Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Hortum Akıllı
Hortum Akıllı

Hortum Akıllı

Cat Patrick

On üç yaşındaki Frankie için işler hiçbir zaman kız kardeşi Tess için olduğu kadar iyi gitmemiştir. Tess’in aksine Frankie nörolojik açıdan farklıdır. Frankie başkalarının…

On üç yaşındaki Frankie için işler hiçbir zaman kız kardeşi Tess için olduğu kadar iyi gitmemiştir. Tess’in aksine Frankie nörolojik açıdan farklıdır. Frankie başkalarının ona dokunmasına dayanamaz, yüksek seslerden rahatsız olur, dikkati kolayca dağılır, gündelik hayatında değişikliklerden hoşlanmaz ve diğer çocuklar kumsalda eğlenirken terapiste gitmek zorundadır. Frankie arkadaş edinmekte de zorlanır. Yalnızca bir arkadaşı vardır: Colette. Ama arkadaşlıkları bitmiştir artık.

Derken, yedinci sınıfın bitimine haftalar kala, Colette beklenmedik bir biçimde Frankie’nin odasının kapısında belirir. Ve ertesi sabah da ortadan kaybolur. Tek arkadaşını bir kez daha kaybettikten sonra Frankie, Colette’in ardında yalnızca kendisinin çözebileceği ipuçları bıraktığını keşfeder ve kendisine yardım etmesi için kız kardeşi Tess’i ikna eder.

Hortum Akıllı, arkadaşlığa, kız kardeşliğe ve affetmeye dair güçlü ve içten bir hikâye olduğu kadar, kendine alan açmaya çalışan bir genç kızın dürüst ve yürek burkan portresi.

İçindekiler BİRİNCİ KISIM: HARİKA CUMA

1. Doğru Bilinen Yanlış: Hortumlar yalnızca kuzeydoğuya doğru ilerler. ………………………………………………………………… 11

2. İşin aslı: Hortum esnasında pencerenin dibinde oturmamak gerekir. …………………………………………………….. 17

3. Doğru bilinen yanlış: İkiz hortumlara nadiren rastlanır. ……………………………………………………………………… 30

4. İşin aslı: Hortumlardan “neredeyse mutlak korunma” sağlayan hortum sığınakları vardır. …………………………….. 42

5. İşin aslı: Bazen bir hortumu göremezsiniz. ………………. 48

6. İşin aslı: Birleşik Devletler’in en yıkıcı hortumlara maruz kalan kısmı Hortum Geçidi olarak adlandırılır. … 59

7. İşin aslı: Hortumların çoğu birkaç dakika sürer. ……….. 68

8. İşin aslı: Üç çeşit hortum uyarısı vardır: takip, ikaz, acil durum. ………………………………………………………………….. 83

9. Doğru bilinen yanlış: Hortumdan kaçabilirsiniz. ………. 92

BİRİNCİ KISIM: BERBAT CUMARTESİ

10. İşin aslı: Hortumlar aniden ortaya çıkabilir…………….. 101

11. İşin aslı: Hortumların yüzde yirmi beşi için önceden uyarıda bulunulmaz. ………………………………………………….. 111

12. İşin aslı: Çok daha uzun sürüyormuş gibi gelse de, hortumlar ortalama on dakika kadar yeryüzünde kalır…………………………………………………………. 119

13. Doğru bilinen yanlış: Yeşil bulutlar daima hortumun habercisidir. ……………………………………………………………… 134

14. İşin aslı: Hortum ve kasırgayı aynı anda görmek mümkündür. …………………………………………………………….. 144

15. İşin aslı: Bazı hayvanlar hortum gibi doğal felaketlerin gerçekleşmek üzere olduğunu hissedebilir. ……………….. 155

16. İşin aslı: Oz Büyücüsü muhtemelen bir hortuma sahne olan en popüler filmdir. …………………………………… 165

17. İşin aslı: Hortumların çoğu öğleden sonra dört ile akşam dokuz arasında meydana gelir…………………………. 177

18. İşin aslı: Bazı insanlar, işlerin çığrından çıktığını düşündüğünüzde hortum rüyaları gördüğünüze inanır. ……………………………………………………………………..188

19. İşin aslı: Hortumların deniz fenerlerini yıkıp geçtiği birkaç vaka vardır. ………………………………………….. 194

ÜÇÜNCÜ KISIM: SONRASI

20. İşin aslı: Hortumu gören yoksa kayda geçmez. ……… 203

21. İşin aslı: Hortumun hasar verdiği bölgelerin genişliği bir buçuk kilometreyi geçebilir ………………………………….. 210

22. İşin aslı: Komaların şiddeti de tıpkı hortumlarınki gibi sayı ölçeğiyle ifade edilir. …………………………………….. 219

23. Doğru bilinen yanlış: İnsanlar tıpkı televizyondaki gibi birdenbire komadan uyanır…………………………………. 223

24. İşin aslı: Kafatası ve beyni etkileyen nispeten ufak bir gerilim bile komaya ve ciddi beyin hasarlarına sebep olabilir……………………………………………………………… 239

25. İşin aslı: Hortumun hasar verdiği bölgenin uzunluğu seksen kilometreyi aşabilir. ……………………………………….. 245

26. İşin aslı: Hortumun yaralarını sarmak yıllar alabilir……………………………………………………………………….. 249

Sonsöz ……………………………………………………………………….. 255

Birinci Kısım

Harika Cuma

1. Doğru Bilinen Yanlış: Hortumlar yalnızca kuzeydoğuya doğru ilerler.

İnsanlar hortumların yalnızca tek bir yöne –kuzeydoğuya– doğru hareket ettiğine inanırlar ama bu doğru değil. Bazen güneybatıya doğru da giderler. Bazen yere iner, hiçbir yöne gitmez, doğrudan gökyüzü tarafından emilirler. Bu üzücüdür. Bazen zikzak çizerler. Hortumlar kestirilemezdir.

Eğer hortumun biri ortaokula gitseydi, öbür çocuklar ona tuhaf tuhaf bakarlardı. Rehber öğretmeni, davranışlarının “kestirilemez” olduğunu söylerdi. Annesi, çıkıntılık yapmamasını, diğer hortumlarla aynı yöne gitmesini tembih ederdi. Ama belki de uyumlu olmak hortumun hiç umurunda değildir, bu pek arkadaşı olmayacağı anlamına gelse bile.

Bunu anlayabiliyorum çünkü benim de bir arkadaşım vardı, ama şimdi yok. Anlaşılması güç. Onunla bir hortum esnasında tanıştım.

Anaokulunun ilk haftasıydı. O zamana ait anılarım biraz puslu çünkü hem çok küçüktüm hem de hafızam biraz tuhaf, ama aşağı yukarı şöyle olmuştu. Herkes teneffüsteydi, ben tek başıma oyun alanının etrafını turlarken heyecan trenlerini düşünüyordum çünkü o zamanlar heyecan trenlerine kafayı takmıştım. Telörgülere değerek ilerliyordum çünkü parmaklarımın telörgülerin boşluklarına düşmesini, sonra hemencecik yeniden yakalanıvermesini ve sonrasında elimde kalan metal kokusunu seviyordum. Bu kokuyu seven pek yoktur.

Bazen olan bitenin hiç farkına varmam, bazen de olan biten fazlasıyla dikkatimi çeker. O gün, oyun alanının en dibindeki rüzgâr türbininin dönmediğini fark ettim. Washington, Long Beach’te yaşıyorum, rüzgârıyla ünlüdür, öyle rüzgârlıdır ki her yıl ağustos ayında burada uluslararası uçurtma festivali düzenlenir. Dolayısıyla rüzgâr türbininin durması, değişik bir durumdu. Değişik durumları hemen fark ederim. Rüzgâr türbininin ardındaki yeşil-gri, dairesel, tuhaf bulutlar da değişikti. Buna mezosiklon deniyor, sevdiğim bir kelime.

O gün, hortum bulutundan döne döne yere uzanan yılanı oyun alanındaki çocuklardan biri daha gördü mü, hiç bilmiyorum. Muhtemelen, ip topu oynamak ya da demirlerden baş aşağı sallanmak yerine göğe bakan sadece bendim. Baş aşağı durunca kafam karıncalanıyor.

Hortumun yere inişini ve geridönüşüm kutularını birer böcekmiş gibi fırlatarak bize doğru gümbürtüyle gelişini izledim. Acil durum alarmlarının sesi öyle yüksekti ki ellerimle kulaklarımı kapattım. Çocuklar içeriye kaçıştılar ama ben koşmadım, aksine yürüdüm, hem de hortuma doğru. Ellerimi kulaklarımdan çekince tren sesine benzer bir ses duydum, ilk başta uzaktan geliyordu, sonra gitgide yükseldi. Hortumun ince ucu çerçöpü topladıkça büyüdü, küçük ağaçları çekip yakaladı, hatta bir elektrik direğini yutuverip gökyüzüne havai fişek gibi parıltılar saçtı.

Ben de yakalandım, bir yetişkin beni kucaklayıp okula doğru koşmaya başladı. O esnada ben hortumun oyun alanının uzak ucundaki telörgüyü yırtıp atmasını izliyordum, bu muhtemelen hayatımda gördüğüm en havalı şeydi.

“Senin neyin var?” diye bağırdı bir yetişkin, kulağımın ta dibinde.

Odyoloğun biri bir keresinde bana çoğu insandan daha iyi duyabildiğimi söylemişti, yani bu bağırış canımı acıttı. Bilmiyorsanız söyleyeyim, odyolog işitme kaybı ve kulaklara bağlı denge bozukluğunu inceleyen doktordur. Gerçi benim bu ikisinden de şikâyetim yoktu ama yine de odyoloğa gitmiştim, bilumum bişeyoloğa gittiğim gibi.

Ellerimle kulaklarımı kapasam da bağırışını duyabiliyordum. “İkazlara kulak vermelisin! Ölebilirdin!” 14 “Benim kabahatim değil,” dedim. “Beni ikaz eden olmadı.”

Öğretmenin kollarında hoplayarak türbini izledim, önce gitgide hızlandı, sonra hortum onu kucaklarcasına sardığı için gözden kayboldu. Öğretmen okulun kapısından içeriye daldı, koridor boyunca kafeteryaya doğru koşmaya başladı. Hâlâ hortumu düşünürken, beni sımsıkı kavradığını, oyluklarımı ve sırtımı acıttığını fark ettim. Sımsıkı kasılıp öğretmenin ellerinden kurtulmaya çalıştım. Kafeteryaya girdiğimizde bütün öğretmen ve öğrenciler masaların altına gizlenmişti. Öğretmen beni koltuk altlarımdan tutuyor, sıska bacaklarım çiçekli kaprimden sarkaç gibi sarkıyordu. Beni nihayet salonun ortasındaki bir masanın yanında yere indirdiğinde koltuk altlarım acıyordu.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Cecile ~ Raşel Rakella AsalCecile

    Cecile

    Raşel Rakella Asal

    12 Haziran 1986 Varşova’da iki gün geçti bile. Ne kadar yadırgatıcı, aşina, bildik, tanıdık ve yabancı, yakın ve o kadar uzak! Saksonya Bahçeleri, Krakow...

  2. Beyaz Türkler Küstüler – Orda Hâlâ Kimse Var mı? 5. Kitap ~ Alev AlatlıBeyaz Türkler Küstüler – Orda Hâlâ Kimse Var mı? 5. Kitap

    Beyaz Türkler Küstüler – Orda Hâlâ Kimse Var mı? 5. Kitap

    Alev Alatlı

    Alev Alatlı’nın 1992de yayımlanan ve Türkiye’nin dönüşümlerini çözümleyen dörtlemesi “Or’da Kimse Var mı?” her kitabıyla geniş ve yoğun tartışmalara yol açmıştı. Dizinin ilk kitabı...

  3. Yeryüzü Yorgunları ~ Neslihan ÖnderoğluYeryüzü Yorgunları

    Yeryüzü Yorgunları

    Neslihan Önderoğlu

    Hiç içeride kaldığın oldu mu anne? Ama öyle ara sıra değil. Yani içeride doğmak ve orada yaşamaya devam etmek gibi. Hiç dışarı çıkamadan. Hem...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur