SON 10 YILIN EN ETKİLİ EKONOMİSTLERİNDEN BİRİ -The Economist İşte ekonomi mantığını günlük hayata uygulayan, Görünmeyen Ekonomist ve Freakonomics geleneğini sürdüren, ses getiren bir hit daha. İçinizdeki Ekonomisti Keşfedin kitabında New York Timesda her ay yazan köşe yazarı ve önde gelen profesör Tyler Cowen, ekonomi mantığının, hükümet ve büyük iş kararları dışında nasıl uygulandığını gösteriyor. Gerçekten istediğimiz şeyleri elde etmek için gizli ekonomi ilkelerinin günlük hayatta nasıl kullanılacağını harika bir dokunuşla anlatıyor. Bir filmi izlerken sinemadan ne zaman çıkmanız gerektiği ya da ilk bakışta çok sıkıcı görünen klasik bir romana en iyi nasıl yaklaşılacağı konusunda ekonomi teorisi ne der? Egzotik bir yabancı ülkede nasıl iyi bir rehber bulursunuz? Ya da iyi bir diş hekimi? Yanıtları içinizdeki ekonomistte saklı. Dünyaya ekonomi konusundaki yaklaşımımızın merkezinde özendirici unsurlar yer alır. Ama özendirici unsurlar sadece para demek değildir. Aslında para özendirmeyen bir unsur bile olabilir. Cowen, bulaşık yıkamaları için çocuklarınıza para ödemenin neden işe yaramadığını örnek olarak veriyor. Ama diğer özendirici unsurlar işe yarar: Kimsenin konuyu uzatmasını istemiyorsanız, bir sonraki toplantınızda herkesin ayakta durmasını sağlamaya çalışın. İşten duyulan gurur gibi derinden hissedilen özendirici unsurlar hepsinden güçlü olabilir, ama bunlar ancak daha fazla ödüllerle beraber işe yarar. Farklı türdeki özendirici unsurları dengeleme sanatı, mutlu, sağlıklı ve zengin bir hayata giden kapıyı açmak için anahtardır. Tyler Cowen size bunu nasıl kullanacağınızı gösterecek. Tyler Cowen, bir ekonomist, restoran eleştirmeni ve dünyadaki en iyi blog yazarıdır. İçinizdeki Ekonomisti Keşfedin kitabında tüm rollerini görebilirsiniz. Kitap içten, zekice ve çok çok yaratıcı. Ve hayatınızı en iyi yolla değiştirecek: Küçük adımlarla. Tim Harford, Görünmeyen Ekonomistin yazar.
***
İÇİNDEKİLER
1. Canım Muz İstiyor; Satırı Alıyorum
2. Dünya Nasıl Kontrol Altına Alınır? Temel Bilgiler
3. Dünya Nasıl Kontrol Altına Alınır, Ne Zaman Durmak Gerektiğini Bilmek
4. Şimdiye Kadar Üretilmiş Bütün Harika Sanat Eserlerine Sahip Olun
5. Evde, Flörtte ya da İşkence Edilirken İyi Görünün
6. Tehlikeli ve Gerekli Kendini Aldatma Sanatı
7. İyi Beslenin, Muzları Bir Tarafa Bırakarak
8. Yedi Ölümcül Günahtan Kaçınmak (Ya da Kaçınmamak)
9. Dünya Nasıl Kurtarılır? Daha Fazla Noel Hediyesi Vermek İşe Yaramaz
10. İçinizdeki Ekonomist ve Uygarlığın Geleceği
Canım Muz İstiyor; Satın Alıyorum
ÂŞIK OLMAKLA İLGİLİ hâlâ yeni bir şeyler öğrenmek mümkün mü? Ya da sıkıcı iş toplantılarından nasıl kaçırabileceğimizle ilgili? Yanıtı; evet. Eski içi dolu ekonomi bilimi, daha iyi bir hayat yaratmak konusunda yardıma olabilir. Ekonomi piyasaları, insan davranışını yönlendiren özendirici unsurları ve insanların değerli varlıkları nasıl değiş tokuş ettiklerini anlamayı sağlar. Bu kitap, istediğiniz şeyden daha fazla elde etmek için temel ekonomik ilkeleri nasıl kullanmanız gerektiğini gösterir.
En basit ekonomik modelde, alıcılar ve satıcılar bir araya gelmek ve ticaret yapmak için pazarlar yaratırlar. Aslında bazen her şeyin piyasası varmış gibi görünür. Ticaret fikirleri ve ticari kazançlar hayatımızın her alanına girmiştir. Canınız muz ister, satın alırsınız. Arabanızı, gömleğinizi ya da musluğunuzu tamir ettirmek istersiniz, bunu yaptırmak için birine para verirsiniz. Yerel gazeteye ya da süpermarketteki duyurulara bir göz atmanız yeterli dir. Dünyadaki tüm bilgiye mi ulaşmak istiyorsunuz? Bir internet servis sağlayıcısını arayın, bağlantıyı kurdurun ve sonra Sevgililer Günü için doğru çiçekçiyi Google’dan aratın.
Daha da egzotik pazarlar vardır. Philadelphialı bir anne bir keresinde oğluna mezuniyet balosunda eşlik etmeye talip olacak (elbette hoş olan) kıza Craiglist.com’da 500 $ önermişti. Oynamak için sanal gerçeklik oyunları satın alabilirsiniz. Yirmi iki yaşındaki bir ateist kiliseye gitmesi için dindarlardan ona para vermelerini istemişti; elbette açık fikirli olarak gitmeye söz vermişti. Bir grup “oyuncu”ya sizi kaçırmaları ve aşağılamaları için para verebilirsiniz. Star Trek’in ünlülerinden VVilliam Shatner böbrek taşını eBay’de 25.000 $’a satmıştı. Hindistan’da topluluğa yapacağınız konuşmalar için seyirci kiralamak da mümkündür.
Pazarlar hayatımızı kolaylaştırabilir. Canınız muz mu istiyor? Pazara gidin, bakkalınıza söyleyin ve muzu satın alın. Bu süreç, hangi süpermarketlerin iyi olduğunu ya da muzun ne zaman olgunlaştığını anlamanıza yardımcı olabilir ama bunları hariç tutarsak bu iş çok basit ve düzdür. Ancak insanların birçok başka istekleri söz konusu olduğunda, bir pazar ortamında para kullanmak çok işe yaramayabilir, bazen de hiç işe yaramaz. İstediğimizi elde etmek her zaman o kadar kolay olmaz.
Diyelim ki kız veya erkek arkadaşınızdan yeni ayrıldığınız için kendinizi kötü hissediyorsunuz. Televizyon dizisindeki karakterler çoğunlukla “satın alma terapisi” önerirler. İddiaları şudur: Paranın mutluluk satın almayacağını düşünen, alışveriş merkezinde nereye bakacağını bilmiyor demektir. Bu tamamıyla yanlıştır. Beatles grubu “Can’t Buy Me Love” (Kendime sevgi satın alamıyorum) şarkısını söylediğinde gerçeğe daha yaklaşmıştı.
Nerede alışveriş yapmak gerektiğini bilmekten daha önemlisi, nasıl alışveriş yapılacağını ve ne zaman alışveriş yapılmayacağını bilmektir. Hayatta mutlu olmak için, örneğin gerçekten âşık olmak için değiş tokuştan neyin -maddi ya da manevi- elde edilebileceğini ve neyi değiş tokuş edemeyeceğimizi öğrenmek zorunda olduğumuza inanıyorum. Ekonomideki ana kavram para değil, özendirici unsurlardır.
Basitçe ifade edersem, insan davranışını motive eden ya da bir kişiye o karan değil de, diğer karan aldırtan herhangi bir şey özendirici unsurdur. Özendirici unsur para olabilir ama aynı zamanda bahşiş, bir gülücük ya da onurlandırıcı bir davranış da olabilir, ömür boyu kendini adamaya söz vermek bir özendirici unsur olabilir. Paranın işe yaramayacağı konusunda Beatles grubu haklı olsa da, âşık olmak için özendirici unsurlar kullanabilirsiniz.
Ekonominin yeterince tuhaf olan temel gerçeklerinden biri, her şeyin parayla satın alınamayacağıdır. Bu gerçek sıradan bir insana çok normal görünür. İçimizdeki Ekonomist, paranın sevgi, saygı ya da huzur satın alamayacağını bilir. Patronlarımız ve çalışanlarımız primin iş ortamındaki her sorunu çözmeyeceğini bilir. Eğer bir şeyi parayla satın alamıyorsak, istediğimiz o obje için bir piyasa yok demektir.
Her şey için bir piyasa olmadığını düşünecek olursak, olmak istediğimiz yere varmak için başkalarını ve kendimizi motive etmemiz gerekir. Bu problemi anlamak ve sorgulamak bu kitabın konusu olacak. Motive edici unsurları ve piyasaları en etkin şekilde kullanmak, çıkıp muz satın almaktan çok daha zordur.
Piyasaların yetersizliklerinin çoğu, insan zihninin kusurlarıyla ilgilidir. Piyasalar her zaman insan motivasyonunun karmaşıklığıyla etkileşim halindedir. Ve kabaca ya da fazla düşünülmeden kurulduklarında teklerler. Kişisel gelişim alanında neden daha fazla piyasamız yok? Hayır, sadece denediğimiz hissini yaşamak için satın aldığımız kişisel gelişim kitaplarından bahsetmiyorum. Kilo vermek için söz verdiğimiz ve eğer başaramazsak, bir yabancıya tazminat ödeyeceğimiz gerçekten bağlayıcı sözleşmelerden bahsediyorum. Evet, doğru duydunuz. Biraz para ortaya koyun ve size diyet yaptıracak birini işe alın. Kulağa çok basit geliyor. Ama hayır, bu size kilo vermeyi istetmez ve genellikle tek gerçek uzun vadeli çözüm bu isteği çoğaltmaktır.
Gözlemciler genellikle ekonomistlerin günlük hayatın ticarileşmesi taraftan olduğuna inanırlar. Biz ekonomistler, insanların tüm seçimlerini para olarak görmekle suçlanırız. Bizim, piyasaların her zaman iyi olduğuna ya da tüm problemleri çözebileceğine inandığımız varsayılır.
Bu bakış açısına sahip birkaç ekonomist tanıyorum ama onlar ekonominin temel ilkelerine uymuyorlar.
Ekonominin en önemli derslerinden biri az bulunurlukla nasıl baş edileceğidir. Her zaman ağaçlardan muz toplayamayız ya da en iyi sağlık hizmetini alamayız ya da her şeyi ışıklandırılmış, klimalı alışveriş merkezlerinden satın alamayız. Ekonomi, sahip olmaya değer birçok şeyin günlük hayatlarımız kapsamında bolca bulunmadığı gerçeğinin tanınmasından doğar. Âşık olmak, iş toplantısında başarılı olmak ve diş hekiminizi motive etmek gibi sıradan kişisel şeyler bile. Ekonominin gerçek amacı hayattaki iyi şeylere daha fazla sahip olmaktır.
Elbette ekonomi, ulusal ve global ölçekle ilgilidir. Akşam haberlerinde bahsedilen hisse senedi fiyatları ve dünya ekonomi forumları gibi.
Ekonomistler uzun zamandır dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenin hayalini kuruyor. Ve ekonomik analizler neden bazı ülke vatandaşlarının Paris’te harika bir tatil yaparken, bazılarının 40 derece sıcakta tarladan mısır topladığını açıklıyor.
Bu bilimi kuranlar, dünyanın haksızlıklarla ve fırsat eşitsizliğiyle dolu olduğuna inandıkları için ekonomiyi geliştirdiler. On sekizinci yüzyıldaki aydınlanmanın ürünü olan ekonomi. Amerikan cumhuriyetinin doğumunu etkileyen özgürlüğe ve ilerlemeye olan inançtan kaynaklanır. Kurucuları, insan özgürlüğünün gücüne, yani serbest ve sorumlu birey fikrini temel alan topluma inanıyorlardı. Bu çok önemli gerçeği bir sonraki bölümde işleyeceğim. Eğer insan özgürlüğüne saygının önemini anlamazsanız, özendirici unsurların nasıl etki ettiğini anlamazsınız.
Ekonomi, Adam Smith’in dediği gibi “ulusların zenginliğini” artırmaya hizmet ettiğinde insanları ihtiyaçtan ve sefaletten alır, sağlığa ve bolluğa götürür. Bunların tümü doğru ve önemlidir. Fakat bu kitapta tüm kararlarımızın temel taşları olan işlerimizi, seçimlerimizi ve kişisel ilişkilerimizi tartışacağız. “Dünyayı kurtarmak” dokuzuncu bölüme kadar bekleyebilir.
Ekonomiyi günlük hayata indirgeyen tek kitap bu değildir. Meslektaşlarım ve arkadaşlarım Hidden Order: The Economics of Everyday Life (Saklı Düzen: Gündelik Yaşamın iktisadı) kitabının yazan David Friedman ve Fair Play (Adil Oyun) kitabının yazarı Steven Landsburg, ekonomiyi evrensel mantığı açıklama aracı olarak kullanır.
Özendiriciler, piyasalar ve mülkiyet haklarıyla ilgili fikirleri ailelerimize, işlerimize ve zaman yönetimimize uygulamamız için bizi zorlarlar. Ama çoğunlukla onların önerileriyle aynı fikirde değilim ve çizdikleri ekonomist karikatürünü benimsemiyorum. Yaklaşımları, günlük hayatın muz satın almak gibi olduğunu ima ediyor. “Gidin, piyasaları ve özendirici unsurları kullanın” lafı onların mantıkları olmuş. Bu, en hafif deyimle, riskli bir öneridir.
Benim görüşüme göre ekonomik mantığın temelini, insan motivasyonunun karmaşıklığı ve çeşitliliği oluşturmalıdır. İnsanların seçeneklerini nasıl değerlendirdikleri çoğunlukla sosyal bağlamla ilintilidir. Çevremizdekilerden hangisini motivasyon olarak algıladığımız ve eşitlerimizin bizi nasıl algılayacaklarım düşünmemiz gibi.
Eğer hayatta daha iyi şeylere sahip olmak için daha iyi kararlar almak istiyorsak, bir sosyal bağlamı diğerinden ayırt etmeyi bilmeliyiz. Eğer pazarlıkta zeytin dalı uzatırsak, bu büyüklük işareti midir yoksa bittiğimizi mi gösterir? Eğer bir iş görüşmesi için spor giyinmişsek, bu zayıflık işareti midir yoksa güçlülük işareti mi? Diğer insanların farklı bağlamları nasıl tanımladıklarını ve ayırt ettiklerini, kendi yaptıkları ve bizim yaptıklarımız hakkında ne düşündüklerini bilmek durumundayız. İnsan inançlarını anlamak zorundayız.
Bundan dolayı uygulamalı ekonomi, hem bilim hem de sanattır. Ekonomistler sorunlarımızın hepsini çözemezler ama insan motivasyonunun karmaşıklığını görmek daha iyi kararlar almamıza yardım eder. Ne zaman bir şey -muz gibi- satın alacağımızı ve ne zaman daha dolaylı bir yaklaşım gerektiğini öğrenebiliriz. Sıradan hayata iki temel araç kullanarak bakacağız: Motive edici unsurların gücünü (ve sınırlarını) anlamak ve insanın karmaşıklığım ve çeşitliliğini kabullenmek.
ÇOĞU İNSAN EKONOMİNİN sıkıcı olduğunu düşünür. Birçok akademisyen ekonomist şöhretini dar bir alanda uzmanlaşarak elde etmiştir. Mesleğin önde gelen dergisi American Economic Review’da yayınlanan 1996 tarihli bir makalenin başlığı şuydu:
Ayrıştırılamayanların Kümelenmesi:
Genel Bileşik Mal Teoremi. Bununla dolu bir kitabı kim okur?
Ekonomiye kasvetli bilim denmesi boşa değildir.
Her alandaki profesyoneller gibi, ekonomistler de terminolojinin ve jargonun arkasına saklanmaya eğilimlidirler. Biz ekonomistlerin, iddialarımızı ortaya koyarken kafa karıştırma noktasına gelmek gibi belirgin bir zayıflığımız vardır. Harry
Truman bir keresinde tek açısı olan bir ekonomist istemişti, böylece ekonomist ona “diğer açıdan…” diyemeyecekti.
Dünya artık ekonomistlerden anlaşılamayan şeyler bekleme noktasına geldi. Charles Sykes ProfScam adlı kitabında, bir aktörün seçkin bir ekonomist rolü oynamak ve bu bilimin en anlaşılması zor dallarından biri olan “oyun teorisi” konusunda ders vermek üzere nasıl işe alındığını anlatır. Aktörün oyun teorisi ya da ekonomi konusunda bilgisi yoktu ama gösterişli sunumu sırasında kendi tarzında bir şeyler anlatabilmişti.
Seyredenlerin hiçbiri tüm bunların oyun olduğunu fark edememişti. Sonrasındaki değerlendirmelerde konuşmacı netliği ve zekâsı için takdir edilmişti.
Matthew Richardson, saygın bir derste ekonomi hakkında konferans vermesi için Çin’deki Pekin Üniversitesi’ne davet edilmişti. Daha önce davet edilen ekonomist işi bırakmıştı. Çin hatası ve İngiliz aldatmacasının karışımıyla Oxford Üniversitesi’nden lisans derecesi olan bu kişi daveti koparmayı başarmıştı. Ancak yirmi üç yaşındaki Richardson mühendislik okumuştu ve ekonomi hakkında konferans verecek bilgisi yoktu.
Richardson geldiğinde ona 1000 Sterlin ödendi ve otele yerleştirildi, İki gün boyunca dokuz saat konferans verdi. Konferansları, lise ekonomi kitabından kopardığı sayfalar üzerineydi.
İkinci gün Richardson’un notları bitmişti. Aynca çevirmenin onun çevirdiği oyunu fark edeceğinden şüphelenmişti. Kahve arası verildiğinde odadan kaçtı ve geri dönmedi. BBC, Çinlileri “öfkeli” olarak tanımladı. Yüzüstü bırakılmak bir yana, kimse enayi yerine konmaktan hoşlanmaz.
Ekonomi, eğer düzgün uygulanırsa insaniyetsizlik, ağız kalabalığı, gereksiz yere kafa kanştırma tuzaklarıyla başa çıkabilir. İşte iyi ekonomiyi kötüsünden ayrıştırabilmek için üç ilke:
1. Kartpostal testi
İyi bir ekonomi argümanını alıp, orta büyüklükteki bir kartpostalın arkasına yazmak mümkün olmalıdır. Eğer bir argümanın çok fazla adımı varsa, bu adımlardan en az biri belirsizdir. Ya da çok fazla adım varsa, tüm bu adımların argümanın sonucunu oluşturmak için nasıl bir araya geldiğini anlayamayız.
Doktora öğrencilerim bana yeni fikirlerle geldiklerinde, onlara acımasızca önce şunu söylerim: “Bana kartpostal versiyonunu ver.” Beni iyi tanıyanlar ise ofisime girip “Kartpostalım var!” diye bağırırlar. Ana fikri anlamak için kırk altı sayfalık yazılarını okumanın gerekli olduğunu söyleyenlere ise, en başa dönmeleri söylenir.
2. Büyükanne testi
Ekonomik argümanların çoğu büyükannenize anlamlı gelmez.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.