Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Işık Tanrıçası
Işık Tanrıçası

Işık Tanrıçası

P. C. Cast

Dekoratör Pamela Gray aşk arayışından vazgeçmek üzeredir. Bencil adamlarla uğraşmaktan bıkıp usanmıştır. Artık tanrı gibi birisine âşık olmak istiyordur. Bu isteğini dillendirirken farkında olmadan…

Dekoratör Pamela Gray aşk arayışından vazgeçmek üzeredir. Bencil adamlarla uğraşmaktan bıkıp usanmıştır. Artık tanrı gibi birisine âşık olmak istiyordur. Bu isteğini dillendirirken farkında olmadan çağırdığı Tanrıça Artemis ise onun için çok farklı planlar yapar.
İkiz kardeşler Apollon ve Artemis, artık kendilerine değer verilmeyen bir dünyaya, Las Vegas Krallığı’na gönderilir. Artemis’in bu dünyada aklına gelebilecek en son şey, bir ölümlünün dileğini yerine getirmektir ama sonunda bu dileği gerçekleştirebilmek için erkek kardeşinin yardımına ihtiyaç duyar. Yalnız bir kadına aşkı yeniden tattırmak için yakışıklı ve çekici Işık Tanrısı’ndan daha iyisi de yoktur. Fakat Apollon, topuklu ayakkabılarının üzerinde etrafı ateş gibi yakan bu ölümlü kadın için tam olarak hazır değildir. Pamela bir ölümlü olmasına rağmen bir tanrıça ruhu taşımaktadır fakat hayatın kumardan ibaret olduğu Günah Şehri’nde, tüm korkularından arınıp yeniden âşık olma cesaretini gösterebilecek midir?

“Çılgın bir macera.”
All About Romance

“Duygusal, komik, erotik.”
The Best Reviews

Kararımı verdim, Bacchus. Portal açık kalacak.”Zeus bu sözleri söyledikten sonra iri yarı Tanrıya arkasını döndü ve ellerini balkonu çevreleyen pürüzsüz mermer tırabzanların üzerine koydu. Gözlerini aşağrya, Olympos’un Büyük Ziyafet Salonu’na dikti. Muhteşem salon genç tanrı ve tanrıçalarla doluydu. Yüzünü memnuniyet dolu bir gülümseme kapladı. Ölümsüzlerin güzelliği benzersizdi ve tıpkı bu gece olduğu gibi bîraraya geldiklerinde cazibeleri cennetteki tüm yıldızlardan bile daha göz alıcı bir hal alırdı. Birden ifadesi ciddileşti. Dış görünüşleri ne kadar kusursuz olursa olsun aşağıdaki bu kalabalıkta bir şeylerin eksik olduğunu kendi kendine İtiraf etmek zorunda kalmıştı.Ölümlülerin o müthiş İnsani duyarlılığından yoksundular. Tanrıların Yüce Hâkimi’nin düşünceleri birdenbire baştan çıkartıcı bir hatıraya teslim oldu. Aigina… O, bakirelerin en güzeliydi. Teni ölümlülere özgü cezbedici bir krem rengindeydi. Muazzam büyüklükte bir şahine dönüşüp sevişmek İçin onu uzaklara taşırken vücudunu tüylerle kaplı sırtına bastırdığını ve teninin eşsiz yumuşaklığının yarattığı etkiyi hâlâ hissedebiliyordu. Vücudu bir tanrıçanın görüntüsünü oluşturan o kusursuz ışıltıya sahip değildi belki ama Zeus’un dokunuşlarına hiçbir tanrıçada olmayan masum bir coşkuyla karşılık vermişti.
“Coşku!” diye bağırıp avucunu hızla tırabzanlara vurunca gökyüzü gümbürdedi. “Genç ölümsüzlerimizdeki eksiklik işte bu.” Dönüp Bacchus’a bakmak yerine, huzursuz bakışlarını ışıltılı kalabalığın üzerinde gezdirdi. Düşünceli bir şekilde gözlerim kıstı, Hera ne söylemişti?.. Ölümsüzlüklerînin onlara bahşettiği güçleri hafife alıyorlar. Eski Dünya’dan uzakta biraz zaman geçirmeleri lazım. Ilahlaştırılmadıkları ve değer verilmedikleri bir yerde. Hera’nın kusursuz gözlem gücünden zaman zaman rahatsızlık duysa da bu defa haklı olduğunu İtiraf etmeliydi. Yüzünü ekşitip Hera’nın, ruhunun derinliklerine kadar işleyen o her zamanki bilmiş, keskin bakışlarını aklına getirmemeye çalıştı.
“Olympos’ta fazla köreldiler. Modern ölümlülerle kaynaşmalarının zamanı çoktan geldi de geçiyor bile,” dedi birden.Bacchus sesindeki öfkeyi gizlemeye çalıştı. “Ama şu ana kadar modern dünyaya İlgi duyan tek tanrı benîm. Âlemimi altüst etmeleri için neden bu kadar ısrar ediyorsun?”Zeus omzunun üzerinden Bacchus’a baktı. “Demeter ve Persephone yakın bir zamanda modern dünyayı ziyaret ettiler ve Hasat Tanrıçasından duyduğum kadarıyla Persephone Tulsa denilen bir krallığa öylesine bağlanmış ki oraya sürekli gidip gelebilmek için ölümlü bir kadınla anlaşma bile yapmış.”
Bacchus derin bir nefes alıp Şimşek Tannsı’nın dik bakışları altında kıvranmamak için çabaladı. “O halde neden Tulsa Krallığı’ndaki portalı açmıyorsun?”Zeus başını sallayıp tekrar salondaki kalabalıkla ilgili düşüncelerine daldı. Demeler’le yaptığı görüşme neticesinde, Tulsa’nın genç tanrı ve tanrıçaların kimseye fark ettirmeden gidip gelebilecekleri bir yer olmadığına karar vermişti.

“Hayır Bacchus. Bu konu hakkında çok düşündüm. Ölümlülerin modern dünyasını inceledim. İçinde ölümlülerin kendilerine özgü bir yorumla yeniden inşa ettikleri Caesars Palace ve Forum bulunan Las Vegas bu iş için mükemmel bir yer.” Zeus, kapının ardında gördüğü saçmalıkları hatırlayınca kendi kendine güldü.
“Ama Las Vegas benim âlemim! Caesars Palace ve Fonunu ekle edebilmek için ne kadar zaman harcadığımı biliyorsun. Kendim için ayırdığım bu bölgedeki her şeye burunlarım sokacaklar.”
Zeus hızla başını salladı ve gözleri öfkeyle parladı. ‘Haddini aşıyorsun! Tanrıların en yüce hükümdarı olduğumu unuttun mu?” Arkalarında tehditkâr bir gök gürlemesi duyuldu.
Bacchus telaşla başını eğdi. “Affedin, Efendimiz.””Bir dahaki sefere kendine hâkim ol Bacchus. Verdiğim şeyleri geri alabilme gücüne de sahibim.” İlgisini tekrar kalabalığa yöneltmeden önce sert bir şekilde emrindeki Tanrı’ya baktı. “Şunlara bir bak. Portal kısa bir süreliğine açıldı ama değişimi şimdiden hissedebiliyorum.

Periler bile heyecanlandı.” Yaşantılarından çok sıkıldıkları için yıldız, çiçek ve ağaç haline dönüşmeyi tercih eden yarı tanrıları hatırlayınca duraksayıp kaşlarım çattı. “Coşku… Olympos’ta eksikliği hissedilen şey işte bu. Ve Las Vegas içimize bu coşkuyu yeniden soktu.” “Ama Efendimiz,” Bacchus artan öfkesini gizleyip İlgili ve babacan bir ses tonuyla konuşmaya başladı. “Tanrı ve tanrıçaların ölümlülerin yaşantılarına fazla karıştıklarında neler olduğunu biliyorsunuz. TroyaVı hatırlayın. Medeia ve İason’u hatırlayın. Herakles ve Akhilteus’un başına gelenleri hatırlayın. Modern ölümlülerin dünyasını karmaşaya ve kalp ağrılarına mı mahkûm etmek istiyorsunuz?”
“Senin gibi birisinden nasihat alacak değilim Bacchus.” Zeus’un ses tonu kontrollü olsa da uyarısı netti. Fakat sonra ruh hali dağların ardında kaybolan bir bahar fırtınası gibi değişti ve gülümsedi. “Ben bütün bunları çoktan düşündüm zaten. Bazı… kurallar belirledim.” Kelimelerini Özenle seçerken gözleri parlıyordu. “Bunları bu akşam açıklayacağım. Çocuklarım hak ettikleri Las Vegas Krallığı ziyaretinin tadını çıkartan nazik birer misafir olacaklar.” Başını çevirdiğinde Bacchus onun sert ve görkemli profilini gördü. Tartışma bitmiştir. Kararım kesindir.”
Bacchus’un saygıyla eğilerek balkonu terk etmek dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu ama içi öfkeyle kaynıyordu. Zeus’un gözde çocukları yüzünden her zamanki gibi ihtiyaçları hiçe sayılmıştı. Vegas’ı elde etmişti. Burada ona tapıyorlardı. Forumda her gün ölümlü ilgisini çekiyordu. Onun için tezahürat ediyorlardı. Ona bayılıyorlardı. Ve şimdi âlemini Olympos’un genç ve güzel gözdeleriyle mi paylaşacaktı? Zeus gürleyen sesiyle Ziyafet Salonu’odaki kalabalığa sessiz olmalarını söylerken Bacchus, “Göreceğiz bakalım…” diye fısıldadı.
“Sevgili çocuklarım!” Zeus gülen gözlerle kalabalığa baktı. “Size sunduğum son hediyeyi beğendiğinizi görmek benî çok memnun ediyor.” Kollarını, aralarında parlayarak dönen bir ışık topu olan salonun ortasındaki iki sütuna doğru uzattı. “Bu akşam size başka haberlerim de var. Kapının sadece genç Olymposlulara değil, sevgili tatlı perilerimize de açık tutulmasına karar verdim!” Daha düşük seviyeli dişi tanrıça ve yarı tanrıçalardan yükselen heyecan dolu sesler Zeus’un kulaklarına tatlı bir melodi gibi geldi. “Ama sakın ha unutmayın güzellerim, aralarında bizim gibi tanrıların dolaşmasına hiç de alışık olmayan bir dünyaya adım atacaksınız. Ölümlülerin İşlerine karışmak yerine bu eşsiz dünyayı gözlemleyip tadını çıkartmalısınız. Orada sadece ziyaret için bulunduğunuzu unutma ihtimalinize karşılık, kapının sadece belirli zamanlarda açık kalmasına karar verdim.”Aşağıdaki coşkulu yüzler bir anda altüst oldu ve herkes dikkatle onu dinlenmeye başladı. Zeus gözlerini kalabalığın içinde gezdirerek kızının yanında asil bir şekilde durmakta olan Demeter’i buldu. Sözlerine devam etmeden önce Tanrıça’yı saygıyla selamladı.
“Hasat Tanrıçası bana modern ölümlülerin eğlencelerinin çoğunu hafta sonu dedikleri birkaç gün içinde gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu nedenle kapımız sadece ölümlülerin hafta sonlarında açık kalacak. Modern ölümlülerle birlikte eğlenmek için, cuma akşamından pazartesi şafak vaktine kadar zamanınız olacak.”
Sözlerinin yarattığı heyecan dolu fısıltıları susturabilmek İçin eliyle küçük bir hareket yaptı.
“Ve şimdi sizlere Las Vegas Krallığını sunuyorum!” Şimşek Tanrısı ellerini birbirine vurunca gürleyen gökyüzüyle birlikte kalabalıktan büyük bir uğultu koptu.
Aşağıda, Ziyafet Salonundaki Artemis, Zeus’a sevgiyle gülerek başını salladı ve erkek kardeşine döndü.
“Babam halinden çok memnun gözüküyor.”Apollon omuzlarını silkti. “Tüm bu heyecana bir anlam veremiyorum. Alt tarafı ölümlülerin modern dünyası, yeni bir Olympos değil ki.”Artemis altın rengindeki kusursuz kaşlarını kaldırdı. “Bunu söyleyen de Tulsa Krallığında aylarca modern bir ölümlüyü takip eden bir tanrı.”
“Demeter’e iyilik yapıyordum sadece,” diye yanıtladı Apollon fazlasıyla umarsızca.
Artemis hiçbir şey söylemedi ve heyecan dolu çığlıklarla Las Vegas Krallığı ziyaretinden bahseden menekşe rengi bukleli bir periye gönülsüzce kur yapmaya başlayan ikiz kardeşini inceledi.Hiç şüphesi yoktu. Persephone bozgunundan sonra Apollon çok garip davranmaya başlamıştı.
Persephone’nin aniden onu reddedip garip bir şekilde Hades’e âşık olmasının Apollon’u nasıl şaşırttığını ve aslında Tanrıça’nın bedeninin geçici olarak ölümlü bir kadının ruhu tarafından kullanıldığının ortaya çıkmasının yarattığı şoku anımsayarak yakut kırmızısı şarabından bir yudum aldı. Gerçek Persephone ise bir ölümlünün kılığında modern dünyada yaşıyordu. Bu yüzden de Apollon’u reddedip Ölüler Diyarı Tannsı’na âşık olan kişi aslında ölümlü bir kadındı. Artemis nefis dudaklarını alaycı bir şekilde büzdü. Ölümlüler. Şimdiye kadarki deneyimlerine göre ya acınacak bir şekilde ağlarlar ya sürekli ilgi isterler ya da kendi kendilerine zarar verecek kadar kibirli olurlardı. Sonuç olarak sadece biraz eğlenme veya oynaşma için uygundular. Kendisinin bir ölümlüyle oynaşmaya hiç niyeti yoktu ama erkek kardeşi farklı düşünüyordu. Kardeşi ona sık sık, baştan çıkarttığı saf ve genç bakirelerle ilgili hikâyeler anlatıp kahkahalarla gülerdi. Artemis şarabından bir yudum daha aldı. Bir tanrının aşkıyla onurlandırılmak ölümlüler için iyi bir şeydi. Aslında ölümlü kadınlar İkiz kardeşi gibi bir tanrı tarafından fark edilebildikleri için şükran duymalıydılar.Sohbet ettiği peri uzaklaşır uzaklaşmaz sessizleşen Apollon, gözlerini dönmekte olan portala dikmişti. Belki de aradığı buydu. Apollon’un oyalanacak bir şeylere ihtiyacı vardı. Olympos’ta amaçsız bîr şekilde aylaklık yapıp aptal bir ölümlünün kendisini neden reddettiğini düşünerek yeterince zaman harcamıştı.

Ölümlülerin, çılgınca yaşadıkları hayatlarını bir çırpıda tüketen güçsüz varlıklar olduklarını hatırlamaya ihtiyacı vardı. Onlardan kolayca faydalanabilir, sonra da kolayca bir kenara atabilirdi.Artemis’in kusursuz yüzüne yavaş yavaş bir gülümseme yayıldı. Ölümlülerin ne kadar önemsiz varlıklar olduğunu göstermek için, onlarla dolu modern bir dünyadan daha iyisi olabilir miydi?”Gel kardeşim,” dedi neşeyle gülümseyerek. “Gidip Las Vegas Krallığı’nı ziyaret edelim.”

***

Tanrım, havaalanlarına nasıl da bayılıyordu. Ona aşk ve heyecan müjdeleyen yeni başlangıçları hatırlatıyorlardı. Pamela, Duane’Ie ilişkisinin havaalanlarına karşı duyduğu bu derin ve romantik ilgi yüzünden başladığını düşündü bir kez daha. Onu sadece bir defa United Airlines’ın pilot üniforması içinde görmesi, çocuksu bir iç çekişe ve tüm mantıklı düşüncelerin bedeninden akıp gitmesine neden olmuştu.Ah, ne büyük aptallık etmişti.
Tam bir fiyasko olan bu ilişki sona ermişti. Nihayet. Gözlerini kapatıp elini yeni kestirdiği kısa ve havalı saçlarının arasında gezdirdi. Colorado Springs Havaalanı’ndaydı. Southvrest Airlines uçağına binmeden önce keşke Duane’e rastlasaydı. Eskiden beline dek uzanan koyu renkli gür saçlarını kısacık kestirdiğini fark ettiğinde yüzünde oluşacak dehşet ifadesini görmeyi isterdi. Bir zamanlar dokunmaya ve okşamaya bayıldığı o saçlar… Aniden aklına gelen bu anı tiksintiyle urpermesine neden oldu. Sadece düşüncesi bile onu bunaltmıştı. Uzun saçlarını kestirmek, Duane’in boğucu aşkının prangalarından kurtulmasını sağlayan son adımdı.

Onunla son görüşmesinden bu yana tam altı keyifli ay geçmişti. Aylar boyu hediyelerini reddetmesi, gönderdiği çiçekleri iade etmesi ve evliliklerinin her ikisini de mutsuz ettiğini hatırlatması sayesinde sonunda herkes, özellikle de Duane’in onun için harika bir seçim olduğunu ve onu terk etmekle büyük hata ettiğini düşünen ailesi, ayrılıklarını kabul etmişti. Erkek kardeşiyle eşinin ve annesiyle babasının sesleri hâlâ kulaklarındaydı. Hiç de kötü birisi değil. İstediğin her şeyi sana veriyor. İyi para kazanıyor. Sana tapıyor.Duane sadece Pamela’ya tapmakla kalmamıştı. Aynı zamanda onu tüketmek de istemişti. Duane Edwards görünürde başardı, yakışıklı, karizmatik ve biraz maço bir adamdı. Ama bu dış görüntünün altında yatan gerçek Duane, sürekli ilgi isteyen, yönetmeyi seven, pasif-agresif bir çocuk/adamdı.Pamela, Duane’i hatırlamanın verdiği gerginliği hafifletebilmek İçin omuzlarını çevirdi. Tekrar düşününce, Duane’e rastlamadığı için sevinmişti. Saçlarını “ona göstermek” için değil, kendi canı istediği için kestirmişti! Kısa saçlar, içinde var olmaya başlayan yeni kadın için çok uygundu. Başını oturduğu koltuğa yasladı.

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.İçindeki yeni kadını sevmişti. Memnuniyet, diye düşündü Pamela. Yıllar boyu kendinden hiç bu kadar memnun olmamıştı Southwest Airlines’ın pencere tarafındaki koltuğunda, üzerine sigara kokusu sinmiş bir New York Tİmes’ın bulmaca sayfasını çözmeye çalışırken kemikli dirseğiyle hiç durmadan onu dürten bir kadının yanına sıkışıp kalmak bile onu rahatsız etmiyordu.İnsan neden takıntılı bir şekilde bulmaca çözmeye uğraşırdı ki? Zihnini kullanmak için daha iyi bir şeyler bulamaz mıydı? Bayan Kemikli Dirsek kıkırdayarak yeni bir boşluk doldurmaya başlayınca, Pamela onun daha iyi bir şeyler bulamayacağını tahmin etti. Hayır!

Olumsuz düşünmek yok. Ne düşünürsen……

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıIşık Tanrıçası
  • Sayfa Sayısı432
  • YazarP. C. Cast
  • ÇevirmenMüge Kocaman Özçelik
  • ISBN6054456529
  • Boyutlar, Kapak13,5x21,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviPegasus / 2011

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Gül Tanrıçası – Tanrıça Serisi 4. Kitap ~ P. C. CastGül Tanrıçası – Tanrıça Serisi 4. Kitap

    Gül Tanrıçası – Tanrıça Serisi 4. Kitap

    P. C. Cast

    BÜYÜLÜ BİR AŞK BÜTÜN ENGELLERİ AŞABİLİR Mİ? Empusai ailesinin gülleri, ailenin kadınlarının bahçeleri için feda ettiği kan damlaları sayesinde yüzyıllar boyunca çiçek açmıştır. Mikki,...

  2. Saklanmış – Gece Evi Serisi 10. Kitap ~ P. C. Cast,Kristin CastSaklanmış – Gece Evi Serisi 10. Kitap

    Saklanmış – Gece Evi Serisi 10. Kitap

    P. C. Cast,Kristin Cast

    IŞIĞIN OLDUĞU YERDE KARANLIK SAKLANAMAZ Sonunda Zoey isteğini elde etmiş ve Vampir Yüksek Konseyi, Neferet’in gerçek yüzünü görmüştür. Bu sayede Zoey ve çemberi kendilerini...

  3. Av/Bir Gece Evi Romanı ~ P. C. Cast/ Kristin CastAv/Bir Gece Evi Romanı

    Av/Bir Gece Evi Romanı

    P. C. Cast/ Kristin Cast

    EĞER DÜNYADAKİ EN ATEŞLİ ERKEK İSİMSİZ BİR ŞEYTAN OLARAK KENDİNİ GİZLİYORSA VE İSTEDİĞİ TEK ŞEY SİZSENİZ NE YAPARSINIZ? Çayırın kenarında, ağaçların gölgelerinin arasında bir...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Miras ~ Judith Miller, Tracie PetersonMiras

    Miras

    Judith Miller, Tracie Peterson

    “Tracie Peterson ve Judith Miller birinci sınıf bir iş çıkarmışlar. Miras hakkındaki her şey kusursuz.” Kay James Tarihin, müthiş bir zenginliğin ve Thousand Adaları’nın...

  2. On Kişiydiler (On Küçük Zenci) ~ Agatha ChristieOn Kişiydiler (On Küçük Zenci)

    On Kişiydiler (On Küçük Zenci)

    Agatha Christie

    Yıl 1939. Avrupa savaşın eşiğindedir. Her biri ürkütücü sırlar taşıyan on kişi, Devon kıyısında bulunan Asker Adası’ndaki ıssız bir malikâneye davet edilirler. Ancak malikâneye...

  3. Aşkın Celladı ~ İrvin D. YalomAşkın Celladı

    Aşkın Celladı

    İrvin D. Yalom

    Bu kitapta, psikoterapist Irvin D. Yalom’un, yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacını yitirme gibi, aslında hiçbirimizin tamamen kaçamayacağı temel insanlık kaygılarından rahatsız olan hastalarıyla yaptığı...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur