Kapıyı Anahtarla Açmak Hıncal Uluç’un Sabah Gazetesi’ndeki ses getirmiş yazılarından oluşuyor. Hepinizin bildiği gibi mutluluk, sevgi, aşk konularına şaşırtıcı düşünceler geliştiriyor. Bu kitapta onun hayata dair yazılarını bir arada bulabilirsiniz.
İki insanın yaşamlarını birleştirmesine neden ‘evlenmek’ demişiz? Evlenmek, çünkü, evin anahtarının iki olması Anahtar, evin iki sahibi olduğunun simgesi… Evlenmenin simgesi…. Yani alyanstan çok daha anlamlı aslında.
Anahtarı verdiniz mi, ‘evli’siniz demektir. Belediye Başkanı onasın, onamasın. Her eve gelişimde kapıyı anahtarla açmaktan yoruldum, demiştim. Ne güzeldir zili çalmak ve size birinin kapıyı açması..
Bunu sağlamak için anahtarı bir başkasına vermeniz gerekir. Ki gelsin sizden önce eve. Evi ısıtsın. Sımsıcak yapsın. Yuva yapsın. Kapıyı çaldığınızda koşsun, kucaklasın kapıda sizi.
Mutluluk tariflerinden biri bu mu acaba?…Mutluluk, sevgi, aşk konularına kafa yoran bir insan Hıncal Uluç. Gerçek dostluğa önem veren, kaliteli yaşamaktan zevk alan, kendisine ve çevresinde olup bitenlere eleştirel gözle bakabilen, pek çok kişinin görmediğini, göremediği açılardan görebilen, insana insan olduğunu hissettiren biri..Sizleri Hıncal Uluç’la ve hayata dair yazılarıyla baş başa bırakıyoruz. Hayat üzerine, hayatınız üzerine düşünmeniz için
ANAHTAR… BU NE ANAHTAR SÖZCÜKTÜR,
YAŞAMDA…
Anahtar sözcüğünü ilk düşündüğümde 60 lı yıllardı ve ben üniversitede idim.
Düşündüren de bir filmdi. Anahtar… The Keyl.
Sophia Loren bir İtalyan kızını oynuyordu Evinin anahtarı bir savaş gemisi kaptanından ötekine devroluyordu hep. Dönülmesi çok güç bir görev için denize açılan kaptanın anahtarı, yeni kaptana geçiyordu.
Atilla daha iyi hatırlar Kaptanlar mı birbirlerine devrediyorlardı anahtarı. Yoksa onların ölüme gittiğini bilen Sophia mı, her yeni gelen kaptana bu ölümler dünyasında bir kısa mutluluk yaşatmak için kendi veriyordu bilmem.
Bildiğim, anahtarı kullanan hem evin, hem Sophia’nın sahibi oluyordu.
Yani anahtar müthiş bir simgeydi.
iki insanın yaşamlarım birleştirmesine neden ‘evlenmek’ demişiz? Evlenmek, çünkü, evin anahtarının iki olması Anahtar, evin iki sahibi olduğunun simgesi… Evlenmenin simgesi… Yani alyanstan çok daha anlamlı aslında.
Anahtarı verdiniz mi, ‘evli’siniz demektir. Belediye Başkanı onasın, onamasın.
“Her eve gelişimde kapıyı anahtarla açmaktan yoruldum,” demiştim. “Ne güzeldir zili çalmak ve size birinin kapıyı açması—”
Bunu sağlamak için anahtarı bir başkasına vermeniz gerekir. Ki gelsin sizden önce eve. Evi ısıtsın. Sımsıcak yapsın. Yuva yapsın. Kapıyı çaldığınızda koşsun, kucaklasın kapıda sizi.
Mutluluk tariflerinden biri bu mu acaba?..
Birisini bulursunuz.
“İşte bu!” dersiniz.
Anahtarı verirsiniz.
Bu, özgürlüğünüzü terk edişiniz anlamına gelir. Bu, yüzük vermekten de öte bir sadakat yeminidir.
Anahtar vermek, “Canın ne zaman isterse gel. Bu evde seni üzecek tatsız bir sürprizle karşılaşmayacaksın,”
demektir.
O andan itibaren anahtarı verdiğiniz özgürdür artık, siz kendinizi bağlarken. İstediği zaman gelir ve ‘istediği evi’ bulur. Bulacağından emin olarak…
Özgürlüğünden vazgeçmesi insanın hayatta yapacağı en büyük fedakârlıktır.
…ve bu büyük fedakârlık sizi de beklentilere iter tabii.
Gecenin bir vakti evin önünde, arabanızdan inerken, evin ışıklarını yanık bulmayı istersiniz. Sadece bunu istersiniz. “Evde biri var. Kapıyı çaldığınızda keyif çığlıkları atarak koşacak, boynunuza sarılacak,” diye düşünürsünüz. Işığı gördünüz mü, sokağın ayazım yaşamazsınız bile… Öylesi ısıtır içinizi camlardan sızan loş ışık demetleri…
Bu anahtarın en mutlu yanıdır. Ama her zaman böyle olmaz…
365 gün beklersiniz. Bitmez günler, bitmez geceler beklersiniz.
1 ler eve yaklaşımınızda o ışıklan görmek istersiniz pencerelerde… Bulamazsınız…
Karanlık… Hep karanlıktır kahrolası camlar…
O anahtar kullanılmaz… Siz her ne kullanılacakmış gibi yaşadığınız halde…
Umutsuzca bekleyerek… Siz verdiğiniz anahtara teslim olmuşsunuzdur. O, anahtarla özgür…
Sonra bir gün sabrınız taşar…
“Ver anahtarımı geri,” dersiniz.
“Ver anahtarımı geri…”
Gençler!..
Her yaştan gençler!..
Size en büyük ağabey tavsiyesi… Sakın ola anahtarınızı kolay kolay kimseye vermeyin… Nasıl olsa gelmeden önce telefon ediyor. O zaman anahtara ne gerek var?
Anahtarınızı birisine vermek, yaşam düzeninizi tepe taklak etmektir Hayattaki en büyük fedakârlıklardan biridir, insanın yaşamını birisi için tepetaklak etmesi…
Anahtarı verdiniz mi. kendi hayatınızı d eğit onunkini yaşıyor olursunuz aslında».
Anahtar, sevgiliye en büyük armağandır. Çünkü hayatınızın en büyük fedakârlığıdır, evinizde özgürlüğünüzden vazgeçmek…
Büyük fedakârlıklar, büyük beklentilere sebep olur».
Karşılanmayan beklentiler de ilişkilerin sonunu getirir.
O zaman…
Anahtarınız sizde kalsın. Kapıyı çalınca açarsınız…
Canınız isterse açarsınız!
O nasıl canı isteyince geliyorsa…
Sağlıklı bir ilişki için…
O ne kadar özgürse, siz de o kadar hür olmalısınız…
SEVGİNİN VE DEĞERİN ÖLÇÜSÜ…
Üniversite yıllarımız Biz iki erkek arkadaşız. Onlar da iki kız. Öyle tanıştık SBFnin kantininde. Birlikte çıkıyoruz
O yıllarda akma ne demek?
Sinemaya falan gidiyoruz öğleden sonraları. Akşam üzerleri de o zamanlar, çok ünlü Filiz Pastanesi’nde buluşup çay falan içiyoruz. Gözlerden gözlere, zaman zaman birleşen ellerde bir flört var, hepsi o.
Çok sevdiğim bir şiir vardı, aklımda kaldığı kadarıyla, şöyleydi sanki o yıllardaki aşklarımızı anlatan…
“Kapıyı Anahtarla Açmak” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıKapıyı Anahtarla Açmak
- Sayfa Sayısı161
- YazarHıncal Uluç
- ISBN9752975992
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviAlfa Yayınları / 2005
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Görünmez Kentler ~ Italo Calvino
Görünmez Kentler
Italo Calvino
Modern dünyanın masal anlatıcısı Italo Calvino’nun Türkçede uzun süredir görünmeyen kitabı Görünmez Kentler, tekrar elimizin altında… Kubilay Han’ın atlasında yolculuk eden Marco Polo… Batının...
- Yaz ~ Albert Camus
Yaz
Albert Camus
Kışın ortasında, en sonunda içimde yenilmez bir yaz bulunduğunu öğreniyordum. Denize, güneşe her daim derin bir sevgi besleyen, Akdeniz’de kendine bir sığınak, düşüncelerine bir...
- Kelimenin Ham Anlamıyla ~ Ali İhsan Varol
Kelimenin Ham Anlamıyla
Ali İhsan Varol
“Bu kitabın sayfalarını çevirirken ağzı kalabalık ve biraz da abartmayı seven bir ahbabınızı hatırlayabilirsiniz. O ahbabınıza gösterdiğiniz hoşgörüyü lütfen kitaptan da esirgemeyiniz. İçinde Pod-Bee...
sen bu ülkenin yetiştirdiği nadir yazarlardan birisin..her gün senin makalelerini okumak ayrı keyif verici..iyiki varsın hıncal usta..iyiki varsın..cesur kalem..!