Eflâl serisinin çok satan yazarından spor ve romantizm temalı yepyeni bir gençlik kitabı!
Sayın sen, ben Deva. Deva Çetinceviz.
Adımdan da anlayacağın üzere ben kolay lokma değilim. Evet, babam beni erkek gibi büyüttü ama öyle olmasaydı da ben tuttuğunu koparan bir kadın olurdum.
Benim hikâyem, kardeşimin başımıza açtığı işler yüzünden babamın benden yardım istemesiyle başladı. Ama bu sandığın kadar küçük bir yardım değildi. Yardımcı antrenörlük yaptığı bir basketbol takımında iki aylığına onun yerine bakmamı istiyordu.
Bu benim için çocuk oyuncağıydı. İşi yerine getirebilecek kabiliyete sahiptim. Kolaylıkla üstesinden gelebilirdim.
Lakin küçük bir sorunumuz vardı.
Bu işi erkek kılığına girerek yapmak zorundaydım.
Hem de bir erkek basketbol takımında.
Anlayacağın üzere olaylar karışık, yolumuz engebeli. Ve ben agresif bir şoförüm. Erkek gibi büyümekle erkek olmak arasındaki farkı göreceğim bu yolda bana eşlik edersen kendimi daha az yalnız hissederim.
Hazırsan başlayalım mı?
*
GİRİŞ
Gördüğüm bazı rüyalarda o an bir düşün içinde olduğumu anlar ve kendimi o anın içinden çıkartırdım. Kimi zaman gözlerimi bir anda açar ve uyanır, kimi zaman da Superwoman edasıyla rüyaya devam eder ve bütün güçlerimi sergileyerek düşler ülkesinin kahramanı olurdum.
Hayır, fantastik bir dünyanın içinde değiliz ve hayır ben deli değilim.
Sayın sen, neler olduğunu anlatmaya başlamadan önce beni can kulağıyla dinlemeni ve bu keşmekeşin içine nasıl düştüğümü iyi anlamanı öneririm. Hazırsan sana her şeyi en başından anlatacağım.
Arkana yaslan, başlıyoruz.
Ben Deva.
Deva Çetinceviz.
Annem Gülsima Çetinceviz beni dünyaya getirene kadar, bir erkek çocuk sahibi olacağını düşünen aileme büyük bir sürpriz olarak hayata gözlerimi açmışım. Odamın renginden tutun, giyeceğim çoraba kadar, hatta sünnetimi kimin yapacağına bile karar veren canım ailem, onlara çipil çipil bakan beni görünce şoke olmuş tabii.
Ve onlara erkek olacağımı söyleyen doktor da. Bacaklarımın arasında gördüğü şey aslında yokmuş. Evet. Yani. Sen anladın.
Babam zaman zaman kırlaşmış sakallarını kaşıyarak düşünceli bir edayla şu cümleyi kurar: “Erkek gibi de bakıyordun aslinda. Nasıl böyle oldu anlayamadım.”
Hayat keşke babamın baktığı gibi olsaydı.
Erkek değildim ama babam beni erkek gibi yetiştirdiği için onun aslan kızıydım.
Ailemin hayatına bomba gibi düşsem de ismimin Deva olmasından da mütevellit beni çok sevmişler ve her şeyin ilacı olarak görmüşler. Erkek olmamam bir miktar üzülmelerine sebep olsa da beni hiçbir zaman kardeşim Kuzey’den ayırmadılar.
Tek bir problemimiz var.
Babam her şeyi yapabileceğime inanır. Çünkü ben onun aslan kızıyım.
Ama bu sefer olmamalıyım.
Gözlerimi yumup açıyorum, kendimi uyanmaya zorluyorum ama olmuyor. Bu sefer aslan kızın kükremeye hazır değil, baba. Lütfen bu bir rüya olsun ve ben uyanayım, baba.
“Deva, ne garip garip hareketler yapıyorsun?” diyen babamin sesini duyunca, sağ gözümü aralayıp ona hızlıca kaçamak bir bakış attım. Karşısında ellerimi yumruk yaparak kendimi sıkmam ve rüyadan uyanmaya çalışıyor olmam ona anlamsız gelmiş olmalıydı. “Sıkıştıysan lavaboya git. Sana burada önemli bir şeyden bahsediyorum. Deva!”
Annem, “Kız şoka mi girdi acaba, Sezai? Baksana kıpkırmızı oldu,” dedi. Onun dokunuşunu saçlarımın üstünde hissettim. “Ben sana, söylemeyelim olmaz dedim. Kızın nevri döndü. Bu hareketler hayra alamet değil… Prensesim, yüzünü böyle yapma. Bak böyle kalacaksın sonra!”
Babam beni ne kadar erkek gibi yetiştirdiyse annem de biro kadar prenses gibi yetiştirmeye çalışmıştı.
Babam elime tornavida verirken annem bigudi vermeye çalışırdı. Babam beni basketbola yazdırırdı, annem süslenip püslenip onunla günlere gitmemi isterdi. Babam için pantolon gömlek kızıydım, annem için tütülü elbiseler.
Babam, “Ama sinirleniyorum, Deva! Kendine gel ve bir cevap ver bana,” deyince, bu kez gözlerim aniden açıldı. “İki ay, kızım. İki ay dişini sıkamaz mısın? Bu kadar mı hakkım yok sende?”
Kendime gelmek için boğazımı temizledim. İkisi de benden bir cevap beklerken ben hâlâ bana şaka yaptıklarını düşünüyordum. Bir yere saklanmış bir telefon var mı diye etrafa bakınıp duruyordum.
Zorlukla gülümsemeye çalıştım. “Baba,” dedim. “Televole, Show TV, ATV… Hangisine çıkacak bu? Şu an meşhur olmaya hazır değilim.”
Babam bir elini beline bir elini alnına koydu ve bana o hiç sevmediği bakışı attı. Bundan kaçışın yok bakışı.
Babam gerekeni yaptı. Sezai Çetinceviz beni nereden yakalayacağını bildiği o iki kelimeyi söyleyip koltuğa oturup arkasına yaslandığında, vereceğim cevabı biliyordu. Ne kadar istemesem de bir noktada kabul edecektim.
“Kardeşin için.”
Kardeşim, Kuzey Çetinceviz.
Bu hayatta onun için yapamayacağım hiçbir şey yok diye düşünürdüm. Canımı istese canımı verir, onun için karakolluk olur, gönlü olsun diye saatlerce yol gider o istediği spor ayakkabıyı alırdım.
Ama erkek kılığına girip iki ay rol yapabilir miydim? Hem de sadece erkeklerin olduğu bir basketbol takımında!
Sana arkana yaslan demiştim. Fark etmediysen söyleyeyim, yol çok engebeli ve ben hız yapmayı seven agresif bir şoförüm,
Viraja girmeden önce sana haber vereceğimi sanıyorsan eğer… Sayın sen… Sayın sen, çok yanlış yerdesin. Kemerini tak ve radarlara dikkat et. Çünkü seni uyaran biri olmayacak.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıHer Kimsen - İlk Set
- Sayfa Sayısı264
- YazarR. İdeli
- ISBN9786053049487
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Siyah Beyaz ve Gri ~ Yusuf Şaşmaz
Siyah Beyaz ve Gri
Yusuf Şaşmaz
Sadece mesajlarla muhatabına duyurulma imkânı bulan büyük bir aşkın; Aşkla sevginin kesiştiği, birbirine karıştığı ve birbirinden ayrıldığı noktaları dikkatli gözlere sunan samimi duyuşların; Hızla...
- Sözün Yolculuğu ~ Ömer Çoban
Sözün Yolculuğu
Ömer Çoban
‘’Yolculuk ve kendimiz eşzamanlıdır. Yürüdükçe, bitirmeye çalışıyoruz ikimizi.’’ Diyerek başlar Sözün Yolculuğu. Peki, bitirilmeye çalışılan nedir? Var oluşun yokluğa doğru ilerleyip, benliğini tamamlama serüveninde,...
- Yüzbaşının Oğlu ~ Nedim Gürsel
Yüzbaşının Oğlu
Nedim Gürsel
27 Mayıs’ın karanlık günlerinde yasak ve imkânsız bir aşkın hikâyesi. Ayağında yüksek ökçeli iskarpinler yok bu kez, terlik giymiş. Bana doğru dönünce göğüsleri çarpıyor...