Bundan tam yüz yıl önce, Mart 1919’da, işgal altındaki İstanbul’da haftalık bir dergi yayın hayatına başlar: Büyük Mecmua. Zekeriya ve Sabiha Sertel’in kurucuları arasında yer aldığı, dönemin en etkili kalemlerini ve entelektüellerini bir araya getiren bu “edebi ve ilmi” dergi, işgal güçlerine bağlı sansür kurulunun öfkesini üzerine çeker. Zekeriya Sertel’in tutuklanmasının ardından, henüz yirmi dört yaşında genç bir gazeteci olan Sabiha Sertel derginin başına geçer. Son sayılarının sermuharriri Halide Edip’in de desteğiyle yayın hayatına devam etmeye çalışan Büyük Mecmua, yoğun baskılar sonucu 17. sayısının ardından kapatılır.
Sabiha Sertel, bu öncü dergi kapatılana dek, özellikle “Kadınlığa Dair” adını verdiği köşesinde dünyada yaşanan gelişmeleri de takip ederek feminizm, kadın hakları, seçme ve seçilme hakkı, çalışma hayatına kadının katılımı, kadınlara yüksek eğitim hakkı gibi konularda yorulmak bilmeden yazar. Birinci Dalga Feminizm’in talep ve amaçlarıyla örtüşen bu yazılar, yayınlanmasının üzerinden geçen yüz yıla karşın günümüzde de tarihsel ve politik önemini koruyor.
“İstihsali uğrunda ferdi her menfaatten kurtularak sırf cemiyet için çalışan, daima aynı fikir, aynı gaye etrafında toplanan bir kadınlık ekseriyeti teşekkül ettiği gün, bizde feminizm cereyanı uyanacak ve hayattan aldığı kuvvetlerle azim ve mücadele yolunda birçok taraftarlar bularak ve birçok muhaliflerle çarpışarak, yürüyecektir.”
*
BÜYÜK MECMUA
Perşembe Günleri Çıkar, Edebi ve İlmi Haftalık Mecmuadır.
Numero: 1
6 Mart 1919, Perşembe
Müdir ve İmtiyaz Sahibi; M. Zekeriya
İdarehanesi; Cağaloğlunda İctihad Evinde Numero 1
Çıkaran: Diken Neşriyat Şirketi,
Nuruosmaniye, Servet-i Fünûn dâhilinde, daire-i mahsusa.
Basıldığı yer; Servet-i Fünûn Matbaası
―
Abone ve ilan şeraiti vesaire ikinci sayfanın başındadır.
Posta Adresi; Büyük Mecmua
Nüshası 10 kuruştur.
Bu Nüshamızda:
• Haftanın Sohbeti: Mefkûre
• İçtimaî Meseleler: Asri Cemiyetler Hangileridir?
• Hicaz’daki Son Türk / Falih Rıfkı
• Beyaz Bulut / Yusuf Ziya
• Annemin Dizinde / Faruk Nafiz
• Fahri Paşa…
• Yapma Edebiyat / Köprülüzade Mehmet Fuat
• Milli Ruh, Mefkûre, Tanrı’ya, Milliyet / Mehmet Emin
• Yarınki Maarif Programı / İsmail Hakkı
• Yeni Osmanlılık / Tekin Alp
• Fırak-ı Irak / Köprülüzade Mehmet Fuat
• Kadınlığa Dair: Türk Kadınlığının Terakkisi / Sabiha Zekeriya
• Forsa (Hikâye) / Ömer Seyfettin
• Azerbaycan Tiyatrosu / Reşat Nuri
• Eski Halk Edebiyatı Numuneleri; Semai…
• Haftanın Tarihi
• Karikatürler Vesaire…
Türk Kadınlığının Terakkisi
Harbin ilanını müteakip bütün içtimaî müesseselerde tedrici bir tevakkuf [duraklama] görüldü. Bütün millet kuvvetini bir noktaya toplayarak diğer sahalara bakmaya vakit bulamadı. Yalnız kadınlık burada bir istisna teşkil etti. Her tarafta görülen betâete [yavaşlığa], tevakkufa rağmen kadınlık âleminde 50 senede vücuda gelemeyecek olan bir gelişim, seri bir dönüşüm görüldü. Denebilir ki harpten en ziyade yararlanmış olan kadınlık âlemidir. Bu zamana kadar yalnız gazete sahifelerinde yer bulan kadın hakkı, kadın vazifesi, umumi harpte az-çok hakiki bir şekil almış, gerçek bir hayata mazhar olmuştur. Kadınlar, eski zihniyete uymayan birçok yenilikler ve değişimler göstermişlerdir. Mesela kadınlar dairelere, ticarethanelere, fabrikalara girmişler, maddi manevi hayatta her türlü mesaiye göğüs germişler, onların da hayatta mücadeleye elverişli bir kolu ve dimağı olduğunu ispat etmişlerdir. Dişçi mekteplerinde, darülfünunda, bakteriyolojihanede çalışan hanımlar da buna güzel bir delildir. Bundan başka Hilâl-i Ahmer’in unutulmaz icraatı, hanımların hastanelerde, imalathanelerde, hatta harp cephelerinde gösterdikleri faaliyet ve şefkat bu memlekette de hakkına hürmet etmek lazım gelen bir kadınlık olduğunu göstermeye kâfidir. Sonra kadınlar fikri hayata da erkekler kadar iştirak etmişler, hayatın her alanına iştirak iktidarına malik olduklarını göstermişlerdir.
Son ayların fikri hayatına bakınca görüyoruz ki kadınlık bu sahada da büyük bir mevki kazanmıştır. Gerçekten son yayımlanan eserleri gözden geçirdiğimiz zaman en çoğunun kadın eseri olduğunu görüyoruz. Yalnız son ay zarfında biri Halide Edip, diğeri Müfide Ferit, üçüncüsü Şukufe Nihal Hanımlara ait olmak üzere üç kadın eseri yayımlanmıştır. Şüphesiz bu, şükran ile kayda şayan bir hadisedir. Kadınlığın hayata fazla girmesi, onun eski hayat tarzını da değiştirdiği için, telebbüs [giyim] ve tesettür tarzında da büyük bir terakki [ilerleme] görülmektedir. Türk kadını hem yeni hayatına uygun olmak, hem de bütün zarafeti üzerinde toplamak üzere öyle güzel bir telebbüs tarzına sahip olmuştur ki, gerek yerli Hıristiyanlar, gerek ecnebi kadınları zevk-i selim dairesinde giyinmek hususunda Türk kadınının hayranıdırlar. Mamafih bizde bu telebbüs tarzını beğenmeyerek kadınlarımızın sanatkârane giyinişlerini ananeye ve dini âdetlere karşı görenler de yok değildir. Hatta son zamanda Tasvir-i Efkâr bu fikir etrafında birçok makaleler yazmış ve tesettür lehinde propagandalar yapmıştır. Ahiren [geçenlerde] Darülfünun Müdür-i Umumisi olan Naim Bey de sıkı bir tesettür lehinde ve hatta hükümetin tesettür işine müdahalesi lüzumu hakkında bir dizi makale neşir eylemiştir. Fakat memlekette kara tehlikenin tahakkuk gayesini takip eden bu zümrenin neşriyat ve telkinleri artık tesir yapmaktan çok uzaktır. Çünkü hayat değişmiş, fikirler terakki etmiş ve tesettür bir din meselesi olmaktan ziyade bir sanat meselesi olmuştur. Hele hükümetin tesettür işine müdahalesi zamanı çoktan geçmiş ve bu tecrübenin akamete mahkûm olduğu şimdiye kadar olan emsaliyle sabit olmuştur. Hatta Tasvir-i Efkâr’ın tesettür etrafında vuku bulan irticakârane [gerici] neşriyatını birçok kadın mahfillerinin protestoya teşebbüs ettiklerine dair haberler aldık. Bu protesto, Tasvir-i Efkâr’daki meslektaşlarımıza eski zihniyetin öldüğünü ispat için en güzel bir delil olacaktır.
Son senelerde kadınlık hayatında hâsıl olan gelişim ve dönüşümün diğer bir tecellisi de Hukuk-i Aile Kararnamesi’nin neşrinde görülür. Düne kadar ailede aşağı mevkide tutulan ve erkek karşısında hiçbir hakka sahip olmayan kadın, bu Kararname ile az çok eşit bir vaziyete getiriliyor. Ailede ona da bir mevki veriliyor. Kadınlık hukuku itibariyle bu kanun fevkalade memnuniyetle karşılanacak bir hadisedir. Hâlbuki son zamanlarda irtica elinin buraya da yetiştiğini ve kanunun tadiline teşebbüs olunduğunu haber alıyoruz. Kanun, tatbikat itibariyle bazı tadilata muhtaç olabilir. Fakat bu ihtiyaç kanunun ruhunu da değiştirmeyi gerektirmez. Ümit edelim ki kanunu tadil etmek isteyenler yalnız kanunun uygulamadaki aksaklıklarına temas ederek ruhuna dokunmazlar.
Kadınlığın terakkisinden bahsederken bazı heyecanlı okurlarım diyebilirler ki: Bizde kadınlıkta ilerlemeden bahsediyorsunuz. Dünya herkese hakkını verirken, bütün cihanda kadınlar seçme ve seçilme hakkını kazanırken, bize ailede eşitliği bile çok gören bir muhitte gelişme var denebilir mi? Böyle aşırı düşünen okurlarım biraz haksızdırlar. Her muhit kendi umumi gelişmesi ile uygun bir surette kadınlarına hak verir. Biz de memleketin umumi gelişmesi ve bilhassa kadınlığın fikri ve hissi gelişimine uygun bir surette hakkımızı isteyelim. Mamafih her gün biraz daha layık olduğumuz mevkii istemekten katiyen geri durmamalıdır. Hem bu hak bahsi uzundur. İster misiniz onu gelecek sohbete bırakalım?
Sabiha Zekeriya
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma/İnceleme Tarih
- Kitap AdıKadınlığa Dair - 100. Yılında Sabiha Sertel'in Büyük Mecmua Yazıları
- Sayfa Sayısı200
- YazarSabiha Sertel
- ISBN9789755709727
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2019