Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İkna Ulusu
İkna Ulusu

İkna Ulusu

George Saunders

“İnsanın tercih ettiği yaşam tarzını korumasından daha dürüst bir şey var mıdır?” Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan Folio Ödüllü George Saunders’tan çarpıcı, tüyleri…

“İnsanın tercih ettiği yaşam tarzını korumasından daha dürüst bir şey var mıdır?”

Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan Folio Ödüllü George Saunders’tan çarpıcı, tüyleri diken diken edecek öyküler…

Türkçede Aralığın Onu adlı kitabıyla tanıdığımız Saunders, İkna Ulusu’nda tüketim toplumunun varacağı uç boyutları ele alıyor.

George Orwell, Kurt Vonnegut gibi yazarlarla karşılaştırılan Saunders, eğlenceli bir kurgu üzerine inşa ettiği İkna Ulusu’nda sistemin insan üzerinde yarattığı kuşatıcı etkiyi çarpıcı ve zihinden hiç çıkmayacak imgelerle veriyor. Kendine has üslubuyla mizahi yönü ağır basan distopik bir dünyayı resmeden Saunders’a  göre kişisel tercihlerin bile sistemin elinde olduğu bir gelecek tasarımında özgürlük balonla şişirilmiş koca bir yanılsamadan ibaret…

“Amerika, Mark Twain’den bu yana bu kadar komik bir hiciv ustası çıkarmamıştı.”
Zadie Smith

“Kimse Saunders gibi distopya yazamaz; eğlenceli kurguları, ehlileştirilmemiş bir tüketici toplumunun sonuçlarını keşfediyor.”
Time Out

“Bu bir hiciv ürünü mü? Tam olarak değil. Bilimkurgu mu? Bir yanıyla. Ama şu gerçek ki aynı anda hem karanlık hem endişeli hem şaşkın hem de güldürücü olabiliyor… Saunders’ın parlak, çılgın yazılarının çoğu gibi hem gündemle alakalı hem de değil.”
The Times

i.

Düşmanlarımız ilk önce ticaretimize saldıracak,
refahımızı ve dolayısıyla özgürlüklerimizi genişletmek
için tasarlanmış yenilikçi yöntemlere ve yaklaşımlara
çeşitli savlarla itiraz edecekler. Onların modası geçmiş
fikirlere olan eski kafalı sadakatleri, yalnızca yok
oluşlarını haber veriyor. Sonuçta, onlara acımamız
lazım: Biz coşku ve umutla ilerliyoruz; onlarsa korkuya
saplanıp geride kalıyorlar.

KONUŞABİLİYORUM!TM

Bayan Ruth Faniglia,
210 Lester Yolu
Rochester, NY 14623

Sevgili Bayan Faniglia, Bizi büyük hayal kırıklığına uğratarak iade etmiş olduğunuz KONUŞABİLİYORUM!TM ürünümüze eşlik eden 23 Şubat tarihli mektubunuzu aldığımızda çok üzüldük. ÇocukSevgisi şirketinin çalışanları olarak bizler KONUŞABİLİYORUM!TM’un, doğru ebeveyn gözetimi altında kullanıldığında bebekler ile küçük çocuklar için nadir bir gelişim fırsatı sunan yenilikçi ve gerekli bir eğitim aracı olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden, kişisel zamanımın bir kısmını (öğle molasındayım) kullanarak şu anda önümde, (kalabalık) masamda duran mektubunuzda bahsettiğiniz bazı soruları yanıtlamaya çalışacağım. Öncelikle, hayal kırıklığınızın kısmen sizin kendi, belki de mantıksız beklentilerinizden kaynaklanmış olabileceğini öne sürme cüretini göstermeme izin verir misiniz? Çünkü mektubunuzu okuduğumda anladığım(?) ürünün bir şekilde bebeğin zihnini okuyabildiğini düşünmüş olmanız(?) Bizim ürünümüz bebeklerin zihnini okuyamaz, Bayan Faniglia. Kimse bir bebeğin zihninden geçenleri okuyamaz. En azından, şimdilik. Ama muhtemelen bunun üzerinde de çalışıyoruz! KONUŞABİLİYORUM!TM’un yapabildiği, sık kullanılan işitsel kalıpları tanımak ve bu kalıplara bebeğin yaşından büyük görünmesini sağlayacak şekilde karşılık vermek. Diyelim ki bebek bir şeftali görüyor. Siz ya da Bay Faniglia (umarım bir Bay Faniglia’nın var olduğunu varsayarak haddimi aşmıyorumdur) sesli olarak, “Ne lezzetli bir şeftali!” gibi bir şey söylediğinde, KONUŞABİLİYORUM!TM bunu duyuyor ve o delikten, boynun kenarındaki o küçük ızgaralı delikten, “ŞEFTALİ SEVERİM,” gibi bir yanıt veriyor. Ya da, “ŞEFTALİ İSTİYORUM.”

Ya da, KNB2000 modelini seçseydiniz (ki seçmemişsiniz, KNB1900 modelini tercih etmişsiniz; hiç sorun değil, çoğu bebek için pekâlâ yeterli bir modeldir) KONUŞABİLİYORUM!TM, “MEYVE, ANA BESİN GRUPLARINDAN BİRİ DEĞİL Mİ?” gibi bir yanıt bile verebilirdi. Altı aylık bir bebek için oldukça iyi, değil mi? Garanti Kartı’nız oğlunuz Derek’in, Derek Faniglia’nın yaşının bu olduğunu belirtiyor! Ama tekrarlamam gerek: Bu konuşan gerçekte Derek değil. Derek gerçekte şeftalinin bir meyve olduğunu ya da meyvelerin ana besin ögelerinden biri olduğunu bilmiyor. Ama KONUŞABİLİYORUM!TM biliyor ve yüzdeki hareketli ikiz SimuDudakTM’ları oynatarak Derek’in konuştuğu ve dolayısıyla bunu bildiği izlenimini yaratıyor. Hepsi bu. Tek iddiamız bu. Dahası, Bayan Faniglia, mektubunuzda KONUŞABİLİYORUM!TM “maskesinin” (bu sizin tanımınız) “konuşurken gergin bir ifade aldığını ve gerçek bir bebeğin konuşurkenki ifadesinin bu olmadığını, bunun daha çok sinirli, orta yaşlı bir kadının yüzüne benzediğini” belirtmişsiniz. Eh, belki öyledir. Alınmayın ama bunu içtenlikle söylüyorum, siz deneyin de görelim!

Lateksten yapılmış bir yüzün canlı bir bebeğin gerçek yüzü gibi konuşmasını ve hareket etmesini sağlayın! İçinde 5.000’den fazla devre ve 390 hareketli parça var. Orta yaşlı bir kadın gibi görünmesine gelince, size katılmıyoruz. Orta yaşlı, sinirli bir kadının (1) saçsız bir kafası, (2) tombul yanakları ve (3) yüzünde ince şeftali tüyleri olacağını sanmıyoruz. KNB1900 kesinlikle bir bebeğin yüzüne sahip, Bayan Faniglia. 2.500 ayrı bebeğin fotoğrafını aldık ve bilgisayar kullanarak birleştirdik; sonra da satın aldığınız ürünün ve diğer herkesin ürününün yüzünü oluşturduk. Erkek Kompozit 37 ya da sevgiyle “Küçük Roger” adını verdiğimiz yüzü. Sizi asıl mutsuz eden Küçük Roger’ın yüzünün Derek’in yüzü olmaması mı? Dürüst olmak gerekirse, Bayan Faniglia, siz, müşterilerimizin çoğu, KONUŞABİLİYORUM!TM’u kullanırken bebeğinizin farklı görünmesinden rahatsız oldunuz. Bunu çok şaşırtıcı buluyoruz. Sık sık, kutudaki resme bakıp bakmadığınızı merak ediyoruz. KNB1900 kutusunda, bir tür çıkıntının üzerinde, Küçük Roger’ın yüzü, biraz buruşmuş ve alnı kırışmış olsa da, açık seçik görülüyor. Bu da bizi KNB2100’e getiriyor. KNB2100 kullandığınız zaman, bebeğiniz tıpkı kendi bebeğinize benziyor. Ve kimsenin ürünlerimizden mutsuz olmasını istemediğimiz için KNB2100 ürününü size bedelsiz olarak armağan etmeye karar verdik! Lester Yolu’ndaki evinize gelmek ve Derek’in gerçek yüzünün özel kalıbını çıkarmak istiyoruz! Kısa süre sonra Derek’in yüzü bir kutuya konacak ve FedEx yoluyla size ulaştırılacak ve sonra KNB2100’ü Derek’in başına geçirip, Velcro bantları yapıştırdığınızda bundan sonra tamamen kendisi gibi görünecek.

Ayrıca bir ücretsiz sürprizimiz daha var. Evinizdeyken Derek’in sesini kaydedeceğiz ve daha sonra Derek’in söyleyeceği cümleleri, bu kayıtları kullanarak oluşturacağız. Böylece, yalnızca kendisi gibi görünmekle kalmayacak, aynı zamanda evinizde emekler ve konuşurmuş gibi görünürken kendisi gibi de konuşuyor olacak! Buna ek olarak, pek çok kişiselleştirilmiş seçenek de sunacağız. Diyelim ki Derek’e “Aşkböceğim” dediniz. (Bu örneği kendi ailemden veriyorum; çünkü karım Ann ve ben, çok tatlı olduğu için oğlumuz Billy’ye “Aşkböceğimiz” diyoruz.) KNB 2100 sayesinde, Derek emekleyerek bir odaya girerken, “İŞTE AŞKBÖCEĞİ GELİYOR!” ya da “MÜNASEBETSİZ KONUŞMALARI BIRAKIN, AŞKBÖCEĞİ GELDİ!” demesini ya da diyormuş gibi görünmesini seçebilirsiniz. Bunu nasıl yaptığımıza gelince, kulaklardan çıkan lazer ışınları kapı çerçevesini seziyor! KONUŞABİLİYORUM!TM, Derek’in kafasındaki konumu sayesinde, çocuğun odaya girdiğini anlayabiliyor! Aynı zamanda, Derek’i daha da kişiselleştirmek için yüzden fazla İsteğe Bağlı Cümle kullanabileceksiniz.

Örneğin Derek’in doğum gününde, “ANNE, BABA, ARUBA’DA BENİ YAPTIĞINIZ GÜNÜ HATIRLIYOR MUSUNUZ?” demesini seçebilirsiniz. (Gerçi, muhtemelen Derek’i Aruba’da yapmadınız. İşin bu kısmını bilmiyoruz. Araştırmalarımız o kadar derin değil.) Ya da diyelim ki köpeğiniz geldi ve Derek’i yaladı. Derek’in (eğer köpeğinizin adı Düşes’se, çünkü bizim köpeğimizin adı Düşes), “DÜŞES, KES ŞUNU!” demesini sağlayabilirsiniz. Çünkü neden, biliyor musunuz? Böylece onu daha da fazla seversiniz. Çünkü aniden kendini ifade edebilen bir bebek olur. Aniden, orada oturmuş, başparmağına bulaşmış kakasını inceleyerek agu agu agu yapan bir bebek olmaktan çıkmış olur. Geçen gün Billy’yi tam olarak bunu yaparken bulduk da. Bazen çocuksuz arkadaşlarımızın, köşede oturmuş, başparmağına bulaşmış kakasına bakarak agu agu agu yapan bir çocuğumuz olduğu için bizi kınadığını hissediyoruz. Ama artık çocuksuz arkadaş meselesi kalmadığına göre, Ann ve ben, komik ve zekice şeyler söyleme yaşı gelmeden seneler önce, çocuğumuzun komik ve zekice şeyler söyleyebilmesinin harika olduğunu keşfettik. Sonuçta, siz ve çocuksuz arkadaşlarınız iskambil oynarken bebeğinizin aniden (hem de gelecekteki muhtemel sesiyle), “EINSTEIN’IN KEŞİFLERİNİN ÖNEMİNİ HÂLÂ ANLAYAMADIK!” demesi çok eğlenceli. Bu noktada, çocuk yapmamaya kesin olarak karar vermiş arkadaşlarımızın gözlerinde bile, aniden bebek sahibi olmayı istermiş gibi, yumuşak bir ifade gördüğümü itiraf etmem lazım.

Derek’in bu sesi her çıkarışında irkilmesi ve ağzının yanındaki hoparlörün dudaklarını karıncalandırması(?) meselesine gelince: Bunun sıra dışı olmadığını söylememe izin verin. Ne mi öneriyorum? KNB ürününü başta Derek’e kısa sürelerle takın, örneğin günde on dakika. Sonra Takma Zamanını yavaş yavaş artırın. Biz öyle yaptık ve çok işe yaradı. Artık Billy uyurken bile çıkarmıyor onu. Aslında, banyodan sonra takmayı unutursak kriz geçiriyor. Takmamız için yalvarıyor! “Mak! Mak!” gibi bir şey söylüyor. (Maske anlamına gelen bir sözcük olduğunu sanıyoruz.) Ve maskeyi takıp Velcro’yu yapıştırdığımızda,

“GUTEN MORGEN, PAPA!” diyor; daha doğrusu, KNB2100 söylüyor; çünkü Almanca Öğrenme modülünü yükledik. Ya da örneğin, henüz pantolonunu giymemişse, “DONUMU ÇEKSENİZ DE İŞİMİZE BAKSAK!” diyor. (Bunu ben yazdım, gençken sahne komedyenliği yapmıştım da.) Anlatmaya çalıştığım şu: KNB2100 ile Billy, KNB1900’ü kullandığı zamana göre çok çok daha akıllı. Örneğin, ağzından çenesine birkaç damla süt aktığı zaman, SimuDudaklarTM’ının MÖÖ sesi çıkaracağını öğrendi. Bu onu epey eğlendiriyor gibi! Ben geceleri oturma odasında çalışırken mutfaktan, böyle, “MÖÖ! MÖÖ! MÖÖ!” diye sesler duyuyorum. Sonra oraya koşuyorum ve yerde bir süt gölü buluyorum. Billy’yi orada oturmuş, çenesinden süt akıtırken buluyorum, bardağı elinden kapıyorum. Bunun üzerine, “BENİ ÇİTLERLE ÇEVİREMEZSİN!” diye bağırıyor. (Bu, Ann’in fikri. Wyoming’te büyümüş de.)

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap Adıİkna Ulusu
  • Sayfa Sayısı216
  • YazarGeorge Saunders
  • ISBN9786055060268
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
  • YayıneviDelidolu /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Aralığın Onu ~ George SaundersAralığın Onu

    Aralığın Onu

    George Saunders

    “İngilizce yazan en iyi kısa öykü yazarı.” Time Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak gösterilen 2014 Folio Ödülü sahibi George Saunders’ın şimdiye kadarki en...

  2. Pastoralya ~ George SaundersPastoralya

    Pastoralya

    George Saunders

    “Çok güzel bir dünyada yaşıyoruz, güzel maceralar, çiçekler, kuşlar ve harika insanlarla dolu, ama ne yazık ki bu dünyada çürük elmalar da var.” Dünyanın...

  3. Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları ~ George SaundersFrip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları

    Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları

    George Saunders

    İlk romanı Arafta ile 2017 yılında Man Booker Ödülü’nü kazanan Amerikalı yazar George Saunders’tan, dayanışma, ahlak ve birlikte yaşama kültürü üzerine hiciv dolu bir öykü! Her...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Büyüyen Çocuk ~ Toprak IşıkBüyüyen Çocuk

    Büyüyen Çocuk

    Toprak Işık

    Mevsimler, Dünya’nın Güneş’e yakınlığı ya da uzaklığı ile mi oluşuyor zannediyorsunuz? Öyle olmadığını bu kitaptan öğreneceksiniz. Grönland’da buzullar eriyip suya karıştığı halde deniz seviyesinin...

  2. Alacakaranlık ~ Sadık HidayetAlacakaranlık

    Alacakaranlık

    Sadık Hidayet

    “Aylak Köpek” ve “Üç Damla Kan”la beraber Sâdık Hidâyet’in öykülerini bir araya getiren kitaplardan biri olan “Alacakaranlık”ta, modern İran edebiyatının kurucularından bu en gizemlisinin...

  3. Bohem Apartmanı ~ Mehmet ErikliBohem Apartmanı

    Bohem Apartmanı

    Mehmet Erikli

    Mehmet Erikli, kendisine yabancılaşmış insanın buhranlarını bir hastalığın keskin ağzında çırpınıyormuş gibi anlatıyor. Sokakların yalnızlığını taşıran kederi bir kalbin vezni gibi örüyor öykülerinde…Gerçek diye...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur