Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kore / Güney’in ve Kuzey’in Yeni Tarihi
Kore / Güney’in ve Kuzey’in Yeni Tarihi

Kore / Güney’in ve Kuzey’in Yeni Tarihi

Ramon Pacheco Pardo, Victor Cha

“Bu kitap, iki Kore’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra keskin bir şekilde ayrılan yollarında gösterdikleri olağanüstü ve ‘esrarengiz’ direncin ilginç tarihini anlamak isteyen herkesin mutlaka…

“Bu kitap, iki Kore’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra keskin bir şekilde ayrılan yollarında gösterdikleri olağanüstü ve ‘esrarengiz’ direncin ilginç tarihini anlamak isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Bu kitap sadece Kore uzmanları ve analistlerine değil, Blackpink hayranlarından turistlere ve uluslararası ilişkiler öğrencilerine kadar yarımadayı daha iyi tanımak isteyen herkese hitap edecek.”

Jeongmin Kim, Korea Pro Yayın Yönetmeni ve NK News Başmuhabiri

Kore kültürü tüm dünyada o kadar hızlı yayıldı ki Kore’nin Uzakdoğu’nun bir parçası olduğu neredeyse unutuldu. Aradaki fiziksel mesafe yerli yerinde duruyor olsa da Korece şarkılara eşlik edip, dizi repliklerini ezbere bilecek kadar Kore kültürüne hâkim bir gençlik ortaya çıktı. Yakın bir zamana kadar Amerika’nın yön verdiği dünya kültür sahnesinde artık Asyalılar başrolde. Ancak bu gelişmelerin hepsi Kore’nin yalnızca bir tarafı sayesinde oldu: Güney Kore. Dünyaya pazarladığı bu göz alıcı kültür ve sanat hayatına ev sahipliği yapmanın yanı sıra, oturmuş demokrasisi ve güçlü ekonomisiyle de dikkat çekiyor ve böylece adını gelişmiş ülkeler listesine yazdırıyor. Sınır komşusu ve ezelî rakibi Kuzey Kore ise dünyanın en otoriter rejimlerinden biriyle yönetiliyor, pek çok ölçüte göre yoksul bir ülke ve daha çok iktidardaki Kim ailesiyle tanınıyor. Ancak her iki Kore de benzersiz bir ortak tarihi paylaşıyor.

Victor Cha ve Ramon Pacheco Pardo, modern Kore tarihini 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar getirirken, yıllar süren araştırma ve gözlemlerini çarpıcı anekdotlarla okurlara sunuyorlar. Odağına yalnızca Güney Kore’yi alan genel eğilimin aksine Kuzey Kore’yi derinlemesine analiz edip, Güney Kore’yle arasındaki uçurumun sebeplerini ortaya koyuyorlar. Bu kapsamlı eser, Güney ve Kuzey Kore’nin birleşme ihtimalini gerçekçi bir şekilde değerlendirip olası bütün senaryoları gözler önüne sererken, iki Kore hakkında söylenegelen bütün klişelerin ötesine geçiyor.

*

İçe Dönük Kuzey Kore

Kim Jong-un göreve geldiğinde henüz 30 yaşında değildi ve okul yıllarının bir kısmını İsviçre’de yatılı bir okulda geçirmişti. Okulda, tam olarak popüler olmasa da hatta çoğu kişi onun utangaç olduğunu düşünse bile, sınıf arkadaşlarıyla kesinlikle iyi geçiniyordu. Sınıf arkadaşları Kim’in oynamayı ve izlemeyi çok sevdiği basketbola olan tutkusunu canlı bir şekilde hatırlıyorlar. NBA süperstarı Michael Jordan’ın idolleri arasında olduğu söyleniyor. Kısacası Kim’in okul yılları, Kuzey Kore’de büyümüş olan babası ve büyükbabasına kıyasla çok farklı bir ortamda geçmişti. Bazı analistlere göre bu durum Kim’i Kuzey Kore’yi geçmişte Çin ve Vietnam’ın yaptığı gibi açmaya daha istekli hâle getirebilirdi. Sonuçta, özellikle Çin ama aynı zamanda Vietnam da dış ilişkilerde daha bağımsız aktörler hâline gelmişti ve açılma süreçlerinin getirdiği zenginlikler sayesinde iç siyasette daha fazla hareket özgürlüğüne sahipti. Gerçekten de Kim göreve geldikten kısa bir süre sonra Kuzey Kore ABD ile bir anlaşma imzaladı. Şubat ayının son gününde kabul edilen ve “Artık Gün” olarak adlandırılan anlaşma, Altı Taraflı Görüşmeler yıllarındaki diplomasiye geri dönüş vaat ediyor gibiydi. Belki de Kim, babasınınkinden farklı bir yol izlemeye istekliydi. Ancak anlaşmanın mürekkebi henüz kurumamışken ve Pyongyang’a yönelik uluslararası yaptırımların ihlal edileceğine dair tekrar tekrar yapılan uyarılara rağmen, genç Kuzey Kore lideri uydu fırlatma hazırlıklarına devam etti. Dahası, babasının son iki yılında askıya aldığı füze testlerine Kim yeniden başladı.1 Üstüne üstlük, Şubat 2013’te Kuzey Kore, 2009’dan bu yana ilk kez üçüncü nükleer testini gerçekleştirdi. O zamana kadar, Obama yönetimi en genç Kim’in ülkenin nükleer silah programından vazgeçmeye niyeti olmadığını anlamıştı. Böylece, ABD için daha acil olan konulara odaklanarak Kuzey Kore ile diplomasiye mesafeli dururken yaptırımları artırmaya yönelik bir “stratejik sabır” politikası uyguladı. Obama’nın politikası Kim’in iç politikaya yaklaşımıyla doğrulanmış gibi görünüyordu. Kim, ülkenin 1960’ların sonlarından bu yana görmediği türden tasfiyelere girişti. Birçok kişi, diktatoryal bir rejimin gerektirdiği acımasız politikalarda, özellikle de bir miktar Konfüçyüsçülükle yoğrulmuş bir rejimde genç bir lider olarak hayatta kalabileceğinden şüphe duyuyordu. Rejim içinde Kim’in yerini almak, belki de kan bağı nedeniyle onu kukla bir lider olarak bırakmak isteyenler elbette olacaktı. Bir anlamda Kim’in konumu, Kuzey Kore’de ülkenin gidişatıyla ilgili tartışmaların yaşandığı bir dönemde tasfiye kampanyaları yürüten büyükbabasınınkinden çok da farklı değildi. Kim’in tasfiye kampanyasını yürütme hızı ve acımasızlığı, kesinlikle iktidarını pekiştirme konusunda aceleci olduğunu gösteriyordu. Kore Halk Ordusu’ndan, farklı bakanlıklardan, elçiliklerden veya partiden onlarca yaşlı yetkili görevden alınmıştı.2 Hepsinden öte, Aralık 2013’te Kim, Jang Song-thaek’i bir Politbüro toplantısında kamuoyuna açık bir şekilde tutuklattı. Jang’ın tutuklanması Kuzey Kore devlet yayıncısı tarafından gösterildi. Bu, en azından 1970’lerden bu yana bir siyasi figürün tutuklanmasının televizyonda gösterildiği ilk seferdi. Birkaç gün sonra, Jang yargılandı. Yargılamanın ertesi günü ise idam edildi.3 Jang, Ulusal Savunma Komisyonu başkan yardımcısı ve Kim Jongun’un amcasıydı. Çin liderliğine yakın olduğu ve Çin tarzı ekonomik reformları askeri gücün artırılmasına tercih ettiği söyleniyordu. Jang’ın bu kadar açık bir şekilde görevden alınması ve idam edilmesi, net bir mesaj gönderdi: Kim, Kuzey Kore için planlarına karşı çıkan herkesi ortadan kaldırmaktan çekinmeyecekti. Kim, Kuzey Kore rejiminde başka kimsenin gölgesinde kalmaya niyetli değildi. “Monolitik Bir İdeolojik Sistemin Kurulması için On İlke”yi güncelleyerek babasının adını da ekledi. Kendi kişi kültünü başlatmadı, ancak büyükbabasının ve en önemlisi ona Kuzey Kore’nin lideri olarak meşruiyet kazandıran babasının kültünü daha da güçlendirdi.4 Kim, Kuzey Kore için çok az zamanı olan Çin lideri Xi Jinping ile görüşmeyi reddetti. Kuzey Kore perspektifinden bakıldığında bu, ülkenin ana velinimeti olmaya devam eden Çin’den bağımsızlığın bir göstergesiydi. 2015 yılında Kim, Kuzey Koreli kadınların yanı sıra erkekler için de zorunlu askerlik uygulamasını başlattı.5 Bu, Kim Jongil tarafından başlatılan toplumun askerîleştirilmesi politikasının bir devamı niteliğinde olduğu izlenimini veriyordu. Kim aynı zamanda kendisini modern bir lider olarak göstermek istiyordu. Kuzey Kore’nin resmî medyası düzenli olarak Kim’in ekonomiyi modernleştirmeye yönelik öğütlerini yayınladı. Kim, hız trenine binerken veya bir sahil tatil köyünde gibi “günlük” ya da rahat ortamlarda tasvir ediliyordu. Eşi Ri Sol-ju, devlet medyası tarafından bu ünvanla tanıtıldı ve kendisine ait bir kamusal gündemi vardı. Bu, Kuzey Kore için duyulmamış bir şeydi. Kim, babasının durağan imajından uzaklaşmak ve kendisini “halktan biri” olarak göstermek isteyen diğer ülkelerin siyasi liderlerinin tarzını takip etmek istiyordu. Ayrıca, Kim Mart 2013’te parti Merkez Komitesi’nin Genel Kurul Toplantısı’nda resmî olarak Byeong jin ya da “paralel kalkınma” çizgisini tanıttı.6 Bu, ülkenin ekonomisinin ve aynı zamanda nükleer caydırıcılığın geliştirilmesine atıfta bulunuyordu. Diğer tedbirlerin yanı sıra, Kuzey Kore’de 400’den fazla devlet onaylı pazarın serbestçe faaliyet göstermesine izin verilecekti.7 Kuzey Koreli kaçaklar, Çin’den gelen veya Çin üzerinden geçen mal çeşitliliğinin ve sayısının arttığını bildiriyorlardı.8 O dönemde Kuzey Kore’de yaşayan yabancılar—ülke nüfusunun küçük bir kısmı olmasına rağmen değerli bir bilgi kaynağıydılar—BM, ABD ve AB tarafından hazırlanan yaptırım listesinde yer alan ürünler de dahil olmak üzere her türlü ürünü satın almanın kolay olduğunu belirtiyorlardı.9 Devlet medyası, Byeongjin çizgisi, yeni ekonomik projeler ve Kim’in ülke çapındaki rehberliğine dair haberleri iki katına çıkarmıştı. Ayrıca, Kim Mayıs 2016’da Kore İşçi Partisi’nin yedinci kongresini topladı. Bu, 1980’den beri gerçekleştirilen ilk kongreydi. Bu, grup yönetimi iddiasını güçlendirmeye yardımcı oldu. Ve her ne kadar Kuzey Kore’yi yöneten Kim olsa da kongre aynı zamanda aradan geçen yıllarda Kuzey Kore’nin ilerlemesini değerlendirme aracıydı.10 Aslında, yabancı gazetecilere ilk kez kongrenin bazı bölümlerine erişim izni verildi. Ocak 2012’de Associated Press’in Pyongyang’da bir büro açmasına izin verilmiş olması —bunu başaran ilk ABD’li kuruluş— düşünüldüğünde, bu durum o kadar da sıra dışı değildi. Ajansın muhabiri Jean Lee, her ne kadar kısıtlamalar ve sürekli gözetim olduğunu kabul etse de çalışmalarını nispeten özgürce yürütüyordu.11 Pyongyang için yabancı medyanın varlığı, ülkenin daha gerçekçi bir görünüm sunmasına hizmet ediyordu. Yine de Kim’in izin verdiği açıklık derecesi abartılmamalıdır. 2010’lu yıllarda Pyongyang’da ikamet eden iki yabancı bunu analiz etmek için imrenilecek bir konumdaydı: her ikisi de geçmişte Çin’de yıllarca yaşamışlardı ve bu nedenle toplumsal davranış ve özgürlükler söz konusu olduğunda genellikle bir araya getirilen iki ülke arasında karşılaştırma yapmak için iyi bir konumdaydılar. Verdikleri karar çarpıcı bir şekilde benzerdi: Kuzey Kore, sıradan insanlarla sohbet etmek ya da onlarla etkileşime geçmek söz konusu olduğunda Çin’in çok gerisinde kalıyordu. Çinliler genellikle fikirlerini söylemekte özgürken, Kuzey Koreliler değildi. Aslında, bu iki Pyongyang sakini, Kuzey Kore’de senaryoya bağlı olmayan, nadiren gerçekleşen bu konuşmaları net bir şekilde hatırlıyordu. Her ikisi de Kuzey Korelilerin Çinlilerden çok daha muhafazakâr ve temkinli olduğu konusunda hemfikirdi.12 Aslında 2016 ve 2017 yılları, Kuzey Kore’nin uluslararası topluma Kim ve babası arasındaki farklılıkların sınırlarını gösteren yeni bir meydan okumayla geçti. Pyongyang bu iki yıl içinde üç nükleer test daha gerçekleştirdi. 2016 yılında rekor sayıda füze testi gerçekleştirdi. Bir yıl sonra, bir önceki yılın rekorunu aştı ve hatta iki ICBM (kıtalararası balistik füze) denemesi gerçekleştirdi.13 Teorik olarak Kuzey Kore, artık ABD’nin herhangi bir yerine ulaşabilecek bir füzenin üzerine nükleer başlık yerleştirme kapasitesine sahipti. Kim, zafer kazanmışçasına Kuzey Kore’nin nükleer güç haline geldiğini ilan etti.14 Aynı zamanda, Kim, yeni ABD Başkanı Donald Trump ile bir söz savaşına girdi. Trump, Kuzey Kore’ye karşı “ateş ve öfke” ile tehditte bulundu. Kim ise ABD’ye misillemede bulunacağını belirtti.15 Kim, füze testlerinin hızını artırdı ve ABD şehirlerine saldırı planlarıyla ilgili alenen tehditte bulundu. Trump ve ulusal güvenlik danışmanı H.R. McMaster, Kuzey Kore açıklarında askeri tatbikatların yoğunlaştırılmasına onay verdiler. Birçok gazeteci ve uzman, yazarlar dahil, Kore Savaşı’ndan bu yana Kuzey Kore ve ABD arasında bir savaş olasılığının hiç bu kadar gerçek olmadığını spekülasyonlarla ileri sürdü. Trump, Pentagon’dan Kim’e yönelik askerî müdahale seçenekleri sunmasını istedi. Hazırlanan planlardan biri, Kuzey Kore’nin silah tesislerini hedef alan sınırlı bir ABD askeri saldırısı olan “kanlı burun” planıydı. Kim’in bir ABD askeri saldırısına nasıl tepki vereceği belirsizdi ancak Kuzey Kore’nin ülkenin saldırganlık geçmişi ve Kim’in yaptığı aleni tehditler göz önüne alındığında mantıklı bir şekilde nükleer bir çatışmaya tırmanmaktan caydırılacağı varsayımı, en hafif tabirle cesurcaydı. Trump’ın umurunda değildi; Beyaz Saray kampüsündeki danışmanları “orada insanların ölmesi burada ölmesinden daha iyidir” diyorlardı. Trump, Kim’i korkutmak için Güney Kore’de görev yapan ABD askerlerinin ailelerinin yarımadadan tahliye edilmesi çağrısında bulunan bir tweet atarak gerilimi daha da arttırmak istedi.16 Trump’ın pervasızlığı, yazarlardan biri olan Victor Cha’nın, Kore Yarımadası’nda çatışmanın yenilenmesine kamuoyunda karşı çıkmasına neden oldu ve bu durum, ABD’nin Güney Kore büyükelçisi olarak atanma adaylığını kaybetmesiyle sonuçlandı.17 Bu arada Kim potansiyel muhaliflerini tasfiye etmeye devam etti. Üvey kardeşi Kim Jong-nam söz konusu olduğunda ise bir adım daha ileri gitti. Kim Jong-nam, 2001 yılında sahte pasaport kullanarak Tokyo Disneyland’ı ziyaret etmek için Japonya’ya girmeye çalışırken yakalanana kadar Kim Jong-il’in veliahtıydı. Bu olay onun gözden düşmesine neden oldu ve Kim 2003’ten itibaren sürgüne gitti.18 Yine de o bir Kim’di ve rejim reformunu savunmuştu. Bazıları onu Kim Jong-un için potansiyel bir tehdit olarak görebilirdi. Şubat 2017’de, Kim Jong-un üvey kardeşini öldürttü. İki kadın, Kim Jong-nam’a Kuala Lumpur Uluslararası Havaalanı’nda yaklaşarak gizlice onu VX sinir gazına maruz bıraktı. Saldırıdan birkaç dakika sonra Kim hayatını kaybetti.19 Ancak, Kuzey Kore’nin dış dünya ile ilişkileri 2018’de beklenmedik bir dönüş yaptı. Güney Kore, Şubat ayında PyeongChang Kış Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapıyordu. Ülkenin yeni başkanı Moon Jae-in, bunu Kuzey Kore’ye ulaşmak ve Trump ile Kim’in izlediği tehlikeli yoldan sapmak için bir fırsat olarak gördü. Bu riski karşılığını verdi ve Kim, bir spor takımı ile birlikte Başkanlık Yüce Halk Meclisi Başkanlığı’nın başkanı Kim Yong-nam tarafından yönetilen bir siyasi heyeti Güney’e gönderdi. Ancak daha da önemlisi, Kim Jong-un’un çeşitli hükümet pozisyonlarında bulunan kız kardeşi Kim Yo-jong, Kuzey Kore heyetinin bir üyesiydi ve yaygın olarak heyetin fiili lideri olarak görülüyordu. Kim ailesinin 38. paraleli geçerek, Kore Savaşı’ndan bu yana Güney Kore toprağına ayak basan ilk üyesi oldu. Kardeşinin Moon’a yazdığı kişisel bir mektubu teslim etti. Bunun ardından bir diplomasi fırtınası başladı.

Modern, Havalı, Küresel Güney Kore

Han Nehri’nin hemen güneyinde yer alan Gangnam, 1960’larda çiftçilere, ineklere, lahana tarlalarına ve armut bahçelerine ev sahipliği yapıyordu. Kamu görevlileri için yapılan bazı yüksek apartmanlar 1970’lerde ortaya çıkmaya başladı ve alanı tarlalarla paylaştı. Daha da yüksek apartmanlar ve çeşitli eğlence mekanları 1980’lerde bölgeyi ele geçirmeye başlamış bölgeye hizmet veren ilk metro hattı yeni açılmıştı. Yine de Gangnam, Seul’ün diğer bölgeleri kadar zengin ve arzu edilen bir yer değildi. Gangnam’ın kaderi 1990’larda değişti. Bölgede lüks apartmanlar, yeni şirketler, trend barlar, kulüpler ve moda perakendecileri açılmaya başladı ve çevre bölgelere yayıldı. 2000’lere gelindiğinde, Gangnam, tartışmasız yaşamak, eğlenmek, alışveriş yapmak ya da kendi girişiminizi başlatmak için en arzu edilen bölge hâline gelmişti; bölge havalı, modern, trend ve… çok pahalıydı. (Ramon, o zamanlar Gangnam’ın sıradan bir öğrencinin akşam dışarı çıkabileceği bir yer olmadığını doğrulayabilir.) 2012 yılında, Gangnam adı dünyada fırtınalar estirdi. Küresel çekiciliğe sahip tanınabilir bir ses ve kültürle modern ve özgür Güney Kore’yi gözler önüne serdi. Gangnam’ın 1960’lardan 2010’lara kadar geçirdiği dönüşüm, büyük ölçüde Güney Kore’nin yaşadığı dönüşümü simgeliyordu. Psy’ın “Gangnam Style” şarkısının 2012 yılında dünyada en çok dans edilen şarkı hâline gelmesi ve YouTube tarihindeki en çok izlenen video olması ise farklı bir şeyi ifade ediyordu. Birçoklarına göre bu, dışa dönük ve havalı bir Güney Kore’nin küresel sahneye çıktığını simgeliyordu ve bu çıkış büyük bir ses getirmişti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, eski Avustralya başbakanı Kevin Rudd, pop megastarı Britney Spears, Uluslararası Uzay İstasyonu astronotları ve bir Maori kültür grubu, Psy’ın ünlü ata binme dans figürlerini yapmaya çalışanlar arasındaydı. ABD Başkanı Barack Obama, Koreli mevkidaşı Park Geun-hye’ye söylediği gibi, “dünyanın dört bir yanındaki insanlar, Kore kültüründen—Kore Dalgası’ndan etkileniyorlardı.”20 Güney Koreliler büyük bir coşku içindeydi. Ülkeleri, artık insanlara her yerde neşe ve kahkaha getiren bir ülke olarak biliniyordu. Ancak, Hallyu, küresel düzeyde dünyayı ele geçirmeye henüz yeni başlıyordu. Ancak iç politikada durum farklıydı. Eski lider Park Chung-hee’nin kızı olan Park Geun-hye, Şubat 2013’te Güney Kore’nin ilk kadın başkanı olarak göreve başlamıştı. Obama ile görüştükten ve ABD Kongresi’nin ortak oturumunda bir konuşma yaptıktan sonra Park’ın popülaritesi yeni zirvelere ulaşmıştı. Özellikle, Güney Korelilerin çoğunun hayattan iyi maaşlı bir işten daha fazlasını istediği bir dönemde, Park’ın “umut ve mutluluğu yayma” mesajı,21 birçok kişiye hitap etmişti. 2000’li yıllarda Park’a, adı sürekli değişse de muhafazakar partinin seçmenlerle bağ kurmasını sağlama becerisi nedeniyle “Seçim Kraliçesi” lakabı verilmişti. Başkanlığının ilk aylarında bu becerisini koruyor gibi görünüyordu. Ancak başkanlığının birinci yılı dolduğunda, birçok Güney Koreli, onun liderlik tarzından şikayet etmeye başladı. Park basın toplantısı düzenlemeyi reddediyordu ve düzenlediği zamanlarda ise soruların önceden verilmesi gerekiyordu. Birçok kişi bu durumu pek de demokratik bulmadı. 16 Nisan 2014’te Güney Kore’yi büyük bir trajedi vurdu. İncheon’dan Jeju Adası’na giden MV Sewol feribotu, 476 yolcu ve mürettebat taşıyordu. Yolculuğun ortasında feribot aniden yön değiştirdi ve alabora oldu. Kaptan ve mürettebat, yolculara yerlerinden kıpırdamamalarını emrederken, kurtarma çağrıları yaptı. Ancak Kore Sahil Güvenliği, rutin bir kurtarma operasyonu olması gereken durumu beceremedi. Feribot battı ve 250’den fazlası lise öğrencisi olmak üzere toplam 304 kişi hayatını kaybetti. Kurtarılanların yarısından fazlası sahil güvenlik yerine diğer tekneler tarafından kurtarıldı. Kaptan ve birkaç mürettebat üyesi ise kurtulanlar arasındaydı. Feribot batmadan önce kaçmayı başarmışlardı.22 Mevcut düzenlemelerin zayıf uygulanması, aşırı yükleme ve mürettebatın eylemleri bu felaketin sorumlularıydı. Ancak hükümet de eleştirilerden kaçamadı. Park’ın trajediye katılması saatler sürdü ve bu durum sert eleştirilere yol açtı. Daha sonra ortaya çıktı ki Park, önce saçının yapılmasını beklemişti.23 Hükümet de felaketi ve kendi rolünü küçümsemeye çalıştı, bu da halkın başkana daha fazla tepki duymasına sebep oldu. Giderek artan sayıda Güney Koreli, hükümetlerinin ihmalkâr ve halkın ihtiyaçlarına duyarsız olduğuna inanmaya başladı. Mayıs 2015’te Güney Kore, MERS salgınıyla karşı karşıya kaldı ve bu salgın 38 kişinin ölümüne yol açtı. Bu sayı, MERS’in ilk olarak 2012’de görüldüğü Suudi Arabistan’dan sonra dünyadaki en yüksek ölüm oranıydı.24 Birçok Güney Koreli için bu durum, Park hükümetinin ülkeyi yönetemediği fikrini daha da pekiştirdi.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Bölgeler/Ülkeler Tarih
  • Kitap AdıKore / Güney'in ve Kuzey'in Yeni Tarihi
  • Sayfa Sayısı304
  • YazarVictor Cha, Ramon Pacheco Pardo
  • ISBN9786256767348
  • Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
  • YayıneviTimaş Tarih / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur