Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İnce İş
İnce İş

İnce İş

Pınar Öğünç

Birilerinin ömür törpüsü gibi didindiği işler vardır, kimsenin farkına varmadığı… Çoğu, şânı öyle yüksek olmayan işler – kimisi basbayağı “itibarsız” sayılan… İnsanların burun büktüğü,…

Birilerinin ömür törpüsü gibi didindiği işler vardır, kimsenin farkına varmadığı… Çoğu, şânı öyle yüksek olmayan işler – kimisi basbayağı “itibarsız” sayılan… İnsanların burun büktüğü, inceliğini bilmediği… Ama işte, hepsinin bir inceliği var. İçine dalınacak kendi mahsus âlemi var.
Ambulansçı, animatör, altın ayarcısı, arşivci, arzuhalci, ağdacı, aynacı, baharatçı, balıkçı, baloncu, büfeci, bulmacacı, çiçekçi, ciğerci, dövmeci, bilgisayarlı falcı, faytoncu, felafelci, fotoğrafçı, garson, hekim, gelinlikçi, atışçı, film satıcısı, hijyen sorumlusu, egzozcu, hokkabaz, hoparlörcü, itfaiyeci, jinekolog, kasiyer, kebapçı, kestaneci, manifaturacı, lostracı, lunaparkçı, magazin muhabiri, şekerci, manikürcü, kaşeci-matbaacı, saatçi, meyve sucu, mısırcı, muhtar, nargileci, perukçu, piyano satıcısı, dansçı, seyyar salıncakçı, simitçi, bar türkücüsü, sinemacı, takı tasarımcısı, taksici, gezi teknesi kaptanı, dansöz terzisi, modelist, turşucu, dansöz, vapur makinisti, veteriner, viyolacı, vücut geliştirmeci, yoğurtçu, nefesli çalgı tamircisi, yorgancı, halıcı, kuru temizlemeci, bilgisayar tamircisi, story-board’cu, spor malzemesi satıcısı, çay ocakçı, Karagözcü, müze bekçisi, caféci, hamamcı, lokantacı… ve “Alaaddin’in sihirli dükkânı”!

“Meslekler rehberi” gibi bir şey değil ama elinizdeki. İnsana, insan hallerine dair bir kitap. Pınar Öğünç, envai çeşit meslek erbabına, emekçiye, zanaatkâra, işiyle ilişkisini anlattırıyor. O işin aynasında, hayatın ve insanların nasıl göründüğünü dinliyoruz. İnsanlara sahiden bakmanın, onların yapıp ettiklerine dikkat etmenin, onları dinlemenin güzelliğini ve kıymetini bize hatırlatan bir kitap bu. Zarif, ince bir iş…

İÇİNDEKİLER
SUNUŞ / TANIL BORA………………………………………………………………………………………………………..9
“İNCE İŞ”İN İNCELİKLERİ / PINAR ÖĞÜNÇ……………………………………………………….15
“Siren duyunca içim içime sığmaz” • AMBULANS ŞOFÖRÜ………….19
“Kafadan pozitif olman lazım” • ANİMATÖR…………………………………………23
İtinayla ayar verilir • AYARCI ……………………………………………………………………………26
“Dr. Jekyll-Mr. Hyde gibiyim; ikisi de benim” • DOKTOR…………28
“En iyisi analog yöntemler” • ARŞİVCİ……………………………………………………….33
Arzuhalci değil, danışman • ARZUHALCİ…………………………………………………35
“Ağda yapmasam siyaset yapardım” • AĞDACI ……………………………..38
“Fazla ayna dengesizlik yapabilir” • AYNACI……………………………………..41
“Selülit lafı kaç senedir var ki!” • BAHARATCI ……………………………………..44
“Yeğenimi tanımadım, balıkları
uzaktan tanırım” • BALIKÇI …………………………………………………………………………………46
“Son baloncu benim” • KALİGRAF……………………………………………………………………48
Mühendisten çift kaşarlı • BÜFECİ ………………………………………………………………..51
“Bulmacanın çözülebileni makbul” • BULMACACI ……………………………53
“En sevdiğim çiçek kazablanka” • ÇİÇEKÇİ…………………………………………..56
“Kana alışamıyor insan” • CİĞERCİ………………………………………………………………58
“Sevgilinin adından dövme olmaz” • DÖVMECİ…………………………………60
“Her şey Bakırköy’de başladı” • BİLGİSAYARLI FALCI ………………………..63
“Beygir hayvanı, çok hisli bir hayvandır” • FAYTONCU……………..65
“Neden felafel yok, hiç anlamadım” • FELAFELCİ…………………………….67
“Kötü ruh vesikalıkta bile çıkar” • VESİKALIK FOTOĞRAFÇI ………..69
“20 bin sarhoş görmüşümdür” • GARSON…………………………………………….72
“Evlilik yaşı yükseldi, seçim zorlaştı” • GELİNLİKÇİ………………………..75
“Burası Kurtlar Vadisi değil” • ATIŞÇI……………………………………………………….77
“En çok Şaban kazandırdı” • GİRİŞİMCİ …………………………………………………….79
“Bu iş yüzünden 10 kilo aldım” • HİJYEN SORUMLUSU ……………………82
Çekirdekten yetişme “abart” ustası • EGZOZCU……………………………….84
“Asıl hokkabazlık bunlar” • HOKKABAZ…………………………………………………….88
Müzik dinlerken 1/3 kuralı • HOPARLÖR TAMİRCİSİ………………………….91
“Dumana dikine girilmez” • İTFAİYECİ……………………………………………………….93
Suni döllenme zamanları • JİNEKOLOG……………………………………………………..95
“Hiç mi yok?” meselesi • MARKET KASİYERİ ………………………………………………98
“Bu piyasada adam kaçırma çoktur” • KEBAPÇI…………………………..100
“Kestane de Türk malı, ben de…” • KESTANECİ ………………………………102
“Çin malı çiçekli basma bile var” • KUMAŞÇI……………………………………104
“Canı sıkkın erkek ayakkabılarını boyatır” •
LOSTRA SALONU SAHİBİ ……………………………………………………………………………………………….107
Başka türlü bir Kamikaze • LUNAPARK USTASI ………………………………….109
“Bu işte önemli olan frikik” • MAGAZİN MUHABİRİ……………………………112
“Turkish viagra” mı, işportadan hap mı? • LOKUMCU ……………115
“Batık çıkarmayı severim mesela” • MANİKÜRCÜ………………………….117
Bir adet düğün davetiyesi • MATBAACI…………………………………………………..119
Saatleri toparlama enstitüsü • SAATÇİ…………………………………………………122
“Vişneyle kiraz karışmaz” • MEYVE SUCU……………………………………………..124
“Mısır mısırdır” • MISIRCI…………………………………………………………………………………….126
“Demokrasidir, sandıktan halk kim isterse
o çıkar” • MUHTAR………………………………………………………………………………………………………128
“Tömbekicilere bunlar light gelir” • NARGİLECİ ……………………………..130
İsrail’in peruğu Anadolu’dan • PERUKÇU……………………………………………..133
“Tenis öğrettim, piyano öğrendim” • PİYANO SATICISI ………………135
“Kızım ateşsiz dans etsen” • POİ DANSÇISI…………………………………………..137
“Şımarık çocuk fenadır” • SEYYAR SALINCAKÇI …………………………………..140
“Gönül ister jambon olsun, kaşar olsun” • SİMİTÇİ …………………..142
“Damar isteyeni hemen anlarsınız” • TÜRKÜCÜ……………………………144
Alaska ve Frigo, Bonnie ve Clyde • SİNEMACI………………………………….147
Bu tasarım kaç gram? • TAKI TASARIMCISI……………………………………………149
“O zaman adı trafik değil, seyrüseferdi” • TAKSİ ŞOFÖRÜ ……151
“Havada, karada çalışamam yani” • TEKNE KAPTANI………………..153
“Eskiden dansöz kıyafetleri striptiz gibiydi” •
DANSÖZ TERZİSİ……………………………………………………………………………………………………………….156
“Belki elle yemek lazım” • HİNT RESTORANI ÇALIŞANI…………………….158
“Kabul etmemiz lazım, bizim kalçamız var” • MODELİST…….160
“Turşu antibiyotiktir” • TURŞUCU ………………………………………………………………..162
“Kendi ritmini bulacaksın” • DANSÖZ ……………………………………………………..165
“Bunlar İstanbul’da klasiği gelmiş şeyler” •
VAPUR BAŞMAKİNİSTİ …………………………………………………………………………………………………….168
“Kediler laftan değil, hormondan anlar” •
VETERİNER HEKİM…………………………………………………………………………………………………………….171
“Keman değil, kemanın büyüğü” • VİYOLA SANATÇISI………………..173
“Plaj vücudunu geçmemek lazım” • VÜCUTÇU ……………………………….177
“Tek bir özelliği var: Hile hurda yok!” • YOĞURTÇU……………………179
“Bu işi sevmeden ancak hapishanedekiler yapar” •
NEFESLİ ÇALGILAR USTASI …………………………………………………………………………………………..181
“Her genç kızın rüyası fantezi yorgandı” • YORGANCI……………184
“Halıyı ayaklarınla hissedeceksin;
sonra o senin tepene, beynine çıkacak” • HALICI……………………….186
“Şahsen orta kola severim” • KURU TEMİZLEMECİ……………………………190
“‘Hayatım gitti’ diyen gördüm” • BİLGİSAYAR DOKTORU……………..192
“İşsizim demenin en harika yolu freelance” •
STORY-BOARD’CU……………………………………………………………………………………………………………..195
“Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı
sevmem” • SPOR VE İZCİ MALZEMELERİ SATICISI……………………………………….198
“Bunlar anlamadan içerler” • KAHVECİ, OCAKÇI ……………………………..204
“Shakespeare oynar gibi Karagöz oynatılmaz” •
KARAGÖZCÜ ……………………………………………………………………………………………………………………….206
“Keşke 2800 yıl önce yaşasaydım” • KALE BEKÇİSİ………………………209
Bir çay, iki okkalı espresso • KAHVEHANECİ ……………………………………….212
“Hamam seksi bir şeydir” • HAMAMCI…………………………………………………….215
“Yemek tarifle değil, ruhla yapılır” • LOKANTACI …………………………218
Alaaddin’in sihirli dükkânı…………………………………………………………………………….221

“İŞ İŞLEYENE” RİKKATLE BAKMAK

Meşrutiyet’te de, erken Cumhuriyet döneminde de, “aydınlarımız”ın belli başlı takıntılarından biri: Çalışmaktı. “Metotlu” ve verimli çalışmak. “Geriliğimizin” kaynağında, siyasi meselelerin berisinde, çalışma kültürünün nakıslığının yattığına dair, geniş bir mutabakat vardı. Bu teşhisin en tutkulu takipçilerinden Mustafa Sâtı Bey,1 1909’da Darülmuâlimîn talebelerine verdiği konferansta: “Geri kalmamızın nedenleri içerisinde en önemlilerden biri, bizde azim ve sebatın eksik olmasıdır,” diyordu. “Birçok başarıyı tesadüfe veya ani bir tefekküre bağlamak yönünde bir eğilim var”dı bizde. Mesela Newton’un yer çekimi kanununu “bulmasını”, kafasına bir elma düşmesi gibi hayırlı bir tesadüfe ve o tesadüfün dehaya verdiği ilhama bağlayarak açıklamaya eğilimli idik. Oysa o buluşun arkasında uzun bir zahmet, yoğunlaşmış bir emek vardı. O gayretten “kaytararak”, kolay yoldan ilerlemek, “kurtulmak” mümkün değildi, çalışmak lazımdı:

“Kısacası çalışmak… Kuvvetli bir azimle, devamlı bir sebatla çalışmak… Tesadüf olunan zorluklardan usanmadan çalışmak… işte ilerleme için en gerekli haslet!” “İtiraf etmeliyiz ki, mâteessüf bu haslet bizde pek az gelişmiştir: Çalışırız, fakat bir iş üzerinde sebat ile değil; uğraşırız, fakat bir amaç üzerinde cesaret ile değil. Elde ettiğimiz başarılardan çabuk sarhoş olur, uğradığımız zorluklardan çabuk ümidimiz kırılır. Onun için, –meşhur tabirle–, eski sevdalardan çabuk vazgeçeriz.” “… asıl önemli olan yön, çalışmanın derecesi değil, kararlılık ve düzendir. Çünkü, çalışanlarınız, hatta çok çalışanlarımız az değildir; çalışmalarını sabit bir hedefe yöneltenlerimiz ise çok azdır.”

Çalışmayı sabit bir hedefe yöneltmek ve sebatla o iş üzerinde çalışmak… Mustafa Sâtı Bey, bugünün Türkiye’sine baktığında bu “ülküsü” adına ne görürdü acaba? Fordist ve post-Fordist endüstriyel üretim çarkının dişlilerine takılmış, –bir işe sabitlenmiş!–, siftinenler, muhtemelen “metotlu” çalışmada alınmış bir merhale olarak görünecekti onun gözüne. Bilhassa orta sınıf genç nesillerin, hele onların okumuşlarının, Newton’a atfettikleri türden bir hayırlı tesadüfü, bir dâhiyane buluş anının lütfunu –muhtemelen bir SMS suretinde zuhurunu!– bekleyerek ruhen pineklediklerini gördüğünde, muhtemelen dizini döverdi. Onu en ziyade memnun edecek olan ise, elinizdeki kitaptaki iş erbabına rast gelmek, onların sebatkârlığını ve işine eğilmedeki itinasını gözlemek olurdu, herhalde.

* * *

İnsanın nasıl çalıştığı, ahlaki bir tercihin konusu olamaz elbette. Ortaçağ lonca üretiminde çalışanla modern sanayide üretim bandında çalışanın işine bakışı farklıdır; o işin onları içine soktuğu haller farklıdır. Çalışmanın bir ahlakı, bir ethos’u da vardır ama. Zamana, zemine göre değişen bir ethos… Çalışma etkinliğiyle ilgili iki ethos’u ayırt edebiliriz: Zanaatkâr ahlakı ve emekçi ahlakı. Zanaatkârlığın, veya hırfetkârlığın ahlakının çekirdeğinde, altın ölçüleri olan ve ustalık gerektiren işi icabıyla yapmak vardır. İşin inceliklerini bilmek, dahası sırrına vakıf olmak, zanaatkârın imtihanı ve gururudur. Şahsi gurur, mesleğin şerefiyle kaimdir. Kâr ve fayda ölçüsünün berisindedir bu. İşini layıkıyla yapmanın gerisi, nasibe rıza ve şükür duygusudur.3 Ya emekçi ahlakı? Marx, emeğin yüceltilmesine karşı uyarmıştı; metalaşmış ve yabancılaşmış emek, gururlanılması değil ortadan kaldırılması gereken bir “şey”di. Oysa Sovyetler Birliği döneminde, “emek kahramanı” nişanları dağıtılmıştı; üstelik sapına kadar kapitalist ölçülerle, üretimde yüksek verimliliğe ulaşan proleterleri ödüllendirerek! Bu çelişkilerle beraber, 19. yüzyıl işçi hareketinin mirası olan gayet güçlü bir emekçi ahlakı da varlığını sürdürür. “Geleceği temsil eden” sınıfa mensup olmanın siyasi bilinciyle de donanmakla beraber; emeğiyle yaşamanın onurudur bunun esası. Kimsenin emeğini sömürmeden, rantiye olmadan, asalaklık yapmadan… Hiçbir iş “düşük”, itibarsız sayılamaz; işin muhtevası değil, işçi-olmak önemlidir. Emekçi ahlakının, işçi sınıfı geleneği içinde, zanaatkârca izler taşıyan bir romantizme kaydığı da varittir öte yandan. Sözgelimi demiryolu emekçilerinin demiryolculuğa aşkı gibi… Onların pek çoğu, oyuncak tren meraklıları gibi düşkündür ya lokomotiflere, makaslara, raylara, sinyalizasyona… Pınar Öğünç’ün İnce İş kitabındaki insanlar, bu iki ahlakın arasında bir yerde duruyorlar sanki. Genellikle, zanaatkâr ruhlu emekçiler gibiler. Ruhen, manen, demiryolu emekçileri gibiler!

* * *

Memlekette birbirine işini gücünü sorarken sık kullanılan kalıplar: “Göreviniz ne?” – bürokratik ruh. Veya, “sizin… ne üzerine?” – paracı, iş bitirici ruh. Kimlik ve “önem” yoklayan hamleler bunlar aynı zamanda. Verecek gösterişli cevapları olmayanları ıkındıran sorular. Neoliberal çağın iş kültüründe, bazı meslekler bu gösteriş meselesiyle de alakalı olarak isim değiştiriyor. Kapıcıya artık “apartman görevlisi” deniyor misal; veya Frenklerin diyarında, “facility manager” (bina-tesisat menajeri, diye çevirebiliriz). Yapmak ile olmak arasındaki ezelî-ebedî insan gerilim uç veriyor burada da. Bir tarafta, yapılan (veya, durulan) işten devşirilen kimlik, etiket. Olmaya kilitlenmiş kimlik kasılması. Diğer tarafta, bir şey yapma hevesi. Nasıl görünüyorum, ne derler, ne diyorlar… Bunlarla, kısacası “Kendi”yle meşgul olmaktansa, yapmaya etmeye, üretmeye, inşa etmeye kaptırmak. Bir “dünyayla baş etme” yordamı! Bir tür kahramanlık da bulabilirsiniz, yaşamı sürdürmeye dönük bu iradede.4 Kitaptaki ince iş erbabının her bir ferdini, “zamanımızın bir kahramanı” gözüyle görebilirsiniz. O yüzleriyle görünüyorlar burada. Bütün kötülüklerin ortasında, mahrumiyetlerin, hoyratlıkların, değerbilmezliklerin karşısında, uğraştığı işin mikrokozmosunda bir hayat kurmanın enerjisini görüyorsunuz.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Pandemi Zayiatı – Bir Yıldan 35 Hayat Hikâyesi ~ Pınar ÖğünçPandemi Zayiatı – Bir Yıldan 35 Hayat Hikâyesi

    Pandemi Zayiatı – Bir Yıldan 35 Hayat Hikâyesi

    Pınar Öğünç

    “Bu, yıllardan herhangi biri değil. Unutmayacağız. Belki unutma fiilini ortadan kaldıracak denli buna dönüşeceğiz. Belki geleceği tahayyül gücümüzü hatırlamanın bir yolunu bulacağız, değiştireceğiz. Varlığını,...

  2. Jet Rejisör Çetin İnanç ~ Pınar ÖğünçJet Rejisör Çetin İnanç

    Jet Rejisör Çetin İnanç

    Pınar Öğünç

    “Törkiş Star Wars” diye global şöhrete ulaşan tam manasıyla bir kült film, Dünyayı Kurtaran Adam. Onun yönetmeni Çetin İnanç, kovboy filminden edebiyat uyarlamasına, avantürden...

  3. Aksi Gibi ~ Pınar ÖğünçAksi Gibi

    Aksi Gibi

    Pınar Öğünç

    Semizotu salatasının içine düşen sinek, seninkilerin bildiği Şermin, soğuk ama girince alışılan deniz, her yerde kesilince çabuk gelen elektrik, TOKİ’den evler, son otobüsler, migreni...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Fatma Aliye ~ Firdevs CanbazFatma Aliye

    Fatma Aliye

    Firdevs Canbaz

    Cumhuriyet öncesi Türk edebiyatı, hep yeniden keşfedilmesi ve araştırılması gereken bir alandır. Özellikle kadın yazar, şair ve eleştirmenlerin bu edebiyata yaptıkları katkılar yeterince incelenmemiştir....

  2. Belleğin Kuytularından ~ Hilmi YavuzBelleğin Kuytularından

    Belleğin Kuytularından

    Hilmi Yavuz

    Belleğin Kuytularından ile gerçekten zor, ama o ölçüde de talihsiz bir işe giriştiğimin ta başından beri farkındayım. Bu portrelerin arasında dost olduklarım da, olmadıklarım...

  3. Mor Mürekkep ~ Nazan BekiroğluMor Mürekkep

    Mor Mürekkep

    Nazan Bekiroğlu

    Mürekkep neredeyse tarihe karışıyor. Kağıda düştükten biraz sonra rengini mora teslim eden sabit kalemler de öyle. Hele mor mürekkep. Aramaya kalkışsanız kırtasiyeci yüzünüze bir...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur