Kitap kitabı anlatıyor. Kitabı anlatmak mümkün mü? Kitap bir başlangıç, bir haber, sönmeyen kandil, göğsü bütün evreni kucaklayan bir uyarıcı, daima vaatkâr bir dost, karanlığa gülümseyen ay, hiç kanmayan bir susuzluk… Kitap, insanlığın en soylu buluşu, medeniyetlerin doğurgan mayası, unutuşun ilacı… Bilincin ışıklarını yakan bir simurg… Onsuz her şey karanlık, denizden yoksun bir kum tanesi… Aradığımız onda, bulamadığımız da onda. Son dönem Osmanlı aydınlarından Necib Asım, kitaba duyduğu eşsiz muhabbeti ve aşkı onun tarihini yazarak, ona ait her unsuru inceleyerek ifade etmeye çalışıyor.
120 yıl önce kaleme alınan Kitap, varoluşumuzun bu en asli tarafını bütün yönleriyle ele alan temel bir eser, bir klasik. Kitabı oluşturan teknik özelliklerin tarihçesinden başlayarak, kitabı kitap yapan akla gelebilecek her konu, her unsur, her ayrıntı Kitab’ın konusunu oluşturuyor. Kitap, kültür tarihimizde ilk ve tek.
***
İçindekiler
Önsöz 7
Mukaddime 15
Kârîine’ 17
Kitap 21
Yazı 31
Elifbâ 57
-Harf. 65
-Hareke 67
-Eşkâl ve Hurûfun Ta’limi 68
-Kargacık Burgacık 70
-Âmâlar Elifbâsı 70
-Dilsiz ve Sağırların Ta’limi 72
-Erkâm 73
Malzeme-i Tahririyye 79
-Kâğıt 83
-Papirüs 86
-Kalem 88
-Kurşun Kalemi 92
-Çakı-Kalemtraş 93
-Hokka 97
Yazma Eserler 99
-Hüsn-i Hat ve Hattatlar 108
Unvân-ı Kütüp 111
Kitap Meraklıları 115
-Muhibbân-ı Kütüp 117
-Mecânîn-i Kütüp 128
Takdime-i Âsâr 133
Kitap-hâne 137
Kıraat-ı Umûmiyye 145
Hâfız-ı Kütüp 149
İlm-i Esâmi-i Kütüp 153
Kitapçılık 161
Kitap Falcılığı 169
Kütüb-i Memnûa 173
-İhrâk-ı Kütüp 177
Kitaplar Ne Yolda Te’lif Ediliyor? 179
Tercüme 189
İhtisar-ı Kütüp 195
Hangi Kitapları Okumalı? 199
Kitaplara Mükâfat 205
Tıbâ’at 209
Yazı Bilgiçliği 217
İmza 225
Mühür 231
-Hulefâ-yı Emevîyye Mühürleri 237
-Hulefâ-yı Abbâsîyye Mühürleri 239
Kitapların Sonu 243
Açıklamalar 247
Kaynaklar 369
Dizin 371
Önsöz
Kitap… Bu kelimenin esrarengiz cazibesi, temsil ettiği mananın derinliğiyle alâkalıdır. Türkçede kitap, bir özel isim olarak kullanıldığında anlaşılan mana tektir: Kur’ân-ı Kerîm. Kitap, âlemleri yaratan yüce Rabbimizin, Allah Teâlâ’nın ezelî ve ebedî olan kelâmıdır ve doğduğumuz andan itibaren bütün varlığımızı kuşatır.
Her Müslüman, kitap olarak önce Kur’ân-ı Kerîm’le karşılaşır. Evin mûtenâ bir köşesinde mutlaka Kuran-ı Kerîm vardır. Çocukken öğrendiği ilk dini bilgilerden biri, Hazret-i Adem’den başlayarak hangi peygambere kaç sahife yahut hangi kitap verildiğidir. Müslüman, Kitap’la doğar, Kitap’la yaşar ve Kitap’la ölür. Başucumuzda okunan Kitap’m sesini işiterek can vermek hepimizin en derin arzusudur.
Kitap, kendisine bilme kabiliyeti verilmiş olan insanın bilgiye ulaşma vasıtasıdır. Yeryüzünde bulunuşumuzun sebebi, bu sûretle aşikâr olur. Bu yüzden, insanın Kitap’la olan münasebeti, Allah’a yönelişin ve ona kulluğun bir tezahürüdür. Bu tezahür, insanın bilme çabasının sonucu olarak, öğrendiklerini kalem ile kelama dönüştürmesini de ihtiva eder. Böylece İlâhî kitaba bağlı olarak insan tarafından telif edilen kitaplar ortaya çıkmıştır. Bu, insan ve kitap arasındaki münasebetin sahih olan yönünü ifade etmektedir. Bütün insanlar iyi olmadığı için, bütün kitaplar da iyi değildir.
İnsanlığın bilinen tarihi, kitapla başlamış ve devam etmiştir. Kitapsız ne bir millet ne de bir medeniyet vardır. Fakat tarih boyunca insanlar ekseriyet itibariyle ilahi kitap’tan yüz çevirdikleri, yaratılış sebeplerini unuttukları, iyiliği bırakıp kötülüğe düştükleri için kitaplar da onlarla beraber düşmüştür. Bu düşüş, Sezai Karakoç’un Hızır’la Kırk Saat’inde1 kitabın cisminden hareketle çok güzel anlatılır:
Kağıt endüstrisinde
Müthiş bir gerileyiş tekniği
Papirüs
Mermer
Tuğla
Ceylan derisi
İpek
Kumaş
Odun
Saman
Kepek
İnsanlığın ve kitabın düşüşü umumi olmakla birlikte mutlak değildir. Sahih olanın, iyinin ve güzelin varlığı devam etmektedir ve kıyamete kadar da devam edecektir. Bu, Allah’ın lûtfu, merhameti ve yardımı sebebiyle böyledir. Allah, Kur’ân-ı Kerîm’i koruyacağını vaat etmiş ve korumuştur. Her türlü şüpheden, bozulmadan uzak olarak Kitap, yani Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir. Onu bize gönderen ve koruyan Allah’a sonsuz defa hamd ediyor, şükrediyoruz.
Allah’ın, Kitap’ını kendisine inzâl ettiği Peygamberimiz Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafa, şerefli ve yüce sünnetiyle Kitap’ı nasıl okuyacağımızı, nasıl anlayacağımızı ve nasıl yaşayacağımızı bize talim buyurmuştur. Salat ve selam O’nun, ehl-i beytinin, âlinin ve ashâbının üzerine olsun.
* * *
İnsanın zulme ve cehalete boğulduğu, kitabın kepeğe dönüştüğü günümüzde hakiki manada kitaba yönelmek, bizi kuşatan çirkinlik ve kötülüklerden uzaklaşmanın emin bir yoludur. Bu sadece kendimizi değil, kitabı da korumak anlamına gelecektir. Çünkü Batı medeniyeti, insanı ve kitabı elektronik bir aygıta dönüştürmeye başlamıştır. Hem insanlığımız hem de kitaplar tehdit altındadır. Kitabın ehemmiyetini her zamankinden daha fazla hatırlamak gerekiyor. Ve tabii, kitabı sevmek, onunla meşgul olmak, onu tanımak…
Necib Asım’ın Kitap’ı, kitap hakkında bilgi sahibi olmak ve düşünmek için önemli bir müracaat kitabı. Eserleriyle Türkiyat’ın ve Türkçülük hareketinin gelişmesine önemli katkılar sağlayan müellif, her şeyden önce kitap muhibbi bir âlimdir. Kitap‘ın yapısını bu iki vasfın, yani sevgi ve bilginin belirlediğini görüyoruz.
Necib Asım, Kârie başlığı altında okuyucuyla konuşurken kitaba duyduğu sevgiyi ancak bir âşığa mahsus olan samimiyetle anlatır. Kitap onun için bir sevgilidir ve o sevgilisi nâmına bir kitap yazmıştır. Okuyucunun da bir kitap muhibbi olduğundan kuşkusu yoktur. Mahbupta, sevgilide ortaklık, aynı sevgiliye âşık olmak onu ve okuyucuyu birbirine rakip etmemekte, bilakis yaklaştırmaktadır.
Kitaptan bir sevgili olarak bahseden kişinin, bir âlim olduğuna dikkat edelim. Kitaba, bu şekilde yaklaşanlar sanatkârlar değil, âlimler olmuştur. Şüphesiz kitap muhibleri arasında sanatkârlar da bulunabilir. Fakat onlar bu sevgiyi eserlerine aksettirmeyi pek tercih etmezler. Kitaptan bir sevgili olarak bahseden hangi şair vardır? Şair hayalleriyle, hayallerindeki vefasız sevgiliyle meşguldür, âlim ise naz etmek nedir bilmeyen sevgili kitaplarıyla… Kitapların kadrini, kıymetini âlimler bilir ve kitap söz konusu olduğunda Necib Asım gibi şair kesilirler.
Necib Asım, yazdığı kitabın mahiyetini şöyle açıklamaktadır:
“İşte bugün miktarı 200 ve yakında 2000 olacak dostlarımız için mahbûb-ı kulübümüzün nâmına bir eser yazıyorum. Sevgilimizin tarih ve evsâfı böyle beş-on yaprakla ihâta edilemez. Fakat benim bu yazdığım, evsâf-ı mahbûbu müş’ir bir kıtadır; kasidelerini de benden daha muktedirleri tanzim etsin; seve seve okuyalım.”
Necib Asım’ın tevazu ile “kıt’a” olarak tavsif ettiği eserinden sonra, kilap hakkında değil kaside, yeni bir kıta yazan bile çıkmamıştır. Necib Asımın Kitap’ı, Türkçede, konusu kitap, kitabın tarihi olan tek telif eser olma husûsiyetini elan muhafaza etmektedir.2 Mahiyeti itibariyle Necib Asım’ın Kitap‘ıyla birlikte zikredebileceğimiz tek eser, değerli bir hat sanatkârı ve âlimi olan Mahmut Yazır’ın, sadece yazı konusuna hasredilmiş olan Kalem Güzeli’dir.3
Necib Asım, önce kitabın tarihini, başlangıcından itibaren hülasa eder, sonra da farklı bölümler halinde, yazının tarihinden yazma eserlere, kitap meraklılarından, kitap falcılığına, matbaacılıktan imza ve mühüre varıncaya kadar, kitabı oluşturan bütün unsurlar ve kitapla ilgili bütün konular hakkında tarihi malumat verir.
Kitap‘ta, hem Batılı kaynaklardan, hem de Osmanlı kaynaklarından istifade edildiği anlaşılmaktadır. Yazının tarihi anlatılırken, Mısır’dan Babil’e, çeşitli medeniyetler hakkında ortaya konulan en son bilgiler nakledilmiş, kitabın hem Avrupa’daki hem de İslâm dünyasındaki macerası birlikte anlatılmıştır. Doğrudan alıntı yapılan kaynaklar belirtilmiş diğerleri ise belirtilmemiştir.
Kitap, şekli, yapısı, muhtevası itibariyle değerini koruyan, bugün de zevkle okunup istifade edilebilecek güzel bir eserdir. Muhtevasında yer alan ve bugün için geçerliliğini kaybetmiş bilgilerin, meselâ çeşitli kütüphanelerdeki kitap sayılarının bile tarihi bir bilgi olarak hesaba katılması, dikkate alınması mümkündür.
Bütün bunların yanı sıra, Kitap’ın, II. Abdülhamid devrinde eser vermeye başlamış bir Osmanlı müellifinin düşünce dünyasını, meselelere yaklaşım biçimini yansıtması bakımından ayrı bir değeri vardır.
Necib Asım’ın Kitap’ı, 1311(1893) tarihinde neşredildikten sonra uzun müddet kütüphane raflarında nisyâna terk edilmiştir. Nihayet, neşrinin yüzüncü yılında bir yayınevi tarafından, yeni harflerle, sadeleştirilmiş olarak ve ne yazık ki sayısız denecek derecede çok okuma ve anlama yanlışıyla tanınmaz hâle getirilerek yeniden yayımlanmıştır.4
Elinizdeki çalışmayla, Kitap, aslî hâline hiçbir müdahalede bulunulmadan, sadece Latin harflerine aktarılmak suretiyle okuyucuların, kitap muhiplerinin dikkatine aız edilmektedir. Metinde geçen ve günümüz okuyucusunun anlamakta zorlanacağı kelimelerin manaları sayfa altlarında verilmiş, özel isimler için kitabın sonuna açıklayıcı notlar ilave edilmiştir.
Metnin çevirisini kontrol etme lütfunda bulunan değerli ilim adamı Orhan Okay’a, metinde geçen özel isimlerle ilgili açıklayıcı notları ve indeksi hazırlayan değerli dostum Mustafa Kirenci’ye ve Halife mühürlerinde yer alan Arapça ibareleri okuyan Halit Zavalsız’a teşekkür ederim.
Ali Yıldız
İstanbul, Mayıs 2012
* *
Mukaddime
Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin, vesselâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.
Cenab-ı tertîb- fermâ-yı kitap-hâne-i kâinât, ve cem’-konende-i ecza-yı mümkinât, şirâze-bend-i kitap-ı devlet, ve ser-levha-i hilâfet ü saltanat, hâfiz-ı dîn ü memleket, câmi-i erbâb-ı ma’rifet, Padişâh-ı Faruk-sîret Efendimiz Hazretleri’ne te’lif-i kütüp ve resâil âdeti, aklâm-ı muharririnde câri oldukça ömr-i tavîl, ve tab’-ı mülûkânelerine mutâbık âsâr ve icraât-ı hayriyeye muvaffakiyetle, ed’ıye-i mefrûza-i cenâb-ı mülûkânelerini elsine-i enâma ve evrâk-ı matbûa-i cihâna sâri buyursun, Âmin.
Âmâl-i hayr-iştimâl-ı şehinşahîleri istikmâl-i esbâb-ı saâdet-i mülk ü devlete ma’tuf ve ekser icraat-ı seniyye-i hazret-i şehriyârîleri, terakki-i maârif-i umûmiyyeye masrûf olan Padişâh-ı muallâ-câh, halîfe-i mansur u müeyyed min ı’ndâllah efendimiz hazretlerinin eser-i celil-i mekârim- delîl-i husrevânelerine iktifa, cümle bendegân-ı sadâkat-nişân-ı hilâfet-penâhîleri için câlib-i menâfi-i lâ-yuhsâ ve mûcib-i saâdet-i dünya ve uhrâ olduğuna mebni çâker-i bî nasîb, yani asâkir-i şâhâneleri
————
1 Sezai Karakoç, Hızırla Kırk Saat, Diriliş Yayınları, 10. Baskı, İstanbul, 2008, s. 14.
2 Tercüme eserlerin de çok olduğu söylenemez. Tavsiyeye şayan iki eserin künyesi: Svend Dahl, Antikçağdan Günümüze Her Yönüyle Kitabın Tarihi, Ankara, 1999, Çev. Mehmet Dündar, Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Başkanlığı Yayınları. Horst Blanck, Antikçağda Kitap, Ankara, 2000, Çcv. Zehra Aksu Yılmazer, Dost Kitabevi Yayınları.
3 Mahmut Bedreddin Yazır, Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli (I-II.Kitap), Ankara, 1981, Neşre Hazırlayan Uğur Derman, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, III. Kitap. Ankara, 1989, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.
4 Necip Asım, Kitap, İstanbul, Hazırlayan: Türker Acaroğlu, İletişim Yayınları. Bu kitap hakkında İsmail Kara güzel bir tenkit kaleme almıştır. Bkz. İsmail Kara, “Yazıksızın Kitab’ına Yazık Edildi”, Amel Defteri, İstanbul, 1998, Kitabevi Yayınları.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma-İnceleme Diğer İnsan ve Toplum
- Kitap AdıKitap
- Sayfa Sayısı400
- YazarNecib Asım
- ÇevirmenAli Yıldız
- ISBN9786058724587
- Boyutlar, Kapak13x21, Karton Kapak
- YayıneviBüyüyenay Yayınları / 2012