Acaba İran İslam’ı kabul etmek için hazır mıydı ve İslam öğretisine ihtiyacın zamanı mıydı, değil miydi? Acaba İslam öğretisi, yedinci yüzyılda İran toplumunun ihtiyaçlarıyla uyumlu muydu; yahut bir diğer ifadeyle, İran’ın, peşinden koşacağı bir yitiği var mıydı, vardıysa acaba onu İslam’ın çehresinde görmüş müydü?
***
ALİ ŞERİATİ
23 Kasım 1933’te Horasan eyaletine bağlı Sebzivar’ın Mezinan köyünde dünyaya geldi. 1950’de Meşhed’deki Öğretmen Koleji’ne girdi. 1952’de Meşhed yakınlarındaki Ahmedâbâd köyünde öğretmenliğe başladı. 1955 yılında Mekteb-i Vâsıta’yı yazdı. Ebuzer-i Gıfarî’yi tercüme etti. 1956’da Meşhed Üniversitesi’ne girdi. Ulusal Direniş Hareketi’ne üye olduğundan, babası ve diğer üyelerle birlikte tutuklandı, altı ay tutuklu kaldı. 1959’da Alexis Carrel’den Dua’yı tercüme etti. Üniversiteden başarıyla mezun oldu. 1960’ta Fransa’ya gönderildi, orada sosyoloji ve dinler tarihi üzerine çalıştı. Cezayir Kurtuluş Hareketi’ne aktif olarak katıldı. Bu faaliyetlerinden dolayı Paris’te tutuklandı; bu arada birçok makale, konuşma ve çevirisi değişik dergilerde yayımlandı. Sosyoloji ve dinler tarihi alanında doktorasını tamamlayarak 1962’de İran’a dönerken sınırda tutuklandı; aylarca hapiste kaldı. Hapisten çıktıktan sonra öğretmenlik yapmaya başladı ve Meşhed Üniversitesi ve diğer merkezlerde konferanslar verdi. Hüseyniye-i İrşad 1973 Eylül’ünde kapatıldı. Savak, Şeriati’yi aramaya başladı. Kendisini bulamayınca babasını tutukladı. Babası bir yıl kadar hapsedildi. Şeriati teslim oldu ve on sekiz ay hücrede kaldı. 1975-77 arası Savak’ın takibinden sürekli kaçıp başkalarının evlerinde kalarak çalışmalarına devam etti. Sabahlara kadar süren konuşmalar yaptı. 16 Mayıs 1977’de Avrupa’ya hicret etti. Otuz gün sonra İngiliz İstihbaratı’nın yardımıyla Savak tarafından şehit edildi.
YAYINCININ NOTU
Yayınevimiz, Şeriati düşüncesini külliyat olarak okurlarına sunmakla önemli bir hizmet vermektedir. Merhum Şeriati, dünyanın bugün yaşayan iki önemli medeniyeti olan, İslam ve Batı medeniyetini yakından tanıma fırsatı bulmuş ender şahsiyetlerden biridir. Dahası, bir sosyolog gözüyle incelediği konuları, dahiyane bir düşünce işçiliği ile işlemiş ve Fars edebiyatının kendisine kazandırdığı akıcı üslupla ortaya koymuştur. Bilimsel liyakati, özgün bakış açısı, dindarlığı ve inandığı doğrular uğruna can verecek kadar yürekli kişiliği ile sadece İran gençliğini arkasından sürüklemekle kalmamış, dünya Müslümanlarının öze dönüş çabasına katkıda bulunarak bir döneme damgasını vurmuştur. Onun bu özgün ve özgürlükçü tutumu, sadece İslam düşmanlannm tepkisini çekmekle ve onlar tarafından şehit edilmekle kalmamış, dost ve kardeş bildiği Müslümanlardan da çok büyük tepkiler almıştır. Çünkü onun düşünceleri, Batılı saldırı karşısında çok derin ve güçlü bir mukavemet oluştururken İslam geleneğini kirleten ve çöküntüye sebep olan bidat ve hurafelere de ağır darbe indiriyordu. Tabiî bu da bilinçsiz kesimler nezdinde İslam’ın kendisine yapılan bir saldırı olarak algılanıyordu.
Kendi tabiriyle içinde doğup büyüdüğü geleneksel Safevî Şiîliğine yönelttiği eleştiriler yüzünden İran’da dışlanırken, Şiî bakış açısı nedeniyle de Sünnî dünyadan önemli tepkiler almıştır. Ancak Şeriati, her ne kadar Ali Şiası ve Safevî Şiası ayrımı yapsa ve Safevî Şiîliğini eleştirse de eleştirdiği düşünceden bütünüyle kurtulamamış ve söz konusu etkilerle Sünnî dünyanın kabul edemeyeceği kimi düşünceler serdedebilmiştir. Sahabiler hakkında kullandığı ifadeler hoşgörü sınırını zorlayan kusurlar olarak değerlendirilebilir. Ayrıca yaşadığı çağ ve çevrenin etkisiyle Fransız sosyalistlerinden etkilendiği ve kimi yorumlarında bu etkinin izlerinin görüldüğü de söylenebilir.
Ali Şeriati’nin de her insan gibi hata edebileceğini, hatalarının ve savaplannın sadece kendisini bağlayacağını okuyucunun takdir edebileceğine inanıyoruz. Fecr Yayınevi olarak, ölçümüzün Kur’an-ı Kerim ve onun numune-i timsali olan Hz. Peygamber (s.a) olduğuna inanıyor, Şeriati de dahil bütün insanların bu ölçüler içinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun her görüşünü onaylamadığımız halde eserlerini yayınlıyor, ama katılmadığımız görüşlerine de müdahale etmeyi uygun görmüyoruz. Çünkü böyle bir müdahalenin düşüncelerin doğru anlaşılmasına engel olacağı, bunun da hem yazar hem okur açısından bir hak ihlali sayılacağı kanaatindeyiz. Buna rağmen kimileri, tasvip etmedikleri düşüncelerden dolayı bilinçsiz okuyucuların olumsuz etkileneceği gerekçesiyle vebal alacağımızı düşünebilirler. Fakat biz, genelde Müslüman olmanın, özelde Şeriati okuru olmanın, okuduğu her şeyi kabullenen değil, eleştiren bir seviye gerektirdiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bütün olumsuzluklarına ve kusurlarına rağmen Şeriati’nin o engin birikiminin bizlere çok şey kazandırdığına ve kazandıracağına inanarak eserlerini külliyat olarak yayınlamaya karar vermiş bulunuyoruz. Buna paralel olarak hem Fars hem de Türk edebiyatına vukufiyetiyle temayüz etmiş mütercimlerden oluşan bir heyet oluşturarak eserlerin en az hata ile çevrilmesine de özen gösterdik. Bu nedenle tercümeler, sadece söz konusu eserleri dağınık vaziyette sunulmaktan kurtarmayacak, Şeriati okurunun liyakatsiz tercümelerden çektiği sıkıntıları da asgariye indirecektir.
Külliyattaki kitapların bazılarında yazara ait olmayan dipnotlar yer almaktadır, İran’daki Dr. Ali Şeriati Eserlerini Derleme Bürosu tarafından eklenen notların sonunda (Derleyen), yayınevimiz tarafından ilave edilen notların sonunda (Fecr), mütercimlerin ilave ettiği notların sonunda ise (Çev.) ifadeleri kullanılmıştır. Bunların dışındaki dipnotlar Ali Şeriati’ye aittir.
Bütün hassasiyet ve çabamıza rağmen, insan olmamız hasebiyle gözümüzden kaçan kusurlar olursa okurumuzdan özür diler, eleştirilerine müteşekkir kalırız. Bu vesileyle Şeriati’ye Allah’tan rahmet diler; başta değerli mütercimler olmak üzere, editörlere, tashih ve redakte heyetine ve eserlerin sizlere ulaşmasında emeği geçen bütün dostlara gönülden teşekkür ederiz.
FECR YAYINEVİ
DERLEYENİN NOTU
Elinizdeki edisyon, aşağıda görüleceği üzere dört asli bölüm, bir de “Ekler” bölümünü -o da iki kısım- içeriyor:
1- Safevîlere kadar Müslüman İran tarihi: Kıymetli öğretmenin, Meşhed Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Kasım 1971’de “Moğollara kadar İslam tarihi” başlığı altında verdiği ve öğrencilerin kasetlere kaydedip fotokopiyle çoğalttıkları şifahi derslerinden oluşuyor. Derslerin kasetlerine ulaşılamaması nedeniyle söz konusu fotokopileri, cümleleri tashih ederek ve uygun olmayan bölüm başlıklarını mesela “Moğollara Kadar İslam Tarihi” başlığını, “Safevîlere Kadar Müslüman İran Tarihi” biçiminde değiştirerek kullandık. Şu noktayı hatırlatmak önemli: Bu bölüm, zamana yayılarak sınıfta şifahen verilmiş dersler olduğundan, her defasında bir önceki bahsin hatırlatılması için diğer meselelerin tekrarı, teyidi ve tahlili söz konusu olmakta, bu da sonuçta fikrî insicamın bozulmasına yol açmaktadır.
2- Öze dönüş: Yazıldığı tarih tam belli olmayan kalem emeğinin ürünü bir bölümdür. Ama daha önce içeriğindeki çoğu kısımlar Meşhed Üniversitesi’nin sınıflarında parça parça ele alınmış olduğundan, öyle anlaşılıyor ki üniversiteden atıldıktan sonraki yıllarda (yani 1973-74) yazılmıştır. Henüz hayattayken daktiloyla yazılmış kopya üzerinden sınırlı sayıda fotokopisi alınmış, daha sonra ise bu fotokopiler kitap haline getirilmiştir. Biz, söz konusu kitabı elyazma nüshayla karşılaştırdığımızda Şehid Ögretmen’in, ilk daktilo nüshada -muhtemelen kayboldu- tashihler ve özellikle mantıklı ilaveler yaptığı -bazen birkaç sayfa tutuyor- sonucuna vardık. Bu bakımdan “Derleyen”, söz konusu kitaptaki ilaveleri -el yazma nüshada mevcut bulunmayanları- kesin olarak kendisinin düzeltilmiş son görüşlerinin parçası saydığından onlara külliyat içinde yer vermiştir.
3- Bir yüzyılın zirvesine hızlı bir bakışla İslam’ın yeniden doğuşu (renaissance): Daha önce 1977 başında (yani şahadetinden bir iki ay önce) boğucu bir atmosferde bizzat Öğretmen tarafından kasete kaydedilmiş ve daha sonra metni kasetten deşifre edilmiş, kendisi tarafından belli ölçüde düzeltilerek “Mesaj” veya “Tarih incelemesi” adı altında basılmıştır. SAVAK ajanlarının Şeriati’nin evine saldırma ihtimali söz konusu olduğundan, onun tavsiyesiyle, kasetlerin deşifre edildikten sonra silindiğini hatırlatmak gerekir. Bu hareketlilik sırasında kaset, ne yazık ki tam olarak çözülmeden silinmiş oldu.
4- Hayıflanmalar: Muhtemelen 1976 sonlarında bizzat Öğretmen tarafından kasete kaydedilmiş konuşmalardır. Bu konuşmalar, bu bölümün başında belirtildiği gibi iki ayrı kısmı içermektedir. İkinci kısım, bu kitapla uyumsuzluğu nedeniyle “Arzular” başlığı altında 25. kitaba aktarılmıştır. Bu konuşmanın kaseti bulunamadığından deşifre edilmiş metni tashihten sonra kitaba naklettik.
5- Ekler: Aşağıdaki kısımları içermektedir:
1) Şia; Sami Ruhun ve Aryan Ruhun Buluşma Yeri: Bu kısım -ilk kez basılıyor- 1968-69 yıllarında yazılmış Kevir elyazmalarının bir bölümüdür. Bu metnin -başlığı bizim tarafımızdan konmuştur- seçilmesinin sebebi, Kevir yazılarının tamamından daha fazla bu kitabın asli kısımlarıyla sahip olduğu ortak zemindir. Şehit Öğretmen her ne kadar birinci satırda önceki bahislere atıfta bulunuyorsa da bu mevzuların bu kitapla gerekli ahengi bulunmadığından onları basmaktan kaçındık.
2) Komşu Ülkeler: Tarih Bölümünün üçüncü yılında 1970-71 öğretim yılının ilk yarısında verilmiş şifahi derslerin parçasıdır ve daha sonra fotokopiyle çoğaltılmıştır. Bu metnin kasetleri elimizde olmadığından söz konusu fotokopiler kaynak olarak kullanılmıştır. İmla tashihi ve hataların giderilmesiyle içindeki konuları buraya yerleştirdik.
***
Sözün sonunda aşağıdaki noktaları hatırlatmak gerekir:
1- Zorunlu olarak kelime veya cümle ilave edilen yerlerde bunları [ ] içine aldık.
2- Anlaşılamayan ve hatta tahmin bile edilemeyen kelime ya da kelimeler konu olduğunda “…*” işareti kullanılmıştır.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İslam Kültür
- Kitap Adıİran ve İslam
- Sayfa Sayısı302
- YazarDr. Ali Şeriati
- ISBN6055482244
- Boyutlar, Kapak13,5x21, Karton Kapak
- YayıneviFecr Yayınları / 2012