Bir dizi hikâye…
Bir dizi-hikâye…
Hayatla başa çıkmak denen, gittikçe imkânsızlaşan mesleği…
Temel bir insan hali olarak, ebedi ergen şaşkınlığı…
Yanlış anlaşılmanın, kendini anlatamamanın dipsiz kaygılarını…
Ortalığı toplayamamayı, ilişkilerine hakim olamamayı…
Yine de ha gayret mutluluklar tasarlamayı, saadet anları hayallemeyi…
Anlatan…
Böyle şeyleri hep anlatıldığından başka türlü anlatan…
Bunun için, genç ve taze…
Bunun için, serin ve ferah…
Bunun için, mizah olsun diye zorlamaksızın mizahi hikâyeler…
Bir de… bütün bunlar kadın diliyle!
İçindekiler
İnce Hesap……………………………………………………………………………………7
Haklı Nebahat………………………………………………………………………..17
Uçuk…………………………………………………………………………………………………25
Satılık……………………………………………………………………………………………33
Mutlu Son………………………………………………………………………………….41
Sucuk Fiyatı …………………………………………………………………………….51
Japon İcadı…………………………………………………………………………….63
Günlük…………………………………………………………………………………………..73
Zehir Gözlü Beyaz Yüzlü…………………………………………..91
Otuz Yedi İki………………………………………………………………………..107
Mars’ta Hayat……………………………………………………………………117
İnce Hesap
Öyle bir zamanda söyledi ki, “peki” demekten başka çarem yoktu. “Peki,” dedim. Dememle de kapıyı açıp dışarı çıkması bir oldu. Fırladı gitti. “Ben de geleyim,” diyemedim. Kafamda havlu, üstümde bornoz, her tarafımdan sular süzülüyor. Nasıl “ben de geleyim” diyeyim. Çıktı gitti. Zaten “gelir misin?” diye sormadı ki. Bu anı bekledi herhalde. Benim, “peki” demekten başka çarem olmayacağı anı kolladı.
Bu yaptığı alçakça bir şey aslında. İnce ince hesapladı herhalde. Belki de buraya geldiğimizden beri hesaplıyor. Benim banyo yapmamı bekliyor. Öyleyse çok eğlenirim işte. Üç gündür bekliyor demek ki. Üç gündür yıkanmıyorum çünkü. Akşamları serin oluyor, üşütürüm diye korkuyorum. Bir de öyle tuzlu tuzlu dolaşmayı seviyorum. Deniz tuzuyla ter birbirine karışıyor, salamura gibi oluyor. Biraz üşeniyor da olabilirim. Nereden banyo yaptım şimdi! İşgüzarlığım tuttu işte. Bir gün, hattâ iki gün bile idare edebilirdim. O zaman o da iki gün beklemek zorunda kalırdı. Oh işte, iyi olurdu!
Bekleseydi ne olacaktı ki? Bir şey değişecek miydi? Ha iki gün önce, ha iki gün sonra, ne fark eder? Telefon edecekse, edecek.
Hemen giyinip fırlasam yetişebilir miyim acaba? Koşsam, köşedeki telefon kulübesinde yakalasam, çat diye kapatsam telefonu. “Yürü!” desem. “Yürü! Beni sinirlendirme! O kadar seviyoruz burada seni, hıyarlık etme!” Kafamı kurutmadan çıkarsam hastalanırım. Sinüzitim var benim. En tehlikeli şey ıslak saçla çıkmak. Hastalanmam her şeyin sonu olur. Burada hastalanmam her şeyi mahveder. O zaman bütün gün yatmak zorunda kalırım, o da her gün telefon etmeye gider. Buna da kimse dayanamaz. Şahsen ben dayanamam. Ölürüm yani. Sinüzitten ölmem ama…
Keşke çakımı yanıma alsaydım. Bileklerimi kesip intihar ederdim. Banyoyu doldurup bileklerimi kesip suya sokardım.
Keserken insanın canı acır mı acaba? Hiçbir yerim kesilmedi benim. Bu konuda tecrübem yok. Küçükken bir arkadaşımla kan kardeşi olmuştuk, elime iğne batırmıştım, canım çok yanmıştı. Bir onu biliyorum. İğne batırmak o kadar acı veriyorsa bilek kesmek kimbilir ne feci bir şeydir. Nasıl yapıyorlar, cart diye kesiyorlar. Zaten o kan kardeşi olduğumuz arkadaşım da hıyarın teki çıkmıştı. Yıllardır gördüğüm yok. Boşuna delmişim parmağımı.
Döndüğünde beni intihar etmiş bulsa ne kadar şaşırır. Yani en azından ölmesem de teşebbüs etsem. Hem değerimi anlar, hem de onu ne kadar sevdiğimi anlar. İyi olur. Acımasını istemem, gerçeği görmesini isterim. Saçma sapan takıntılarla zaman kaybetmesin. Onun iyiliği için yani. Hem onun, hem benim. Bir noktada kurtulmak lâzım. Eski sevgili, eski sevgilidir. Eskide kalması lâzım. Yanında taşırsan birikir. İnsanın hayatta bir sürü eski sevgilisi oluyor. Hepsini yanında taşısa her dakika birine telefon etmesi lâzım, üstelik bunu diğerlerinden gizleyerek yapması lâzım. Bütün es….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Türkiye Edebiyatı Deneme
- Kitap AdıHepsi Hikâye
- Sayfa Sayısı124
- YazarGaye Boralıoğlu
- ISBN9789754709483
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2021
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Sizin Hiç Babanız Öldü Mü? ~ Feride Çiçekoğlu
Sizin Hiç Babanız Öldü Mü?
Feride Çiçekoğlu
Sizin Hiç Babanız Öldü mü?, 1980-1990 dönemini kapsayan on dört öyküden oluşuyor. Kokuların, renklerin, seslerin yol açtığı çağrışımlarla yapılan zaman geçişleri ve yazarın mimarlık...
- Bu Kalem Bukalemun ~ Enis Batur
Bu Kalem Bukalemun
Enis Batur
Bu Kalem Bukalemun 30 yaşında! Edebiyatı tehdit eden en büyük tehlikelerden birinin ‘ciddiyetten ölmek’ olduğuna inanan bir yazarın şakrak, deneysel, yer yer hırt çıkmalarından...
- Medusa’nın Makası ~ Küçük İskender
Medusa’nın Makası
Küçük İskender
Oscar VVilde, Oğuz Atay, Muse, Ufuk Uras, David Bowie, Huysuz Virjin, Can Yücel, Hemingvvay, ölenler, öldürülenler, sevişenler, sevişmeyi reddedenler, tutuculuktan rant elde edenler, kendine...