Kediler çoğu zaman sadece evcil hayvanlarımız olmaktan çok daha fazlasıdırlar. Onların hayatı yaşama şekillerindeki gizli ve bilge tavırları, bazen bize hiç farkında olmadığımız şeyleri gösterebilir ve öğretebilir.
Peki insanların kedilere karşı ne gibi etik yükümlülükleri vardır? Kediler, insanlar kadar hatta bazen onlardan daha rasyonel olabilirler mi? Kediler, insanlara evrimsel psikoloji hakkında ne öğretebilir?
Kediler ve Felsefe, birbirinden ilginç ve önemli makaleleri bir araya getirerek, on sekiz ayrı filozofun gözünden bu ve benzeri soruları derinlemesine incelemeye ve yanıtlamaya çalışıyor. Kedilerin gizemli ve görkemli dünyalarını keşfederken, onların zihinlerine dair şaşırtıcı iç görüler sunuyor.
Bu kitap hem kedi severler hem de felsefeye ilgi duyanlar için kaçırılmayacak bir kaynak.
İÇİNDEKİLER
Katenasyonlar
STEVEN D. HALES ………………………………………………………………………….. 7
I. BÖLÜM: KEDİLERİN DOSTLUĞU ………………………………………… 15
1. Hiçbir Filozofun Bana Öğretemeyeceği Şeyleri Bir Kediden
Öğrendim
GARY STEINER …………………………………………………………………………. 17
2. Kediniz Size Felsefeye Dair Neler Öğretebilir?
JOHN CARVALHO …………………………………………………………………….. 35
3. Kedigillerin Dostluğu
DIANE JESKE ……………………………………………………………………………. 51
II. BÖLÜM: KEDİ ESTETİĞİ VE ETİĞİ ………………………………………. 75
4. İyi, Kötü ve Güzel
RANDALL E. AUXIER ………………………………………………………………. 77
5. Kediler ve Gündelik Yaşamın Estetiği
ALLISON HAGERMAN …………………………………………………………… 103
6. İnsanlarla İlgilenen Sağlık Hizmetleri, Kedilerle İlgilenen
Sağlık Hizmetlerinden Bir Şeyler Öğrenebilir Mi?
ANDREW PAVELICH ………………………………………………………………..119
7. Başka İki Taraf
FELICIA NIMUE ACKERMAN ………………………………………………… 139
8. Kedilerinize Neden Zarar Vermeyeceğim?
JULIA TANNER ……………………………………………………………………….. 157
9. Evcil Hayvanlara Karşı Sorumluluklarımız
EVAN MORENO-DAVIS ………………………………………………………….. 173
III. BÖLÜM: KEDİ ZİHNİNİN BÜYÜLEYİCİ YANLARI …………… 187
10. Kedinizden Daha Mı Mantıklısınız?
BRYONY PIERCE …………………………………………………………………….. 189
11. Kedim Olmak Nasıl Bir Şey?
JOSH WEISBERG …………………………………………………………………….. 207
12. Kedilerin İnançları Var Mıdır?
MANUEL BREMER …………………………………………………………………. 223
13. Kedileri Zekâyla Alt Etmenin Yolları
ROBERT ARP …………………………………………………………………………… 237
IV. BÖLÜM: KEDİLER İÇİN METAFİZİK ………………………………….. 257
14. Sonraki Yaşamda Kediler
JUDY BARAD ………………………………………………………………………….. 259
15. Kedilerin Dokuzdan Fazla Yaşamı Olabilir Mi?
Kedi ve İnsan Klonlanması
BERTHA ALVAREZ MANNINEN …………………………………………….. 287
16. Ölü Mü Diri Mi? Şaşırtıcı Bir Kimlik
JEAN-ROCH LAUPER ……………………………………………………………… 309
17. Kedi İnsanları?
RANDALL M. JENSEN …………………………………………………………….. 325
18. Kedilik
CATHY LEGG ………………………………………………………………………….. 341
Havalı Kediler ………………………………………………………………………………. 353
Dizin …………………………………………………………………………………………….. 359
Katenasyonlar
STEVEN D. HALES
Kedilerin evcil türü olan Felis silvestris’in, tüm kedilerin en evcili, evcil hayvanların da en vahşisi olduğu söylenir. Bir kediyle yaşamak kesinlikle bir köpekle yaşamaya benzemez. Donald Engels, hassas bir anlayışla, iki cinsin mizaçları arasındaki bu farklılığı, onların arasındaki felsefi bir farklılığa bağlamaktadır. Engels, bu konuda şu satırları kaleme almıştır:
Köpekler doğuştan birer Stoacıyken kediler birer Epikurosçu olma eğilimindeydi. Çoğu Romalının küçümsediği bu ikinci düşünce ekolüne göre, boşluktaki atomların tesadüfi birleşimi, evrendeki diğer her şeyin izahını yapabiliyordu. Evrende ne bir ilahî takdir ne de bir amaç vardı. Ahlâkın, daha büyük bir ruhâni güce istinaden değil, bireylerin özerk kararları uyarınca belirlendiği düşünülüyordu. İnsanlar özerkti, bağımsızdı ve yaşadıkları şehrin kurumları ya da dini inançlarından mümkün olduğunca bağlantısız bir biçimde, atomlar gibi yaşamaları gerekiyordu. “Belirsizce yaşa” sloganı, en sevilen Epikurosçu ilkelerden biriydi . . . İşte bu Epikurosçu değerler kedilere çok uygundu. (Classical Cats: The Rise and Fall of the Sacred Cat [Klasik Kediler: Kutsal Kedinin Yükselişi ve Düşüşü], s. 93)
Kediler asırlar boyunca insan kültürünün bir parçası olagelmiştir. İnsanlarla kediler arasındaki bağ hoşgörüden ve dost-luktan fazlası olmuştur. Bu iki tür arasındaki ilişki, fare yakalayan hizmetçiyle süt veren efendi ilişkisinin ötesindedir. Engels, kedigillerin değerleriyle Epikuros’un Antik Yunan felsefesi arasında bir bağ kurar, ancak bu bağlar, bundan çok daha eskiye dayanır. Kediler dört bin yıldır kutsal sayılmakta ve saygı görmektedir. Eski Mısırlılar, ateşin hayat veren sıcaklığını ve iyi talihi simgeleyen, güneş tanrısı Ra’nın sevgilisi ve arkadaşı, kedi başlı tanrıça Bastet’e tapıyorlardı. Üstelik tek kedi ilah Bastet değildi. Mısırlılar, Bastet’in aksine ateşin yıkıcı gücünü ve kavurucu çöl güneşini simgeleyen, aslan başlı, korkunç savaş tanrıçası Sekhmet’e de tapıyorlardı.
Kedilerle ilgili çoğu efsane ve mitin kökeni antik çağlara dayanmaktadır. Örneğin kara kedilerin kötü şans ve kara büyü ile olan ilişkisini ele alalım. Howey M. Oldfield, kara kedilerin ilk başta büyücülükle değil, kutsal dişi ile ilişkilendirildiğini ve sembolojisinin Meryem Ana’dan Diana, Artemis ve İsis’e kadar uzandığını savunmaktadır. “Kara kedi, kötülüğün karanlığını değil, Yaratılmamış Olanın, En Derin Olanın ve Bilinmez Tanrı’nın karanlığını temsil eder. O, Sınırsız, Biçimsiz ve Açıklanamaz olandır” (The Cat in the Mysteries of Religion and Magic [İnanç ve Büyü Misterlerindeki Kediler], s. 70).
Anne Kaz ninnilerinden biri olan “tıpış tıpış yürü, keman ile kedi, inek atladı ayın üzerinden” çocuklar için uydurulmuş bir saçmalık değildir, buna karşın bu tekerlemenin kökenindeki sembolizm neredeyse tamamen unutulmuştur. Kedi ve keman imgelerine Orta Çağ’da rastlanabilir ve yine aynı döneme ait katedrallerdeki sıralarda ve diğer ahşap eserlerde keman çalan kedi oymaları bulunur. Etrafını saran yavru kedilerin yanında keman çalan böyle bir kedi oyması, İngiltere’nin Beverly kentindeki Beverly Minster Kilisesi’nde bulunmaktadır. Bu oyma, Mısır tanrıçası Bastet’i, etrafında kedi yavruları, sistrum adı verilen bronz bir enstrümanı çalarken gösteren heykelin neredeyse aynısıdır. Böyle ayrıntılar üzerinde daha fazla oyalanmayacağız, ancak bahsi geçen tekerlemedeki inek ve ayın da sonradan eklenen eğlenceli dokunuşlardan ibaret olmadığını söylememiz gerekir. Romalı tarihçi Plutarhos bunları İsis ve onun sistrumuyla ilişkilendirmektedir.
Tanrıçalardan gemilerdeki fare avcılarına ve güneşli bir günde pencere kenarında tembellik eden modern zamanların evcil tekirlerine kadar, kedilerle aramızdaki bu uzun süreli ilişki, onlarla kurduğumuz yaşamları düşünmek için bize güzel bir fırsat sunmaktadır. Felsefeye giden doğal yol da işte bu düşünme fırsatıdır. Bu kitabın ilk bölümünde yazarlarımız kedilerin dostluğu üzerine kafa yormaktadır.
• Her an bize muhtaç olan başıboş bir hayvanla yaşamak, kedilerle olan ilişkilerimizi saf soyut akıl yürütmenin asla başaramayacağı bir biçimde anlamamıza nasıl yardımcı olabilir?
• Kedilerin, Friedrich Nietzsche’nin sözleriyle, “ganimet ve zafer arayışı içinde, büyük bir coşkuyla sinsi sinsi dolaşmak” dışında bir amaçları ve bunun ötesinde elle tutulur bir planları yoktur. Böyle canlılarla birlikte yaşayıp, onları severek ne öğrenebiliriz?
• Bir milyon dolar karşılığında kedinizden vazgeçer miydiniz? Peki ya, bir milyon dolar karşılığında en iyi arkadaşınızdan vazgeçmeye ne dersiniz? Kediler gerçekten dostumuz mudur yoksa sadece satılabilir birer maldan mı ibarettirler?
Kedileri sevmek, sanatı, kitapları, filmleri ya da başka şeyleri sıradan bir biçimde sevmeye benzemez. Elinizdeki kitabın değerini, işi tamamen bitmeden, yani dizilmeden, ciltlenmeden, size teslim edilmeden ve onu okumadan anlayamazsınız. Ancak kediler, yaşayan ve değişen açık uçlu eserlerdir. Elbette kedilerimizin keyfini çıkarmakla kalmayız, onlarla birlikte yaşarız. Onlar da yumaklar, ton balığı konserveleri, rahat kucaklarımız gibi birçok şey için bize bağımlıdır. Peygamber Muhammed kedileri o kadar sevmiştir ki, rivayete göre bir keresinde, üzerine oturmakta olan bir kediyi rahatsız etmemek için cübbesinin bir kısmını kesmiştir (Olfied, The Cat in the Mysteries of Religion and Magic [İnanç ve Büyü Misterlerindeki Kediler], s. 155). Kedi dostlarımıza iyi davranmamız gerektiğini tembihleyen tek dini lider Muhammed de değildir. Apokrif Kutsal On İki Havari İncili (34: 7-10) İsa’yla ilgili şöyle bir hikâye anlatır:
İsa bir gün bir köye gitti ve burada, kimsesiz bir yavru kedi gördü. Kedinin karnı açtı ve onun yanına gidip miyavlamaya başladı, bunun üzerine İsa da onu alıp giysisinin içine yerleştirdi. Kedi onun koynunda uyudu. İsa, köyün içlerine doğru biraz daha ilerlediğinde, kedinin önüne yemek ve su koydu; kedi yiyip içti ve ona şükranlarını sundu. Sonra da kediyi, Lorenza ismindeki dul bir kadın olan havarilerinden birine verdi, kadın da kediye baktı. Bazı insanlar, ‘Bu adam bütün yaratıkları seviyor ve koruyor, onlar onun kardeşleri mi ki onları sevsin?’ dedi. İsa da onlara şöyle karşılık verdi: ‘Gerçekten de onlar, Tanrı’nın Evindeki güzel yaratıklardır, evet, onlar sizin kardeşlerinizdir, Ebediyette sizinle aynı yaşamın soluğunu paylaşanlardır. Ve her kim ki onların en küçükleriyle ilgilenir ve ihtiyacı olduğunda onlara yiyecek içecek bir şey verirse, bana da aynısını yapmış olur. Ve kim onların muhtaç düşmesine seve seve razı gelir ve kötü muamele gördüğünde onu savunmazsa, bana yapılan kötülüklere de ortak olur; bu hayatta her ne yapmışsanız, bir sonraki hayatta da size aynısı yapılacaktır.
Yazarlarımız bir sonraki bölümde, kedi estetiği ve etiği gibi konularını ele alıyor.
• Kedi insanı ve köpek insanı olmak, hayattaki en büyük karşıtlıklardan biridir (Mac’ler ve PC’ler, çalkalanmış ve karıştırılmış içkiler, yoğun ve hafif tatlar, Sünniler ve Şiiler gibi). Peki, kedi ve köpek insanları arasındaki gerçek fark nedir?
• Kedinizle geçirdiğiniz sıradan, spontane ve hiç planlanmamış anlar nasıl sanatsal ve estetik niteliklere sahiptir?
• Veteriner hizmetlerinde insan hastanelerini mi model almalıyız, yoksa insanlara özgü sağlık bakımını veteriner hizmetlerine benzeyecek şekilde mi değiştirmeliyiz?
• Ağır hasta olan kedinizi gerçekten seviyorsanız ona ötenazi mi yaptırırsınız yoksa onu hayatta tutmak için hiçbir masraftan ve çabadan kaçınmaz mısınız? Bunlardan hangisini yapmalısınız?
• Kedinize zalimce davranmak neden yanlıştır?
• Kedinize yardım etmek ve onun bakımını yapmak konularında su götürmez yükümlülükleriniz var mı? Kıyıya vuran balinalara yardım etmeli miyiz? Şiddetli bir yağmurdan sonra garaj yolumda mahsur kalan yüzlerce solucana ne demeli? Bu durumlar, diğerinden farklı mıdır? Ve öyleyse, neden?
Kedi ve köpeklere dair yapılan klasik şakayı hatırlayalım. Bu minik hikâyede, köpekler şöyle düşünür: “İnsanlar beni sıcak ve kuru tutuyor, güzel yiyeceklerle besliyor, beni seviyor, tüylerimi fırçalıyor ve benimle oynuyor. Bunlar tanrı olmalı!” Kedilerse şöyle düşünür: “İnsanlar beni sıcak ve kuru tutuyor, güzel yiyeceklerle besliyor, beni seviyor, tüylerimi fırçalıyor ve benimle oynuyor. Ben bir tanrı olmalıyım!”
Peki o minicik, kabarık tüylerle kaplı kafanın içinde gerçekte neler oluyor? Kediler bizi düşünüyor mu? Onlar için, kendilerine kedi nanesi getiren araçlardan daha fazlası mıyız? Kedilerin niyeti farelerle oynamak ya da köpeğe eziyet etmek midir? Akşam yemeği vakti geldiğine inanırlar mı? Bu soğukkanlı ilgisizliğin ardında, herhangi bir şey düşünürler mi? 3. Bölüm olan, Kedi Zihninin Büyüleyici Yanları’nda yazarlarımız tam da bu tür soruları ele alıyor.
- Kedinizden daha mı mantıklısınız? Yoksa kediniz sadece, size göre daha farklı şeyler başarmayı mı önemsiyor?
- Kedinizin yerinde olmak nasıl bir şey olurdu? Kedinizin deneyimlerini anlayabilir misiniz?
- Kediniz, mama kâselerinin mutfakta olduğuna inanır, kâsenin içinde peynir olmasını umar mı? Yoksa “peynir”, “mutfak” ve “kâse” gibi kavramlar bile onda mevcut değil mi? Kediniz ne hakkında düşünür?
- Kediler, onlara tanıdık gelen, rutin sorunları çözebilirler. Fakat yeni ve karmaşık sorunları çözmek için gereken yenilikçi bir yaratıcılığa sahip midirler?
Yunan tarihçi Herodot, Mısır’da bir kedi, bakıldığı evde doğal bir ölümle öldüğünde, ev ahalisinin kaşlarını kazıyarak yas tuttuğunu yazar. Dahası, Mısırlılar kedilerinin öbür dünyaya göçerken de kendilerine eşlik edeceğine inanmışlardır. Herodot’a göre, kediler öldükleri zaman, Per-Bastet ya da Bubastis adı verilen ve tanrıça Bastet’e ait olan kutsal şehre götürülmüşlerdir. Kediler burada mumyalanmış ve kutsal yeraltı mezarlarına gömülmüştür. Bubastis şehrinde yüz binlerce kedi mumyası bulunmuştur. Son bölümde yazarlarımız, kedilere ait bir ölüm sonrası yaşam olup olmadığı, kedilerimizin varlığını sürdürmesinin nasıl bir şey olduğu ve kediliğin özü gibi konuları ele alıyor.
- İnsanların, bedenleri öldükten sonra da varlığını sürdüren ölümsüz ruhları varsa, kedilerin de ölümsüz ruhları var mıdır?
- Klonlama, çok sevdiğiniz ölmüş kedinizi geri getirilebilir mi?
- İki kedinin beyni değiştirilse, her bir kedi yeni bir beyin mi yoksa yeni bir vücut mu edinmiş olur? Bunu nasıl anlarız?
- Kedilerin de bir anlamda insani kişilikleri var mıdır?
- Bir kediyi kedi yapan, onun bir dizi doğal özelliğinden daha fazlası mıdır? Her kedinin kendine özgü, bireysel bir kediliği de var mıdır?
Kedilerle olan yaşantımız üzerine düşünmenin yarattığı zenginliği, derinliği ve mucizeyi göz önüne almamız akıllıca olacaktır. Felsefe, işte bu tefekkürden ortaya çıkar. Böylece, meydana gelen felsefi kedi yavrularını sevmenin keyfine varabilir ve hangisinin ilk olarak kucağınıza atlayıp mırlamaya başlayacağını görebilirsiniz.
1.BÖLÜM
KEDİLERİN DOSTLUĞU
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Düşünce-Genel Felsefe
- Kitap AdıKediler ve Felsefe
- Sayfa Sayısı368
- YazarSteven D. Hales
- ISBN9786050210972
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSay Yayınları / 2024