Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İnfaza Çağrı
İnfaza Çağrı

İnfaza Çağrı

Vladimir Nabokov

Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.’ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı. İNFAZA ÇAĞRI Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir…

Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.’ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı.
İNFAZA ÇAĞRI
Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir oyun ya da daha doğrusu Cincinnatus’un yaratıcı cinnetinin hikâyesi..
VLADISLAV HODASEVİÇ
‘İnfaza Çağrı’ bir anlamda Gogol’un da çözemediği meselenin cevabıyla ilgilidir: Gölgeleri nasıl ete kemiğe büründürebilirsin? Ama Nabokov gerçek birinin gölgeler arasında da var olabileceğini kanıtlar.
ANDREW FIELD

Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.’ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı.İNFAZA ÇAĞRI
Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir oyun ya da daha doğrusu Cincinnatus’un yaratıcı cinnetinin hikâyesi..

VLADISLAV HODASEVİÇ
‘İnfaza Çağrı’ bir anlamda Gogol’un da çözemediği meselenin cevabıyla ilgilidir: Gölgeleri nasıl ete kemiğe büründürebilirsin? Ama Nabokov gerçek birinin gölgeler arasında da var olabileceğini kanıtlar.

ANDREW FIELD

1

Yasa uyarınca idam hükmü Cincinnaıus c.”ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı. Ak saçlı yargıç, ağzını Cincinnatus’un kulağına yanaştırdı, bir an soluklanıp bildirimde bulundu ve sanki ağzı yapışmışçasına ağır ağır geri çekildi. Bundan sonra Cincinnanus’u kaleye geri götürdüler Yol, kalenin kayalık tabanı boyunca döneniyor ve bir yarığa süzûlüveren yılan gibi kapının altında gözden yitiyordu. Sakindi; yine de uzun koridorlardan geçerken koluna girmeleri gerekti, çünkü yürümeyi henüz öğrenmiş bir çocuk gibi adımlarını sarsak sarsak atıyor, yahut suyun üstünde yürüdüğünü düşlerken birden ama bu nasıl olabilir? diye kuşkuya kapılan biri gibi her an dibi boylayacakmışçasına yürüyordu. Gardiyan Rodion’un Cincinnatus’un hücresinin kapısını açması epey zaman aldı yanlış anahtar ve her zamanki karmaşa yasandı. Sonunda kapı yol verdi. İçeride avukat çoktan gelmiş bekliyordu. Yatağın üstüne oturmuş, cüppesiz (cüppe mahkeme salonunda bir iskemlenin üstünde unutulmuştu sıcak bir gündü, masmavi bir gün), omuzlarına dek düşüncelere dalmıştı; hükümlü içeri getirildiğinde sabırsızca ayağa fırladı. Ama Cincinnatus konuşacak durumda değildi. Varsın Öbür seçeneği bir kayığın su sızdıran deliğine benzeyen gözetleme pencereli bir hücrede yapayalnız kalmak olsun, vız gelirdi Cincinnatus’a ve kendisini yalnız bırakmalarını istedi; hepsi önünde eğildiler ve gittiler.

Demek sona yaklaştık. Tadına doyamadığımız okumamız boyunca farkında olmadan daha çok kaldı mı diye hafifçe yokladığımız (parmaklarımız yumuşak başlı, vefalı kalınlık karşısında umutlanırlardı) romanın henüz tadılmamış sağ yanı birdenbire, hiç yoktan cılızlaşıvermiş: Zaten yokuş aşağı, birkaç dakikalık hızlı okuma ve Ay ne feci! Toplu halde gözümüze öylesine kanlı canlı pasparlak karanlıkta görünen kiraz yığını ansızın tek tûk taneciklere dönüşüvermiş: Şu ötedeki, berelisi azıcık çürük sanki, şunun da eti kırışıp büzüşüp çekirdeğine yapışmış (ve elbet en sonuncusu ham ve taş gibi). Ay ne feci! Cincinnatus ipek yeleğini çıkarttı, sabahlığını kuşandı ve titremelerine son vermek için ayaklarını yere vurarak hücrenin içinde dolanmaya başladı. Masanın üstünde temiz bir yaprak kâğıt pırıldıyor ve bu beyazlığın üstünde hatları iyice belirgin, ucu güzelce açılmış, Cincinnatus’unki dışında herhangi bir insan ömrü denli uzun, altı yüzünün her biri abanozumsu pırıltılar içinde bir kalem duruyordu. İşaret parmağının aydınlanmış uzantısı. Cincinnatus yazdı: “Her şeye rağmen eh, şöyle böyleyim. Ne de olsa sezmiştim, bu sonu önceden sezmiştim.” Rodion kapının öte yanında durmuş bir gemi süvarisinin göz açtırmaz dikkatiyle gözetleme deliğinden içerisini gözlüyordu, Cincinnatus başının arka tarafında bir ürperrne hissetti. Yazdıklarının üstünü çizip hafif taramalar yapmaya başladı; Yavaş yavaş dölütümsü bir bezeme belirdi, kıvrılıp bir koç boynuzuna dönüştü. Ay ne feci! Rodion mavi lombozdan bir yükselip bir alçalan ufuğu gözlüyordu.

Kimi tutmuştu deniz? Cincinnatus*u. Soğuk bir ter boşandı, her yan karardı, her bir saç telinin kökünü duyar oldu. Bir saat, hapisanelere yaraşır çınlamalar ve yankılarla dört ya da beş kez çaldı. Bir Örümcek hapse düşenlerin resmi can yoldaşı bacakları kıpır kıpır, bir ipliğin ucunda tavandan aşağı sarktı. Ancak duvarı tıklatan olmadı, çünkü şimdilik tek hükümlü Cincinnatus’tu (hem de böylesine kocaman bir kalede!).

Az sonra gardiyan Rodion içeri girdi ve Cincinnatus’u valse davet elti. Cincinnatus kabul etli. Dönmeye başladılar. Rodion’un deri kemerine takılı anahtarlar şıngırdıyordu; adam ler, tütün ve sarımsak kokuyordu; kızıl sakalına doğru üfürerek bir ezgi mırıldanıyordu; paslı eklemleri gıcırdıyordu (ne yazık ki artık eski Rodion değildi şişman ve tıknefesti). Dans ederek koridora sürüklendiler. Cincinnatus eşinden çok daha ufak tefekti. Cincinnatus bir yaprak kadar hafifti. Valsin rüzgârında uzun, ancak seyrek bıyıklarının uçları uçuşuyor, iri, duru gözleri tüm ürkek dansçılarınkiler gibi işkilli bakıyorlardı. Gerçekten yetişkin bir erkek için fazla ufaktı. Marıhe hep pabuçlarının kendisine dar geldiğini söylerdi. Koridorun köşesinde eli tüfekli, ağız kısmı tülden, köpeğimsi bir maske [akmış, adsız başka bir muhafız duruyordu. Adamın yanında bir daire çizip gerisin geri hücreye süzüldüler ve Cincinnatus baygınlığın dostça kucaklayışı böylesine kısa sürdüğü için hayıflandı.

Saat beylik kasvetiyle bir kez daha çaldı. Zaman aritmetik düzende ilerliyordu: Saat sekiz olmuştu. Meğer günbatımı çirkin küçük pencereden içeri girebilirmiş: Yan duvarda alev alev bir paralelkenar belirdi. Hücre tavana dek olağandışı renklerde alacakaranlık yağlıboyalarıyla doldu. Öyle ki insan, şu kapının sağındaki gözüpek bir renk ustasının tablosu mu, yoksa çoktandır bulunmayan türden süslü püslü bir ikinci pencere mi diye kuşkuya kapılırdı (gerçekte üze…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap Adıİnfaza Çağrı
  • Sayfa Sayısı205
  • YazarVladimir Nabokov
  • ISBN9750505171
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİletişim Yayınları / 2007

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Cinnet ~ Vladimir NabokovCinnet

    Cinnet

    Vladimir Nabokov

    “Yazma gücümden ve fikirleri en yüksek zerafet ve canlılıkla ifade etmekteki harikulade yeteneğimden kesinkes emin olmasam… Hikâyeme, aşağı yukarı, böyle başlamayı kararlaştırmıştım. Dahası, okuyucunun...

  2. Bir Günbatımının Ayrıntıları ~ Vladimir NabokovBir Günbatımının Ayrıntıları

    Bir Günbatımının Ayrıntıları

    Vladimir Nabokov

    Orman Cini, Burada Rusça Konuşulur, Sesler, Kanat Çarpması, Tanrılar, Talihin İşi, Liman, İntikam, Lütuf, Bir Günbatımının Ayrıntıları, Fırtına, La Veneziana, Bachmann, Ejderha, Noel, Rusya’ya...

  3. Rua, Dam, Vale ~ Vladimir NabokovRua, Dam, Vale

    Rua, Dam, Vale

    Vladimir Nabokov

    “Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür. Karmaşık ve esritici oluşunu ne sürgün, ne yokluk, ne özlem etkiledi. 1927 yazında Pomeranya Körfezi’nin kumsallarında yaratıldı,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Büyünün Rengi ~ Terry PratchettBüyünün Rengi

    Büyünün Rengi

    Terry Pratchett

    Yakın geçmişte, sonsuzluğun büyülü evrenine uğurladığımız Sir Terry Pratchett’ın, dünya çapında 85 milyonun üzerinde satan, 41 kitaplık, kültleşmiş “DiskDünya” serisinin ilk iki halkası Büyünün Rengi ve Fantastik...

  2. Neye Benzer Gelecek ~ Olivier de SolminihacNeye Benzer Gelecek

    Neye Benzer Gelecek

    Olivier de Solminihac

    Müzikal diliyle Fransız çocuk edebiyatına yeni bir üslup getiren Olivier de Solminihac imzalı Neye Benzer Gelecek, büyürken bol bol soru soran ve her yerde yanıt...

  3. Kemik Haritası ~ Francesca HaigKemik Haritası

    Kemik Haritası

    Francesca Haig

    Tüm renklerin solduğu ümitsiz bir dünyada kalbinde filizlenen bir tohum, tek ümidin olsaydı ve en büyük korkularını alt edecek bir kuvvet bulsaydın içinde… Kime...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur