Kabalist… Bir gecede başarı… Kitabı okurken, bir marka haline gelen Dan Brown’u anımsamadan edemiyorsunuz.
-HET LAATSTE NIEUWS (Main Belgian Daily)
…bu romanda anlatılanlar Paulo Coelho’nun öncülük ettiği bilgelik ve oryantal erotizm gibi bir şey.
-TROUW
Bu Kabbalist koşan bir başarıdır. Geert Kimpen bir bestseller yazdı ve ilk kopyasını Kabala sınıfına katılan Madonna’ya verdi. Gerçekten güzel bir eser. Dan Brown gibi o ve Dan Brown gibi başarılı olursa, bu tamamen ruhani odaklanmaktandır.
-DAG ALLEMAAL (Belgian Weekly)
Paulo Coelho’nun gücü ve betimlemesine ulaşmış ilk Hollanda romanı. Mükemmel.
-Lex Jansen, De Arbeiderspers
Kabbalist bir rüya, egzotik duygudurum ile keyifli bir kitap; gizem ve atmosfer tam olarak yansıtılmış. Ve heyecan verici bazen hatta Da Vinci Şifresini hatırlatıyor. Kimpen kendi ana mesleğini de (yönetmenlik) kitaba yansıtarak, okuyucuyu kitaba kitliyor.
-‘T SCHELDT (Belgian Weekly)
Chaim Vital, 16. yüzyılda günümüzde de halen varlığını sürdüren bir Kabala Okulu açan büyük haham Isaac Luria’nın öğrencisidir.
Chaim’in tutkulu bir hayali vardır: Kabala’nın uzun süredir gizli tutulan kavramlarını insanlık için kitaba çeviren ilk insan olmak. Isaac Luria’da, Yahudi mistiğinin sırlarını aydınlatma yeteneği olan bir öğretmen bulur. Fakat başka bir adama vaat edilen öğretmeninin kural tanımayan kızı Francesa’ya sırılsıklam aşık olduğunda, onun için hayatının hedefinden vazgeçmek üzeredir. Bencillikten uzak yardımcı kişiliği ile geçici olarak Franseca’yı unutup, tamamen hayaline yoğunlaşmayı başarır.
Isaac Luria ölüm döşeğinde Chaim’e, Tanrı’nın 72 gizli isimlerini açıklar. Bunun izleri onu, binlerce senedir tapınak dağının altında gömülü olan son bir sırra, Kudüs’e götürür. Kutsal Kent’e giden tehlikeli yolda, Chaim ve Francesa için ikinci bir şans doğar…
Bu büyük roman, Kabala öğretisinin mistik derinliklerine kadar iniyor. Uzun zaman geçilmez olarak görülen bu Yahudi gizli öğretisinin adım adım çözülmesini, insanı kalpten etkileyen bir roman şeklinde anlatmayı başarmış Geert Kimpen.
GEÇMİŞTE, BUGÜNDE VE GELECEKTE OLAN TANRI
Cinayet değildi. Bir kabaydı, trajik bir kaza, diyordu kendi kendine. Sonuçla bu İşi bu noktaya getiren babasıydı, kendisi değil. Tevrat’i duyduğu hayranlığı sürekli babasının başına kakan kendisi değildi sonuçta. Neden babası Simya eğitiminden rahatsız olup, sürekli ona karışıyordu?
Şüphesiz Simya, yaşamın sırlarını Tevrat’tan daha İyi açıklıyordu. Formül, talimat gibi somut metotlar sunuyordu. Deneyler ile sağlamasını yapabildiğiniz ve pratiğe dökebildiğiniz bir bilim dalıydı.
Tevrat’ta kesin olan tek şey, hiçbir şeyin kesin olmadığıdır. Musa’nın Beş kitabı’nın en basit ayetleri arasında dahi bir uyum bulunmuyordu. Yüzyıllardır hahamlar İncil’de yazılanların gerçek anlamlarını tartışıp, yorum üzerine yorum yazıyorlardı. Görünüşe göre insanın varoluşunu tespit etmek mümkün değildi. O nedenle daha kalın kitaplar ve daha engin İfadeler ile birbirlerini kandırmaya çalışıyorlardı. Babası da bu eski geleneğe kendini adamıştı. Kitaplarından dolayı elde ettiği saygının ve itibarın keyfini büyük bir gurur ile yaşıyordu.
Fakat bu Chaim için yeterli değildi, daha somut cevaplar arıyordu. Yaşamın sırlarını açığa çıkartıp, yaşamanın amacını öğrenmek istiyordu. Ölümden sonra bîr hayatın olup olmadığını; varlığın keyfin bir ürünü mü, yoksa tesadüf mü olduğunu bilmek isliyordu. İnsanın hayatını kendisinin yönlendirip yönlendi iremeyeceğini merak ediyordu. Özellikle, eğer gerçekten var ise, Tanrı’nın kim olduğunu bilmek istiyordu. Eğer Tanrı gerçekten varsa kendisi, yani Chaim, onunla erkek erkeğe gerçek ve canlı bir ilişki içinde olmak istiyordu. Ne de olsa onun suretine göre yaratılmıştı. Madem öyle kendini göstersin, herkesin dilediği gibi yorumladığı İncil ayetlerinin ardına saklanmasın. Tanrı’nın, onu kendisine eşit görmesini istiyordu.
Tartışmayı isteyen babası olmuştu. Usanmak bilmeyen küçük bir av köpeği gibi sürekli paçasına yapışıp, onu Tevrat’a geri götürmeye çalışıyordu. Chaim kaç kez bu çabasının boşa olduğunu ona anlatmaya çalıştı. Simya ile uğraştığı üç yıl boyunca, daha önce itaatli bir şekilde kendini Tevrat’a adadığından daha fazla yanıt alabilmişti.
Şehirdeki insanlar onun için Tevrat’ın yolunu terk ettiğini söylerken, niye onların feryatlarına kulak assındı ki? Safed bu bakımdan bir köydü, her adımınız izleniyordu. O nedenle herkes zar zor elde edilmiş saygınlığı kaybetmemek ve sîvrilip göze batmamak için çok dikkat ediyordu. Çünkü ticarî anlamda da birbirlerine muhtaçtılar. Birbirlerinden alışveriş yapılıyor, birlikte çalışılıyor ve aynı bağlantılar kullanılıyordu. Ayrıca aynı inancı, aynı ayini paylaşıp, aynı sinagoga gidiliyordu.
Fakat Chaim kendi yolunda gitmek istiyordu, akıntıya karşı yüzüyordu. Diğerlerinin ticarî amaç dışında ilişki kurmadığı Müslümanlarla o arkadaş oluyordu, Arap bir arkadaşı ona hayatını aniden tamamen değiştiren bîr Simya kitabı hediye etmişti. Bu kitaptaki bilgiler ve vaatler onda hoş bir coşku duygusu oluşturmuştu. Bir gün altın yapmayı başarabilirse, insani doğası da affına dönüşecekti. O zaman ölümsüz, tüm irfana ve zenginliğe sahip ve ruhu mükemmelliğe ulaşmış olacaktı.
Babası onu kâfir olmakla ve şeytani uğraşlara girmekle suçladıkça, Chaim’ın hedefine ulaşma kararlılığı güçleniyordu. Babasıyla arasında bir iddia kavgası gelişti. Bir gün aklı ve sonuçlarıyla onu şaşırtacaktı. Bir gün Tevrat eğitiminin çıkmaz bir sokağa girdiğini ve tüm cevapların Simya’da olduğunu ispatlayacaktı. Deneyleriyle ilgili detaylı, yazılı kayıtlar tutuyordu. Bugüne kadar Simya hakkında yazılmış bilgilerin tamamını gölgede bırakacak ve yol gösterici olarak kullanılacak Simya hakkında bir kitap yazmanın hayalini kuruyordu. Bu eserden sonra babasının kalın kitapları hakkında kimse konuşamazdı. Tevrat gereksiz hale gelirdi. Tevrat’ın gerçek anlamını herkes görmüş olurdu. Gerçek anlamı da; modası geçmiş, basit bir düşünce olduğuydu. Sevimli ama çok safça, oldukça saf.
Chaim. Tevrat ve Yahudilik hakkında bu şekilde konuştuğunda babası çok sinirlenip, Chaim’e zehir zemberek sözler söylüyordu. Oğlunun kökenini inkâr etmesi ve kendisinin buna göre yaşayıp, inandığı şeye değersizmiş gibi muamele etmesi dayanılmazdı.
Josef Vilaiin tüm umudu, oğlunu tekrar ona yaklaştıracak olan Safed’in etrafındaki tepeler üzerinde yapacakları gezintiydi. Belki oğlu küçüklüğünde, babasının sözleri ona kutsalmış gibi geldiği zamanlarda, birlikte yaptıkları gezileri hatırlardı.
Belki de babasının, ona doğaya karşı büyük bir saygı duymayı öğrettiğini hatırlardı. Tanrı’nın, insanların tüm ihtiyacını karşılayan mükemmelliğine karşı saygıyı. Belki de her şeyin bir denge içinde bulunduğunu ve herşeyin bulunduğu şekilde doğru olduğunu hatırlardı. Chaim’in tüm bu çabalara karşı gösterdiği tepki kibirli bir kahkahaydı.
Şiddetli bir şekilde kar yağmaya başladığında Şimon bor Jochai oyuğuna sığındılar. Anlatıldığına göre bu büyük kabalist, Romalılar ona ölüm cezası verdiğinde, otuz sene burada saklı kalmış. Önce, sığındıkları oyuğun koruyan sıcaklığında baba ve oğul arasındaki buzlar eriyor gibiydi. Babası bir an için hayranlıkla Kabala üzerine konuşmaya başladığında, oğluna ulaşabileceğini düşündü. Chaim’in mistik olan her şeye bir ilgisi vardı. Tevrat onu tatmin etmiyordu. Belki Beş Kitapta saklı olan anlamlar onu sürüye geri getirebilirdi. Gerçi Kabala öğretmenleri sadece kırk yaşına ulaşmış öğrencileri kabul ediyordu. Ama belki ilişkileri sayesinde oğlu için bir istisna durumu yaratabilirdi. Fakat erken umutlan m işti. Chaim, babasının gerçek amacını hemen anlamıştı. Bu adam hiçbir zaman pes etmez miydi? Bir kez olsun onu doğru yola çekmeye çalışmadan, sadece onunla konuşamaz mıydı? Yaşlı adamın inatçı bir şekilde haklı olduğunu düşünmesi Chaim’i çileden çıkartmıştı.
Cinayet değildi. Bir kazaydı, talihsiz bir kaza. Bu sözleri nefes nefese Safed’e ulaştığında da tekrarlamıştı. Kimse sözlerinden şüphe duymamıştı. Anında saygın Tevrat yorumcusunun cesedini kurtarmak için birekip yola çıktı. Chaim sadece annesine gerçekleri anlatmıştı. Ona karşı belki de sonsuza kadar pişman olacağı bir dürüstlük göstermişti. Chaim bir daha asla sırlarını başkaları ile paylaşmayacaktı. Buna karar verdi. Onu parlak bir gelecek bekliyordu ve bu trajik olay buna gölge düşürmemeliydi.
İHTİŞAM VEREN TANRİ
Chrim Vital, büyük Tevrat yorumcusu olan Josef Vital’in oğluydu. Yirmi beş yasında, yakışıklı, zeki ve genç bir adamdı. Vaktinin çuğunu Kabala eğitimi için harcıyordu. Her sabah saat üçte, diğer dokuz kişi ile birlikte Cordovero adlı Kabala ustasının dersine katılıyordu. İlk gelen her zaman Chaim olduğu için. anahtar ona verilmişti Sinagogun kapısını her açtığında sanki kalbini de açıyormuş gibi hissediyordu. Karanlığın sessizliğinde ibadet etmeyi seviyordu. İbadetini bitirdikten sonra mumları yakardı ve küçük ders salonunu düzene sokardı. Chaim, Cordovero’nun bugüne kadar dersine katılmasına İzin verdiği en genç öğrencisiydi. Diğer dokuz kişi kırk yaşında veya kırkın üstündeydi. Ancak bu yafta Kabala eğitimine başlamak için yeterince olgun olduğunuz varsayılıyordu. Bu yaşlarda olan bir adam; meslek bayatında bîr yer edinmiş, iyi bir aile kurmuş ve çocukları tüm ilgisine ihtiyaç duymayacak kadar büyümüştür. Kırk yaşında, tinsel hedeflere yönelecek kadar vakit bulabiliyor ve ilgi gösterebiliyordu insan. ”
Safed’de Chaim bu konu yüzünden kıskanılıyor ve arkasından konuşuluyordu. Çoğu Kabala öğrencisi, kendilerinin, Chaim’den daha Cordovero tarafından özel olarak eğitim alma haklarının olduğunu düşünüyordu. Chaim’in büyükbabası olabilecek yaşta olan ve on yılı aşkın Kabala eğilimi alan yaşlılar, bu genç adama bir bilgin gibi davranıldığını, dişlerini gıcırdatarak seyretmek zorunda kalıyorlardı.
Safed’deki Kabala öğretmenleri arasında kesin bir hiyerarşi bulunuyordu ve kimse Coldovero’ya, ileride en yüksek pozisyonun verileceği hakkında şüphe duymuyordu. Bu duruma ulaştığında Curdovero da ders verecek on kişi belirleyecekti. Bir Kabala öğretmeni Cordovero’ya ne kadar yakınsa en iyisi onun tarafından eğitilmiş olmak, onun öğrencilerine karşı da o kadar büyük saygı gösteri M yordu.
Chaim sabırlı bir şekilde, daha az saygı gösterilen öğretmenlerin yanında eğitime başlayarak, yavaş yavaş bu hiyerarşide yukarıya doğru tırmanmıştı. İtina ile bir öğretmenden diğer öğretmene geçti ve itinayla öğretmenlerini seçti. Sonunda, Cordovero’nun öğrencisi olan yaşlı Zimra onu dersine almayı kabul etmişti. Zimra’nın gözüne girmeyi ve onun da kendisini ustaya tavsiye etmesini umuyordu. Ancak o zaman fışkıran kaynaktan faydalanıp, kana kana bilgiyi içebilirdi. Fakat dünyayı gezen yaşlı Zimra bu isteğini hiçbir zaman gerçekleştirmedi. Zimra sadece kendisi hakkında konuşuyordu.
O nedenle Chaim, özellikle Cordovero’mın bulunduğu yerlerde bulunmaya çalıştı. Ustanın ziyaret ettiği sinagoga gidiyordu, aynı dükkânlardan alışveriş yapıyordu ve Cordovero’nun da yalınayak gezindiği tepelerde yalınayak yürüyüşler düzenliyordu. Bu yürüyüşlerin bir tanesinde yolları kesişti ve Chaim cesaretini toplayıp, büyük öğretmen ile konuşmaya karar verdi.
Birden samimi birşekilde: “Ustam, Tanrıyı tanımayı çok istiyorum. Sîzin, onunla nasıl karşılaşabileceğimi bildiğinizi söylüyorlar,” dedi,
Cordovero gülümsedi. Chaim’in telaşlı tavrı ona kendi gençliğini hatırlatıyordu. O da yirmili yaşlarda Kabala eğilimine başlama isteği duymuştu. Sanki yirmi yaşına kadar uyumuş gibi hissediyordu kendini. O zamanlarda aklında olan hiçbir şeyin ona faydası olmamıştı,
“Genç adam,” diye yanıtladı, “ağacın arkasından çıkana kadar seni tanımıyordum. Sen beni aradığın için artık aklımdasın. Akşam yemeğinde eşimle başka şeyler hakkında konuşsak da bu seni unuttuğum anlamına gelmez. Biz de Tanrı’nın aklında bu şekilde yer ediyoruz.”
“Yani tek yapmamız gereken, ilgisini üzerimize çekmek,” diye haykırdı Chaim ümitle.
“Veya tersi,” diye yanıtladı Cordovero gözleri parlayarak. “Belki de ağacın arkasından senin ilgini çekmek için fırlayan Tanrı’dır. Tanrı her şey içinde ve her şey Tanrı içindedir. Ancak biz onu aramaya başladığımızda canlanıyoruz. O jaman Tanrı’nın hep içimizde olduğunu ve sadece bizim onunla karşılaşmayı istememizi beklediğini anlarız.”
Cordovero bunun üzerine genç adama aniden dersine katılmayı teklif etti. Zimra Öfkeden kendinden geçmişti.
“Büyük bir hat a yapıyorsun Cordovero. Bu Chaim hiçbirişe yaramaz. Bir gün bu yaltakçıyı dersine aldığına pişman olacaksın. Ve aynı gün beni uzun zamandır beklenen Meşin ilan edecekler,” diye gösterişli bir şekilde Cordoveroya doğru haykırdı Zimra. Bu olaydan sonra dünya kâşifi Zimra, Cordovero ile ilişkisini kesip, en büyük rakibi haline geldi. Fakat bu Chaim’i pek ilgilendirmiyordu. Zimra’mn yerini alarak, Safed’in en mutlu adamı oldu. Sokaklarda başı dik bir şekilde yürüyordu ve insanların alayları, üzerinden hafif Mart yağmuru gibi akıp gidiyordu.
Bir sabah Cordovero Kabala’mn ana prensiplerinden birini anlatıyordu: egoizmi yenmek.
“İnsanların egoizmini mümkün olduğu kadar geliştirmesi iyi bir şeydir. Çünkü egoizmi ile yüzleşmesi sayesinde karakterini düzeltebilir. Bir Kabalistin dilekleri yoktur. Hayır, aslında doğal olarak birçok dileği vardır. Asıl olan bu dilekleri oluşturan niyetleri değiştirebilmektir.”
Coldovero için, kendini en iyi ifade edebilen Kabala öğretmeni olarak bahsediliyorsa da bugün bunu pek başardığı söylenemez. Her ne anlatmaya çalışıyorsa anlaşılmaz sözlerden öteye gitmiyordu. Yeni bir deneme girişimi başlatmaya hazırlandığında alnında ter damlaları birikti.
“Fakat Rabbi Cordovero,” diye konuşmasını böldü Chaim, ‘dilek, niyeti ne olursa olsun dilek olarak kalır. Bakın, mesela ben tüm zamanların en büyük Kabala yazarı olmak istiyorum. Bu arzumu nasıl değişime uğratabilirim ki?”
Bir gümüşçü, Chaim’in üvey kardeşi olan ve hazinelerini gururla üzerinde sergileyen Joshua sesli bir şekilde iç geçirdi, Chaim’in her fırsatta Kabalistlerin en önemli yazısı ve Şimon bar Jochais’in başyapıtı olan Sohar’a bir yorum yazdığını dile getirmesi onu öfkelendiriyordu.
“Tüm zamanların en büyük Kabalist yasarı olma isteğinin bencil bir istek olduğunu tahmin ediyorum,” diye yanıtladı Cordovero, “Çünkü ünlü olmak ve insanların sana hayran olmasını istiyorsun.”………….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKabalist Yaradılışın Sırlarını Arayan Adam
- Sayfa Sayısı428
- YazarGeert Kimpen
- ISBN9752543072
- Boyutlar, Kapak 13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviNeden Kitap / 2009
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ölüm Patikası ~ Tim Weaver
Ölüm Patikası
Tim Weaver
Bir asır önce idam edilmiş azılı bir katili bugün görseniz ne yaparsınız ? Londra’da kaybolan ve bulunmayan genç kız ve kadınlar… Bir ormanda, yer...
- Larten Crepsley Efsanesi 2: Kan Denizi ~ Darren Shan
Larten Crepsley Efsanesi 2: Kan Denizi
Darren Shan
On iki kitaplık Ucubeler Sirki’ne doyamadınız mı? Öyleyse zamanda yolculuk ederek geçmişe gitmeye ne dersiniz? 33 ülkede, 30 dile çevrilen Ucubeler Sirki dizisi ile dünya çapında büyük...
- Uygunsuzluk ~ Amina Cain
Uygunsuzluk
Amina Cain
Amerikalı eleştirmenlerin “feminist varoluşçuluk ya da varoluşçu feminizm” örneği olarak tanımladıkları yapıt, bir sanat müzesinde temizlikçi olarak çalışan Vitória’nın şaşırtıcı öyküsünü aktarıyor. Müzedeki tabloların...