Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İnsan – Felsefi Bir Analiz
İnsan – Felsefi Bir Analiz

İnsan – Felsefi Bir Analiz

Celal Yeşilçayır

Tarihin eski dönemlerinden beri insanın ne olduğuna ilişkin farklı anlayışlar ortaya çıkmıştır. Bu farklılık temel olarak insanı incelemenin ve anlamanın zorlukları ile ilgilidir. Elinizdeki…

Tarihin eski dönemlerinden beri insanın ne olduğuna ilişkin farklı anlayışlar ortaya çıkmıştır. Bu farklılık temel olarak insanı incelemenin ve anlamanın zorlukları ile ilgilidir. Elinizdeki kitap ile insan ve onun yaşamına dair şümullü bir çalışma sunulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda “evrimsel gelişim” sürecinden çağımızdaki “insan sonrası” akımına değin geniş bir yelpazede insan konusu ele alınmıştır. Kitabın alt başlığından anlaşılacağı üzere felsefi analize başvurulmuştur çünkü insan diğer alanların konusu olmadan çok önce felsefenin inceleme alanı olagelmiştir. Aynı zamanda insan konusunun düşünsel gelişimi, çalışmamızın önemli bir kısmını oluşturur. Bununla birlikte kültür varlığı olarak insan, birey olarak insan, hiyerarşik varlık olarak insan, insan merkezcilik, insan felsefesi ve insan sonrası anlayışlar, incelenen temel konular arasında yer alır. İnsan: Felsefi Bir Analiz insan konusuyla ilgilenen bütün okuyuculara hitap ediyor.

İÇİNDEKİLER

Sunuş ……………………………………………………………………………………. 9
Önsöz ………………………………………………………………………………….. 11
Giriş ……………………………………………………………………………………. 13
BİRİNCİ BÖLÜM: İNSAN, DOĞA VE KÜLTÜR …………….. 17
İnsanın Biyolojik Evrimi …………………………………………………. 17
Homo Sapiens: Modern İnsan …………………………………………… 20
Kültür Varlığı Olarak İnsan …………………………………………….. 22
Kültür, Uygarlık ve İnsan ……………………………………………….. 28
İnsanı Anlamanın Zorluğu ……………………………………………… 30
İnsan ve Felsefe ………………………………………………………………. 35
İKİNCİ BÖLÜM: DÜŞÜNCE TARİHİNDE İNSAN …………. 39
Antik Doğu’da İnsan ………………………………………………………….. 39
Hinduizm ……………………………………………………………………….. 39
Budizm …………………………………………………………………………… 41
Konfüçyüs ………………………………………………………………………. 42
Antik Yunan’da İnsan ………………………………………………………… 44
Sokrates Öncesi İnsan Düşüncesi ……………………………………. 44
Sofistler……………………………………………………………………………. 49
Sokrates …………………………………………………………………………… 52
Platon………………………………………………………………………………. 55
Aristoteles ……………………………………………………………………….. 58
Stoacılar…………………………………………………………………………… 63
Batı Orta Çağı’nda İnsan ……………………………………………………. 69
Augustinus …………………………………………………………………….. 70
Abelardus ……………………………………………………………………….. 72
Aquinalı Thomas ……………………………………………………………. 73
Doğu Orta Çağı’nda İnsan …………………………………………………. 75
Farabi ……………………………………………………………………………… 75
Mevlana ………………………………………………………………………….. 77
Yunus Emre …………………………………………………………………….. 79
Rönesans’ta İnsan ………………………………………………………………. 80
Mirandelo ……………………………………………………………………….. 81
Machiavelli ……………………………………………………………………… 84
Montaigne ………………………………………………………………………. 86
Yeni Çağ’da İnsan ……………………………………………………………….. 88
Bacon ………………………………………………………………………………. 88
Hobbes ……………………………………………………………………………. 90
Descartes …………………………………………………………………………. 92
Berkeley…………………………………………………………………………… 94
Spinoza …………………………………………………………………………… 96
Vico …………………………………………………………………………………. 99
Yakın Çağ’da İnsan……………………………………………………………..101
Rousseau ……………………………………………………………………….. 101
Kant ………………………………………………………………………………. 103
Herder …………………………………………………………………………… 106
Hegel …………………………………………………………………………….. 108
Marx ……………………………………………………………………………….110
Nietzsche ………………………………………………………………………..114
Dilthey ……………………………………………………………….. 117
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: MODERN İNSAN ANLAYIŞLARI …. 121
Birey Olarak İnsan ………………………………………………………… 121
Varlık Hiyerarşisi ve İnsan ……………………………………………. 125
Antroposantrizm ve Antroposen …………………………………… 130
İnsan Felsefesi – Felsefi Antropoloji ………………………………. 132
Max Scheler……………………………………………………………………. 134
Cassirer………………………………………………………………………….. 137
Mengüşoğlu ………………………………………………………………….. 139
Yeni Ontoloji …………………………………………………………………. 141
Varoluşçuluk …………………………………………………………………. 145
Transhümanizm …………………………………………………………….. 147
Posthümanizm ………………………………………………………………. 149
SONUÇ YERİNE ………………………………………………………. 153
KAYNAKÇA ……………………………………………………………………… 159

Sunuş 

Felsefenin kendisini gerçekleştirme talebi onun kuruluş belgesinde vardır. Doğanın ve tarihin akıl yoluyla açıklanması ve toplumsal ilişkilerin akıl temelli, yani özgürlük ve ebedi barış ilkesine dayalı yeniden kurulması, felsefenin ezelden beri açıkça beyan ettiği en temel amacıdır. Barış ve adaletin sağlanmasına dair talepler kuşkusuz mitolojiden devralınan mirastır. Fakat filozoflar talep etmekle yetinmemiştir, Thales’in İyonya barışına dair somut planlarından ve önerilerinden de görülebileceği gibi barışın ve adaletin kalıcı olarak gerçekleşmesi için somut öneriler de geliştirilmiştir. Thales’in İyonya barışına dair planlarında felsefenin kendisini gerçekleştirme talebi dile gelir. 

Felsefe bir özgürlük bilimidir. Çerçevesi ve içeriği özgürlük olmayan felsefe, mümkün olmayan felsefedir. Özgürleştirmek, felsefenin varlık nedenidir. İnsanın doğasının özgürlük olduğuna dair Hegelci modern belirleme, varlığın, eş deyişle sürekli hareket halinde olan ve dolayısıyla ilkesi değişim olan doğanın anlamına ilişkin derin kavrayıştan kazanılmıştır. Bu kavrayış, özgürlüğün ontolojik olarak temellendirildiğini göstermiştir. Felsefe yapmanın sadece bazı seçkinlere ait bir imtiyaz olması bu bakımdan felsefenin özgürlükçü doğasına aykırıdır. Alman filozofu Fichte, felsefenin oluşum tarihinde sadece bilimcilerin felsefe yaptığı çağı felsefenin genel bir değere dönüştüğü yeni bir çağın takip etmesi gerektiğine işaret eder. Hatta Descartes, halkı filozoflar arasındaki kavgada karar verici merci olarak tribün olmaya çağırır, çünkü filozoflar arsında yaşanan “kavga” halk için can alıcı bir öneme sahiptir. Fakat halkın bu kavgada hakkıyla karar verebilen bir tribün gibi eyleyebilmesi için “filozofun gözüyle” bakmasını bilmesi gerekmektedir. 

Thales’in ve Descartes’ın talebinde felsefenin kendisini gerçekleştirme amacının iki boyutluluğu dile gelmektedir. Felsefe, Christian Wolff’un belirttiği gibi aynı zamanda bir dünya bilgeliğidir. Bu nedenle Thales’in İyonya için barış planında felsefenin bizzat halkın pratik yaşamında gerçekleşmesi amaçlanır. Böylelikle dünya felsefi olarak değişmiş ve düzenlenmiş olacaktır. Felsefenin kalıcı olarak var olmasının koşulu budur. Bu bakımdan Karl Marx’ın dünyayı değiştirmeye dair talebi, felsefenin doğum belgesinde yazılıdır. Fakat dünya istendiği kadar aklın ve özgürlüğün gereklerine göre kalıcı bir şekilde barışçıl olarak düzenlenmiş olsun. Dünya istendiği kadar en adil bir şekilde yapılandırılmış olsun. Özgürce, adil bir şekilde, kalıcı barışçıl ilkelere göre düzenlenmiş bir dünyada yaşayan insanlarda eğer filozofça bir bakış yoksa, Kant’ın tabiri ile kavramlarla düşünmesini bilmiyorsa insanlar, içinde yaşadıkları dünyanın tarihsel olarak ne anlam ifade ettiğini bilmeleri ve onu sahiplenmeleri de mümkün olmayacaktır. Bu nedenle felsefenin halk için olması da, Aristoteles’in halk için felsefe kitapları yayımladığını hatırlamak yeterlidir, felsefenin doğum belgesinde yazılıdır. 

Dünyayı felsefi olarak düzenlemeden ve insanlara filozofça bir bakış kazandırmadan dünyaya dair tüm güzel düşünceler birer hayal olarak kalacaktır. Say Yayınları’nın başlatmış olduğu Herkes İçin Felsefe Dizisi halka filozofça bakışı kazandırmak için girişilmiş bir felsefe eylemidir. İyi okumalar diliyorum. Felsefeyle kalın… 

Doğan Göçmen

Önsöz 

Tarihsel süreç içinde insanı anlamak ve açıklamak için farklı düşüncelerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bununla birlikte insanın incelenmesi ve anlaşılması bağlamında belli zorlukların yaşandığı dikkat çekmektedir. İnsanın kendisini araştırma konusu yapmasının zorlukları, bu sorunu biraz daha kaotik bir hale getirmektedir. Elinizdeki çalışma bu sorunların nedenlerini sorgulamakla birlikte insanla ilgili temellendirici bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır. Felsefi içerikli literatürün yanında farklı alanların kaynaklarına da başvurulmaktadır. Araştırma çerçevesinde insanın tarih ve doğa içindeki serüveni, sürekli ilerleyen bir anlayıştan ziyade analitik bir yöntem çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu çalışmanın ortaya çıkmasındaki desteğinden dolayı Prof. Dr. Doğan Göçmen’e ve Say Yayınları’na teşekkür ederim. Aynı zamanda görüş ve öneriyle destek olan Doç. Dr. Sefa Erbaş’a, Doç. Dr. Engin Gökçür’e, Doç. Dr. M. Ahmet Tüzen’e ve Arş. Gör. Merve Nur Kılıç’a teşekkür ederim. 

Celal Yeşilçayır 

Mayıs 2024

Giriş

“Kendine en ağır yükü aradın:

bulduğun, kendindi,

kendini sırtından atamadın…”

Nietzsche

1969 yılında ABD’li astronot Neil Armstrong’un aya inişinden sonra söylediği “Bu benim için küçük bir adım, insanlık için dev bir adımdır”2 sözü oldukça meşhur olmuştur. Soğuk Savaş döneminin belirgin bir özelliği olan uzaya gitme yarışları, sonraki dönemlerde aynı hızda devam etmemiştir. Bu yarıştaki önemli sorunların başında uzay çalışmalarının evrenselci bir dille ve insanlık adına icra edilen bir değer olarak sunulması gelmektedir. Nitekim Fransız antropolog Marc Augé insanlığın uzay maceraları ile ilgili olarak “gerçek durum ile bu evrenselci dil arasında bir zihinsel uçurum”3 olduğuna dikkat çekmektedir. Söz konusu sorunsal insan yaşamının görünüşte/sahnede olan ile gerçekte olan arasındaki temel farklılığına işaret etmektedir. Öteki varlık türlerinde, olan ve yansıyan arasında bu denli bir fark mevcut değilken, insan kendisini olduğundan farklı bir biçimde yansıtabilmektedir. Buna göre insanın ne olduğunu anlamanın, öteki varlık türlerine göre daha zor ve çetrefilli bir durum olduğu anlaşılmaktadır. Tarihsel süreç içinde insanı anlamaya ve açıklamaya yönelik birçok araştırma ve görüşün ortaya çıktığı bilinmektedir. 

Elinizdeki kitap, anlaşılması çok kolay olmayan insan türüne yönelik, giriş mahiyetinde bir inceleme/analiz olarak düşünülmüştür. Çalışmamız felsefi bir bakış açısıyla ele alınmakla birlikte evrimsel biyoloji, antropoloji, psikoloji ve teoloji gibi alanların kaynaklarına da başvurulmaktadır. Böylelikle insan konusu ile ilgili derli toplu ve şümullü bir araştırmanın ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu çerçevede elinizdeki çalışma öğrenciler, entelektüel ve akademik camiaya temel bir kaynak olabileceği gibi insan konusu ile ilgilenen bütün okuyuculara hitap edecek biçimde hazırlanmıştır. Araştırmamız, modern insan olan homo sapiens’in ortaya çıkışından, çağımızdaki “insan sonrası” (posthümanizm) düşüncesine kadar, insanlık tarihinin neredeyse tamamını kapsamaktadır. Bu bağlamda çalışmamız üç temel bölüm halinde hazırlanmıştır. Ana metine geçmeden önce bu bölümleri kısaca hatırlatmakta fayda olacaktır. 

Çalışmamızın birinci bölümü yaklaşık seksen milyon yıl önce yaşayan Primat türlerinden modern insanın nasıl evrimleştiği konusu ile başlamaktadır. Homo sapienslerin temel özellikleri ele alındıktan sonra insanın doğa varlığından nasıl bir kültür varlığına dönüştüğü analiz edilmektedir. Aynı zamanda insanlık için birer gelişme olduğu bilinen kültür ve uygarlık unsurları, eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Akabinde ise, yukarıda kısaca değindiğimiz, insanı incelemenin ve anlamanın zorlukları sorunsalı tartışmaya açılacaktır. Bununla birlikte insanı temel bir inceleme konusu yaparak, anlamaya ve aydınlatmaya çalışan felsefenin insan konusuna nasıl yöneldiği irdelenmektedir. 

İkinci bölümde ise düşünce tarihi boyunca insan konusunun ele alınışı, belli dönemlere ayrılarak incelenmektedir. Antik Çağ Doğu düşüncesi ile Antik Çağ Yunan düşüncesinde ilk örnekleri görülen, Sofistler ve Sokrates ile yeni bir boyut kazanan insan düşüncesi, Platon ve Aristoteles’in felsefelerinde sistematik bir inceleme konusu haline gelmektedir. Bununla birlikte Stoacılar’ın insan anlayışına getirdikleri farklılık, sonraki dönemleri önemli ölçüde etkilemektedir. Orta Çağ dönemindeki insan düşüncesinin izlekleri ise Hristiyan Batı ve Müslüman Doğu üzerinden ele alınmaktadır. Bu bağlamda Tanrı, insan ve kul olmak döngüsü tartışmaya açılmaktadır. Aynı zamanda Antik Çağ düşüncesinin Orta Çağ’daki dini düşünceye yansıması ve sentezlenme süreci insan düşüncesi bakımından irdelenmektedir. Diğer taraftan Rönesans Dönemi’ndeki insan düşüncesinde yaşanan değişim analiz edilmektedir. Bu süreç bir köprü biçiminde Yeni Çağ düşüncesine bağlanmaktadır. Yeni Çağ dönemindeki insan anlayışlarının ise Orta Çağ düşüncesi ile ciddi bir hesaplaşma içine girmesi, tartışmayı bekleyen diğer bir husustur. Yeni Çağ ve Yakın Çağ Dönemi’nde insan aklına verilen önem, dönemin düşünürleri üzerinden analiz edilmektedir. Diğer taraftan özellikle Vico ile başlayan süreçteki kültür ve tarih tartışmaları insan konusu bakımından önem arz etmektedir.

Çalışmamızın üçüncü bölümü, temel olarak modern insan anlayışlarına ve bunların sistematik analizlerine ayrılmıştır. Bu çerçevede insan düşüncesi öncelikle Rönesans’tan çağımıza değin gelişen bireycilik anlayışı ile varlık hiyerarşileri minvalinde tahlil edilmektedir. Aynı zamanda Yeni Çağ ile Sanayi çağının insan anlayışına yöneltilen eleştirel düşünceler, antroposantrizm ve antroposen kavramları üzerinden tartışmaya açılmaktadır. Sonraki adımda ise insan anlayışlarının çağımızda geldiği durum bakımından önem arz eden posthümanizm ve transhümanizm akımları irdelenmektedir. Bunun yanında varoluşçu felsefedeki insan anlayışına yer verilmektedir. 20. yüzyılda insan anlayışları bakımından önemli bir adım olan insan felsefesi ise üçüncü bölümde incelenmeyi bekleyen önemli diğer bir konudur. Son tahlilde ise ele alınan analizler üzerinden yapılacak değerlendirmeler ile çağımızda ve gelecekteki insan gerçekli…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Düşünce-Genel Felsefe
  • Kitap Adıİnsan - Felsefi Bir Analiz
  • Sayfa Sayısı168
  • YazarCelal Yeşilçayır
  • ISBN9786050210958
  • Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSay Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur