler daha korkusuzdur), yabancılarla olan geçmiş deneyimler ve bebek ile yabancının karşılaştığı ortam gibi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.