Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İnsanın Mutluluk Arayışı
İnsanın Mutluluk Arayışı

İnsanın Mutluluk Arayışı

Bruce Hood

İyi Yaşam Yolunda Yedi Ders Hepimiz daha mutlu olmak isteriz, ancak beynimiz çoğu zaman buna engel olur. Düşüncelerimize çok fazla takıldığımızda yetersizliklerimizi takıntı haline…

İyi Yaşam Yolunda Yedi Ders

Hepimiz daha mutlu olmak isteriz, ancak beynimiz çoğu zaman buna engel olur. Düşüncelerimize çok fazla takıldığımızda yetersizliklerimizi takıntı haline getirir, kendimizi başkalarıyla kıyaslar ve hayatımızdaki iyi şeyleri göremeyiz.

Dünyanın önde gelen mutluluk uzmanı psikolog Bruce Hood, İnsanın Mutluluk Arayışı’nda mutluluğun anahtarının bağlantı kurmak olduğunu gösteriyor. Olumsuz düşünce kalıplarını kırmak ve gerçekten önemli olan şeylerle yeniden bağlantı kurmak için basit ama hayat değiştiren yedi ders sunuyor.

Nörobilim ve gelişim psikolojisi alanında onlarca yıldır yapılan çalışmalara dayanan bu kitapta Profesör Hood, baştan sona açık ve pratik çıkarımlarla, düşüncelerimizi yeniden düzenlemek ve yaşamlarımızı dönüştürmek için hepimizin bilimin bulgularından nasıl yararlanabileceğimizi gösteriyor.

İnsanları mutlu etmek bu kitabın temel amacıdır.

İÇİNDEKİLER

Önsöz …………………………………………………………………………………9
Giriş …………………………………………………………………………………13
Birinci Ders: Egonuzu Değiştirin ……………………………………..21
İkinci Ders: İzolasyondan Kaçının …………………………………..45
Üçüncü Ders: Olumsuz Karşılaştırmaları Reddetme ………..73
Dördüncü Ders: Daha İyimser Olun ………………………………105
Beşinci Ders: Dikkatinizi Kontrol Edin …………………………..129
Altıncı Ders: Diğer İnsanlarla Bağlantı Kurun ……………….157
Yedinci Ders: Kendi Kafanızdan Çıkın …………………………..185
Sonsöz ……………………………………………………………………………199
Teşekkür …………………………………………………………………………201
Notlar ……………………………………………………………………………..203
Dizin ………………………………………………………………………………205

Bu kitap Laurie Santos’a ve birlikte çalışma fırsatı bulduğum
diğer tüm öğrenci ve meslektaşlarıma ithaf edilmiştir.

ÖNSÖZ 

Çoğu küçük çocuğun ne kadar mutlu olduğunu hiç fark ettiniz mi? Akla gelebilecek en basit şeylerden bile zevk alırlar sanki. Su birikintileri, toprak, kar, dallar. Ofisimin arka tarafı bir ortaokulun bahçesine bakıyor. Her teneffüs, oyun oynayan küçük çocukların kahkahaları ve çığlıkları yankılanıyor. Tüm bu neşe nereye gidiyor? Küçük çocuklar olarak hayata mutlu başlarız ama çoğumuz ilerleyen yıllarda hayatlarından memnun olmayan mutsuz yetişkinlere dönüşürüz. İşler bizim için iyi gittiğinde bile gerçek ve kalıcı mutluluğu yakalamak zor olabilir. Peki neden ve bu konuda yapılabilecek bir şey var mı, varsa nedir?

Bir gelişim psikoloğu olarak kırk yıldır çocuklar üzerinde çalışıyorum. Hayatta kalmak için başkalarına bağımlı olan çaresiz bir bebekten, bizi Sistine Şapeli’ni boyayabilen, senfoniler besteleyebilen, uzay gemileri inşa edebilen veya savaş açabilen bir yetişkine götüren süreçler beni büyülüyor. Hayatımı araştırmalara ve öğrencilerime yeni nesil bilim insanları olmaları için ilham vermek üzere eğitim vermeye adadım. Bu, kariyerimin büyük bir bölümünde son derece tatmin edici oldu ancak yaklaşık altı yıl önce, her yeni gelen öğrencinin akademik başarıları konusunda giderek daha mutsuz ve endişeli olduğunu fark ettim. Not konusunu fena halde kafaya takıyorlardı. Çeşitli ödevleriyle ilgili olarak ihtiyaçları günden güne artıyordu. Eğitimini aldıkları alanda gerçekleşen muhteşem keşiflerle ilgilenmek yerine nasıl edip de yüksek not alacaklarına odaklanmışlardı. Öğretmekten duyduğum keyif ve şevk, yükselen bir mutsuzluk ve mutsuzluk dalgasının eşlik ettiği pragmatik, hedefe yönelik bir yaklaşımla durmadan baltalanıyordu. Böylesi bir akademik başarı hırsı takdire şayan bir hedef olarak görülebilir tabii ama bedeli kişisel mutluluk olacaksa bence kabul edilemez. Bu dertten muzdarip olan sadece benim öğrencilerim de değildi. Tüm yükseköğretim alanında bir “ruh sağlığı sorunları” salgını yaşanıyordu âdeta. Bir şey yapmam lazımdı.

Kendi disiplinim içinde, basit rutinler ve aktiviteler yoluyla zihinsel refahı artırmaya çalışan “pozitif psikoloji” adında bir alan olduğunu biliyordum. Kuşkularım vardı elbette. Meditasyonun çok etkili olduğunu duymuştum ama onun da kökleri kanıta dayalı bilimden ziyade Doğu dinlerine dayanıyordu. Medyada nasıl mutlu ve başarılı olunacağına dair sayısız makale vardı ve bunlar bana daha çok hızlı ve geçici çözümler gibi görünüyordu. Mutlu olmayı nasıl bu kadar hızlı sağlayabiliyorlardı? Havaalanı kitapçıları, referansları su götürür “uzmanlar” tarafından yazılmış kişisel gelişim kitaplarıyla doluydu. Pozitif psikoloji alanında sunulmuş bu gibi eserler bana biraz abartılı ve kof geliyordu ama gene de bir denemek istiyordum. 

Tam da o sıralar, Harvard’da ders verdiğim zamanlardan eski bir öğrencim olan ve hâlihazırda Yale’in kıdemli psikoloji akademisyenlerinden biri olarak çalışan Laurie Santos’un kampüs dahilinde en popüler derslerden biri haline gelen “Psikoloji ve Yaşam” diye bir ders verdiğini öğrendim. Santos, her zamanki cömert ve özverili tavrıyla bana ders notlarını gönderdi ve ben de bu notlara kendi yorumumu ekleyerek “Mutluluk Bilimi” dersinin altyapısını oluşturdum, 2018 yılında Bristol Üniversitesi’nde ilk kez bu müfredatla ders vermeye başladım. Dersime kimsenin katılıp katılmayacağını bilmiyordum ama gelin görün ki ilk gün öğrenci ve personelden oluşan 500’den fazla katılımcı vardı. Durumu esas dikkat çekici kılan şey, bu dersin üniversitenin resmî kredi programına dahil olmayıp öğle yemeği saatlerinde, isteğe bağlı ve herkesin katılabileceği haftalık bir dizi dersten ibaret olmasıydı.

Dersim mutluluğu anlamaya yönelik bilimsel yaklaşımla ilgili olduğundan, insan davranışını beyindeki mekanizmalar açısından açıklamaya çalışan çalışmalara yer verdim. Kendi ilgi alanlarım –çocuk gelişimi, benlik ve nöroloji– merkezî roller oynadı. Verilerin ve kanıtların gücüne olan inancımı aktarmak istedim, bu nedenle de bilimin dünyadaki gerçekleri keşfetmenin en iyi yolu olduğunu göstermek için istatistik ve deneysel tasarım derslerine yer verdim. Birçok pozitif psikoloji savunucusunun aksine, öğrettiklerimin beklentileri yükseltmemesi için özel özen gösterdim. Mutluluk Bilimi’ne mümkün olduğunca titiz bir şekilde yaklaşmaya kararlıydım, bu nedenle önerilen faaliyetlerin mutluluk konusunda herhangi bir fark yaratıp yaratmadığını belirlemek için dinleyicilerin kurstan önce ve sonra psikometrik testlere katılmalarını sağladım. Onlara kendi deneylerinde yer aldıklarını ve sonuçların kursun geleceğini belirleyeceğini söyledim. Bir de söz verdim: Eğer işe yaramazsa kursu bırakacak ve eski çalışmalarıma geri dönecektim.

Kurs bittikten sonra öğrencilerden gelen tepkiler ve geri bildirim son derece olumluydu. Programı çok ilginç ve eğlenceli buldular, katılım fırsatlarından büyük keyif aldılar. Geri bildirimler, bazı katılımcılar için bu deneyimin “dönüştürücü” olduğunu da ortaya koymuştu. Peki ama eldeki veriler onların mutluluğu hakkında ne diyordu? Psikometrik değerlendirmeleri korka korka istatistiksel analizden geçirdiğimi hatırlıyorum ama analizin sonuçları yüzüme tokat yemiş gibi şaşırttı beni. Genel olarak, kursun başından sonuna kadar geçen on haftalık sürede uyguladığım tüm ölçütlerde, yüzde 10 ila yüzde 15’lik oldukça önemli bir artış gözlemleniyordu. Burada insan sonsuz bir mutluluk ve saadet durumuna ulaşmış gibi görünmeyebilir ancak nispeten kısa bir süre içinde bu derece bir değişim büyük anlam taşır. Din değiştirmiş gibiydim. Artık bilim ve eğitim yoluyla insanları daha mutlu edebileceğinizi biliyordum. İnsanları daha mutlu etmek bu kitabın temel amacıdır.

GİRİŞ 

Bir bilim insanı olarak, her zaman “neden” sorularının cevabını bilmek isterim. Neden bazılarımız mutsuz hissediyor? Mutluluk neden bu kadar kırılgan? Bir de pozitif psikoloji müdahaleleri neden işe yarıyor? Bence tüm bu soruların cevabı çocuklukta.

Çoğu ailede küçük çocuklar ilgi odağıdır. Henüz sosyal ilişkilerin rekabetçi dünyasıyla ve ergenliğe ulaşınca hayatın çoğunu oluşturan başkaları tarafından değerlendirilme veya yargılanma duygusuyla karşılaşmamışlardır. Küçük çocukların çoğu bencil ve benmerkezci (egosantrik) olmaktan son derece memnun, geçmişe ve geleceğe dair sıfır endişeyle anı yaşayıp giderler. Çocuklar büyüdükçe ve okul sınavları, ilişkiler, sosyal medya ve iş gibi rekabetçi dünyalara girdikçe, artık ilgi odağı olmadıklarını fark ederler. Statü ve popülerlik peşinde koşan diğerleriyle de geçinmeyi öğrenmeleri gerekir. Çatışmalar genellikle her iki taraf da diğerinin bakış açısını takdir edemediğinde ortaya çıkar. Statü sahibi olmak ve başkaları tarafından takdir edilmek isteriz ancak bu da çatışmaya yol açar. Aynı anda hem kazanan taraf hem de takım oyuncusu olmak zordur. Başkaları olmadan en popüler kişi olamazsınız. Başkaları tarafından sevilmeden en çok sevilen kişi olamazsınız. Başkaları başarısız olmadan en başarılı kişi olamazsınız, en azından benmerkezci görüşe göre durum böyledir. 

Başkalarıyla iyi geçinmek ve toplumda kabul görmek için, başkalarının ne düşünüyor olabileceğini ve bunu göz önünde bulundurarak nasıl davranmamız gerektiğini düşünmemiz gerekir ancak bu biraz pratik ve beceri gerektirir. Bu yetenekler çocukluk döneminde ortaya çıkar. Yetişkinlik dönemine girdiğimizde, gençliğimize kıyasla daha fazla kaygı ve endişe yüklenmişiz demektir. Dolayısıyla, kendi benmerkezli evrenimizde sıkışıp kaldığımızda –ki bu sıklıkla olur– ben odaklı bu var olma biçiminin sorunlarımıza yönelmesi kolaydır ve her şeyin dengesini aniden bozabiliriz. Egomuzun başkalarıyla, karşılaştığımız sorunlarla ve bakış açılarının değişimiyle ilgili bir temsilini kafanızda canlandırmaya çalışın (Şekil 1).

Benmerkezciysek kendi evrenimizin merkezinde son derece baskınız demektir ve bütün ilişkileri tek bir yöne doğru gitme eğilimindeymiş gibi algılarız. Başkalarını etkileriz ve başkaları da bizi etkilediğinde karşılıklı alışveriş çok az olur çünkü diğerlerinin bakış açısını pek de dikkate almayız. Çocukların aksine, egosantrik yetişkinler hâlihazırdaki ve gelecekteki potansiyel sorunların fazlasıyla farkındadır. Sorunlarımızı gerçekte olduklarından çok daha büyük görürüz. Başkalarının da kendi sorunları olduğunu ya da varsa bile bunların bizimkilerle kıyaslanamayacağını düşünürüz. Bize göre, karşılaştığımız güçlükler en önemlileridir.

Ancak dünyayı gözlemlerken kullanabileceğimiz başka bir yol, insana daha fazla mutluluk sunabilecek özgecil veya ….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) İnceleme Psikoloji
  • Kitap Adıİnsanın Mutluluk Arayışı - İyi Yaşam Yolunda Yedi Ders
  • Sayfa Sayısı208
  • YazarBruce Hood
  • ISBN9786050210897
  • Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSay Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur