Sevdiğiniz birini kaybetmiş kadar yalnız mı hissediyorsunuz, dünyada kalan son insanmışsınız gibi? Meraklanmayın. Melankoliye kapıldınız. Hastalık değil. Olağan insanlık hali. Karasevdaya tutuldunuz. İlle âşık olmanız gerekmiyor, doğuştan âşıksınız, Mecnun gibi çöllerde buldunuz kendinizi, değil mi? Bazen de akıl almaz bir coşkuyla köpürüp kanatlanıyor mu ruhunuz? Bilinmeyen bir ışıkla mı aydınlanıyorsunuz? Hüzünden zevk almaya mı başladınız? Korkmayın. Delirmediniz. Depresyonda değilsiniz. Melankoliyle tanıştınız. Tek çaresi, daha iyi tanımak. Aklınızdaki bütün sorular, bu kitapta.
Romancı, denemeci Nilüfer Kuyaş’tan bir melankoli güzellemesi… Melankoli bir hastalık mı yoksa bir güzelduyu mudur? İnsan hüzünlenmeyi arzular mı? Sınırı belirsiz, kapısız penceresiz bu karasevda ülkesine herkes girebilir mi yoksa hepimiz başından beri “içerde” miyiz?
Kıvrak, renkli kalemiyle Nilüfer Kuyaş, her yaştan, her zevkten okura denemeyi sevdirecek bir açıklık ve güzellikle yazıyor melankoliyi. Anlatımı gösterişten uzak; bilgi ve yaratıcılıkla dolu. Keyifle okuyacağınız, elinizden bırakamayacağınız bir ayna, Karasevda Kitabı.
NİLÜFER KUYAŞ, İstanbul doğumlu, Robert Kolej mezunu. Amerika’da felsefe, Türkiye’de sosyal psikoloji okudu. BBC’de ve NTV’de program sunuculuğu, Milliyet ve Taraf’ta köşe yazarlığı yaptı. Şimdilerde internet dergisi K24’de yazıları çıkıyor.
İçindekiler
1. MELANKOLİK ÖZNE ………………………………………….15
Sorular ……………………………………………………………….17
Melankoli: O Şarkı ……………………………………………….18
Melankoli: O Şiir …………………………………………………20
Bir Anneye Veda ………………………………………………….22
Gölge Taraf …………………………………………………………23
Freud’a Karşı Çıkıyoruz! ……………………………………….25
Karasevda Sözlüğü: Ya da, Çok Az Soruda Melankoli
Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey …………………29
Farklı Bir Külkedisi Masalı …………………………………….37
Sesleniş ………………………………………………………………41
Kara Güneş ………………………………………………………..42
İçimizdeki Anne …………………………………………………..45
Kayıp Aranıyor …………………………………………………….47
Depresyona Hayır ………………………………………………..49
Melankolinin Aynaları …………………………………………..51
Kara Safradan Felsefeye ……………………………………….56
Neden Aynalar? …………………………………………………..60
Koyultu ………………………………………………………………65
Aynalı Selfıe ………………………………………………………..67
Selfıe Aynası ……………………………………………………….72
Otoportre: Karakalem ve Silgi ………………………………..77
Kim Olduğum Açığa Çıkıyor …………………………………85
Sen de mi Brutus? ………………………………………………..90
Suretlerin Geçiti ………………………………………………….95
Aura …………………………………………………………………..99
Hamlet İkilemi ………………………………………………….103
Yaşayan Fotoğraf ………………………………………………..106
Bir Özür Aramak ………………………………………………112
Yara İzi ……………………………………………………………..116
Varoluş Anları ……………………………………………………121
Modernlik ve Sanat …………………………………………….123
Bilinçaltına Yolculuk …………………………………………..126
Karasevda Nerede Yaşar? ……………………………………130
Rüyalar ve Anılar ……………………………………………….133
“O Şey” Neydi? ………………………………………………….138
Vertigo ……………………………………………………………..142
Sen Herkesten Daha Önemlisin ……………………………148
Otoportre: Karakalem …………………………………………151
2. DÜNYANIN MELANKOLİSİ ………………………………155
Yeni Bir Melankoli Çağı ………………………………………157
Yalnız Kahraman ………………………………………………..158
Yansımalar: Sokağın Çağrısı …………………………………162
Yansımalar: Sokaktaki Adam ………………………………..166
Acilen, Mecburiyetten, Sahibinden Satılık ……………..170
Çalınan Hayatlarımız ………………………………………….176
Avatar ………………………………………………………………179
Akasya Ağacı ……………………………………………………..183
Sevda İle Sevgi …………………………………………………..187
Eros ve Melankoli ………………………………………………192
Eros ve Ölüm ……………………………………………………196
Eros ve Devrim ………………………………………………….200
Süt ve Zehir ………………………………………………………203
İthaka’ya Dönüş ………………………………………………..210
Otoportre: Rüzgâr ve Erik Ağacı …………………………..217
3. BAHAR AYİNİ ……………………………………………………225
Gül, Asma ve Buğday ………………………………………….227
Chopin ve Hüzün ………………………………………………231
Çaresiz Güzellik ………………………………………………..236
Camus’nün Şeysi ……………………………………………….240
Sevmeyi Bilmek …………………………………………………246
Paranın Melankolisi …………………………………………….250
Affetmek ………………………………………………………….254
Sevginin Zaferi …………………………………………………..258
İktidar ………………………………………………………………265
Simenon’un Mektubu …………………………………………268
Yenilgi ………………………………………………………………271
Benim İstanbul’um …………………………………………….273
Alef: Borges’le İstanbul’da ……………………………………279
Tango ……………………………………………………………….289
Sevdalı Bahçe …………………………………………………….295
İkinci Hayat ………………………………………………………300
Anneme Mektup ……………………………………………….305
Kafka’nın Yolcusu ………………………………………………314
Sonsöz ……………………………………………………………..320
Teşekkür …………………………………………………………..325
1
MELANKOLİK ÖZNE
Benim durgunluğum başkalarınkine
benzemez; mesela, bilgininki hasetlikten
olur; müzisyeninki hayalcilikten,
saraylınınki kibirden; askerinki ihtirastan;
avukatınki kurnazlıktan; hanımlarinki fazla
kibarlıktan; sevdalınınki bunların
hepsinden. Ama benim durgunluğum tek
ve bana özgü; içinde olmayan yok; ne
gördüysem alıp damıtmışım, her
yolculuktan dönüşte biraz daha derin
düşünceye dalmışım; sonunda böyle
durmadan düşünen biri olup çıkmışım.
WILLIAM SHAKESPEARE,
Size Nasıl Geliyorsa
(çev: Bülent Bozkurt)
SORULAR
Durduk yerde içinizi keder sarıyor mu? Tanımlanamaz bir boşluk hissiyle nefes alamaz gibi oluyor musunuz? Başınız dönüyor mu? Başka yerde, ötelerde olsam, diye özlem duyuyor musunuz? Sünger sıkılmış gibi hüzün mü taşıyor yüreğinizden? Kendinizi derin düşüncelere dalmış buluyor musunuz, hayatın anlamı nedir diye? Akşam evde ışıkları yakmayı unutuyor musunuz? Sevdiğiniz birini kaybetmiş kadar yalnız mı hissediyorsunuz, dünyada kalan son insanmışsınız gibi? Meraklanmayın. Melankoliye kapıldınız. Hastalık değil. Olağan insanlık hali. Karasevdaya tutuldunuz. İlle âşık olmanız gerekmiyor, doğuştan âşıksınız, Mecnun gibi çöllerde buldunuz kendinizi, değil mi? Bazen de akıl almaz bir coşkuyla köpürüp kanatlanıyor mu ruhunuz? Bilinmeyen bir ışıkla mı aydınlanı- yorsunuz? Hüzünden zevk almaya mı başladınız? Korkmayın. Delirmediniz. Depresyonda değilsiniz. Melankoliyle tanıştınız. Tek çaresi, daha iyi tanımak. Aklınızdaki bütün sorular, bu kitapta.
MELANKOLİ: O ŞARKI
Çok güçlü duygular yaşadığımız zaman yalnız kalırız, insanlar bize ayak uyduramaz, fazla yoğun duygulara ortak olmaları mümkün değildir, tanıklık etmek istemezler. Bu da doğaldır elbet. Öylece yalnızlaşırız. Denizde gruptan kopup fark etmeden fazla açılan birisi gibi, kıyıdaki yakınlarımıza tekrar kavuşmak için hızla daha sığ sulara doğru yüzmemiz gerekir. Çoğumuzun bazen yaşayıp, bir an önce atlatmaya çalıştığı, bazılarımızın ise sürekli içine düştüğü bir durum. Bu şekilde yalnızlaşan kişiye melankolik özne diyeceğiz. Melankolik özne, duygularının şiddeti nedeniyle yalnızdır, hepsini paylaşması söz konusu olamaz, içinden geçen duyguların tamamını açmaya kalkarsa etrafındakiler korkup kaçabilir, bir noktadan sonra kendisinin tanığı olmak zorundadır. Melankolik kişilerin çoğunlukla yazar veya sanatçı olması bu nedenledir bence; Önce Antikçağ’da, sonra Rönesans’ta yaratıcılığın melankoliyle ilişkilendirilmesi de aynı nedene bağlanabilir. Yaratıcı kişi, kendisine tanıklık etmeyi, yani tek başınalığı iyi becerebilen kişidir bir bakıma. Ressamlar belki bu nedenle çağlar boyu otoportre çizmişler, yazarlar otobiyografik hikâyeler yazmışlar. Şimdi de elimizde cep telefonlarımız, hepimiz aynı nedenle “selfie” dediğimiz fotoğraflarda kendimizi görüntülüyoruz. Grup içinde olsak bile yalnız tarafımız tetikte. Peppino di Capri’nin o eski şarkısını hatırlayın: “Bir tek solmuş fotoğraflar kalıyor bize, dökülen yapraklar gibi.” Ya da, dijital hayaletler gibi suretlerimiz dolaşıyor sanal âlemde.
MELANKOLİ: O ŞİİR
Kendi içimdeki melankolik özneyi anlamak, biraz da melankoli gerçeğiyle oynamak için kaleme aldığım bu kitabı, uzun bir aradan sonra nihayet yazmaya karar verdiğimde, 2014 Temmuz’uydu, tuhaf bir şey oldu. Bir akşam, rahat çalışmak için i-Pad’in ekranını göz hizasına getirmeye çabalıyordum, kullandığım sehpa zaten yüksekçeydi ama başımı öne eğmeden ekrana bakmak için yeterli değildi, kütüphaneme gittim, hava sıcaktı, bütün kapılar ve pencereler açıktı, bütün ışıklar kapalıydı, yarı karanlıkta, raflarda el yordamıyla bulduğum en kalın cildi çekip aldım, salona döndüğümde iPad’i üzerine koydum, mükemmel oldu. Merak edip sonradan bakınca İngiliz âlim Robert Burton’un The Anatomy of Melancholy (Melankolinin Anatomisi) adlı kitabını kullandığımı anladım.
1620’lerde kaleme aldığı bu muazzam ansiklopedi çalışmasında Burton, kendinden önceki iki bin yıl boyunca melankoli hakkında söylenen her şeyi toplamış. Benim bu kadar engin bilgim olmadığı için kitabıma daha alçakgönüllü bir isim verdim. Karasevda Kitabı, bir bakıma kişisel bir sözlük, benim melankoliyle ilgili deneyim ve düşüncelerimi, hayal gücümle bulduğum cevapları kapsıyor. Sözlük bile değil gerçekte, A’dan Z’ye MELANKOLI: O ŞIIR 21 maddeler yok, belki el kitabı demek daha doğru olurdu. Elbette ilgili olduğuna inandığım bazı okumaları da içerecek ama asıl bu yolculuğun okurla, sizinle ortak paydaları olacağını umuyorum. Ayrıca gamlı değil, tersine neşeli, güneşli bir kitap olmasını istiyorum. Melankoliden korkmamalıyız. Nedir melankoli? John Keats’in “Ode on Melacholy” (Melankoliye Ağıt) adlı şiirinde dediği gibidir belki: Güzellikle, coşkuyla, hazla birlikte yaşayan, sevincin tam bağ- rındaki üzüntü – her şey geçici olduğu için. Yani, hayatın ta kendisi.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıKarasevda Kitabı
- Sayfa Sayısı328
- YazarNilüfer Kuyaş
- ISBN9789750725906
- Boyutlar, Kapak14x21, Ciltsiz
- YayıneviCan Yayınları / 2015
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Aşka Dair ~ Prof. Dr. İskender Pala
Aşka Dair
Prof. Dr. İskender Pala
Aşkın başlangıcı “görme”, sonucu “bakma” dır. İlk görüş anında başlayan ilginin sırasıyla sevgiye, bağlılığa, kalbin erimesine, tutkuya, özleme ve nihayet aşka dönüşmesinin bir tek...
- Benim Yazarlarım ~ Erendiz Atasü
Benim Yazarlarım
Erendiz Atasü
Erendiz Atasü uzun yıllar boyunca roman ve öykülerinin yanı sıra Varlık, Papirüs, Cumhuriyet Kitap, Çağdaş Türk Dili gibi çeşitli dergi ve gazetelerde kitap eleştirileri...
- Babamı Dövmüşler ~ Zeynep Yiğit
Babamı Dövmüşler
Zeynep Yiğit
Divanın üzerinde ağlamaktan gözleri şişmiş, kendinden geçerek uyuklayan annesine baktı. Kocasının annesiydi. Onu kendi annesinden yakın görüyor ve seviyordu. Emine annesiydi ve hep öyle...