Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin Hikâyesi

İki Şehrin Hikâyesi

Charles Dickens

Yıllarca Paris’teki Bastille Hapishanesi’nde tutulan Doktor Manette sonunda serbest kalır ve kızı tarafından Londra’ya götürülür. Yaşadıklarının etkisiyle yıpranan doktor, kim olduğunu bile zor hatırlar….

Yıllarca Paris’teki Bastille Hapishanesi’nde tutulan Doktor Manette sonunda serbest kalır ve kızı tarafından Londra’ya götürülür. Yaşadıklarının etkisiyle yıpranan doktor, kim olduğunu bile zor hatırlar. Gittikleri yerde kızıyla kendilerine sakin bir yaşam kurarlar ancak dünya tarihini altüst eden olaylar onların hayatını da etkiler.

İngiliz yazınının önde gelen ismi Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi’nde Fransız Devrimi sırasında Paris ve Londra’da geçen sürükleyici bir macerayı anlatıyor.

BAYAN MANETTE’İN
BABASINA NE OLDU?

1789 yılında Fransız Devrimi’nin ilk şaşırtıcı olayı vuku buldu; Paris’teki Bastille Hapishanesi bir grup kızgın kimselerce ele geçirildi ve aristokratlar yüzünden tutuklanmış insanlar serbest bırakıldı. Zengin takım tarafından baskılanan bu fakir insanlar adeta çıldırmışlardı zira yıllardır bir korku imparatorluğunun baskısı altındaydılar. 1775 Kasım’ının iç karartıcı bir gününde, yani bahsi geçen olaydan tam 14 yıl önce bir beyefendi, genç bir hanımefendiyle bir anlaşma yapmak üzere Dover’daki bir hana vardı. Bu beyefendinin adı Jarvis Lorry idi; Londra’da bulunan Paris ve Londra arasındaki işleri yürüten Tellson Bankası’nın bir çalışanıydı. Çalıştığı yer tarafından bu genç hanım için özel olarak oldukça hassas ve alışılmadık bir aile meselesi için gönderilmişti. Bir süre bekledikten sonra hanın garsonu, Bayan Manette’in geldiğini ve Tellson Bankası’ndan gelen bu beyefendiyi beklediğini söyledi.

Bay Lorry ofise girdiğinde Bayan Manette’nin 17 yaşından büyük olmadığını gördü. Adamın gözleri bu kısa boylu, hafif, güzel vücuda, altın sarısı saçlara ve meraklı bir ifadeyle duran ve kendininkilerle buluşan bir çift mavi göze takıldı. Yıllar önce Channel’dan geçerken kucağına aldığı bir çocukla olan benzerliği geçti aklından. “Lütfen oturun, bayım,” dedi genç kadın. Sonra devam etti: “Dün bankanızdan bir mektup aldım, daha önce hiç görmediğim zavallı ölmüş babamdan kalan küçük bir varlık hakkındaydı, Paris’e gelmem gerektiğini ve bankadan bir beyefendiyle görüşmem gerektiği belirtiliyordu.” “Ben o beyefendiyim,” dedi Bay Lorry.

Genç kadın adama kendisinden ne kadar yaşlı ve bilge olduğunu belirtmek amacıyla hoş bir reverans yaptı. Adam, ona bir selam daha verdi. “Bankaya, Fransa’ya gitmemin gerektiğini ancak yetim olduğumdan yolculuk sırasında değerli bir beyefendinin koruması altına girebileceğimi, bu konuda bir şey yapabilirse minnettar olacağımı belirten bir cevap yazdım,” dedi genç kadın. Bay Lorry, “Bu görev bana verildiği için çok mutluyum,” dedi. “Görevi yerine getirmekten de ayrıca mutluluk duyacağım.” “Efendim, size gerçekten çok müteşekkirim. Bankadan bana bu beyefendinin işin ayrıntılarını açıklayacağını ve her şeye hazırlıklı olmam söylendi. Elimden geleni yaptım ve bu işin ne olduğunu çok merak ediyorum doğrusu.” Bay Lorry, en iyi şekilde nasıl açıklayabileceğini düşünürken nedense onunla daha önce tanıştıklarını söylemekten kaçınması gerektiğini hissetti ve olayları anlatmaya başladı. “Bayan Manette, ben bir işinsanıyım. Yerine getirmem gereken bir görevim var ve siz de beni insani duyguları olan biri değil de konuşabilen bir makine olarak düşünün. Başka bir şey değilim zira. Şimdi izninizle size müşterilerimizden birinin hikâyesini anlatacağım. Fransız bir beyefendiden bahsedeceğim, çok yetenekli bir doktordan.” “Beauvais’liydi değil mi?” diye sordu Bayan Manette.

“Evet Beauvais’li. Babanız gibi o da Paris’te tanınan biriydi. Ben de onu tanıma şerefine nail oldum, işimiz iş ilişkisiydi fakat gizliydi. 20 yıl evvelinden bahsediyorum, Fransa şubesinde çalışıyordum. Kendisi İngiliz bir hanımefendiyle evlendi, Fransa’daki pek çok aile ve beyefendi gibi onun da işlerinin hepsi Tellson’ın elindeydi. Ben de vekillerinden biriydim. Bunlar hep iş ilişkisiydi Bayan Manette, hiçbiri samimi duygular barındırmıyordu. İş hayatım bir görüşmeden diğerine şeklinde geçiyordu, kısacası duygularım yok benim, ben yalnızca bir makineyim. Devam edecek olur…” “Ama bu benim babamın hikâyesi beyefendi,” dedi bilmiş bir şekilde Bay Lorry’ye bakarak, “yetim kaldığım zaman beni İngiltere’ye alıp getiren sizdiniz. O kişinin siz olduğuna neredeyse eminim.” Bay Lorry, kendisine büyük bir güvenle teslim edilen Bayan Manette’in tereddütlü küçük elini bir seremoniyle öptü. “Bayan Manette, evet o kişi bendim. Siz o zamandan beri Tellson’ın gözetimindesiniz ve ben de o zamandan beri diğer Tellson işleriyle meşgulüm. Ah duygular… Benim hiç vaktim yok duygulara ayıracak…” dedi ve hikâyesine devam etti.

Sizin de belirttiğiniz gibi, bu babanızın hikâyesi. Farka gelcek olursak elbette, eğer babanız ölmeseydi … durun korkmayın!” Genç kız korkmuştu, bir an için belki de babasının ölmemiş olabileceğini düşünüp iki eliyle adamın kollarına yapışmıştı. “Hayal gücünüzü biraz zorlayın lütfen,” dedi Bay Lorry yatıştırıcı bir tonla, “bu yalnızca bir iş meselesi. Size söylediğim gibi Bay Manette eğer ölmemiş olsaydı, yalnızca sessiz bir şekilde ortadan kaybolmuş veya kaçırılmış olsaydı, hiçbir şey onun izini süremese de hangi korkunç yere gittiğini tahmin etmek pek zor olmasaydı, herhangi birinin herhangi bir süre boyunca hapishaneye gönderilip orada unutulmasını sağlayacak kadar ayrıcalıklı bir düşmanı olsaydı, karısı krala, kraliçeye, saraya, din adamlarına ondan haber alabilmek için yalvarıp yakarsaydı ve bunların hepsi bir hiç için gerçekleşmiş olsaydı evet babanızın hikâyesi, Beauvais’li talihsiz doktorun hikâyesi olurdu.” “Bana daha fazlasını anlatın lütfen,” dedi genç kadın. “Anlatacağım. Buna dayanabilir misiniz?” “Şu an beni içinde bıraktığınız belirsizliktense her şeye dayanırım.”

“Doktorun karısı, küçük çocuğu doğmadan önce kocasının akıbetiyle ilgili bu belirsizliklerden dolayı çok acı çekiyordu.” “O küçük çocuk bir kız çocuğuydu,” diyerek araya girdi Bayan Manette. “Evet, bir kız çocuğu. Zavallı kadın, küçük kızı doğmadan önce o kadar acı içindeydi ki, onu babasının öldüğü inancıyla yetiştirerek çocuğu ıstırap içinde bırakmamaya karar vermişti. Siz henüz iki yaşındayken, mutlu ve güzel bir şekilde büyüyebilmeniz için terk etti sizi. Babanızın akıbetinin belli olmasını beklemeden, tüm bu kara bulutları hayatından çıkarmak için seni terk etti. Ailenizin büyük bir serveti olmadığını biliyorsunuz; sahip olunan her şey size ve annenize bırakılmıştı. Yeni bir mülk ya da para keşfi yok ancak…” Bayan Manette, Bay Larry’nin kollarını daha da sıktı istemsizce. “Ancak babanız bulundu. Yaşıyor. Çok değişmiş, neredeyse bir enkaza dönmüş ama yine de en iyisini umacağız. Sonuç olarak her şeye rağmen yaşıyor. Babanız Paris’te yaşlı bir hizmetçinin evine götürüldü, sizinle oraya gideceğiz. Onu hayata ve rahata kavuşturacaksınız.”

Babasını umduğu şekilde göremeyeceği için vücudunu bir ürperti kapladı genç kızın. Bastille zindanında korkunç bir 18 yıl geçirdikten sonra yalnızca babasının hayaletini bulacaktı. Sanki rüyasında sayıklıyormuş gibi alçak, belli belirsiz bir sesle, “Onun hayaletini göreceğim, kendisi değil hayaleti olacak…” Bay Lorry sessizce kollarını tutan elleri tuttu. “En iyiyi ve en kötüyü artık biliyorsun. Zavallı bir adamcağıza doğru yola çıkacaksın, uzun bir deniz yolculuğu, ardından da bir kara yolculuğu olacak ve en sonunda onun yanında olacaksın.” “Bir şey daha var,” diye devam etti Bay Lorry, “şu an ismi başka, kendi ismi çoktan unutulmuş ya da gizlenmiş. Şimdi bunları sormak yararsız, hatta daha kötü olacaktır. Şimdi yıllardır unutulup unutulmadığını ya da kasıtlı bir şekilde tutsak olup olmadığını öğrenmeye çalışmak, herhangi bir şekilde olayı soruşturmak yararsızdan da öte, tehlikeli olacaktır. Bu konudan hiçbir yerde ve hiçbir şekilde bahsetmemek, onu en azından bir süreliğine de olsa Fransa’dan uzaklaştırmaya çalışmak çok daha iyi olur. Tellson bile olayı anlatmaktan kaçınır ki onlar devlete para ödedikleri için güvendedirler.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. İki Şehrin Hikayesi ~ Charles Dickensİki Şehrin Hikayesi

    İki Şehrin Hikayesi

    Charles Dickens

    O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut...

  2. Büyük Umutlar ~ Charles DickensBüyük Umutlar

    Büyük Umutlar

    Charles Dickens

    Fakir bir çocuk olan Pip küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, ablasıyla birlikte yaşamaktadır. Bir gün mezarlıkta kaçak bir mahkûmla karşılaşır ve ablasının mutfağından...

  3. İki Şehrin Hikayesi ~ Charles Dickensİki Şehrin Hikayesi

    İki Şehrin Hikayesi

    Charles Dickens

    Dickens, bu eserle Fransız Devrimi’nden yaklaşık yetmiş beş yıl sonra, daha önce bir kez denediği tarihsel romana dönüş yapar. İngiltere adasının karşısındaki Fransa’da, 19....

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Asimetri ~ Lisa HallidayAsimetri

    Asimetri

    Lisa Halliday

    New York, 2002. Genç editör Alice kendisinden yaşça oldukça büyük, ünlü yazar Ezra Blazer’la bir ilişkiye başlıyor. Heathrow, 2008. Irak’taki ağabeyini görmek için yola...

  2. Karda Birdoksan ~ Susan KrellerKarda Birdoksan

    Karda Birdoksan

    Susan Kreller

    Adrian yutkundu. “Herkes benim bir şey söylememi istiyor, ama ben bir şey söylersem, Stella’nın gideceğini ve onu bir daha, asla göremeyeceğimi düşündüm.” Biraz sustuktan sonra mırıldanarak...

  3. Değişim ~ Mo YanDeğişim

    Değişim

    Mo Yan

    Çin’in en ünlü ve Nobel ödüllü yazarı Mo Yan, Değişim adlı uzun öyküsünde ülkesindeki toplumsal ve siyasal değişimleri dile getiriyor.Otobiyografi tarzında öykü ya da...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur