Çınaraltı Kitap Sohbetleri’nin yazarı Dursun Gürlek’ten tarihe, kültüre ve medeniyete dair ibret verici bilgi ve olayların anlatıldığı sürükleyici ve etkileyici bir kitap.
Çınaraltı Kitap Sohbetleri’nde kitap kültürüne ait, bilinmeyen pek çok ayrıntıyı gün yüzüne çıkaran Dursun Gürlek, yeni kitabında tarihin yaprakları arasında gözden kaçmış, unutulmuş veya unutturulmuş pek çok ilgi çekici anekdotu sayfalarına taşıyor. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, okuduklarınız karşısında Türk ve İslam tarihine ait bir çok detayı öğrenme fırsatı bulacaksınız.
Karınca Huzura Varınca/Kültür Sohbetleri; muhteşem bir kültür ve medeniyet tarihinden, hassas bir araştırmacının titiz gözlemiyle seçilerek derlendi.
BİR HATTATIN MEZAR TAŞİ
Osmanlı mezarlıkları uhrevi güzellikleriyle sadece Müslümanları değil, bazı Avrupalı seyyahları da etkiliyordu. Başta Piyer Loti olmak üzere birçok Batılı yazar için istanbul mezarlıkları, büyük bir milletin tarihi zenginliğini gözler önüne seren, İslâm imanının taşa yansıyan tezahürlerini ortaya koyan uhrcvî mekânlardır Belirtmek gerekir ki, mezar taşlarındaki yazılar sadece içinde yatan şahsın kimliğini ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda hat sanatının güzelliklerini de sergiler işte bunlardan biri de Kayışzade el Hac Osman Elendi adındaki hattatın mezarı aş id ir
“Son Hattatlar” yazarının verdiği bilgilere göre, Burdurlu Osman Nuri Efendi, özellikle nesihte büyük bir maharet kazandı. Hayatını Mushafı Şerif yazmaya adadı. Bu vadide öyle bir gayret gösterdi ki, yüz altı Kur’an ı Kerim yazmanın şerefini kazandı. Kitab ı Mübın’in şefaatini hak elti. Yüz yedinci nüshayı cennet i alada tamamlamak üzere Miladi 1894, Hicri 1311 yılının Ramazan ayının dördüncü gecesi, teravih namazını kıldırırken beka âlemine intikal etti. Merkez Efendi kabristanına defnedildi. Kabrinin kitabesi şöyledir:
“Yüzyedinci Mushaf ı Şerifini Sûre i Yusuf’daki ‘Ersilhü maanâ gaden yertag’ ayet i kerimesine kadar tahrir eden ve teravih namazını kıldırırken rükû esnasında vefat eden meşahir i haırat ve muallim i sibyandan Burdur! El Hac Osman Efendi’nin rızası içün rızâm İlah fatiha. Ramazan 1311. yevmi pazartesi.”
KİTAP BASILMAZ TAB’ EDİLİR
Osmanlının son zamanlarında doğup Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşayan, tahsilini bu arada tamamlayan, bir nevi geçiş döneminin temsilcisi olan öyle insanlar vardır ki, bu istanbul Efendileri konuştukları zaman ağızlarından bal akardı, hâzirün hayran hayran kendilerine bakardı. İşte bunlardan biri olan Neyzen Halil Can da eski kültürümüzün ve mûsikimizin seçkin temsilcilerindendi.
Halil Can, bugünkü ilahiyat fakültelerinin “Yüksek İslâm Enstitüsü” adı altında eğitim verdiği yıllarda İstanbul Yüksek islâm Enstitüsü’nde dini mûsiki hocalığı yaptı. Halil Can Bey, son derece edebi bir lisanla konuşur, itinayla seçtiği kelime ve cümle harcıyla mânâ hazinesinin duvarlarını örerdi. Ders anlatırken konuşma densizliğinde bulunan talebesini, nev’i şahsına münhasır üslubuyla ikaz eder, “Evladım, silsilei kelâma sekte verme” derdi.
Ona göre kitap basılmaz, tab’ edilirdi. Sonunda “hâne” bulunan rezalet yuvası basılırdı, ama bir ilim ve kültür hazinesi olan kitabın tab’ edilmesi gerekiyordu. Halil Çan’a göre, kitabın okunmaya hazır hale geldiğini belirtmek için “Eser, kisve i tab’a büründü” demek icab ediyordu.
Hazret bugün hayatta bulunsaydı da, adının baş tarafında “Prof.”, “Doç” gibi unvanlar taşıyan sözüm ona bilim adamının “yapıtındaki yaşamsal konuların içeriğine” şahit olsaydı, verecek “yanıt” bulamaz, herhalde kahrından ölürdü.
ÖYLE BİR NEYZEN Kİ…
Merhum Kemal Edip Kürkçüoglu, Neyzen Halil Can Beyden şu satırlarla söz ediyor:
“Bizden ayrılan, hepimizi yetim bırakan ustadımız uzun zamandan beri esîri firâş idi; lakin kendisi kalbindeki sağlam imanla, faniliği anlayan irfanla, dervişane itminanla azâdei telâş idi. Hazreti şahsen oluz şu kadar yıldır tanırdım devimli simasını Ulu Mevlânâ’nın müşahhas timsâli saunam
‘Allah’ın gerçek dostu’ demek olan Halil isminin tam müsemmasi bir insandı. Kemal mertebesinde ehl i irfandı. Mevlevi Ahmed Celâlüddîn ve Ahmed Remzi Efendilerden, hattat ve neyzen Emin Dede den, Ahmed Avni Bey’den feyiz almış, onlardan bizlere yadigâr kalmış mübarek bir candı. Son aylarda çektikleri ‘el belâ li’l vela’ sırrından gelen bir manevî imtihandı.
Cennetmekân Halil Can, Allah dostlarının samimi dostu, Resûlullah düşmanlarının müsamaha tanımaz düşmanıydı. Aynı zamanda millî ve dinî mûsikimizin hakiki üstadı idi. Hafızası paha biçilmez cevherle dolu bir hazine, sinesi hakayik ve dekayıka ma’kes olan sırlı bir âyine idi.
Şeb’ i Arûs ihtifallerinin bir incisi, neyzenler camiasının saf birincisi idi. Batı’nın müzik otoriteleri onu bizden fazla takdir ederler, müşkillerini çözmek için huzuruna uçarak gelirlerdi. Ordumuzda yarbaylık rütbesine yükselmiş, varlığıyla payesini kat kat yükseltmiş olan Eczacı Halil Can Bey’in sohbetleri, ilaca çevirdiği reçeteler kadar devakâr, kendisi klâsik mûsikimizde İlliler, Kutb ı Nayîler nazlri bir nevâkâr idi. Biri iki, kargayı bülbülün teki gören idarecilerin hatası yüzünden ayrıldığı istanbul Yüksek İslâm Enstitüsünde on bir yıllık öğretim üyeliği sırasında yüzlerce gence rehber olmuştu.
Ûstad Halil Can, o büyük insan, bir güneşti, ballı; bir değerdi, bitti; Halil Can bir umutlu, sondu. Halil Can ezelden yöneldiği Allah’a dündü.
Allah’ım! Mübarek kabri nurunla dolsun! Aziz ruhu senin inayetine, sevgili Resulünün siyânetine, başla Cenâb ı Mevlânâ olmak üzere cümle velilerin himmetine mazhar olsun.”
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Hitabet-Söyleşi
- Kitap AdıKarınca Huzura Varınca
- Sayfa Sayısı320
- YazarDursun Gürlek
- ISBN9799753627473
- Boyutlar, Kapak 13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviTimaş / 2008
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kelimeler ve Kader ~ Esra Yalazan
Kelimeler ve Kader
Esra Yalazan
Esra Yalazan, kahramanlarının kaderini yazan, ama kendi kaderini tayin edemeyen yazarların hikâyelerinde dolaşırken, bu serüvene sadece kendi sesini, hayallerini, hatıralarını mı ekliyor? Yoksa hükümranı...
- Çöken İstanbul ~ Suat Derviş
Çöken İstanbul
Suat Derviş
“İri çınarların, iri servilerin süslediği sahili gösteren kayıkçı, ‘Buraları görüyor musunuz?’ diyor, ‘Eskiden burada kahveler, tiyatrolar vardı, Abdi oynardı, Kel Hasan oynardı. Buraları tıklım...
- Demokrasi Projeleri ~ Banu Avar
Demokrasi Projeleri
Banu Avar
Türkiye’de muhalif olmak zordur. Büyük güçleri ve kodamanları ürkütmemeniz lazım. Hükümetle iyi geçinmeniz gerekir. Aykırı fikirleri dile getirirseniz adınız ya milliyetçiye, ya AB karşıtlığına...