Okullar yaz tatilinde… Ancak çevre sorunları aralıksız sürüyor! Çevre Kardeşliği ekibi tatile gittikleri Ege kıyılarında yeni bir çevre projesi başlatmaya hazırlanır. Fırtınalı bir gece denizden gelen, “İmdat!” sesleri kıyılarda başka yardım bekleyenlerin de olduğunu gösterince, ekip kendini uluslararası bir çeteyle karşı karşıya bulur. Tekin ve arkadaşları doğaya, hayvanlara ve insanlara yapılan haksızlıklarla mücadele etmeyi sürdürürken, dayanışmayı güçlendirecek yeni dostlar da edinirler…
Kitaplarında okurlarını farklı çağlarda yolculuklara çıkaran Bilgin Adalı’nın çok sevilen Atlantis’in Çocukları serisi Gözde Bitir’in resimleriyle yeniden canlanıyor. Serinin ikinci kitabı Kıyı Kardeşliği’nde Adalı, okurlarını gezegenimizin acil eylem gerektiren çevre kirliliği ve hayvan hakları konusunda düşündürüyor.
İçindekiler
Atlantis’te Tatil………………………………………………………………..9
Zaman Salonu ……………………………………………………………….19
Zaman Aynasında Atatürk……………………………………………..25
Çevre İçin Altın Eylem………………………………………………….. 30
Büyük Gün …………………………………………………………………….39
İmdaaat!………………………………………………………………………. 45
Kaçak Göçmenler………………………………………………………….. 51
Kediler ve Köpekler ……………………………………………………….63
Barınak…………………………………………………………………………. 71
Yağ Satarııım, Bal Satarııım……………………………………………78
Ödül Töreni……………………………………………………………………87
Eve Dönüş ……………………………………………………………………100
Atlantis’te Tatil
Atlantis’te geçirdikleri bir haftalık tatil, Çevre Kardeşliği Takımı’na rüya gibi gelmişti. İlk gün, Atlantisli çocuklarla tanışıp arkadaşlıklar kurmuşlardı. İkinci günse, yanlarında getirdikleri yiyeceklerin bayatlamadan yenmesi için Atalan Ormanı’na pikniğe gitmişlerdi. Atlantisli çocuklar beş kafadarın getirdiği köfteleri, dolmaları, börekleri pek sevmişti. Aslıhan, kalan son kutu ayranı kimsenin içmesine izin vermemiş, Atamya Dede’ye onunla sütten yoğurt, yoğurttan da ayran yapmayı öğretmişti. Atamya, bu işe bayılmıştı.
Çocuklar Atlantis’in her tarafını hayranlıkla gezmiş, özellikle binlerce yıllık eserlerin sergilendiği büyük müzede çok ilginç şeyler görmüş ve bir sürü yeni bilgi edinmişti. Ama hepsinin de en çok sevdiği şey, Atlantis futbolu olmuştu.
Bu oyun bildiğimiz futboldan epeyce değişikti. Üçgen bir sahada sarı, kırmızı ve mavi formalı; biri kaleci olmak üzere, yedişer kişilik üç takım arasında oynanıyordu. Üç kaleyle sarı, kırmızı ve mavi renkli üç top vardı. Her takım, kendi topunu rakip kalelerden birine sokmaya çalışıyordu. Oyunun kuralları, başlangıçta bizimkilere bir parça karışık gelmişti. Örneğin, kalenize gelen bir topu uzaklaştırmak isterken diğer iki takımdan birinin kalesine gol attıysanız top hangi renkteyse o takım sayı kazanıyordu. Yani sizin takıma yararı değil, zararı oluyordu bu golün. Ama oyuna çabucak alıştılar. Okul ve mahalle takımının aslarından olan Tekin, Emre ve Barış oyunun inceliklerini kısa sürede öğrendi. Elif iyi bir koşucuydu. O da hızıyla üstünlük sağlıyordu. İçlerinde en başarılı olansa Aslıhan’dı. İyi bir voleybolcu olan Aslıhan takımının kalesini bir panter gibi koruyordu.
Mavi forma giyen bizimkiler ilk maçı kaybettiyse de ertesi gün yapılan maçı iki sayı farkla kazandı.
Çok sevdikleri bir başka şey de Atlantis’in ilginç meyvelerinden biri olan balkavundu. Balkavunun meyvesi iri bir şeftali büyüklüğündeydi. Üstüne bir pipet batırılıp kutudan meyve suyu içer gibi içiliyordu. Ballı, antepfıstıklı kavun gibi bir tadı vardı. Elif, hemen bu güzel meyvenin tohumlarından aldı. Tohumları evlerinin önündeki bahçeye ekip bu güzel meyveden yetiştirmeye çalışacaktı.
Emre, Atlantis futbolunu okuldaki arkadaşlarına öğretmek için üç renkli toptan birer tanesini, yeryüzüne götürmeye karar verdi.
Aslıhan, Tekin’i bir koşu yukarı, yeryüzüne çıkıp süthaneden peynir mayası almaya zorladı. Tekin ısrara dayanamayıp sonunda, boş bir zamanında gidip Aslıhan’ın istediği mayayı getirdi. Aslıhan bu sayede Atamya’ya sütten peynir yapmayı öğretti. Atamya da ona sütün içine bir kaşık bal, biraz tarçın koyarak baş ağrısına ağrı kesicilerden bile daha iyi gelen bir şurup yapmayı öğretti. Bu, Aslıhan’ın sık sık başı ağrıyan annesine çok yararlı olacaktı. Barış ve Emre, uçan koltuk ve balonları daha iyi kullanmayı öğrenirken onlar da Atlantisli arkadaşlarına basketbol oynamayı öğretti.
Atlantisli çocuklarla dostlukları geliştikçe hepsi birbirini daha çok sevdi. Çocuklardan beşi, Çevre Kardeşliği Takımı’nın Atlantisli üyeleri olmak istediğini söyledi. Gözcülük ve haberleşme konusunda üç yaşlı yöneticiye yardımcı olmayı önerdiler. Atamya, bunun çok yararlı olacağını düşünüyordu. Bu sayede Atlantis’le bizim beş kafadar arasında her an bağlantı kurmak mümkün olabilecekti.
Böylece Kalha, Astra, Enkisel, Alenya ve Kora da ÇKT’ye katıldı.1 Bu beş gönüllünün kendi aralarındaki işbölümünü daha sonra Enki yapacaktı. Yeni dostlarıyla beraber çalışacak olmaları, doğrusu bizimkileri pek keyiflendirmişti.
Sunku, bir gün onları kentin yüzlerce metre altındaki bor madenlerine götürdü. Burada her şey uzaktan kumandayla yapılıyordu. Toprakta tüneller kazarak madenleri çıkaran, öğüten, işlenmek üzere maden işleme merkezine götüren çok büyük araçlar vardı. Bu araçların hepsi de yüzlerce metre yukarıda, maden alanını televizyon ekranlarından izleyen teknisyenler tarafından, uzaktan kumandayla yönetiliyordu. Burası otomatiğe bağlanmış bir fabrika gibi işliyordu.
Kömür madenlerinde gerçekleşen patlamaları, madencilerin ölümlerini anımsayan Tekin, ‘Keşke bizim madenlerimiz de böyle çalışabilse,’ diye düşündü. Sunku ona gülümseyerek baktı.
“Çalışacak!” dedi. Tekin’in düşüncelerini okumuştu. “Sizinle yaptığımız işbirliğinin bir sonucu da bu olacak. Bor madenini kullanmayı öğrenip halkınıza da öğreteceksiniz. Onun da sırası gelecek. Ama yavaş ve dikkatli adımlar atmak zorundayız. Yoksa tüm dünyayı bir karmaşaya sürükleriz.”
Enki’nin yardımıyla Atlantisli çocuklarla birlikte gerçekleştirdikleri en güzel şeylerden biriyse hafif eğimli bir yamaca yapay kar yağdırmak oldu. Kış mevsimini hiç bilmeyen Atlantisli çocuklara kızakla kaymayı, kardan adam yapıp kartopu oynamayı öğrettiler. Birlikte gerçekten çok eğlendiler.
Bu güzel tatil bir hafta sürse de günler su gibi akıp gitti.
“Zamanın bir kırılma noktası var,” dedi Atamya dönecekleri gün.
“Sizi o noktadan geçireceğiz. Böylece geriye döndüğünüzde burada yaşadığınız bir hafta, hiç yaşanmamış gibi olacak.”
“O zaman,” dedi Barış, “bu kırılma noktasından tarih içinde geriye doğru gidip yapılan birtakım yanlışları düzeltemez miyiz Atamya Dede? Örneğin, ABD’nin Japonya’ya atom bombası atmasını önleyebiliriz.”
“Bunu belki yapabiliriz ama tarihin doğal akışını bozmak çok tehlikeli olur. Tarih içinde yapacağımız en küçük bir düzeltme bile çok büyük değişimlere neden olabilir. Onun için tarihi doğal sürecinde bırakmak gerekir. Bu nedenle biz yalnızca şimdiki zamanla ilgileniyoruz. Eski çağları yalnızca bilgi edinmek için inceliyoruz.”
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıKıyı Kardeşliği / Altantisin Çocukları 2
- Sayfa Sayısı104
- YazarBilgin Adalı
- ISBN9789750762307
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviCan Çocuk / 2024