Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kafası Karışıklar Kulübü
Kafası Karışıklar Kulübü

Kafası Karışıklar Kulübü

Juno Dawson

Selam! Bu kitaba göz attığına göre senin de kafan karışık. Endişe etme, bu kulüpte herkese yer var. İlişkiler, okul stresi, sınavlar, aile, gelecek planların,…

Selam! Bu kitaba göz attığına göre senin de kafan karışık. Endişe etme, bu kulüpte herkese yer var.

İlişkiler, okul stresi, sınavlar, aile, gelecek planların, sosyal medya…

Bunların hepsi seni kaygılı biri haline mi getiriyor? Yoksa şu sıralar depresif mi hissediyorsun? Zaman çok mu çabuk geçiyor? Yoksa hiç akmıyor mu? Rahatlamak için birşeyler mi arıyorsun? Bir terapistle konuşmaya mı ihtiyacın var?

Bu kitap sana derin bir nefes aldıracak…

İÇİNDEKİLER
1. BÖLÜM
. . . . Hakkında Konuşalım
Ruhsal Sağlığımız Hakkında Çekinmeden Konuşmak 11
2. BÖLÜM
Önemli İstatistikler
Veriler Hakkında Birkaç Söz 27
3. BÖLÜM
Doktor, Doktor! Yaşayacak Mıyım?
Hastalıklara Teşhis Koymak 33
4. BÖLÜM
Yardım Edin!
Yardım Nerede ve Nasıl Bulunur? 41
5. BÖLÜM
Baskı Altında
Stresle Başa Çıkmak 73
6. BÖLÜM
Endişenin Bir Adım Ötesi
Anksiyete Hakkında 97
7. BÖLÜM
Üzgün Olmak
Büyük D Harfiyle Yazılan Depresyon 111
8. BÖLÜM
Vücut Dili
Beden Dismorfik Bozukluğu 127
9. BÖLÜM
Son Tabu?
Kendine Zarar Vermek ve İntiharla İlgili Düşünceler 147
10. BÖLÜM
Kişilik Bozuklukları
Sınırda 161
11. BÖLÜM
Kafayı Bulmak
Bağımlılık Hakkında 171
12. BÖLÜM
Yaşamı Sürdürmek
İyileşmek 181

İÇERİK UYARISI

Bu kitabın içeriği bazı kişiler için rahatsız edici olabilir. Herhangi bir sayfada, yaşadığınız tecrübeleri hatırlatan konularla karşılaşabilirsiniz. Kitabın amacı, sadece kendi ruhsal ve duygusal sağlığınız hakkında düşünmenizi sağlamak ya da bu konuda hislerinizi harekete geçirmek değil, başkaları için hayatın bazen ne kadar zor olabildiğine dikkat çekmektir. Kitaptaki bazı konuları OKUMAK size keyif vermeyecektir, yani bahsi geçen sorunları gerçekten YAŞAMANIN nasıl bir şey olduğunu ancak hayal edebilirsiniz. Kitaptaki hiçbir konu içeriğe sebepsiz yere dahil edilmemiştir. İnsanların keyfini kaçırmayı ya da onları üzmeyi istemeyiz. Eğer bu kitabı okumak kendinizi huzursuz ya da savunmasız hissetmenize neden olacaksa bu oldukça anlaşılır, hatta normal bir durumdur. Böyle hissetmeniz bu tür bilgiler üzerine düşünmek için henüz hazır olmadığınız anlamına gelebilir. Diğer taraftan, böyle bir kitaptan etkilenecek olan kişilerin onu okumaya herkesten daha çok ihtiyacı olabileceğini düşünüyorum; çünkü bu kitap ruhsal sağlık sorunları yaşayan, hatta yaşamlarını bu sorunlara rağmen sürdürmeye çabalayan sizin gibi insanların ilham verici hikâyelerini içermekte ve bu konuda destek vermeyi amaçlamaktadır.

Juno Dawson ve Dr. Olivia Hewitt

1. BÖLÜM … HAKKINDA KONUŞALIM

RUHSAL SAĞLIĞIMIZ HAKKINDA ÇEKİNMEDEN KONUŞMAK

….HAKKINDA KONUŞALIM

Ben okulda öğrenciyken -ki bu dönem Taş Devri’nin son zamanlarına denk geliyor- arkadaşlarımla birlikte kütüphanedeki bazı kitaplara kafayı takmıştık. Kalın ciltli bu kitapların üzerinde genellikle “… Hakkında Konuşalım” yazardı ve hepsinin kapakları birbirine benzerdi. Kapaklarda, şimdilerde hippilerin üzerinde de görebileceğiniz, seksenlerin modasına uygun kıyafetler giyinen ve elleriyle tuhaf şeyler yapan gençler olurdu.

Adı “Depresyon Hakkında Konuşalım” olan kitabın kapağındaki kız elini üzgün bir şekilde alnına götürmüştü. “İştahsızlık Hakkında Konuşalım” isimli kitabın kapağındaki kız ise eliyle içi yemek dolu bir tabağı kendisinden uzaklaştırıyordu. Üzerinde “Boşanmak Hakkında Konuşalım” yazan kitaptaki kız, annesiyle babası kavga ederken elleriyle kulaklarını kapatmış, “Şizofreni Hakkında Konuşalım” isimli kitapta ise iş çığırından çıkmıştı, çünkü eller HER yerdeydi.

Bu kitaplar ciddi konulardan bahseden önemli kitaplardı. Aslında elinizdeki kitabı da üzerinde “Ruhsal Sağlımız Hakkında Konuşalım” yazan, sadece daha iyi bir kapağı olan ve aynı konulardan bahseden bir kitap olarak düşünebilirsiniz. Ve siz ellerinizle ne isterseniz onu yapabilirsiniz.

ÇEKİCİ HASTALIKLAR

Bazı hastalıklardan bahsetmenin diğerleri hakkında konuşmaktan daha kolay olduğunu hiç fark ettiniz mi? Örneğin, kolumuzu ya da bacağımızı kırmakla sonuçlanan gülünç bir kayak anısını rahatlıkla anlatabiliriz. Zaten bunu gizlemek pek de mümkün değildir. Ya da basit bir soğuk algınlığıyla ve eğlenerek geçirdiğimiz bir gecenin sabahında baş ağrısıyla uyanmakla ilgili şakalar yapabiliriz. Üstelik bu maceraların bazıları neredeyse bize onur madalyası kazandıracak kadar efsaneleşir.

Kanser, AIDS, felç gibi hastalıklardan çok büyük bir ciddiyetle bahsedilirken bazı özel hastalıklar hakkında konuşmak uygunsuz olarak algılanır. İnsanların yemek yerken bu tür sağlık sorunlarını duymaktan hoşlanmayabileceğini düşünerek bu konular üzerine konuşmaktan utanır ve kaçınırız.

Hakkında konuşulması en zor olanlar herhalde ruh sağlığı ile ilgili rahatsızlıklardır. Birilerinin kolumuzdaki alçıya imza atmasından ya da bize soğuk algınlığına iyi gelecek bir ilaç getirmesinden oldukça mutlu olabiliriz ama insanların ruh sağlıklarıyla ilgili konuştuklarını nadiren duyarız. İnsanlar bu tür sorunlarını anlattıklarında diğerleri genellikle onlara acır, zayıf olduklarını düşünür ya da onları numara yapmakla suçlarlar. Hatta daha da kötüsü, bu kişiler Karındeşen Jack gibi muamele görebilirler.

“Sincaplar aslında reklamı daha iyi yapılmış farelerdir.” diye bir söz var, daha önce hiç duymuş muydunuz? Psikolojik rahatsızlıklar da yıllar önce işini iyi bilen bir reklamcı sayesinde daha iyi bir imaja sahip olabilirlerdi. İnsanların ruh sağlığı sorunlarından grip gibi hastalıklarından bahseder gibi rahatça konuşmaktan çekinmelerinin sebebi kibar olmak istemeleridir. İshal ya da mantar gibi hastalıklar hakkında konuşmak da insanların tuhaf hissetmesine sebep olur. Bana kalırsa sorun, bu hastalıkların insanların gözünde kötü bir imaja sahip olmasıyla da ilgilidir.

Şimdi, haberlerde ya da televizyonda psikolojik bir rahatsızlıktan bahsedildiğini duyduğunuz en son anı hatırlayın. Olay, çılgına dönmüş eli baltalı biriyle mi ilgiliydi yoksa bir uçağı dağlara doğru sürükleyen bir pilot hakkında mıydı? Bu haber ünlü bir kişinin kendini öldürmesinden mi bahsediyordu? Ya da olay bakımsız bir akıl hastanesinde mi geçiyordu? İnternetteki arama motoruna “haberlerde geçen ruhsal hastalıklar” yazdığımda karşıma çıkan ilk on haber ruh sağlığı problemleri olan kişilerin karıştığı suç olaylarından bahsediyordu.

Taraflı tüm haberlerde olduğu gibi, birbiriyle ilgisiz iki kavramın yeterince birlikte anılması durumunda bu iki konu insanların zihninde birbiriyle ilişkili hale gelir. Elbette psikolojik sorunlar yaşayan herkes suç işlemez ya da kendini öldürmez ama insanların bu iki kavramı neden birbiriyle ilişkilendirdiğini anlayabilirsiniz.

Buradaki tüm mesele bazı hastalıkların diğerlerinden daha çekici olmasıdır.

Bence psikolojik rahatsızlıklarımızdan bahsetmek konusunda hepimiz daha açık olmalıyız. Biliyor musunuz, benim bir teorim var. Son istatistikler (çok ama çok fazla istatistik var, bu sizi korkutmasın), yıl boyunca aramızdaki her dört kişiden birinin ruh sağlığı problemi yaşayacağını gösteriyor.1 * Bana kalırsa VE DÜRÜST DAVRANACAK OLURSAK yıl boyunca psikolojik sorunlar yaşayacak kişi sayısı dörtten daha fazla olacaktır.

Gelin, bu konu hakkında biraz düşünelim. Bir yıl uzun bir zaman. İÇİMİZDEN HERHANGİ BİRİ geçtiğimiz on iki ay içerisinde hiç strese girmediğini, kendini üzgün, gergin, kızgın, yorgun hissetmediğini ya da duygusallaşmadığını söyleyebilir mi? Bu soruya evet cevabını veriyorsanız bence palavra atıyorsunuz. Dürüst olun, hadi ama, GERÇEKTEN dürüst olun.

Ben sorunun UTANÇ duygusundan kaynaklandığını sanıyorum. Her hastalık insanlar üzerinde farklı bir iz bırakır ve bence bu izler çoğunlukla utançla birlikte ortaya çıkar. Doksanlı yıllarda televizyonda yayınlanan Brass Eye isimli bir komedi programı, AIDS hastalığını “İyi AIDS” ve “Kötü AIDS” diye ikiye ayırarak medyanın bu hastalığa karşı tutumuyla dalga geçmişti. Kan yoluyla bulaşırsa bu hastalığa iyi AIDS, cinsel ilişki ya da uyuşturucu ile bulaşırsa kötü AIDS muamelesi yapıldığını anlatmaya çalışıyorlardı. Hastalığa yakalanan bir kişiyi suçladıkça onun daha çok UTANÇ duymasına ve sessizleşmesine sebep oluruz.

Hiç kimse grip olan ya da kanser hastalığına yakalanan birini suçlamaz (tabii eğer sigara içmiyorsanız, çünkü bunu yaparsanız çok CİDDİ BİR KANSERE yakalanırsınız); fakat ruhsal hastalıklar bir bakteri ya da virüsle yayılmadıkları için bütün suç bu hastalığa yakalanan kişinin üzerine kalır. İnsanların “Biraz neşelenemez mi sanki?”, “Topla kendini!”, “Niye daha fazla yemiyor ki?” dediklerini duyabilirsiniz. Bu tür sorunları hiç yaşamamış kişiler başta olmak üzere, insanlar bazen dışarıdan görülemeyen ve fiziksel belirtileri olmayan hastalıkları anlamlandırmakta zorlanırlar.

Peki ya bu insanlar aslında bu hastalıkları hiç geçirmediklerini SANIYORLARSA? Medyanın çizdiği bağırıp çağıran, deli gömlekli basmakalıp tipler yüzünden çoğumuzun yaşadığımız psikolojik sorunları ruhsal hastalık olarak TANIMLAMAK istemeyişimiz çok da şaşırtıcı değil. Peki ama ya HEPİMİZ zaman zaman bu hastalıkları geçiriyorsak?

Fiziksel ve ruhsal sağlık birbirlerine bu kadar bağlı oldukları halde insanların onların birbirinden farklı olduklarını düşünmelerinin nedenini anlamıyorum. Ruhumuz bedenimize iple bağlanmış ve onun üzerinde uçuşan helyum balonu gibi değildir. Ruh ve beden bir arada ve bütündür.

Bu yüzden aslında konu bizim fiziksel ya da ruhsal sağlığımız değil, genel olarak “sağlığımız” ile ilgilidir. “Sağlık” kelimesi biraz tıbbi bir çağrışım yaptığı için belki de burada “İYİ HİSSETMEK” ifadesini tercih edebilirim.

Yılı boş verelim. Ben herhangi bir GÜN içerisinde kendini iyi hissetmeyi, telefonlarınızda ne kadar enerji kaldığını gösteren şu pil işaretine benzetiyorum. En iyi gününüzde bu pilin %97 oranında dolu olduğunu düşünelim, çünkü kabul etmeliyiz ki hepimiz her gün biraz da olsa yorgun, halsiz hisseder ya da enerjimizi azaltan başka sorunlar yaşarız. Eğer biraz üşütmüşseniz ya da mideniz bozulmuşsa bu oran %50 ya da %60’a düşebilir. Buna bir de ruhsal sağlığımızı eklememiz GEREKİYOR. Yani eğer göğsünüzde bir ağrı varsa %60 oranında iyi hissedersiniz ama bunun üzerine bütün geceyi öksürerek geçirmenin yorgunluğunu da EKLEMELİSİNİZ. Bu durumda kendinizi %35 oranında iyi HİSSEDERSİNİZ.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hayaletin Çırağı ~ Joseph DelaneyHayaletin Çırağı

    Hayaletin Çırağı

    Joseph Delaney

    Hayaletler, cadılar, hortlaklar ve karanlık… Bir solukta okuyacağınız, Hampshire Book Award ödülünü alan Wardstone Günlükleri serisinin ilk kitabı Hayaletin Çırağı, sinemalarda izleyicilerin tüylerini diken...

  2. Gül Dediysem O Kadar Da Değil! – Neşeli Günlük 2 ~ Selcen Yüksel ArvasGül Dediysem O Kadar Da Değil! – Neşeli Günlük 2

    Gül Dediysem O Kadar Da Değil! – Neşeli Günlük 2

    Selcen Yüksel Arvas

    Şu hayatta kaç kişi sınavda kaydırma yapıp Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmıştır ki? Evet, ben kazanmıştım işte! Annemin dip bucak temizlik seansları, babamın gardiyanlığı, Ozan’ın uyuzlukları,...

  3. Düşmanlık Ömür Boyu ~ Lisi HarrisonDüşmanlık Ömür Boyu

    Düşmanlık Ömür Boyu

    Lisi Harrison

    Fıstıklar Takımı Geri Döndü… Massie Block: Hâlâ harika. Hâlâ trend öncüsü. Hâlâ Octaivan Country Day’in sosyal hayatını yönetiyor …en azından o öyle zannediyor. Zirvede...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur