Tuvaldeki Yaralar ile okurların beğenisini kazanan Neva Altaj, yeni kitabı Kırgın Fısıltılar’da anlaşmalı bir evlilikle bir araya gelen iki yaralı karakterin hikâyesini anlatıyor.
Mikhail
İtalyan ve Rus mafyaları savaşta.
Ortalık toz duman.
İki taraf da acımasız, insafsız ve affetmez.
Ama sonra, dünyalarımızı birleştirmek için bir karar verildi.
İki taraf arasında bir evlilik.
İtalyan mafyasının en güzel kızı,
Ve Bratva’nın en korkulan canavarı.
Onu o kadar uzun zamandır uzaktan seviyordum ki.
Sonunda benim oldu.
Ama gerçekte kim olduğumu anlayınca
Benden kaçacak mı?
Bianca
Kardeşim için her şeyi yaparım.
Onun güvende olması için
Bratva’dan biriyle evlenmek dahil.
Saldırgan, taş kalpli bir vahşi bekliyordum.
Ama hayrete düştüm.
Bu yaralı, korkutucu adam
İstediğim her şeye sahip.
Şimdi sıra bende.
Onun duvarlarını aşmam gerek.
Ve aramızdaki engelleri yok etmek için
Tek sahip olduğum kırgın fısıltılar…
GİRİŞ
On iki yıl önce
Mikhail
ANİDEN PATLAYARAK AÇILAN KAPININ SESI PUSLU BİLİNcimi delip aştı, peşinden de ağır çekimde düşme hissi geldi. Tanımadığım seslerin fısıltıları uzaklardan bana ulaştı, sesler gittikçe yükseldi, öyle ki tek duyabildiğim şey aceleci bağırışlar oldu.
Sol tarafımdan bir ses, “Yüce Tanrım.” dedi.
Gözlerimi açmaya çalışsam da beceremedim. Birkaç denemenin ardından gözkapaklarımı aralamayı başardım ama tek görebildiğim bulanık şekiller oldu.
Ve sonra acı geldi.
Bin tane bıçak saplanıyormuş, etime girip orada kalıyormuş gibi hissettiriyordu. Keskin, dağlayan, bütün vücuduma yayılan his, diğer her şeyin ötesine geçiyordu.
Zorlanarak nefes aldım ve konuşmaya çalıştım ama ağzımdan sadece acı dolu, ıslak bir nefes sesi çıktı. Boşluk tekrar kapanıyordu. Sesler yavaşça soldu ve kendime süzülüp gitme izni verdim. Hatırladığım tek şey, kaybolan bilincime sızan yarım yamalak cümlelerdi. Ta ki acı dışında hiçbir şey kalmayana kadar.
“Roman!.. Mikhail halà hayatta!”
“Yüce Isa… Yüzüne bir şey bastır…”
“Başarabileceğinden emin değilim.”
“Başka biri var mı?”
“Hayır, hepsi ölü”
BÖLÜM 1
Mikhail
Günümüz
AYAKKABILARIMIN CHICAGO OPERA SALONU’NUN BOŞ girişinde çıkardığa yankılar, solumdaki koridordan gelen Kuğu Gölü’nün açılış notalarına karışıyordu. Bale çoktan başladığı için giriş boştu. Güvenliğe başımla selam verdikten sonra döndüm ve koridorun sonundaki ahşap kapılara giden uzun holde ilerlerken duvarda asılı olan poster dikkatimi çekti.
Fotoğrafı değiştirmişlerdi. Bir öncekinde bütün ekibi bir grup sıçrayışının ortasındayken gösteriyordu, uzaktan çekildiği için bütün sahne görünüyordu ancak bu yeni afişte sadece bir dansçı gösteriliyordu, çekim yaklaştırılmıştı. Tam önünde duruncaya kadar yaklaştım. Düşünmeden elimi kaldırdım ve kızın yüz hatlarında gezdirdim -çıkık elmacık kemiklerinde, kiraz gibi kırmızı dudaklarında, ince boynunda, sonra tekrar yukarı çıkıp doğruca bana bakıyormuş gibi görünen gözlerinin çevre- sinde. Afişin tepesindeki büyük harflerde, bu akşamki gösterinin onun son performansı olacağını duyuruyordu. Görünüşe göre sezon bitiyordu.
Bazen ona yaklaştığımı hayal ediyordum, belki dansından hemen sonra. Biraz laflardık ve onu akşam yemeğine davet ederdim. Öyle süslü püslü bir şey olmazdı, belki merkezdeki şu rahat meyhane olurdu. En iyi şarap onlardaydı ve… Afişin üstündeki camda yansımamı yakaladım ve dokunuşum onu lekeleyecekmiş gibi hissederek anında elimin düşmesine izin verdim. Sanırım benim gibi biri -hem içi hem de dışı çirkin olan biri- böyle bir mukemmellige en fazla bu kadar yaklaşmalıydı.
Büyük ahşap kapıyı dikkatlice açtım ve sessizce içeri sıvıştım. Tek ışık kaynağı sahnede olduğu için salon karanlığa gömülmüş gibiydi ama ben yine de karanlığın en yoğun olduğu arka tarafta kaldım. Takıntımı sürdürme konusunda son derece dikkatliydim. Her zaman gösteri başladıktan sonra geldiğimden ve bitmeden salondan ayrıldığımdan emin oluyordum. Göze batmamak en iyisiydi. Kalabalığa karışamadığımı söylemek biraz hafif bir ifade olurdu.
Görünüşüm beni asla rahatsız etmezdi. Benim işimde, ne kadar korkutucu görünürseniz insanların konuşması o kadar kolaylaşırdı. Bazen sadece odaya girmem bile yetiyordu ve bildiklerini dökülüyorlardı. Şöhretimin de bunda yardımı vardı.
Becerecek düzgün birini bulmak biraz incelikli bir işti ama bunun yüzümle hiçbir alakası yoktu. Bizim ortamımızdaki kadınların birçoğu Bratva’nın Kasabı’nı yatağına atmak için hevesliydi ama onlara kurallarımı söylediğimde o kadar da hevesleri kalmıyordu: sadece işi görecek kadar kıyafet çıkarılacak, yalnızca arkadan olacak ve hiçbir şekilde dokunulmayacak.
Sivillerin farklı tepkileri vardı. Birçoğu bana doğrudan bakmaktan sakınıyordu. Diğerleri gözlerini dikmekten hoşlanıyor- du. İki yaklaşımla da hiçbir derdim yoktu.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKırgın Fısıltılar
- Sayfa Sayısı232
- YazarNeva Altaj
- ISBN9786053048831
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sineklerin Tanrısı ~ William Golding
Sineklerin Tanrısı
William Golding
“Sineklerin Tanrısı, günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki...
- Artık Hiçbir Yer Ev Değil ~ John Boyne
Artık Hiçbir Yer Ev Değil
John Boyne
Kullanılıp Atılmış Kimliklerle Dolu Bir Yaşam: Gretel’in Hikâyesi John Boyne’un, Nazi toplama kamplarının sarsıcı gerçekliğini iki çocuğun gözünden anlattığı klasikleşmiş romanı Çizgili Pijamalı Çocuk’un devamında...
- Saç Örgüsü ~ Laetitia Colombani
Saç Örgüsü
Laetitia Colombani
Üç kadın. Üç hayat. Üç kıta… Tek bir talep: özgürlük! İtalya. Giulia, babasının atölyesinde çalışan genç bir kadın. Babasının geçirdiği kaza sonrası nesillerdir faaliyet...