İnziva Burçları’nın altbaşlığında “quartet” yazıyor: “Bir Varmış Bir Okmuş” + “Plati” + “Mekik” + “Sır” dörtlüsü, bir toz bulutu mahşerinde yaşamaya diklenerek dikkatle geri çekilmeyi seçmenin ufuk çizgisini tarıyor – burçların arkasında korunası değerlerimiz var.
Bir meydan, bir ada, bir tımarhane hücresi, bir dağbaşında kayıt stüdyosu: Zorunlu ile gönüllü arası inziva halleri üzerine seferi metinler.
Kişi, kendisini kuşatan kem dünyaya mesafe koyabilir mi?
İçindekiler
BİR VARMIŞ, BİR OKMUŞ
Sözümona Düzmece Bir Wilhelm Tell Hikâyesi……………….7
PLATİ
Bir Ada Denemesi……………………………………………………………61
YOLCU SİS BİLETİ …………………………………………………………..63
PLATİ……………………………………………………………………………….91
BULWER ADASI ……………………………………………………. 105
HAYIRSIZ ADA………………………………………………………………141
YASSIADA…………………………………………………………….. 149
MEKİK …………………………………………………………………………..181
SIR
bir oynaşı ……………………………………………………………………….241
ÖNHİKÂYE: İLK “SIR”…………………………………………………..247
YUMAK………………………………………………………………………….255
HİKÂYE………………………………………………………………………….285
GÜL………………………………………………………………………………..303
“EĞER” …………………………………………………………………………..311
(syf 93-94-95)
Kürek çekerek ilerlemediğim, yaklaşmadığım için
Bilge Karasu’nun Andronikos’u gibi arkamda
birdenbire değil önümde
usul usul büyüyor karaltı, tekne yaklaştıkça
puslu sıcak havanın yarattığı bulanıklığı terkediyor
ufuktaki çizgileri, elimde fotoğraf makinam,
kareden kareye ona yaklaşıyorum.
Ansiklopedik kaynaklara göre 740 metre boyunda, 185 metre eninde, 46 metre yüksekliğinde Yassıada; en yakınındaki Sivriada’dan, Oxia’dan 1,7 kilometrelik mesafe ayırıyor onu. İkisinin üzerinde de kimse yaşamıyor. Sivriada’nın bir rıhtımı var, beş yıl önceydi; oraya yanaşmış, inip yukarıdaki manastır kalıntılarına tırmanmıştım, bu rıhtım nedeniyle, özellikle yaz aylarında yabana atılamayacak sayıda günübirlik konuğu oluyor –
Yassıada öyle değil: Dörtbir yanı yapı kalıntılarıyla dolu olmasına karşın, meskûn olmamanın getirdiği farklı bir imge dolaşıyor üstünde: Bu adayı metrûk kılan görünmez bir neden, bir güç, bir ilenç kaynağı olmalı.
Dantes’in burnunun, yelkeninin arasından büyüyor siluet,
yanımda Samih Rifat, sessiz, dikkatli, dümende,
aklında belki kendi Ada’sı, dostunun isteğini yerine getiriyor,
kimsenin olamamış bir başka adaya doğru,
iniyor kalkıyor
Yassıada.
Haritada bir başka nokta.
Başlangıçta bir ada filmi projesiydi kafamda dönen – adalardan
bir ada arayan bir adamın hikâyesi.
İnsanın yalnızlığının karşılığı olabilecek adayı araması, seçmesi en tekin uğraşlardan, saplantılardan biri sayılmasa gerek. Elinde farklı ölçeklerden haritalar, binbir lekeden hangisine uzanacağına ilişkin hiçbir tutamağı yok, yıllar yılı kafasında çevirdiği seçeneklerin ortasında kararsız, en doğrusu birinden öbürüne gitmesine yolaçacak dipsiz bir yolculuğa girişmesi –
bir gün geliyor, anlıyor ki
odasından hiç çıkamaz olmuş.
Tasarı, notlarıyla birlikte çekildiği çekmeceden aklımı farklı
yönlere doğru çelmeyi sürdüredursun,
çekirdekteki mekân,
adalardan bir ada,
bu kez yarı romanesk bir belgesel projesine dönüştü imgelemimde: Yassıada’da odaklanmamın en önemli nedeni bunca yakınımda olması değildi yalnızca; bunca yakınımızdayken bunca uzağımızda durması, iki bin yıla yaklaşan bir süredir kopuk bir parçası kaldığı büyük kentin, yeryüzünün en eski ve görkemli şehirlerinden birinin en kargışlı organı kimliğine bürünmüş ve orada büzüşmüş olması, bir noktadan sonra beni monografisine kilitledi.
Vizörden bakıyorum da,
Yassıada’nın, Plati’nin çoktandır kendisi değil de silueti olduğuna varıyorum.
Hayatımın tam yarısı İstanbul’da geçti, yirmialtı yıl boyunca, pek çok İstanbullu gibi benim için de bir leke oldu ve kaldı ada. Onbeş milyona nüfusu dayanan kentte ona ayak basmış olanların sayısı ne olabilir bilemiyorum, şurası gerçek ki çoğunu oraya kaçınamadıkları bir görev sürüklemiştir: Adalar’ın sevdalıları arasında, hattâ tekne sahibi olanlarda da, çekici yanından çok itici yanı ağır basmış olsa gerek: Bir düş adası değil Plati, tarihi boyunca kimse için bu özelliği taşımamış, tam tersine, düpedüz bir kâbus adası bu.
Yerlisiyle yabancısıyla epey tarihçisi, tarihseveri olmuş İstanbul adalarının – Prinkipo (Prensler), Demonisi (Cinler), Papadonisia (Papaz ya da Keşiş) Adaları olarak da anılmışlar farklı çağlarda, Ermiş Adaları ya da Kızıl Adalar diye de; önemi yabana atılamayacak, kapsamlı bir kaynakçaya ulaşılabiliyor bütünlük hedef alındığında –
Plati’ninki, yazılı malzeme yanyana getirildiğinde oldukça cılız: Pars Tuğlacı, Semavi Eyice, Schlumberger, Cox, Akylas Millas, Koçu, Rakım Ziyaoğlu, Orhan Erdener üstüste okunduğunda çoğu biribirinin tekrarı sayfalar,
sonrasında gene: Kâbus.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme Edebiyat
- Kitap Adıİnziva Burçları
- Sayfa Sayısı322
- YazarEnis Batur
- ISBN9786057728203
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kader Denizi ~ Bejan Matur
Kader Denizi
Bejan Matur
Bu tersine miraçta Gökyüzüne bakan Bütün ölülerden Çokuz. Yolumuzda peygamberler, Oğulları katil Ve kurban. Hepsiyle selamlaştık. Kuşkusuz bir dağ başında Başlıyor hikâyemiz. Bir köy...
- Jül Vern Seyahat Acentesi ~ İlhami Algör
Jül Vern Seyahat Acentesi
İlhami Algör
“Bence Dedektif Fix figürü, monotonlaşma ihtimali olan bir hikâyeye kaç-kovala dinamizmi getirmesi için düşünülmüştü. Monotonlaşması kaçınılmazdı çünkü hikâyenin kahramanı Bay Fogg oturduğu yerden kalkmayan,...
- Bir İdam ~ George Orwell
Bir İdam
George Orwell
İnsanların çoğu aşırı bencil değildir. Yaklaşık otuz yaşından sonra bireysel hırslarından vazgeçip –hatta çoğu durumda neredeyse birey olduklarını unutup– temelde başkaları için yaşamaya başlar,...