Eduardo Galeano, dünya denen cangıla bu kez ömrünün son dalışını gerçekleştirip hepimizi derinden sarsan küçük hikâyeler avlıyor…
Eşitsizliğin, şiddetin ve adaletsizliğin gemi azıya aldığı geçtiğimiz o uzun yüzyılın dökümünü, sevgi ve mizah yüklü sözcüklerle aktarırken, direnişin ve düş gücünün de yaygınlaştığını, insanlıktan her şeye rağmen umut kesmememiz gerektiğini bir kez daha vurguluyor.Bütün kıtalardan ve bütün zamanlardan ezilenlerin, sömürülenlerin, dışlananların sesinin yorulmak bilmez taşıyıcısı, yazar, tarihçi, şair, anlatıcı, hatırlatıcıya da John Berger’ın o güzel tanımıyla “dünyanın vicdanı” Galeano, üzerinde titizlikle çalıştığı, vasiyet niteliği taşıyan bu kitabında da sömürücülerle diktatörlerin leşçiliğine ve ahlaksızlığına karşı halkların insanlık ve haysiyet adına mücadelesini efsaneler, anekdotlar, gerçek hayat hikâyeleri ve olaylarla anlatmaya, dünya halklarının direniş belleği olmaya devam ediyor…
Zaman Değirmenleri
İzler
Rüzgâr martıların izini siler.
Yağmur insanın ayak izini siler.
Güneş zamanın izini siler.
Öykü anlatıcıları yitik hatıranın, aşkın ve acının görünmeyen
ama hiç silinmeyen izini arar.
Yolculuğa Övgü
Binbir Gece Masalları’nın sayfalarında şu tavsiyede bulunulur: “Çek git, dostum! Her şeyi terk et ve çek git! Yayından çıkıp gitmeyen ok ne işe yarar ki? Odun olarak kalmaya devam etseydi, ud o ahenkli sesleri çıkarabilir miydi?”
Özgürler
Gündüzleri onlara güneş kılavuzluk eder. Geceleriyse yıldızlar. Yol parası ödemez ve gümrük ya da göçmenlik bürosu formları doldurmadan, pasaportsuz seyahat ederler.
Üzerinde mahpusların yaşadığı bu dünyanın yegâne özgürleri olan kuşlar, yakıta ihtiyaç duymadan, bir kutuptan diğer kutba, seçtikleri güzergâhta, istedikleri saatte ve kendilerini gökyüzünün sahibi sanan hükümetlerden izin istemeden uçarlar.
Kazazedeler
Dünya yolculuk ediyor.
Yolcudan ziyade kazazede taşıyor üzerinde.
Yoksulların bile zengin olduğu ve hepsinin Hollywood’da yaşadığı o vaat edilen cennete doğru seferlerini tamamlamadan binlerce çaresiz ölüyor her yolculukta.
Oraya varmayı başaran pek azının yanılsamasıysa çok uzun sürmüyor.
Rüzgâr
Tohumları saçar, bulutları yönlendirir, denize açılmışlara meydan okur.
Bazen temizler havayı, bazen de kirletir.
Bazen uzakta olanı yakınlaştırır, bazen de yakındakini uzaklaştırır.
O görünmez, dokunulmaz.
Okşadığı olur seni ya da çarptığı sana.
Şöyle dediği söylenir:
“İstediğim yere eserim.”
Sesi fısıldar ya da kükrer, ama ne dediği anlaşılmaz.
Gelecek olanı haber verir mi?
Çin’de zamanı önceden haber verenlere rüzgârın aynaları diyorlar.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıHikâye Avcısı
- Sayfa Sayısı262
- YazarEduardo Galeano
- ISBN9789755708881
- Boyutlar, Kapak13,5*21, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2017
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kesekli Tarla ~ Figen Şakacı
Kesekli Tarla
Figen Şakacı
“Derinlerde bir yerde koca bir kaya vardı da, abilerim ablalarım şuna bir el atıverelim demek için çıkıyordum dışarı. Tesellisi, telafisi imkânsız bir arayıştı bu....
- Metafor Olarak Hastalık – Aids ve Metaforları ~ Susan Sontag
Metafor Olarak Hastalık – Aids ve Metaforları
Susan Sontag
Susan Sontag kendisine meme kanseri teşhisi konduğunda, hastalıkla baş edebilmek için çoğu kez hastalık hakkındaki gerçekleri saptıran ve hastayı izole eden bir mit oluşturulduğunu...
- Dantevari Denemeler ~ Jorge Luis Borges
Dantevari Denemeler
Jorge Luis Borges
“Gün batmak üzere, ışıklar yorgun; gravürlere daha bir daldıkça anlıyoruz ki yeryüzünde olan her şey var bu gravürlerde. Geçmişte ve bugün olanlar, gelecekte var...