Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İşte Senin Hayatın
İşte Senin Hayatın

İşte Senin Hayatın

Demir Özlü

“İşte Senin Hayatın” Demir Özlü’den yepyeni bir anlatı… Devam eden sadece çürümeydi. Burada insan neye tutunabilirdi? Aşka mı? Gülünçtü. Tutunmak istediğin her şey acı…

“İşte Senin Hayatın”

Demir Özlü’den yepyeni bir anlatı…

Devam eden sadece çürümeydi. Burada insan neye tutunabilirdi? Aşka mı? Gülünçtü. Tutunmak istediğin her şey acı bir kahkahaya dönüşüyordu.

Uzunca bir süredir YKY’de peş peşe kitapları yayımlanmakta olan Demir Özlü’den yepyeni bir novella: “İşte Senin Hayatın”. Öykü ve romanları kadar anlatılarıyla da edebiyatımızın yaşayan ustalarından biri Demir Özlü. 50 Kuşağı öykücüleri arasında ilk akla gelenlerden. Öykülerinin yanı sıra romanları ve geniş bir edebiyat düşüncesi taşıyan denemeleriyle de günümüz edebiyatında söz sahibi bir kalem. Geçen yıl otobiyografik anlatılarına bir yenisini ekledi: İstanbul, İzmir, Paris ve Stockholm günlerinden silinmemiş imgeler, tanıklıklar, anı kesitlerinden oluşan “İşte Senin Hayatın”ı yazdı. Bu kitapta, bir yanda şiddet ve baskı toplumundaki politik sorunların tortusu, öte yanda özünde “sadece bir nostalji” olan yalnız bir yaşamın hiçliğe giden izleri var. Hepsi de somut bir kent dokusu üstünde, duyumsamaların rengârenk ipliğiyle işleniyor.

Demir Özlü, zamanla içinde düğümlenenleri filozofça bir müsamahayla, engin bir duyarlıkla çözüyor ve yaşamın dolambaçlı yollarını usulca gösteriyor.

*

Kendi, bozulan, köhneleşen kentindeydin. Annenin, babanın yaşamış oldukları, sonra da çıkıp gittikleri eski evde. Bu kente uğradığın zamanlarda boş kalmış bu evde ön yüzü sokağa bakan, arka tarafına eskiden kalma, birbirine benzer, üzerlerine derme çatma katlar çıkılmış üstteki sokakta yer alan, arka yüzleri görünen dairede. İlkbaharla sonbaharda buraya uğramayı alışkanlık edinmiştin.

Belki bir yıl kadar önceydi. Bir pazar günü olmalıydı. Pazar sabahları biraz daha tenha olan metroya binip Taksim’deki kahvede bir süre oturup, alanı seyrediyordun.

Artık bu kahveye de kimseler uğramıyor. Senin “bizim klan” dediğin arkadaşlık çevresinden geriye kaç kişi kaldı ki? Kahvede oturan bu yeni insanlardan bir tekini bile tanımıyorsun. Bambaşka insanlar bunlar. Senin dünyandan değil. Eğreti bir varlıkları var sanki.

Kahveyi terk edip, sabah saatlerinde biraz sakin olan caddeden Tünel’e kadar uzanıp, belediye binasının arkasındaki yoldan aşağı inen İlk Belediye Caddesi’ne sapıyorsun. Eski yıllarda bir dairesinde oturduğun Çinili Han’ı mutlaka göreceksin. Yokuş aşağı inen pek de geniş olmayan caddede, karşı kaldırımda durup, bir süre 1901’de yapılmış bu yapıya bakıyorsun. Beş yıl oturmuş olduğun üst katlarını da gözden geçiriyorsun. Bilmiyorsun, ama öyle düşünüyorsun: Belki de yaşamının en mutlu yıllarını orada, orada geçirdin. Keşke hep öyle kalsaydı yaşam!

Yaşam elbette hiç de öyle kalmayacaktı. Ama sen bu han adı verilmiş binanın o büyük dairesinde kalsaydın; ilgilerini dışa, toplumdaki çalkantılara kapasaydın… Her zaman öyle düşündün: Çok daha mutlu olacaktı yaşam. Gene bu sokaktan –her zaman yaptığın gibi– karşıdaki hemen sola tırmanan kısa sokaktan yirminci yüzyıl başında burada yaşayan Yahudi burjuva ailelerin oturduğu sokaklara sapıyorsun.

Galata’nın sanki gizlilik duyuran dar sokaklarında Paris’teki apartmanları andıran, hemen hemen aynı yıllarda yapılmış apartmanlar var. Terk edilmiş olarak duruyorlar. Pencerelerinden içerisinin karanlığı görünüyor. Kuşkusuz mimarlar Fransa’dan, İtalya’dan gelmişlerdi. Belki de Paris’te eğitim görmüş levanten mimarlardı. Çok uzun yıllardır bu yöre terk edilmiş gibi. Pencerelerde, içerisinde insanların yaşadıklarını belirten bir tek işaret yok. Siyah bir örtüyle kapalı pencereler. Belki örtü yok da boş yapıların birbirine yakınlığından güneş görmeyen –sokaklar çok dar çünkü– boş oluşunun rengi bu siyahlık. Yaşanmış, sonra da terk edilmiş, sonra da siyaha dönüşmüş.

Küçük yokuştan sağa dönüldüğünde, üç dört basamaklı merdivenle inilen küçük bir açıklık vardı. Taş döşeli açıklığın iki yanında da, gene bu açıklık çevresinde yükselen apartmanların demirden giriş kapıları. Bu küçük alandan, belki yirmi metre uzunluğunda bir tünelle, aşağıdaki sokağa iniliyordu. Sanıyordun ki bu apartmanlar arasında gizli geçitler bulunuyor. Bilmiyordun, bir pogrom* olur endişesiyle mi yapılmıştı? Belki apartmanların arka taraflarında, pek göze çarpmayan demir kapılar da vardı. Ama geçen yıl bu yöreyi gezişinde olduğu gibi, bu yıl da, bu küçücük alana geldiğinde –alan değil, bir açıklık kuşkusuz– demir kapı kilitliydi. Demir kapının iki yanında, betondan dayanak duvarlarının üzerinde yükselen demir parmaklıklar vardı. Bu duruma üzüldün. Ama çevrede bu değişimin nedenini soracağın kimse yoktu. Kilitli kapının çevresinde boş yere çalınacak bir zil aradın. Geriye dönüp, hanın önü sıra uzanan yokuşu inip, Galata Kulesi’ne kadar uzanan sokaklarda yürüyecektin. Ah, geçmiş yıllar… Belki yirmi beş yıl öncesinden başlayarak, buraların sana verdiği yaşam, elinden kaçırmış olduğun bir yaşam mıydı?

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Anı - Anlatı
  • Kitap Adıİşte Senin Hayatın
  • Sayfa Sayısı80
  • YazarDemir Özlü
  • ISBN9789750830952
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Dalgalar ~ Demir ÖzlüDalgalar

    Dalgalar

    Demir Özlü

    21. yüzyılın ilk büyük afeti olan 2004 Hint Okyanusu depremi ve tsunamisinin ardından yazılmış bir roman “Dalgalar”. Annesini kaybetmiş bir adamın Tayland’a ailesiyle yaptığı...

  2. Amerika 1954 ~ Demir ÖzlüAmerika 1954

    Amerika 1954

    Demir Özlü

    “Amerika 1954” romanında Demir Özlü, 1929’da patlak veren ekonomik krizden sonra şişirilen Amerikan Rüyası’nın popüler dünyasında geziniyor. Kafka’nın Amerika romanına özenen genç Harun yazarlık...

  3. Bir Beyoğlu Düşü – Berlin’de Sanrı – Kanallar ~ Demir ÖzlüBir Beyoğlu Düşü – Berlin’de Sanrı – Kanallar

    Bir Beyoğlu Düşü – Berlin’de Sanrı – Kanallar

    Demir Özlü

    Demir Özlü’den üç anlatı bir arada… Demir Özlü’nün üç anlatısı “Bir Beyoğlu Düşü” (1985), “Berlin’de Sanrı” (1987) ve “Kanallar” (1991) YKY’de tek ciltte toplandı....

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Küçük Kardeşim ~ Jean-Louis FournierKüçük Kardeşim

    Küçük Kardeşim

    Jean-Louis Fournier

    Birbirinden tamamen farklı iki erkek kardeş. Büyüğü çapkın, geveze, özgüvenli, tembel, sözcüklere âşık Jean-Louis. Küçüğü çekingen, ketum, utangaç, sınıf birincisi, sayılara tutkun Yves-Marie. Zıt...

  2. Umuda Doğru – Angela’nın Külleri II ~ Frank MccourtUmuda Doğru – Angela’nın Külleri II

    Umuda Doğru – Angela’nın Külleri II

    Frank Mccourt

    Frank McCourt’un çocukluğunu anlatan Angela’nın Külleri dünyanın her yerinde büyük bir okuyucu kitlesi tarafından okundu ve çok sevildi. Büyük bir yoksulluğu anlattığı halde, McCourt’un...

  3. Aşka Dair ~ StendhalAşka Dair

    Aşka Dair

    Stendhal

    Klasik dünya edebiyatına Fransızca iki roman başyapıtı (“Kırmızı ve Siyah”, 1830 ve “Parma Manastırı”, 1839) armağan eden Stendhal’in İtalyan özgürlükçü Metilde Viscontini Dembowski’ye beslediği...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur